CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti ismi vermeden, bu sabah HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve bazı milletvekillerinin gözaltına alınmasını değerlendirirken, "Demokrasiyi savunuyorsanız seçimle gelenlerin seçimle gitmesini savunacaksınız. Aksi halde Türkiye'de demokrasiyi katledersiniz" dedi. AK Parti milletvekillerine de seslenen Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin geleceğinden benim duyduğum kaygıyı sizlerin de duyduğunu çok iyi biliyorum. Unutmayın seçimle gelenin seçimle gitmesi gerçeğini unutmayın. Aynı muamele size yapıldığında, isyan ederdiniz, 'Doğru değildir' derdiniz. Geçmişte örneklerini gördük ve o toplum bu travmayı hala üzerinden atmış değildir. Siyasette kan davası gütmek yoktur" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinden seçilen Türkiye'deki tüm belediye başkanlarıyla, İzmir'de Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde 'CHP'li Belediye Başkanları Zirvesi'nde bir araya geldi. Toplantı öncesinde Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden gelen belediye başkanları, milletvekili ile parti yöneticileri, kendi aralarında mini toplantılar düzenledi.

Zirvede kürsüye çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin belediye başkanlarına seslendi. Sözlerine "Yol arkadaşlarım" diyerek başlayan Kılıçdaroğlu, "İzmir, 2 bin 500 yıllık geçmişi olan bir kentte nelerin yapılabileceğini ortaya koydu. Çok daha güzel şeyler İzmir'de yapıldı. İzmir'in bir özelliği var. Düşmana ilk kurşunun atıldığı kenttir. İzmir ve Kurtuluş Savaşı sonrası düşmanın denize döküldüğü kenttir" dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bu kentin sosyal demokrat bir belediye başkanı yönetmektedir. Yani rant odaklı değil, halk odaklı bir çalışmayla yola çıkmıştır. Görev yapması kolay olmamıştır. Önüne pek çok zorluklar çıkarılmıştır. Diğer belediye başkanlarımızın önüne çıkarılan engeller gibi ama belediye başkanlarımız saydam bir yönetimi her zaman savundu. Halkına hesap vermeyen belediye başkanı olmaz. Siyasetin öznesi, halka hesap vermek olmalıdır. Bütün belde halkını kucaklayan belediye başkanlarıdır. Sizin yaptığınız görev sadece Türkiye'ye değil bütün mazlum milletlere örnek olması gereken görevdir. Koyduğunuz her tuğlanın demokrasiye bir katkı sağladığını unutmayın. Acı olan nedir? Başarının ödüllendirilmesi değil, başarının cezalandırılmak istenmesidir. Bizim büyükşehir belediye başkanımız, en büyük kent ormanını, fuarları yapan başkanımız, başarılarını gölgelemek için 400 yıl hapisle yargılanıyor. İşte demokrasi ayıbı, baskıcı yönetici anlayışı budur. Hizmet üretiyorsunuz. Hesabını veriyorsunuz, Türkiye'ye örnek oluyorsunuz, ama onlar 'Neden Türkiye'ye örnek oluyorsunuz, diğer belediye başkanlarına neden kötü örnek oluyorsun diye kötü bir algıyla topluma sunuyorlar. Bizim işimiz kolay değil arkadaşlar. Düzgün adamın, bugünkü ortamda işi kolay değil, zordur. Biz bu zorluğunu farkındayız ama bu zorluğu yenmek bizim boynumuzun borcudur. Bu başarılar sadece İzmir'de mi? Hayır arkadaşlar, Eskişehir. Bakın eskiden 'Yeşil Bursa' denirdi, şimdi 'Beton Bursa' deniyor."

CHP İKTİDARA GELDİĞİ ZAMAN NE OLACAK?

