AKP iktidarının ‘yandaş medya' oluşturma düşüncesine dayalı olarak devletin kredisi ve devleti yönetmenin verdiği imkânlar kullanılarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın damadının da müdürlük yaptığı Çalık Holding'e adeta peşkeş çekilen gazetelerden biri olan Takvim Gazetesi'nde MHP'ye saldırma vazifesi verilmiş Emin Pazarcı isimli bir yazar var...

Bu yazar, AKP politikalarında ne zaman bir tıkanma yaşansa, MHP ne zaman yükselişe geçse, çeşitli aralıklarla MHP'ye saldırarak ve yalan bilgilerle MHP'yi kamuoyu önünde suçlu çıkarmaya çalışmaktadır.

Emin Pazarcı bugünde yazdığı yazı ile aynı yöntemin tekrarını yaparak tam bir vazife adamı(!) olduğunu göstermiştir.

Emin Pazarcı'nın yazdığı yazı baştan sona yalana ve kamuoyunu yanlış yönlendirmeye dayalı oluşturulmuştur.

Emin Pazarcı patronlarına şirin gözükebilmek adına MHP'yi hiç suçu olmayan bir konudan suçlayarak, AKP'yi rahatlatmaya çalışmıştır.

(AB)(D)ullah Öcalan'ın yakalanıp İmralı'ya konmasını ve ondan sonra idamdan kurtulma sürecini MHP'ye fatura eden Emin Pazarcı, bu konularda MHP'nin tek başına mücadele ettiği bildiği halde, sırf AKP'nin ihanetlerinin üstünü örtmek adına kaleminden sadece yalan ve iftira çıkarmaktadır. AKP pazarına sergi açan Emin Pazarcı'nın Takvim Gazetesi'nde bunun dışında bir şey yapması da mümkün değildir.

AKP iktidarına yalakalık olsun diye bu konular için "Bu tablonun ortaya çıkmasının sorumlusu bugün ülkeyi yönetenler değil ki. Onlar, 2000 Yılı'nda kendilerine devredilen bir mirasla karşı karşıyalar. Ortaya çıkan bu tablonun sorumluları 57. Hükümet'teki koalisyon ortakları" diyen ve konuyu getirip "Devlet Bahçeli ve o dönemde sorumluluk yüklenmiş MHP'lilerin bağırıp çağırmaya hiç mi hiç hakları yok" şeklinde sadece MHP'ye fatura eden Emin Pazarcı'ya bildiği ama AKP'ye yalakalık olsun diye sakladığı gerçekleri bir kez daha hatırlatıyoruz:

1- Bebek Katili Öcalan 56.Hükümet zamanı 15 Şubat 1999 günü Türkiye'ye teslim edilip, İmralı'ya konmuştur. MHP'nin o tarihte TBMM'de bir tane milletvekili dahi yoktur. MHP 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerde Türkiye'nin 2.partisi olmuş ve 28 Mayıs 1999 tarihinde DSP, MHP, ANAP arasında 57. Hükümetin protokolü imzalanarak hükümet kurulmuştur. Yani Bebek Katili Türkiye'ye getirildiğinde MHP Meclis'te bile değildi.

2- MHP, 56. Hükümet zamanı İmralı'ya konulmuş olan Öcalan'ın İmralı'dan alınıp F tipi cezaevine konulması için 57. Hükümet döneminde sürekli girişim ve çağrıda bulunmuş, Öcalan'a olan imtiyazın kaldırılmasını istemiş, DSP'li olan dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ise "Sözü edilen kişinin İmralı Cezaevi'nde bulundurulmasının nedeni güvenliktir. O koşullarda bir değişiklik olmadığı sürece başka bir yere nakli düşünülemez. İmralı'nın etrafı askeri yasak bölgedir. Herkes yaklaşamaz. Özel koşullar kalkmış olsa niye orada tutalım. Çünkü orada 500 kadar da asker bekliyor. Bina olarak, donanım olarak F tipi cezaevleri, İmralı'dan da çok daha güvenilir. Sorun cezaevinin bulunduğu yer. F Tipi cezaevleri en modern ve güvenilir cezaevleridir. Ancak bunlar nihayet şehirlerin yakınlarında olan cezaevleridir. Her zaman herkesin gidebileceği yerlerdir. Oysa İmralı öyle değil. İmralı, cezaevi olarak yüksek güvenlikli bir cezaevi değil ama ada yüksek güvenlikli" açıklamasını yaparak MHP'nin çağrısını yerine getirmemiştir.

AKP iktidarı zamanında ise dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek aynı gerekçelerle ‘can güvenliğini sağlayamam' diye buna karşı çıkmıştır. MHP kendisinin koalisyon ortağı olduğu zamanda da, AKP iktidarı zamanında da bunun mücadelesini tek başına vermiştir. O yüzden "MHP'lilerin bağırıp çağırmaya hiç mi hiç hakları yok" diyen Emin Pazarcı, art niyetini cahillikle beslemekten vazgeçmelidir.

3- 57. Hükümet zamanı terör sıfırlanmış ve Öcalan'ın hiçbir hükmü kalmamıştır. İmralı canisi o dönemde bugünkü gibi terör örgütüne emirler verememekte, yol haritaları çizememekte ve cezasını çekmektedir. Ve yine o dönemde teröristler halay ve zurnalarla karşılanmamıştır.

