İzmir Ödemiş’te CHP ve İP’in duruşundan rahatsız olan çok sayına kişi üye oldukları partilerinden ayrılarak MHP’ye katıldılar. Rozet takma töreninde konuşan Özdemir, “Kılıçdaroğlu’nun başında yer aldığı bugünkü CHP yönetimi, terör örgütünün giderek daha fazla yok olmaya başladığı bir dönemde, 2022-2023 yıllarını kapsayan süre için meclise gönderilen tezkereye “HAYIR”oyu vererek, Türkiye’nin değil teröristlerin yanında mevzilendiğini göstermiştir” diye konuştu.

MHP Genel Sekreter Yardımcısı Tamer Osmanağaoğlu, Milletvekili Prof. Dr. Hasan Kalyoncu, MDK üyesi Kürşat Türker Ercan, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, Ödemiş İlçe Başkanı ve çok sayıda vatandaşın katıldığı toplantıda konuşan MHP’li Özdemir şunları söyledi:
“Adım adım 2023 İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma toplantılarımız kapsamında, Sayın Genel Başkanımızın talimatlarıyla bugün sizlerle bir aradayız.

Sözlerimin hemen başında sizlere Sayın Genel Başkanımızın selam, sevgi, saygı ve muhabbetlerini iletiyor, bunun bahtiyarlığını yaşıyorum.

Bir araya gelmemize vesile olan Cenabı Allah’a hamdolsun.

Toplantımızın hayırlara vesile olması temennisiyle İl Başkanımız Sayın Veysel Şahin’in şahsında tüm teşkilatımıza emek, gayret ve misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum.

Kılıçdaroğlu’nun başında yer aldığı bugünkü CHP yönetimi, PKK/YPG terör örgütü konusunda en başından itibaren Türkiye’nin hassasiyetleri yerine diğer çevrelerin çıkarları ölçüsünde duruş sergilediğini göstermiştir.

2019 yılında katıldığı bir televizyon programında PKK/YPG’nin Türkiye’ye karşı terör devleti kurmak üzere Suriye’de yürüttüğü faaliyetleri görmezden gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, YPG’nin Türkiye’ye saldırmayacağını iddia etmiştir.

Program sunucusunun, ABD’nin YPG’yi desteklediğini hatırlatması üzerine Kılıçdaroğlu, ‘‘Türkiye’de beka sorunu yok, ABD’nin desteklediği YPG bize mi saldıracak?’’ şeklinde cevap verdi.

Kılıçdaroğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terör örgütü PKK/YPG kaynaklı terör tehdidini ortadan kaldırmak üzere Afrin’e icra edilen Zeytin Dalı Harekâtı’na da açık bir şekilde karşı çıkmıştı.
CHP’nin bu tutumu PKK’nın Irak ve Suriye’deki elebaşları tarafından her zaman memnuniyetle karşılanmıştır.



2021 yılında TBMM’ye gelen, Irak ve Suriye’deki terör odaklarına karşı Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, gerek görüldüğü hallerde sınır ötesine askeri harekât düzenleyebilmesine imkân tanıyan tezkereye CHP, terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile beraber “HAYIR” oyu vermiştir.

CHP yönetimi bu haliyle saf ve konumunu Türkiye’den yana değil, milli birlik ve beraberliğimize kast eden eli kanlı cani teröristleri sevindirecek ve ümitlendirecek bir alanda belirlemiştir.

Kılıçdaroğlu’nun başında yer aldığı bugünkü CHP yönetimi, terör örgütünün giderek daha fazla yok olmaya başladığı bir dönemde, 2022-2023 yıllarını kapsayan süre için meclise gönderilen tezkereye “HAYIR”oyu vererek, Türkiye’nin değil teröristlerin yanında mevzilendiğini göstermiştir.

CHP yönetiminin bu kararını izah etmeye çalışırken öne sürdüğü bahanelerin ise hiçbir tutarlılığının olmadığı ortadadır.

CHP yönetiminin Suriye ve Irak tezkeresine ‘‘HAYIR’’ oyu vermesi ise PKK/YPG tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.

Terör örgütü YPG’nin elebaşlarından Mazlum Kobani isimli terörist ‘‘CHP’nin tutumunun PKK/YPG’ye umut verdiğini’’ söylemiş, ayrıca ‘‘ CHP’den bir heyeti(Suriye’ye ) davet etmeyi planladıklarını ’’ duyurmuştur.