CHP'nin iktidara gelmesi durumunda ne yapacaklarını da anlatan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "CHP iktidara gelirse ne olacak diye soruyorlar. CHP iktidara geldiği zaman İzmir'de ne yapılıyorsa Türkiye'de aynısı yapılacak. Eskişehir, Muğla, Aydın'da Hatay'da ne yapılıyorsa Türkiye'de de aynısı yapılacak. Bu kentlerde insanları işlerine huzur içinde gidiyorlar kimse kendini öteki hissetmiyor, çünkü ayrımcılık yok. Herkesi kucaklama gibi bir anlayışımız var. Belediye başkanlarımızı, insanları sevmek var. İnsanlar mutlu ama derin kaygı halinde hep aynı soruyu soruyor 'Ne olacak Türkiye'nin hali?' diye. Bu soruyu sormak vicdanlı herkesin yapması gerekendir. Bizim belediyelerle belediye başkanlarına söyledim. Gecekondu bölgelerinden başlayarak kreş açın, anneler çocuklarını güven içinde bıraksınlar. 6 bini aşkın çocuğumuz kreşlerde bulunuyor. 2 bin 500 üniversite öğrencisine de bizim belediyler yurt yapılmıştır. Şu sözü verdik ve arkasındayız; İktidara geldiğimiz zaman en geç bir yılı içinde öğrenci yurdu sorunu bitecektir" diye konuştu.

Hükümeti FETÖ okulları üzerinden de eliştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Çocukları geçmişte FETÖ tuzaklarına hazırlayan kimlerdir? Bugün iktidarda olanlardır. Biz her şeyi hukuk içinde yapacağız. İnsan için yapacağız. Çocuklarımız için yapacağız. 5 bin 250 vatandaşımız belediyelerimizin huzurevinde kalıyor. Asgari ücretin bin 500 TL olacağını söylediğimiz zaman bize karşı çıktılar. 'Nasıl yapacaksınız' diye. Bütün belediyelerimizde asgari ücret net bin 500 TL. Demek ki yapabiliyoruz. Belediyelerde aile sigortasını aşama aşama hayata geçiriyoruz. Bizim belediyelerimizde hiçbir çocuk yatağa aç girmiyor ve girmeyecek."

EKONOMİK DURUMU ELEŞTİRDİ

Türkiye'de, 2007 yılından beri ekonominin sürekli patinaj yaptığını da ifade eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kişi başına gelir 10 bin dolar olamadı, 9 bin dolara takılı kaldı. Ekonomi deneyimi bu hükümette yok. Sorunları aşması lazımdı, aşamıyorlar. Tam tersine Türkiye giderek batak bir yere doğru gidiyor. İçerde böyle dışarda da tablo vahim. İzlenen dış politika Türkiye'nin saygınlığına, ekonomisine darbeler vurdu. Söyledimmi ağırlarına gidiyor. Bir daha söyleyeyim. Ortadoğu'da kabile reisleri bile Türkiye'ye kafa tutar durma geldi. Eskiden ağızlarına bile alamazlardı. Neden böyle oldu? Şam'a gideceklerdi, camide namaz kılacaklardı. Süleyman Şah türbesini kaçırmak zorunda kaldılar. Bir anda mültecileri kucaklarında buldular. Cumhuriyet tarihinin en ağır yenilgilerini yaşıyoruz. İtibarı yerlerde sürüklenen bir Türkiye. Bu bizim ağırımıza gidiyor. Bunu kabul etmiyoruz. Onların ağırına gitmiyor ama bizim ağırımıza gidiyor. Çünkü bu ülkenin onurunu kimsenin ayaklar altına almaya hakkı da yetkisi de yoktur. Böylesine acı tabloyla karşı karşıyayız. Daha vahim olanı 14 yıldır tek başına yöneteceksin, 14 yıl sonra Türkiye'yi darbe ortamına taşıyacaksın. Hukuk denen bir kavram, adalet, demokrasi denen kavram kalamadı. Tümüyle içi boşaltıldı" dedi.

