Öncelikle yazımıza son dönemde çok ciddi boyutlara ulaşan terör olaylarında şehit düşen güvenlik güçlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Türk milletine başsağlığı dileyerek başlamak istiyorum. Ayrıca bu terör olaylarında gazi olan güvenlik güçlerimize de acil şifalar diliyorum.

trong>"Güzel şeyler olacak" diye başlatılan ve "Analar ağlamayacak" diye sloganlaştırılan bir açılım süreci sonunda bu hallere gelmiş bulunuyoruz.

Evet, aslında birileri için güzel şeyler oluyor ama Türk milleti için değil teröristler için güzel şeyler oluyor. Habur'da davulla zurnayla karşılanan, BDP'li vekillerin sınırlarımız içinde kucaklaşarak poz verdiği, AKP'li vekilin "canımız ciğerimiz" dediği teröristler ülkemizin dört bir yanında ellerini kollarını sallayarak gezen teröristler yaptıkları canice eylemlerde birçok insanımızı şehit etti.

AKP hükümeti "Analar ağlamayacak" dediğinde kimi kastettiklerini anlamamıştım ama görülüyor ki ağlamayacak olan terörist analarıymış.

Çünkü, bize hergün şehit geliyor, hergün şehit anaları ağlıyor, hergün Türk milleti ağlıyor.

Artık Türk milleti bu terör olaylarında kimin sorumluluğu olduğunu görmeli ve bu teröristleri cesaretlendiren, savunan, tedbir almayan ve alınmasını engelleyen, PKK taleplerini demokratik hak gibi sunmaya çalışan bütün siyasilere seçim sandığında gereken dersi vermelidir.

Şimdi gelelim Koray Aydın'a...

Bir demokratik mücadele gereği elbette aday olmak bir haktır. Tartışılması gereken aday olan kişinin aday olduğu makama uygunluğu ve o makamın gerektirdiği şartları taşıyıp taşımadığıdır. Hele hele aday olunan makam ülkücü hareketin liderliği ise bu şartlar çok daha zorlaşmaktadır.

Ülkücü harekette görev yapan ve yapmaya aday olan insanlar dürüst olmalıdır. Ancak bugün genel başkanlığa aday olan Koray Aydın daha kısa zaman önce kendisine sahip çıkan, partiye davet eden ve milletvekili yapan Bahçeli'ye karşı aday olmayacağını ve bundan sonra partiye nefer olarak hizmet edeceğini bugün kendisinin taraftarlığını yapan Yeniçağ Gazetesi'nde söylememiş miydi? Neden bunu hiçbir Koray Aydın taraftarı ya da medya mensupları kendisine sormazlar?

Ülkücü harekette görev yapan ve yapmaya aday olan insanlar şaibesiz bir temizliğe sahip olmalıdır. Peki ya Koray Aydın? Cevabını ben vermeyeceğim, okuyucularımız Türkiye'nin neresindeyseler bulundukları sokakta berberine, bakkalına, manavına, taksicisine, işsizine ya da önlerine her kim denk geldiyse sorsunlar cevabını alsınlar.

Geçenlerde karşılaştığım bir ülkücü arkadaş Koray Aydın'ın adaylığını ciddiye almadığını belirterek alenen dalga geçmiş ve aynen şu cümleleri kullanmıştı: "Biz 30 yıl hiç alakası olmadığı halde Başbuğumuzun Adnan Menderes'in idamıyla alakası olmadığını anlatmaya çalıştık ama anlatamadık. Allah göstermesin Koray Aydın'dan genel başkan olsa bir ömür boyu da onun yolsuzluk yapmadığını mı anlatmaya çalışacağız. Neyse ki seçilme gibi bir ihtimali yok çünkü ülkücüler kendisini tanıyor."

Bugün Koray Aydın'ın yanında olan insanlar ya da medya mensupları bunu neden sormazlar kendisine?

Ülkücü harekette görev yapan ve yapmaya aday olan insanlarda ahde vefa olmalıdır.

Bakıyoruz bu özellik Koray Aydın'da var mı? Maalesef yok...

Bahsedeceğimiz ilk vefasızlığı MHP Liderine karşı yapmaktadır.

