30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile Birinci Dünya Savaşı Osmanlı İmparatorluğu için resmen sona ermişti. Mütareke'nin neticesinde yüzyıllardır tam bağımsız yaşamış Türk milleti işgal ve istilaya uğramış, şehit kanıyla sulanmış kutsal Vatanımız hain emellere maruz kalmıştı.
Türk tarihinde kara bir sayfa olarak her daim hatırlanacak olan Sevr Antlaşmasıyla toprağımız yabancı postallara, şehirlerimiz enkaza, geleceğimiz mandacılara, sınırlarımız açgözlülere, hayallerimiz çıkarcılara teslim edilmişti.Bu zilleti kabul etmeyen Türk milleti büyük Atatürk önderliğinde tam bağımsız Türkiye idealine ulaşmak için her millete örnek olacak onurlu bir milli mücadele başlatmıştı. Bu çerçevede cumhuriyet düşüncesi de milli mücadele ideali üzerinde filizlenmiş; Türk milletinin kendi geleceği üzerinde tek hak ve söz yetkisine sahip olduğunu tüm dünyaya ispat ve ilan etmiştir. Bununla birlikte Türk milletinin Cumhuriyeti kurma, koruma ve yaşatma ideali "Ne Mutlu Türküm Diyene" ifadesiyle Anadolu coğrafyasında kabul ve karşılık bulmuştur. Nitekim bir kez daha gür bir şekilde "Ne Mutlu Türküm" deme vaktinin tam zamanıdır.
Düşman filolarının İstanbul açıklarına gelip karaya asker çıkardıkları gün olan 13 Kasım 1918'de kente gelen Mustafa Kemal, Samsun'a geniş yetkilerle donanmış 3. Ordu Müfettişi olarak yola çıktığı 16 Mayıs 1919 gününe kadar zamanını düşmandan kurtuluşun yollarını düşünmek ve araştırmakla geçirmişti. O sıralarda Kars ve Ardahan Ermeniler tarafından işgal edilmiş, Ege ve Akdeniz kıyılarına düşman yerleşmiş, nihayet 15 Mayıs'ta güzel İzmir Yunan işgaline uğramıştı.
Samsun'a Ordu Müfettişi olarak gidiş görevinin tebligatını Harbiye Nazırı Şakir Paşa'dan alan Mustafa Kemal, görev biçimini de Genelkurmay İkinci Başkanı Kazım Paşa ile birlikte düzenlemiştir. Aynı zamanda dostu olan Kazım Paşa'dan: ''Samsun'dan başlayarak, bütün şark vilayetlerindeki kuvvetlerin kumandanı ve bu kuvvetlerin bulunduğu vilayetlerin valilerine ve bölgeyle herhangi temasta bulunan askeri ve idari makamlara emir verebilme yetkisini'' eklemesini isteyen Mustafa Kemal, ''Bir şey mi yapacaksın?'' diye soran Kazım Paşa'ya: ''Evet bir şey yapacağım. Bu maddeler olsa da olmasa da yapacağım'' karşılığını vermiştir.
Türk milletinin bağımsızlığına ne kadar düşkün olduğunu bilen ve buna çok inanan Mustafa Kemal Samsun'a gitmeden önce ki duygularıyla da milli mücadeleye olan bağlılığını şu şekilde ortaya koymuştur:
''Talih bana öyle müsait şartlar hazırlamıştı ki, kendimi onların kucağında hissettiğim zaman ne kadar bahtiyarlık duyduğumu tarif edemem. Nezaretten çıkarken, heyecanımdan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önümde geniş bir alem vardı. Kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim".
Mustafa Kemal 16 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuru ile Samsun'a hareket ederken, limanda bulunan işgal kuvvetlerine ait gemilere bakarak cesaret ve vakarla; "geldikleri gibi gidecekler" demişti. Bu inanç ve azmin kaynağı şüphesiz büyük Türk milletidir. Geleceğimize kast eden, bağımsızlığa el uzatan, değerlerimize göz dikenlere ancak böylesi bir kararlılıkla karşı durulabilirdi. İşte Mustafa Kemal'de bunu yapmış, gelenler her zaman olduğu ve olacağı gibi Türk milletinin gündeminden geldiği gibi gitmişlerdir!
Fırtınalı bir Pazar günü Samsun sahiline demir atan Bandırma Gemisi'ndeki Mustafa Kemal ve arkadaşlarını ilk olarak Havuzlu İsmail'in kullandığı sandalla Kurmay Binbaşı Mahmut Ekrem karşılamıştır. Mustafa Kemal'i ise Karakaş Mustafa lakaplı kayıkçı karaya çıkarmıştı. Samsundan sonra Amasya kararlılığı, Erzurum ve Sivas iradesiyle Cumhuriyet'in ilanına giden süreç başlamıştır. Bu bakımdan Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basması milli mücadele ruh ve heyecanı açısından tartışmasız bir dönüm noktası olmuştur.
Bu bağlamda;
- 19 Mayıs, dünyadaki ezilmiş ve işgale uğramış milletlerin simgesidir.
- 19 Mayıs zulme, eziyete, işgal ve istilaya başkaldırışın timsalidir.
- 19 Mayıs bağımsızlığa, özgürlüğe duyulan inancın birliği, tekliği ve vazgeçilmezliğidir.
- 19 Mayıs teslimiyetin reddi, milliyetçiliğin kabulüdür.
- 19 Mayıs Türk milletinin tarihine karşı sorumluluğu ve geleceğine karşı inancının doruk noktasıdır.
- 19 Mayıs "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözünün ta kendisidir.
- Nihayet 19 Mayıs Türkiye Cumhuriyeti'nin müjdesidir...
Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışı ve Kurtuluş Mücadelesi'ni başlatması Cumhuriyet'in ilanından 1938 tarihine kadar "Gazi Günü" adıyla Samsun'da yerel olarak kutlanmış, 20 Haziran 1938'de çıkarılan bir kanunla milli bir bayram olarak ilan edilmiştir.
Mustafa Kemal ve arkadaşları Türk milletinin kudret ve kuvvetine inanarak tam bağımsız Türkiye yoluna çıkmalarının 88.yıldönümünü biraz buruk, biraz hüzünlü, çoğu zaman endişeli, ama kesinlikle kararlı ve özlem duyarak kutluyoruz. Türk milletine mensup olmaktan gurur duyanların "Ne Mutlu Türküm Diyene" tavrını ortaya koyuşunun 88. yıldönümü...
Türk milletine ait ve mensup olmaktan gurur ve onur duyan Türk ve Türkiye sevdalıları dün olduğu gibi bugünde; bir lokma için şereflerini çiğnetmeyecek, bir anlık eğlence için değerlerini tüketmeyecek, bir zamanlık mevkii için el ayak öpmeyecek, günlük menfaatler için kıymetlerini pazarlamayacaklardır.
Bu vesileyle okuyucularımın Atatürk'ün Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı içtenlikle kutluyorum.
Bir kez daha ve hiç susmadan: "Ne Mutlu Türküm Diyene..."