Bildiğiniz gibi MHP Lideri Bahçeli 14 Ekim tarihli TBMM Grup konuşmasında çok sert açıklamalar yaptı.

Bahçeli'nin açıklamaları kamuoyunda şok etkisi yarattı. Çünkü çok kadar sert ve gerçekçi bir şekilde AKP'ye karşı suçlamalar vardı.

Öncelikle Bahçeli'nin söylediklerinin satırbaşlarına değinmek gerekirse;

1- Hükümet, tezkere yetkisini etkin şekilde kullanmalıdır.

2- Artık bir AKP klasiği haline gelen ve her sonbaharda tekrarlanacağı anlaşılan bu sürecin de yine "kanlı eylemler, sonu gelmeyen tedbir arayışları, sözde ateşkes çağrıları ve nihayet kış uykusuna yatma" denklemiyle tecelli edeceği görülmektedir.

3- Topyekün milli seferberlik gerekmekte

4- AKP terörle mücadelede bizimle aynı pencereden bakmıyor.

5- Tezkerede tek sorumlu hükümettir.

6- Verilen yetkinin hükümet tarafından ne derece başarılı yapılıp- yapılmadığının hesabını verecek olan da bu konunun muhatabı olan hükümettir.

7- Verilecek toprağımızın, terk edilecek ilimizin, çizilecek sınırımızın, vazgeçilecek insanımızın olmadığını yüksek sesle sürekli tekrarladık.

8- Tarihin en müşkül anlarında bile terk edilmeyen bu toprakların, bugün kanlı terörün baskısı ile terke hazırlanıldığına dair en küçük bir şüphe veya ima bile bize göre vatana ihanetle eşdeğer bir alçaklıktır.

9- Bu kez, tezkere görüşmeleri esnasında, Adalet ve Kalkınma Partisi adına söz alan milletvekilinin, hükümetinin bu bölgede yaptıkları sözde hizmetleri anlatırken Yüce Meclise, "Gâvur Dağ'ından, Sivas'tan öteye geçmek lazım" mealindeki sözleri, bölücü propagandanın nerelere kadar ulaşmış olduğunu ve bu düşünce sahibini nasıl teslim aldığını bütün açıklığı ile ortaya koymuştur.

10- İktidar partisi adına konuşan bu milletvekilinin, Gâvur dağı ile Sivas ekseninde çizmeye çalıştığı hattın, PKK belgelerinde, Barzani haritalarında, Amerikan raporlarında ve uluslararası ihanet toplantılarında da yer aldığı gerçeğidir.

11- Bu beyanatla birlikte, sözün sahibi ve onu alkışlayan parti mensuplarının görüşleriyle, PKK'nın Türkiye'yi görmek istediği coğrafya arasında tam bir uyum olduğu ortaya çıkmıştır.

12- Bugün Başbakan Erdoğan'ın Eşbaşkanlığına soyunduğu Büyük Ortadoğu Projesinin karanlık sınırlarına ilişkin dayatmaların, artık milletvekillerinde bile şekil bulduğu bu açıklama ile kesinleşmiştir.

13- AKP, PKK ve Barzani ayni çizgide, asırlık Sevr zihniyeti ile bir kez daha buluşmuş ve maalesef bunun için yüce Meclis kürsüsü alet edilmiştir.

14- Ancak görünen odur ki, bu ilkel siyaset ve istismarın alanı giderek genişlemiş ve maalesef Türkiye'yi yönetme iddiasındaki iktidar partisinin milletvekillerine, aziz vatanımızı ikiye bölecek bir coğrafi tasavvura da neden olmuştur.

15- Beni ve partililerimi ısrarla ve her fırsatta bir vatan coğrafyasına davetinizden neyi ummaktasınız, hangi tertipleri tezgâhlamaktasınız? Bu sinsi tahrikleriniz, vatan uğruna şahadet mertebesine ulaşmış evlatlarımıza ve kahraman milletimize yapılmış en büyük ihanet ve hakarettir

16- PKK'nın tv kanalı hala yayınlarına devam ediyor.