57. Hükümet'ten sonra AKP'nin iktidar olması ise, Öcalan ve PKK için adeta tekrar diriliş olmuştur. Öcalan için İmralı'da her türlü kolaylık sağlanmış, İmralı PKK karargâhı haline getirilmiş, PKK'lılar halayla, zurnayla karşılanarak baş tacı edilmiş, Apo'nun ve PKK'nın her türlü talepleri karşılanmıştır. Vicdanı olmayan Emin Pazarcı bütün bunlara rağmen nasıl MHP'yi suçlayıp, AKP'yi aklamaya çalışmaktadır?

4- Refah-Yol hükümeti döneminde atılan imzalar sebebiyle AİHM kararını beklemek zorunluluğundan dolayı "Dosyayı Başbakanlıkta bekleten" ve "AİHM kararı ne olursa olsun Apo'nun idamının Meclis'e getirileceği" açıklamasını yapan 57. Hükümeti ve en çokta koalisyon ortağı MHP'yi suçlayan Emin Pazarcı, MHP'nin isteği ile erken seçim kararı alınmasından sonra 1 Ağustos 2002 tarihinde TBMM'de yapılan oylamada bir tek MHP'nin idamın kaldırılmaması için oy kullandığı ve karşısında AKP, DSP, ANAP, YTP, DYP, Saadet Partisi ve bağımsızlar bir cephe oluşturarak idamın kaldırılması için oy kullandığını bilmiyor mu? MHP hangi mantığa göre idamı kaldırmakla suçlanabiliyor? Emin Pazarcı ve AKP'ye yalakalık olsun diye bu konuda sürekli MHP'yi suçlayanlar ruh sağlığınız yerinde mi acaba? Neden idam kaldırılsın diye oy veren AKP'ye ses çıkaramıyorsunuz?

5. AKP'nin Takvim temsilcisi gibi yazılar yazan Emin Pazarcı, 57. Hükümet zamanı AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye, artık AB'nin kenar mahallesi olmaktan kurtarılmalı. İdam cezası tamamen kalkmalı. Bunun için hükümete destek vermeye hazırız. MHP'nin hükümetten çekilmesi durumunda DSP-ANAP koalisyonunu destekleyeceklerini' ifadelerini hatırlıyor mu? (http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2002/06/15/139728.asp)

6- Öcalan'ın "MHP'nin elinde fırsat olsaydı, bizi 2 saat bile yaşatmazdı" sözleri ortada iken, Öcalan'ı asmak için tek başına mücadele vermiş MHP ile, Öcalan'ı İmralı'dan çıkarmak için her türlü sinsi metodu deneyen, onun rahatı, huzuru için seferber olan, ona ait kavramları hayata geçirmeye çalışan, ona "Sayın Öcalan" diyen AKP'yi bir tutmak bile ahmaklık değil midir?

Bu maddeleri ve soruları uzattıkça uzatabiliriz. Ama, Emin Pazarcı bu soruların hiçbirine cevap vermez ve yazdığı bu yalan yüklü yazılardan dolayı da Emin Pazarcı'nın yüzü zerre kadar kızarmaz. Çünkü o artık AKP'nin Takvim temsilcisi gibi davranmaktadır. Böyle bir adamın AKP'nin yandaş medyasında görev alıp, utanma duygusu taşıması mümkün müdür?

Emin Pazarcı artık istediği kadar kendini yırtsın, bu konularda MHP'yi suçlaması itibar görmemektedir. Öcalan'ın yol haritasına uygun ‘açılımlar' yapmaya çalışan AKP ile, her konuda Türk milletinin yanında duruşunu bozmayan MHP'yi, sağduyu sahipleri birbirinden ayırmaktadır.

Sağduyu sahiplerinin zihnini ne AKP'nin pazarından seslenen Emin Pazarcı, ne de bir başkası karıştıramayacaktır.

AKP'nin Öcalan'a sahip çıkmasının üstünü kapatmaya çalışan Emin Pazarcı, sadece sitemizde yer alan "AKP'li Fırat: Oranın adı Kürdistan" başlıklı haberi okuyarak AKP pazarına açtığı sergisini toplayabilir.

Karakteri de müsaitse AKP'yi aklamaya ve AKP'nin PKK açılımına destek vermeye ve MHP'ye saldırmaya devam eder...

Zaten bizim bu yazıyı yazmaktaki amacımız Apo'nun idamı konusunda MHP'yi savunmak değil, Emin Pazarcı'nın gerçek yüzünü ve amacını ortaya koymaktır.

Çünkü, Apo'nun idamı konusunda MHP'nin savunulması gereken hiçbir hatası ve yanlışı bulunmadığını, MHP'nin bu konuda tek başına net bir duruş sergilediğini, kafatasının içerisinde bir nebze beyin emaresi bulunan herkes çok iyi anlamış ve görmüştür.

Şimdi asıl görülmesi gereken MHP'ye saldıranların gerçek amaçlarıdır ve bizde bunu göstermeye çalışıyoruz.

Saygılarımızla...