Devlet Bahçeli Genel Başkan olduğu ilk kongrede Koray Aydın'ı MYK listesine yazmış ve partinin Genel Sekreterliği görevini vermiştir.

18 Nisan seçimlerinde Trabzon'dan birinci sıra adayı olarak göstermiş ve kurulan 57. Hükümette de Bayındırlık Bakanlığı görevini vermiştir.

Görüldüğü üzere Koray Aydın bugün kullandığı sıfatları MHP Lideri Devlet Bahçeli sayesinde elde etmiştir.

Ancak Koray Aydın, bakanlığı döneminde "yolsuzluk suçlamasına" maruz kalmıştır. Bakanlık görevinden ayrılan Aydın'a MHP yine sahip çıkmış ve kendisini MHP TBMM Grubu Başkanvekili yapmıştır.

Bütün bunların sonrasında yapılan 2002 seçimlerinde vatandaş üzerinde Koray Aydın isminin yaptığı "negatif sinerjinin" büyük etkisiyle MHP baraj altında kalmıştır. Maalesef ki yapılan ilk kongrede Koray Aydın kendisine milletvekilliği, Bakanlık veren ve üstüne üstlük suçlandığında da sahip çıkan MHP Liderine karşı bayrak açtı. Elbette ki, ülkücüler Koray Aydın'a tevessül etmediler.

Aynı Koray Aydın, 2009'da MHP'nin kayyuma devredilmesini sağlayacak bir çalışma içine girerek delegelerden imza toplamıştı.

Bugün ekranlarda ülkücülere sahip çıkılmadığını söyleyen Koray Aydın, Yüce Divanda yargılandığı dönemde bile MHP Liderinin kendisine nasıl sahip çıktığını görememekte midir? Hatta kendisine sahip çıkıldığını görülmesi için MHP Genel Merkezi'nde basın toplantısı yapmasına izin verildiğini unutmuş mudur?

Bütün bunların üzerine Koray Aydın, Yüce Divan'da sonuç açıklanıp ceza almadığının belli olduğu ilk günün akşamında Gölbaşı'nda düzenlediği bir toplantıda MHP'ye yine muhalefet bayrağı açmıştı.

Bütün bunlara rağmen MHP Lideri, Koray Aydın'ı yine de affetmiş ve 12 Haziran seçimleri öncesi "Millet ve Devlet Bekası İçin Güç Birliği" çağrısıyla tüm Türk milleti gibi Koray Aydın'ı da partiye davet ederek Trabzon'da milletvekilliği sıralamasında birinci sıraya koyarak milletvekili seçilmesini sağlamıştı. Ve bugün Koray Aydın yine MHP Liderine karşı aday oluyor...

Sizce bu yaptıkları vefasızlığın en büyüğü değil midir? Aynı vefasızlık size yapılsaydı Türk insanının bu tip olaylar sonrası kullandığı deyimleri kullanmaz mıydınız? Böyle birine bırakın herhangi bir görevi selam dahi verir miydiniz? Takdir sizin...

Ancak, Koray Aydın'ın yanındaki kişilerde ve medya mensuplarında birazcık hakkaniyet varsa bu konuyu kendisine sorarlar...

Peki, Koray Aydın'ın vefasızlığı sadece MHP ve Liderine karşı mı? Hayır.

Az önce söylediğimiz gibi Koray Aydın 2002'den bu yana muhalefet yapmakta ve yanında dönem dönem bazı insanlar yer almıştır. Maalesef birçoğu Koray Aydın'ın yanında olduklarından dolayı siyasi hayatlarını karartmışlardır.

Bu insanların en bariz örneği de yukarıda belirttiğimiz 2009 yılında Koray Aydın için MHP'yi kayyuma devrettirecek imzaları veren kişilerdir. Bu kişiler Koray Aydın'ın yanında oldukları için ve MHP'yi kayyuma devrettirme girişiminde bulundukları için ülkücü hareketten dışlandılar, ülkücü harekette siyasi geleceklerini yok ettiler.

Peki, 12 Haziran seçimleri öncesi MHP tarafından partiye davet edilen ve milletvekili yapılan Koray Aydın, kendisi için her şeyini feda eden bu insanların adını bir kere ağzına almış mıdır?

Bir kere bile bu kişiler benim için imza toplamıştı, beni affettiniz onları da affedin demiş midir? Yoksa hiç umurunda olmamış mıdır?