17- Hükümet, terörle mücadelede tamamen pusulasını kaybetmiş, daha önce deneyip yanıldığı sözde diplomasi yolunu bir kez daha deneyerek süreci oyalamayı tercih etmiş olduğu görünmektedir.

18- Hükümet, başrolünde Barzani'nin bulunduğu bir küresel oyunun içine tam anlamıyla itilmiştir. Ülkemiz iki kötüden birini seçmekle karşı karşıya getirmiştir.

19- Oyun artık belli olmuştur: Terörün beyni Barzani, yönetimi Kandil, destekçisi bölücüler, mihmandarı AKP'dir.

20- Teklifimiz üzerine, Barzani'den bile daha fevri tepkiler veren ve bir panik hali gösteren Başbakan'ın, acaba Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak'a girmeyeceğine dair birilerine verdiği bir sözü mü vardır?

21- Sayın Başbakan, nasıl siyaset yapacağımızı, hangi konuları siyasete taşıyacağımızı senden mi öğreneceğiz?

Bahçeli'nin yukarıda satırbaşları ile verdiğimiz açıklamalara Başbakan Erdoğan "muhatap almadığını" söyleyerek kaçmış, sözde Kürt sınırlarını varmış gibi dile getiren AKP milletvekili Nihat Ergün ise "o sözleri Bahçeli'nin yanlış anladığını, o tip haritaların yırtılıp atılması gerektiği, Gavurdağı Bahçeli'nin memleketi olduğu için alınganlık yaptığı" gibi uzun bir laf kalabalığı yaparak ve Bahçeli'ye hakaret ederek kendi suçlarını örtmeye kalkmıştır.

Şimdi bütün bunları değerlendirmek gerekirse;

Erdoğan muhatap almıyorum diyerek aslında Bahçeli'nin suçlamalarına verecek cevabı olmadığını da göstermiştir. Çünkü bu ülkedeki herkes bilir ki, Erdoğan herhangi bir suçlamaya verecek bir cevabı olsaydı kesinlikle çok sert ve üslupsuz bir şekilde cevaplardı.

Zaten Bahçeli'nin söylediklerinin hepsi iddia değil somut gerçeklikler. Bende buradan tekrar söylüyorum ve AKP'li herhangi bir kişi de çıksın bana hakaret etmeden, lafı başka yere çevirmeden, uzatmadan ve kıvırmadan söylediklerimi yalanlasın da göreyim...

Buyrun hodri meydan:

1- Apo'ya "sayın", şehitlerimize "kelle" diyen Başbakan Erdoğan değil midir?

2- 2002 seçimleri öncesi 7 Mart 2002 AKP'yi ziyaret eden Talabani Erdoğan'a yönelik "Kendisini cezaevinden beri izliyoruz, o zaman da kalbimiz onunla beraberdi" dememiş midir? Erdoğan'ın da Talabani'ye "Irak ve Kürdistan'daki haberler bizi memnun etmektedir" söylediği ifade edilmemiş midir? Erdoğan'ın bu açıklamaları daha o günden Kürdistan'ı kabul ettiği anlamına gelmemekte midir?

3- Erdoğan, PKK'nın hamileri Talabani ve Barzani'ye "kardeşim" ve "dostum" kelimelerini kullanmamış mıdır?

4- Erdoğan bizzat kendisi "BOP Eşbaşkanıyım" dememiş midir?

5- Türkiye devletinin terör sorunu olarak adlandırdığı terör sorununa "Kürt sorunu hepimizin sorunudur" diyerek PKK ile aynı cümleleri söyleyen Erdoğan değil midir?

6- Terör örgütü elebaşı Apo bile, "Başbakan'ın açıklamaları benim fikirlerimi yansıtıyor" dememiş midir?