'ŞEHİTLERİMİZİN GELMEDİĞİ BİR TÜRKİYE'Yİ ÖZLÜYORUZ'

AK Parti hükümetinin 2002 yılında iktidara geldiği zamanki terörün durumu hakkında da bilgi veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"2002 yılında terör bitmiş şehit cenazeleri gelmiyor. Örgüt lideri getirilmiş, yargılanmış. Şimdi Türkiye bir terör batağı içinde daha bu sabah Diyabakır'da ciddi bir patlama oldu. Güvenlik güçlerinden, vatandaşlardan hayatını kaybedenlerin haberi geliyor. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyoruz. Şehitlerimizin gelmediği bir Türkiye'yi özlüyoruz. Biz anaların ellerine kına yakıp askere gönderdiği evlatlarının huzur içinde evlerine dönmelerini istiyoruz. Bu tablo Türkiye'yi derinden etkiliyor. Bu tablo bizim istediğimiz, Mustafa Kemal Atatürk'ün özlediği bir tablo değil. 21'inci Yüzyılın Türkiye'sine yakışan bir tablo değil. Bu tablonun içinden süratle çıkmalıdır. Soru şu 'Bu tablonun içinden nasıl çıkarız?' Bunun tek yolu var. Tam demokrasiyi getirmektir. Bu tablodan çıkabiliriz. Lider sultasını sonlandırarak bu tablodan çıkarız. Hitler'in, Führer'in, Reis'in bireyi olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin özgür yurttaşları olarak bu tablodan çıkabiliriz. Adalet değimiz kavram var. Demokrasiyi besleyen adalettir. Demokrasinin olmadığı yerden adaletten söz edilemez. Toplumsal vicdanımızı besleyen de adalettir. Bana öngörülen iş, benim açıdan haksızsa bir başkasına öngörülen işleri de haksız görmeliyiz. Eğer bunu yapmazsak, söylemlerimizi adalet üzerine, hukukun üstünlüğü üzerine inşa etmezsek, bu ülkeye barışı, huzuru getiremeyiz. Devleti kinle yönetemezsiniz. İntikam öç alma duygusuyla yönetemezsiniz. Devleti liyakat esasına göre adalet içinde yönetmek zorundasınız. Devleti, kimseyi ötekileştirmeden yönetmelisiniz. Ve devletin bütün kurumlarında liyakatın esas olması lazım. Bu anlayışla yönetmelisiniz. Devleti bir kişinin iki durağına hapsedemezsiniz."

'EGEMENLİK MİLLETİRDİR'

Konuşmasında, Atatürk'ün neden "Egemenlik bilâ kaydü şart milletindir" sözünü ettiğini soran Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Neden ilk anayasaya bu konuldu? İlk anayasaya bu 'Egemenlik bilâ kaydü şart milletindir' sözü konul çünkü padişah vardı. Egemenlik padişahın değil, egemenlik sarayın değildir, egemenlik, bilâ kaydü şart milletindir. Şimdi egemenliği saraya taşımak istiyorlar. Egemenlik saraya taşanırsa sonunu söylemek istemiyorum. Egemenliği saraya taşımaya kimse ama kimse tevessül etmesin. Egemenlik bilâ kaydü şart milletindir. Ben milletim. 'Ben ne dersem odur' yok kardeşim! Sen millet değilsin, tek başına bir bireysin o kadar. Egemenlik saraya hapsedilmek isteniyor. Biz düşünen insanların, siyasetçilerin, bilim insanların gazetecilerini görüşleri ne olursa olsunu hapse atılmasına karşıyız. En somut örnek hayatları boyunca CHP lehine tek cümle kurmadılar, ama CHP'den başka savunan yok. Niçin çünkü biz demokrasiyi düşünce özgürlüğünü savunuyoruz."