Bugün Koray Aydın'ın yanında olanlar her şeyi bir yana bırakın sırf kendi siyasi gelecekleri açısından bunu neden kendisine sormazlar ya da düşünmezler...

Koray Aydın 4 Kasım'dan sonra bir daha ki seçimlere kadar milletvekilliğine devam edecek, peki ya Koray Aydın'ın yanında ki insanlar onlar ne olacak? Onlar Koray Aydın'ın yanında oldukları için hep kaybetmeye mahkûm mu olacaklar?

Şimdi okuyucularımızdan bazıları "eğer bu adam böyleydi de neden yeniden MHP'ye alınıp milletvekili yapıldı" diyebilir.

Cevabı çok basit... Hemen bir örnek üzerinden cevabını vereyim. Aranızda evladı olanlar daha iyi anlayacaktır. Bir aile içerisinde evlatlardan bazıları yanlış işler yapabilir, kötü yollara sapabilir ama ebeveynler çocuklarına her defasında sahip çıkarlar, kucaklarlar ve gittiği kötü ve yanlış yoldan ayrılmasını sağlamaya çalışırlar. Evlat anaya-babaya ihanet etse de ana-baba evlatlarını sürekli sahiplenir, kucaklar.

MHP Lideri tüm ülkücüleri evladı gibi görüp ne kadar yanlış yapsalar da kucaklamaktadır, kol kanat germektedir. Koray Aydın'ın "Millet ve Devlet Bekası İçin Güç Birliği" çağrısı çerçevesinde yeniden partiye alınması da sırf bu sebeptendir. Sizce babanın evladını kucaklaması yanlış mıdır?

Anlatacağım ya da merak ettiğim son konu ise Koray Aydın'ın Zaman Gazetesi ve AKP-cemaat yandaşı medya ile olan ilişkisidir.

Hepimizin bildiği gibi, AKP iktidarı ile birlikte siyasette, bürokraside ve gündelik yaşamda ülkücüler büyük bir iftira, hakaret ve linç kampanyasına maruz bırakılmışlardır. Bu linç kampanyasının önderliğini ise malum cemaatin mensupları ve yayın organları yapmıştır. Bilindiği üzere cemaatin yayın organlarının ilk ismi de Zaman Gazetesi'dir.

MHP Liderinin ülkücüler üzerinde yapılan oyunlara ve linç kampanyalarına yönelik açıklamaları halen MHP internet sitesinde durmaktadır. İsteyen açıp okur.

Ancak, hepimizin takip ettiği gibi, Zaman Gazetesi'nin 25. yıl kutlamasına katılan Koray Aydın "25 yıl dile kolay. Zaman'ın bu hale gelmesinde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Bundan sonraki dönemde de kendilerine başarılar diliyorum" sözlerini sarf etmişti.

Şunu merak ediyorum; Koray Aydın ülkücülere her türlü iftira, linç kampanyasının yapıldığı bir cemaat gazetesinin kutlamasına neden gitme ihtiyacı hissetti? Zaman Gazetesi'nin başarılarının devamını dilerken iftiraya uğrayan, linç edilen ülkücüleri hiç düşünmemiş midir? O gazetede MHP'ye karşı yapılan haberleri nasıl bir başarı olarak görmüştür? Başarılarının devamını dilerken, MHP'ye ve ülkücülere yapılan linç kampanyalarının mı devamını istemiştir? Eğer öyle ise Koray Aydın'ın kendisi bu kampanyaların neresindedir? Zaman Gazetesini överek kime ya da kimlere mesaj göndermiştir? Ve son olarak her ülkücüye karşı alerjisi olan bu medya grubunun adaylığı sürecinde Koray Aydın'a yoğun desteğinin anlamı nedir?

Ben MHP'nin ve Ülkücü Hareketin geleceği açısından samimice bu sorgulamaları yaptım. Ne bir hakaret ettim ne de bir iftira attım. Sizlerde her cümlemdeki ifadeleri kendi vicdanınızda sorgulayın. Vicdanını akıl ve şuurla besleyen herkes MHP'yi koruyacak doğruları elbette görecek ve ona göre adım atacaktır. İşte önünüzde bir aday profili... Karar sizin...