7- PKK'nın siyasi emelleri arasında saydığı Kürtçe TV'nin kurulması talimatını Erdoğan vermemiş midir?

8- "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir!" diyerek şehitlerimizi hor gören de Erdoğan değil midir?

9- Apo'nun idamı konusunda, AKP asılmasın diye oy kullanırken, Genel Başkan Erdoğan değil midir?

10- Askerimizin başına çuval geçirildikten sonra hiç tepkisiz kalan Erdoğan değil midir?

11- 2002'de bitmiş terör olayları ile iktidarı alan ve bugünkü malum hale getiren Erdoğan iktidarı değil midir?

12- PKK'lılara çağrı yaparak "silahı bırakın gelin siyaset yapın" diyen Erdoğan değil midir?

13- "Eve dönüş yasası" ile PKK'lıları hapisten çıkarıp dağa gönderen Erdoğan'ın hükümeti değil midir?

14- İktidara geldikleri günden beri teröre karşı ABD'nin izniyle ve kontrolüyle yapılan göstermelik K. Irak operasyonu dahil hiçbir önlem almayan AKP değil midir?

15- Geçtiğimiz seçimler öncesi, PKK, Barzani, Talabani, Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, Ermeniler, Mason Locaları, AB, ABD ve bilimum Türkiye düşmanları açıkça AKP'yi desteklerini belirtmemişler midir?

16- TBMM içerisinde "PKK düşman değildir" diyen Erdoğan değil midir?

17- Hangi aklı başında insan yukarıda saydıklarımızı yapan, söyleyen bir kişinin PKK'ya karşı olduğunu söyleyebilir?

Bütün bunlara ek olarak, AKP' Nihat Ergün'ün hatasını kabullenip özürdilemek yerine pişkinlik yaparak savunduğu sözlerine gelecek olursak şu sorular aklımıza geliyor:

"Gavur Dağı'ndan ve Sivas'tan öteye gitmek, oralarda da siyaset yapmak lazım" demek, terör örgütünün ve Barzani'nin hazırladığı ve kabul ettirmek istediği sözde haritaları varmış gibi göstermek demek değil midir? Hele hele verilen Gavurdağı ve Sivas sınırları da birebir bahsedilen sözde sınırlarla uyuşuyorsa...

Ayrıca, PKK'nın sözde haritasına karşı çıkmak, bunu ihanet görmek, buna alınganlık göstermek için illaki memleketimizin o sınırlar içerisinde ya da sınırlarında mı olması gerekmektedir?

AKP vekil neden örneğin Adana'dan, Samsun'dan öte gibi Türkiye'nin kuzeyinde güneyinden iki il ismi ya da ülkemizin doğusu dememiştir de, neden PKK ve Barzani'nin çizdiği sözde haritalarla birebir aynı sınırı belirtmiştir? Çünkü AKP'li vekil ne kadar sözle inkâr ederse etsin kendi vicdanında bu sözde haritaları kabul etmiştir.

Bu sözde haritaların bırakın resmen kabul edilmesini, hangi sebeple olursa olsun bu şekilde varmış gibi dile getirilmesi, oradan öteye gidin derken "net sınırlar çizilerek" ifade edilmesi, PKK ile aynı dili konuşmak değil midir? Bu sözde haritaların dile getirilmese bile kendi içinde varlığını kabul etmek ihanet değil midir?

Evet bekliyorum AKP'liler.. Bahçeli'nin söylediklerine zaten verecek cevap bulamayıp kaçtınız, lafı kıvırdınız, hakaret ettiniz. Çünkü hepsinin doğru olduğunu sizde biliyorsunuz...

Peki, benim çok açık ve net sorduklarıma aranızda hakaret etmeden, lafı kıvırmadan net bir şekilde bu yalan diyecek bir kişi var mı?

Gerçi bu sorulanlara ne zaman cevap verebildiler ki, şimdi de verebilsinler...