'SEÇİMLE GELENİN SEÇİMLE GİTMESİNİ SAVUNACAKSINIZ'

HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekillerine yönelik gözaltılara, parti ismi vermeden değinen Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Demokrasiyi savunuyorsanız, seçimle gelenin seçimle gitmesini savunacaksınız. Aksi halde Türkiye'de demokrasiyi katledersiniz. Seçimle gelenlerin gidiş yolu ancak seçimle olmalıdır. 'Seçimde gelenleri ben yakalayacağım, hapse atacağım, yok edeceğim, kurşunlayacağım, onları mafya yöntemleriyle bastıracağım' derseniz, o ülkeye barışı asla getiremezsiniz. Efendim 'Terörle mücadele ediyoruz.' Elbette ki her ülke terörle mücadele etmek durumundadır. Elbette ki terör bir insanlık suçudur. Teröre karşı orta tavır takınmalıyız. Hep birlikte dur demek durumundayız, bunda kimsenin tereddütü yok. Terörle mücadelenin akılla ve mantıkla yapılması lazım. Devleti nasıl sağduyuyla yöneteceksen, terörle mücadeleyi de aynı şekilde yapacaksınız. Sivrisineklerle mücadele etmek terörü sonlandırmaz, bataklığı kurutmanız lazım. Bataklık kurumuyorsa terörü önleyemezsiniz. Açık ve net söylüyorum; 'Musul'a gideceğiz, Rakka'ya gideceğiz' diyorlar, iyi gidin. Ama bir soru soracağım; Burnunuzun dibinde Kandil var, neden bir şey yapmıyorsunuz? Türkiye iyi yönetilmiyor. Freni kopmuş kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor. Nereye gideceğimizi, ne olacağını kimse biliyor. Bu anlayışı Türkiye'nin uluslararası saygınlığına darbe vuran anlayıştır. Bu endişe sadece bizde yok. Uygar dünyada var. Herkes aynı şeyi soruyor; Türkiye nereye gidiyor? Türkiye'yi yönetenler, uygar bir dünyanın parçası değil Ortadoğu ülkesi yapmak istiyorlar. İzlenen politikalar da adım adım bu noktaya götürülmek istendiğini gösteriyor."

'NEDEN İLLA BAŞKANLIK DİYORLAR?'

Türkiye'ye başkanlık sistemi getirilmek istenmesini de eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye'ye neden illa başkanlık sistemini getirmek istiyorlar? Neden illa 'Başkanlık' diyorlar? Türkiye'yi bir kişinin iki dudağı arasına almak istiyorlar. Demokrasi onun istediği, özgürlükler onun istediği özgürlük olacak. Eğitim, kadın erkek eşitliği, yasama onun istediği gibi olacak. 21. Yüzyıl'dan bahsediyorum değerli arkadaşlar. 19'uncu Yüzyıl'dan bahsetmiyorum. Türkiye'yi 19'uncu Yüzyıl karanlığına hapsetmeye çalışıyorlar. Demokrasiyi geliştirmek varken, Türkiye demokraside kan kaybediyor."

'HALKIN DİRENME HAKKI VARDIR'