Türkiye’den giderek uzaklaşan CHP yönetimi ,her vesileyle PKK terör örgütüne yanaştığını ve yaklaştığını gözler önüne sermiştir.

Kılıçdaroğlu’nun başında olduğu CHP yönetimi bu haliyle terör örgütü PKK’nın kanlı ve karanlık eylemlerinde , siyasi uzantısı HDP’den bile daha üst düzey uğraş vererek terör örgütünü meşru gösterme ve hedeflerini gerçekleştirme konularında ortak eylem birliği içerisinde hareket etmektedir.

2019 yılında gerçekleşen yerel seçimler sonrasındaysa CHP’nin kazandığı büyükşehirler başta olmaz üzere önde gelen hemen tüm belediyelerde PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin mevcudiyeti kendisini açık bir şekilde göstermiştir.

Kaldı ki HDP, yerel seçim zamanında CHP’yi ve zillet ittifakını destekleyeceği yerlerdeki tutumu ifade ederken, seçilen isimlerin kendileri sayesinde göreve geldiğini bilerek hareket etmesi gerektiği ikaz ve tehdidinde bulunmuştu.

Dönemin HDP Eşgenel Başkanın CHP adayı olarak seçilen büyükşehir belediye başkanlarına yönelik yaptığı ‘‘Bilecekler ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir. O da işte bizim gücümüzdür.’’ açıklaması yerel seçimlerde HDP ile yapılan ittifak ve pazarlığın muhtevasını gözler önüne sermiştir.

Aynı kapsamda başta İzmir, İstanbul, Ankara, Mersin, Adana ve Antalya olmak üzere zillet ittifakı tarafından kazanılan belediye meclis üyeliklerinde HDP’li isimlere kontenjan verildiği bahsi de bazı haberlere konu olmuştur.



Bürün bunlardan daha önemlisi ise CHP belediye başkanları göreve geldikten hemen sonra , liyakatli çok sayıdaki ismi türlü bahane ve gerekçelerle işten çıkarmıştır.

İşten çıkarılan isimlere iftira atmaya varıncaya kadar tutum takınan CHP’li belediyeler, yerlerine HDP tarafından kendilerine iletilen , çoğu PKK terör örgütü ile iltisaklı bulunan isimleri göreve getirmiştir.

Üstelik göreve getirilen bu isimlerin bazıları milli güvenlik hassasiyeti açısından önem arz eden ilgili belediye birimlerinde görevlendirilmiştir.

Bizzat PKK terör örgütü tarafından kurulan sözde derneklere CHP’li belediyeler üzerinden kaynak aktarımı yapılmış, böylelikle vatandaşın hakkı, Kandildeki terör inlerine gönderilmiştir.
Milletin helal rızkı, teröristlere böylelikle aktarılmıştır.

PKK terör örgütü yerel seçimlerde CHP ve İP ile birlikte yürüttüğü kirli ortaklık kapsamında kazanılan yerlerdeki belediyeleri adeta haraca bağlamıştır.

CHP’nin PKK’ya olan yakınlığı bununla sınırlı kalmamıştır.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu 2016 yılında katıldığı bir televizyon programında cezaevinde bulunan teröristleri ziyaret ettiklerini ifade etmiştir.

Kılıçdaroğlu ‘‘Biz hapiste yatan PKK’lıya da gittik, DHKP-C’liye de gittik. Hiç ayrım yapmadık’’ ifadeleriyle terör örgütlerine karşı siyasi kurumların göstermesi gereken kararlı duruş yerine, yıllardan bu yana ülkemize dışarıdan dayatılan gündemlerle hareket ettiğini göstermiştir.

Dolayısıyla Kandil’de bulunan terör elebaşlarının her fırsatta CHP’ye destek çağrılarında bulunmaları, örgütün siyasi hedeflerini gerçekleştirmede CHP’ye duydukları güvenin göstergesidir!

Daha genel bir ifade ile söylemek gerekirse; HDP ile birlikte, CHP kendisini terör örgütü PKK’nın yanında konumlandırmaya başlamıştır.

