Ekonomik Büyüme Önemlidir, Ama...İyi harcanan bir peni, biriktirilen dört peniye eşdeğerdir. Benjamin Franklin
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı(UNDP) bu yılki “İnsani Gelişme Endeksini” açıkladı. Bilindiği üzere UNDP’nin başında İstanbul eski Milletvekili Dr. Kemal DERVİŞ bulunmaktadır. Kemal DERVİŞ yönetimindeki UNDP’nin yayınladığı raporda çarpıcı tespitler bulunmaktadır. İnsani Gelişmişlik Endeksi’nin fikir babası Hintli İktisatçı Amartya SEN’dir. Amartya SEN’in ‘İnsani Gelişmişlik Endeksi’ fikrini ortaya atması kendisine 1998 yılında Nobel ödülünü kazandırmıştı.İnsani Gelişme Endeksi her yıl UNDP tarafından yayınlanmaktadır. İnsani Gelişme Endeksi, bütün dünyada ulusal gelirin bireyler için ne ölçüde kullanılıp kullanılmadığını ölçmektedir.Anılan Endeks ülkelerde yaratılan gelirin; bireylerin refahına, yaşam standartlarına yansıyıp yansımadığını değerlendirir. Eğer bir ülkede yaratılan gelir bireylerin sağlık, eğitim gibi konulardaki sorunlarını çözemiyorsa, bireylerin refahına katkıda bulunmuyorsa o ülkenin İnsani Gelişme Endeksi açısından değerlendirilmesi olumsuz olacaktır. Günümüz küresel ekonomik düzendeki işleyiş büyük oranda ekonomik büyümeye odaklanmıştır. Bu doğrultuda, ekonomik büyüme zaman içinde herkese etki edecek ve herkesin refahını yükseltecektir. Ayrıca, eğitim ve sağlık alanında yapılacak yatırımları bireye yönlendirme eğilimi de bulunmaktadır. Bu söylenenler Washington Consensüs’ün de yaklaşımını yansıtmaktadır.
Birleşmiş Milletler’in savunduğu İnsani Gelişme anlayışında; temel olarak insan hakları ve özgürlükler yer almaktadır.Bu anlayış eğitim ve sağlık hizmetlerini vatandaşlık hakkı olarak kabul eder. Kişiler yeterli ölçüde okula gidemedikleri, yeterli sağlık hizmetinden yararlanamadıkları sürece ülkede yaratılan gelirin tek başına bir anlamı olmayacaktır. Kısaca, BM’in İnsani Gelişme Endeksi sadece ortaya çıkan geliri baz almaz. Bu paralelde, yaratılan gelir kişinin yaşam kalitesine, kişinin bilgi donanımına, bireysel hak ve özgürlüklerine yansıdığı ölçüde anlamlı olacaktır.
UNDP tarafından açıklanan İnsani Gelişme Endeksi’ne göre Türkiye 177 ülke arasında 94. konumda bulunmaktadır. Buna karşılık kişi başına gelir sıralamasında da iki basamak yükselerek 75.sırada yer almıştır. Bu sonuç bize ekonomik büyümede gözlenen artışın halkın refahına, yaşam kalitesine yansımadığını göstermektedir. Öte yandan Peru, Romanya, Kolombiya gibi ülkelerde yaratılan gelirin kendi vatandaşlarına önemli ölçüde yansımış olduğunu açıklanan İnsani Gelişme Endeksiyle görmek mümkündür. Peru’nun kişi başı GSMH’sı 5.260 Dolar ile İnsani Gelişme Endeksi sıralamasında 177 ülke arasında 79. sırada iken, Ülkemiz 6.772 Dolarlık bir kişi başına gelir ile 94.sırada bulunmaktadır.(Burada ki kişi başına gelir, satın alma gücü paritesine göre hesaplanmıştır.) Demek ki Ülkemizde kişi başına gelir artışı insani gelişmişliğe yansımamaktadır. Ekonomik büyümeyi bir propaganda aracı olarak görmenin ve ekonomik büyümeyi sadece rakamlardaki bir artış olarak değerlendirmenin sonuçlarını UNDP Raporu çok iyi göstermektedir. Amaç elbette ekonomik büyümeyi sağlamaktır. Ama asıl amaç ise büyümeden elde edilen gelir artışını bireylerin yaşam kalitesini artırmak için kullanmaktır. Ne var ki, devamlı faiz dışı fazla verme üzerine odaklanmış ve borç+faiz ödemesine göre kurgulanmış bir ekonomik yapıda bireylerin yaşam kalitesini arttırmaya çalışmak nafile çaba olacaktır!
Anılan UNDP’nin Raporunda, Türkiye’nin orta gelişmişlik kategorisinde kalmasının nedeni olarak; okur –yazarlık ile yaşam koşulları ve sağlık hizmetlerinin bir göstergesi olan yaşam beklentisinde arzu edilen gelişmişlik düzeyine yaklaşılmamasından kaynaklandığı ifade edilmiştir. Macaristan, Bulgaristan, Slovenya gibi ülkelerde okur yazarlık oranı %98’in üzerindeyken bu oran Ülkemizde %88,3 olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, Ülkemizde ortalama yaşam beklentisi de 68,7 olmuştur. Diğer taraftan İnsani Gelişme Endeksinde; Srilanka, Ermenistan, Ukrayna, Bosna Hersek gibi ülkeler Türkiye’nin üzerinde yer almıştır. Son tahlil de, Türkiye’nin yarattığı gelir ile İnsani Gelişme Endeksi’nde bulunduğu yer arasındaki uyumsuzluğun nedeni; yaratılan gelirin bireylerin yaşam kalitesine yansımamasından dolayıdır.
Ekonomik büyüme önemlidir, ama her şey demek değildir. Bir ülkede yaratılan gelir, bireylerin yaşam kalitesini arttırmıyorsa o gelirin bir anlamı olmayacaktır. O bakımdan ekonomik büyüme rakamları ile övünenler durumlarını bir kez daha gözden geçirirse daha iyi olacaktır. Ekonomik büyümeyi ağızlarından düşürmeyenler öncelikle, yaratılan gelirin bireylerin yaşam kalitesini nasıl arttırır onu düşünmeleri gerekir.