Herkesin yasalara uyması gerektiğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hepimiz yasalara hukuka uymak zorundayız. Gereğini yapmak zorundayız. Ama birileri hukukla oynarsa, hukuku çiğnerse, kendi hukukunu evrensel hukuk olarak bize dayatırsa, o zaman bu halkın doğal olarak direnme hakkı vardır. 15 Temmuz öncesinde halkın direnme hakkından söz ettiğimde hep birlikte ayağa kalktılar. Direnme hakkı Alman anayasasına girmiştir. Niçin? Hitler felaketinden örnek anılarak konulmuştur. Bir ulusu, bir kişinin iki dudağına hapsederseniz; örnek diye soran olursa örnek Hitler'dir, Almanya'dır, milyonlarda insanın ölümüdür. Çılgınlara ülkeler teslim edilemez. Aklı bali olmayanlara, bilgisi olmayan insanlara ülkeler teslim edilemez. Tarihini bilmeyen insanlara ülkeler teslim edilemez. Basiretli davranmayanlara ülkeler teslim edilemez. Önyargılarını öne koyup onun dışındakilere set çekenlere ülkeler teslim edilemez. O nedenle kuvvetler ayrılığı vardır. Güçler ayrılığının nedeni budur. Şimdi deniyor 'Güçler ayrılığına ne gerek var?' Güçlerin birliğinden söz ediyorlar, yani 'Bir kişinin iradesi, milli irade olsun' diyorlar. Bütün bu olayların alt yapısı başkanlığı hazırlamak için yapıyorlar. Çok tehlikeli bir sürecin içine Türkiye sürükleniyor. 'Tarih tarih' diyorlar, 'Osmanlı Osmanlı' diyorlar. 'Tarihimizi bilmiyoruz' diyorlar. Kardeşim 'Osmanlı' diyorsan, parlamenter sistem 150 yıldır var zaten. Osmanlıyı da bilmiyorsun. Ben sana neyi anlatacağım şimdi? Bir insan her şeyi bilmeyebilir. Bilmemek ayıp değil, ayıp olan öğrenmemek. Dünya kadar tarihçimiz var, onları çağırır konuşursun. Saygın bir tarihçi yerine deli birini getiriyor, tarih öğretiyor. Danışmanı yapıyor. Böyle bir şey olamaz."

AK PARTİ MİLLETVEKİLLERİNE SESLENDİ

Konuşmasında AK Parti milletvekillerine de seslenen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"2002 Türkiye'sine bakın 2016 Türkiyesi'ne bakın. Bütün AKP milletvekili kardeşlerime sesleniyorum; Türkiye'nin geleceğinden benim duyduğum kaygıyı sizlerin de duyduğunu çok iyi biliyorum. Unutmayın seçimle gelenin seçimle gitmesi gerçeğini unutmayın. Aynı muamele size yapıldığında, isyan ederdiniz, 'Doğru değildir' derdiniz. Geçmişte örneklerini gördük ve o toplum bu travmayı hala üzerinden atmış değildir. Siyasette kan davası gütmek yoktur. Rahmetli Demirel'in dediği gibi, 'Siyasette 24 saat bile uzun bir süredir', kan davasıyla ülke yönetilmez. Eğer hesap soracaksanız, şehirlerin silah deposu yapılmasına göz yumanlardan hesap soracaksınız."

'KİM BU ADİL ÖKSÜZ'