Cumhuriyetin kurucu partisi olduğunu iddia eden CHP, gerçekte Cumhuriyeti yıkma irade ve hedefi taşıyan güruhlarla aynı siyasi amacın takipçisi haline dönüşmüştür.
Bu örnekleri fazlasıyla çoğaltabilmek mümkündür.

Özünde yatan gerçeklik ise CHP’nin nerede bir Türkiye karşıtı varsa onu bulup, kol kola girmesi ve ‘dostlarımız’ diye tanımlayarak beraber yol yürümesidir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun başında yer aldığı CHP yönetimi her yönden Atatürk karşıtlığı yapan kadrolarca ele geçirilmiş, Atatürk’ün tüm ilkeleriyle çelişen hatta bizzat açıktan savaşan anlayış CHP’yi işgal etmiştir.

Milletin birlik ve beraberliği, vatanın bölünmez bütünlüğü, milli iradenin esası ve her yönden ülkemizin tam bağımsızlığını savunan Atatürk’e karşı bugünkü CHP yönetimi her açıdan zıt bir istikamette ilerlemektedir.

Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığını yürüttüğü CHP; Türkiye’yi bölme , milli birlik ve beraberliği bozma, vatanı parçalama maksadı taşıyan terör örgütleri ve bunların siyasi uzantılarıyla kol koladır.

Dahası aynı yapılarla ortak gündem ve eylem birliğine sahiptir.

Kılıçdaroğlu CHP’si PKK, FETÖ ve DHKP-C ile beraber olduğunu farklı zamanlardaki söylem ve tutumlarıyla ortaya koymuştur.

Atatürk’ün, Türkiye’yi muhasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma ilkesiyse bugünkü CHP yönetimi tarafından teslimiyet içeren kılıfa gizlenmiştir.

Ayrıca Türkiye’nin âli menfaatleri karşısında geliştirdikleri her yönden şaibeli uluslararası temas ve ilişkilerle “mandacı” bir zihniyete sahip olunduğunu göstermiştir.

Atatürk, Türk Milleti’nden başka bir irade ve güç tanımamışken, şimdiki CHP yönetimi siyasi güç elde edebilmek için başta ABD olmak üzere AB ülkelerinden açıkça medet ummaktadır.
Türkiye’nin milli bekası, milli güvenliği ve çıkarları CHP tarafından benimsenmezken, her koşulda hasım çevrelerin talep ve beklentilerini karşılayan bir tutum bu partiye hakim olmuştur.

Ayrıca CHP’nin mevcut durumdaki parti kadrolarında açıkça Türkiye ve Atatürk karşıtlığı yapan, bunu da saklamayan çok sayıda isim bulunmaktadır.

Bu isimler parti yöneticisi sıfatlarıyla Atatürk karşıtlıklarını gizlememekte, her fırsatta açığa vurmaktadır.

Cumhuriyetimizin üçüncü dönemine geçtiğimiz bir zaman diliminde CHP yönetimi, sadece Atatürk karşıtlığının değil aynı zamanda Atatürk’e ihanetin de kurumsal temsilcisi haline geldiğini her yönüyle gösteriyor.

Maskelerin düştüğü, Türkiye’ye zilletin dayatılmaya çalışıldığı süreçte Kılıçdaroğlu CHP’sinin Atatürk’ü daha fazla istismar etmesinin önüne geçebilmek, Ulu Önderimiz Atatürk’ün aziz hatırasına sahip çıkabilmek için hakikatlerin her yönüyle görülmesi gerekir.

Milliyetçi Hareket Partisi bu amaçla CHP’nin gerçek yüzünü göstermek üzere milletimize ve demokrasimize olan sorumluluğunu yerine getirerek kararlılıkla CHP’nin gerçek yüzünü göstermeye devam ederek, bu partinin artık Atatürk’ten tamamıyla koptuğu hakikatini belgeleriyle ortaya koymayı sürdürecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi aynı maksatla, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatlarıyla parti bünyesinde bir heyet oluşturmuştur.

Oluşturulan bu heyet, CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili geniş kapsamlı bir çalışma yürütmüş ve akabinde Türkiye’nin milli güvenliğine, milli birlik ve beraberliğimize, demokratik nizama, dolayısıyla anayasaya karşı açıkça suç teşkil eden meselelerle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur.

