Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz "Kerkük ecdat yadigarı, Türkmen soydaşlarımız milletimizin bir parçasıdır. Telafer’den Mendeli’ye Türkmeneli, Türkmen yurdudur. Kerkük’ü türkülere, Türkmenleri Kerkük’e hasret bırakabilecek kuvvet ve kudrete sahip hiç bir fani yeryüzünde yoktur. Kerkük Türk’tür ve ilelebet Türk kalacaktır. dedi.

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı'nın internet sitesinden açıklama yaptı.

Kılavuz'un açıklaması şu şekilde:

Bin yıldır Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı, tarihi, kültürel ve demografik yapı bakımından Türkmen başkenti olan Kerkük’te Türkmenlere karşı yeni bir sindirme ve asimilasyon politikası uygulamaya konmuş bulunmaktadır.

28 Mart 1991 tarihinde, Kerkük ile Erbil arasında kalan Altınköprü kasabasında Saddam ordusunun yüzlerce Türkmeni öldürdüğü olayın yıl dönümünde, bu sefer bölgesel yönetim tarafından kamu binalarında bölgesel yönetimin paçavrasının asılması uygulamasına geçilmiştir. Sözde Kerkük Valisinin politik ve sinsi emri ile ortaya çıkan bu hadiseye kılıf olarak, Kerkük İl Meclisi’nin kararı hazırlanmıştır. Uygulama öncesinde yapılan oylamada ise Türkmen ve Arap üyeler yer almamıştır.

Buna karşılık, Türkmen soydaşlarımız milli hissiyatını ve tepkisini ortaya koyarak Kerkük’ün caddelerini ve sokaklarını Türkmen bayrakları ile donatmıştır. “Türkmeneli Türktür Türk kalacak.” şiarıyla hareket eden soydaşlarımız, hiçbir destek almaksızın milli varlıklarını savunma gayretindelerdir. Bu da, çok net bir şekilde göstermektedir ki, Kerkük bu zilleti kabullenmemekte, bu işgale karşı direnmektedir.

Türkiye’nin bu coğrafyadaki etkisini ve hinterlandını daraltmak için emperyalist dış mihraklarca desteklenen peşmerge, bin yıllık Türkmen varlığına kastetmek ve yok etmek için bir araç olarak kullanılmaktadır.

Bölgede IŞİD tehlikesi söz konusuyken ve sözde IŞİD terör örgütü ile mücadele sürerken gerçekleştirilen bu uygulamalar, eli kanlı peşmerge yönetiminin Türkmenlere karşı art niyetini ortaya koymaktadır. Geçtiğimiz yüzyıldan beri süregelen ve Saddam tarafından uygulanana asimilasyon ve soykırım politikaları günümüzde söz konusu aşiret tarafından devam etmektedir.

Gerek uluslararası kamuoyu tarafından, gerek bu coğrafyada yaşayan tüm etnik gruplar tarafından bilinmektedir ki, Türkmen soydaşlarımız, bölgedeki mezhep, din ve etnik savaşların önündeki son engel, barışın ve huzurun teminatı olan son unsurdur.

Kerkük merkezli bu coğrafya, tarihte Türk hâkimiyetinde huzur ve barış içerisinde varlığını sürdürmüş, Türk hâkimiyeti zayıfladığı dönemlerde ise kan ve gözyaşı bu coğrafyanın kaderi olmuştur.
Türkmen soydaşlarımızın milli varlık mücadelesini ve isteklerini burada yeniden seslendiriyoruz.

Son günlerde uygulamaya konulan kamu binalarına bölgesel yönetimin paçavrası asılması ve resmi dil uygulamalarının kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Hele ki, Irak anayasasını hiçe sayan bu uygulamaya sessiz kalan merkezi hükümetin ve uluslararası hukuk çiğnenirken sadece seyreden Birleşmiş Milletler’in tavrı kabul edilebilir gibi değildir.
Soydaşlarımızın mücadelesine ve devletimizin milli çıkarının çiğnenmesine kayıtsız kalmanın makul hiç bir sebebi yoktur.

Türkmeneli meselesi, doğrudan Türk Devletinin bekası ve güvenliği ile ilgili bir meseledir ve devletimiz, devlet olmanın bir gereği olarak Türkmen soydaşlarımızın hakkını savunmak için elinden geleni yapmak mecburiyetindedir.

Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin iktidarı ve muhalefeti ile ve bütün devlet kurumlarıyla, Kerkük ve Türkmen soydaşlarımız konusundaki hassasiyeti ve kararlılığını göstererek, peşmerge yönetiminin çok net ve caydırıcı yaptırımlarla uyarılmaları hayati önem taşımaktadır.

Türk Devleti’nin milli çıkarlarının çiğnenmesine seyirci kalmanın, geri dönüşü olmayan bir hata, Türk milletinin ve tarihin affetmeyeceği bir gaflet olacağını unutulmamalıdır. Ülkücü Hareket, her zaman olduğu gibi her alanda soydaşlarının yanında olmaya devam edecektir.

Ancak uyarıyoruz ki, yaşanan hadiseler, sadece Türk Milliyetçilerinin değil; Türk Devletinin ve Türklüğün tarafında olan herkesin meselesi olmalıdır.

Ülkü Ocaklılar, Kerkük’e uzanıp, iki bayramı soydaşlarımızla idrak ettikleri gibi, fetih ruhuyla Türkmeneli için kıyama durarak Kerkük’te secdeye varmaya hazırdırlar.

Kerkük ecdat yadigarı, Türkmen soydaşlarımız milletimizin bir parçasıdır. Telafer’den Mendeli’ye Türkmeneli, Türkmen yurdudur. Kerkük’ü türkülere, Türkmenleri Kerkük’e hasret bırakabilecek kuvvet ve kudrete sahip hiç bir fani yeryüzünde yoktur. Kerkük Türk’tür ve ilelebet Türk kalacaktır.