FETÖ soruşturmaları üzerinden de hükümeti de eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Genelkurmay başkanları konuşuyor. 'Söyledik' diyorlar, ama kulaklarını tıkadılar. Kavga ne zaman çıktı? 17-25 Aralıktan sonra. Niçin kavga çıktı? Rant yüzünden çıktı. Aynı menzile yürüyorlardı. 'Sen mi- ben mi malı götüreceksin' kavgası. Bunun üzerine inşa edildi. İkisi de malı götürüyor, insanın en temiz duygularını sömürüyorlar. İşimiz kolay değil ama, hiç kimsenin, özellikle CHP'li yol arkadaşlarımıza sesleniyorum; kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı yoktur. Omuz omuza, bir kişi dahi kalsak Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan asla dönmeyeceğiz, böyle bir hakkımız yoktur. Bu ülkeye cumhuriyeti getiren bize miras olarak şunu bıraktılar; Cumhuriyet demokrasiyle taçlandırılırsa iyi olur. Yazarları, sanatçıları hapse atacaksın, er ve erbaşları hapse atacaksın. Adil Öksüz'ü koruyup serbest bırakacaksın. Bu konuda tek söz etmeyeceksin. Kim bu Adil Öksüz? Herkese kelepçe takılırken Adil Öksüz'e neden takılmadı. GPS cihazını Adil Öksüz'e kim vermiş, o cihazı Türkiye'ye hangi kurum ithal etmiştir? Bunları bilmek bizim hakkımız. Hükümet kanadından tık yok. Niye tık yok? 15 Temmuz darbe gecesi 240 şehidimiz Türkiye dikta gelsin diye mi şehit oldular? Türkiye bir kişinin iki dudağı arasına hapsedilsin diye mi şehit oldular? Yoksa 'Bu ülkeye demokrasi gelsin, gerekirse biz hayatımızı feda ederiz' diye mi şehit oldular? Bunların tamamının sorgulanması lazım. Bunları yaptığımız zaman başarıyı yakalamış oluruz. Yurtaşlarıma sesleniyorum; Bu ülkenin kavgaya ihtiyacı yok. Huzura, birlikte yaşamaya, demokrasiye insanların düşüncelerini özgürce açıklayabilecekleri ortama ihtiyacı var. İnsanların ayrışmaya değil kucaklaşmaya ihtiyacı var. Her vatandaşımız kendisine şu soruyu sorsun; 'Ortadoğuya, Libya'ya, barışı kim getirir, ilişkileri hangi siyasi parti geliştirir?' Bunun tek cevabı vardır, CHP. Kendi ülkemizde özgürce insan gibi yaşamak istiyoruz. Baskı görmeden, herkesin düşüncelerini ifade ettiği bir ülkede yaşamak istiyoruz. Bizim zamanımızda, havuz medyası için söylüyorum; cebine konulan paranın ölçüsünde yazı yazanlar olmayacak, kamu bankalarının müdürlerinden 'Bana 1 milyon TL gönder, maaşları ödemeyeceğim' diyemeyecek. Bakanların para kasaları olmayacak, bu sözü veriyoruz."

KOCAOĞLU: TÜRKİYE İÇİN ÖRNEK OLDUK

Öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan önce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu konuştu. Belediye başkanlığı döneminde yaptığı yatırımlar hakkında bilgi veren Aziz Kocaoğlu, "Kalkınma lafla olmuyor. Önce mali kaynaklarımızı iyi tutmamız lazım. Bazılarının 5'e yaptığı yatırımı, 1'e 2'ye mal edip kamunun yararını düşündük. Öyle çalışmaya başladık. Birinci önceliğimiz, mali yapısını düzettik. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak 13 yılda yatırım 15 kat arttı. 2004 yılında 203 milyon TL iken şimdi 1 milyar 545 milyon TL'ye çıktı. Uluslararası kredi notumuz Türkiye'nin notundan 9 kat daha yüksek. Şimdiki kredi notumuz 3A düzeyindedir" dedi. Yarattıkları projelerle elde ettikleri başarıları da anlatan Kocaoğlu şöyle devam etti:

"Yerelde kalkında diye hedef koyduk. Yerel yönetimlerin su kanalizasyon gibi herkesin bildiği işleri yapmak zaten belediyelerin doğal görevleri. Yapmazlarsa sorgulanması lazım. Ama biz 2004 yılından beri yerelde kalkındırmayı yükseltmeyi, hedef olarak aldık. Bazıları bunu hayal olarak değerlendirdi ama bugün geldiğimiz noktada pek çok şeyi başarabildiğimizi Türkiye için örnek oluşturduğumuzu görüyorum."

Aziz Kocaoğlu konuşmasını, "İzmir varsa umut var. Demokrasi insan hakları var. İzmir varsa Atatürkçüler var. Biz Türkiye'nin demokrasi, insan hakları mücadelesini, kurtuluş mücadelesini İzmir'den yapmak istiyoruz" diyerek noktaladı.

CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun da yaptığı konuşmada, Türkiye'nin zorlu bir süreçten geldiğini, bir çıkış bulunması gerektiğini, her an seçim olacakmış gibi hazırlıkların yapılacağını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından sonra ise toplantı basına kapalı olarak devam etti.

 

DHA