Partimizin yaptığı suç duyurusuyla ilgili fezleke ise TBMM’ye gönderilmiştir.

Vatanımızın bölünmez bütünlüğü, devletimizin bağımsızlığı, milletimizin egemenliği konusunda Milliyetçi Hareket Partisi kararlı biçimde bugünkü CHP’nin her yönden açık bir milli güvenlik tehdidi haline geldiği gerçeğini anlatmaya ve üstlendiği sorumluluğu yerine getirmeye devam edecektir.

CHP yönetiminin yalan, iftira ve istismar ile Türkiye’yi hedef alan çevrelerin güdümüne girerek amaçlarını gerçekleştirmek için verdiği uğraş; inanıyor ve biliyoruz ki Türk Milleti’nin azim kararlılık ve demokratik iradesi ile yerle yeksan edilecektir.

Aynı şekilde hukukunda üzerine düşeni yapacağına olan inancımız tamdır.

Yapmış olduğumuz bu çalışma bugünkü CHP yönetiminin Atatürk’ten uzaklaşmakla kalmayıp, tamamen koptuğunun ispatı olan gelişmeleri ve ülkemize karşı CHP’nin düşman saflarında yer alan tutumlarını açıkça ortaya koyan konuları içermektedir.

CHP’nin 28 Şubat günü bize göre Güçlendirilmiş Palavra Söylemiyle 48 sayfalık içi bomboş bir metinle yanına aldığı diğer siyasi partilerle bir metin yayınlamıştır.

Lütfen dikkat buyurunuz yarının Türkiye’sini inşa etmek için adım attıklarını söyleseler de, bu metinde Türkiye yoktur, Türk milleti yoktur, inanç yoktur, tutarlılık yoktur, insicam yoktur, irade yoktur, milli birlik ve kardeşliğe en küçük atıf yoktur.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem teklifi, güçsüzleştirilmiş Türkiye’nin taslak beyannamesidir.

Ve bizim nazarımızda buruşturulup atılacak kağıt parçasından farksızdır.
Dahası aynı metnin içeriği Atatürk’ün ilke ve ülkülerinden uzaktır.
Atatürk hasımlığı ise önerilen metnin adeta ruhunu yansıtmaktadır.

Kurnazca ve sinsice Türkiye’nin üniter devlet yapısının hedef alındığı açıkça görülmektedir.
Masaya alttan eklemlenen PKK terör örgütünün siyasi uzantısı HDP‘nin görüşleri bu metinde kendisine yer bulmuştur.

Hedefi ise istikrarsız hükümetler sarmalına Türkiye’nin tekrar hapsedilmesidir. Zira zillete verilen görev budur.
Mevcut şartlarda Türkiye, bilhassa dış müdahalelere kapalı ve aşılmaz hale gelmişken, CHP ise içeriden gedik açabilmek amacını taşıdığını bir kez daha göstermiştir.

Teknik hususlara bakıldığında kamuoyuna önerdikleri ne varsa Türkiye’nin hilâfınadır.

Asla akıllarından çıkarılmamalıdır ki ölmüş ve ortadan kalkmış bir sistem güçlendirilemez.

Anayasa’nın ilk dört maddesini ilk fırsatta değiştirmek gerektiğini ifade eden bazı partilerin bir araya gelerek şimdi de açıktan hasımlığa koyulmaları bu yüzden dikkatlerden kaçmamıştır.
Atatürk’ün partisi olduğunu iddia eden CHP, aynı partilerle sözde demokrasi özde ise ihanet masasını kurmuştur.

Atatürk düşmanları CHP’nin “dostlarımız” tanımlamasında kendisine böylelikle yer edinmiştir.
Atatürk’ün ruhu CHP’yi terk etmiş, CHP emperyalizm ruhuna sarılmıştır.

Bu açıdan bakıldığında CHP’nin hakiki suretinin ve maksadının ne olduğunun iyi bilinmesi gerekir.

Milliyetçi Hareket Partisi, Türk Milleti’ni CHP konusunda; adım adım ilerlediğimiz 2023 yolunda anlatmaya ve aydınlatmaya devam edecektir.

18 Haziran 2023’te yapılacak seçimlerde Cumhur İttifakı zillete karşı sizlerin destek ve iradesiyle yeni bir tarihi zafer daha kazanacaktır.”