ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kızının Ataşehir'de rezidans sahibi olduğu iddialarına ilişkin, "Hayret ediyorum gerçekten. Bir sefer gittim evine eşimle beraber, bu kadar mütevazı, sıradan bir ev nasıl olur da böyle milyon dolarlık... Versinler 1 milyon dolar, hemen verelim. Hiç tereddüdüm bile yok. Hatta 1 milyon dolardan da vazgeçtim, 500 bin dolar versinler, hatta 100 bin dolar versinler vallahi hemen veririz." dedi.

Kılıçdaroğlu, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

"Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın oğlunun hayatını kaybetmesine" ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, evlat acısının, acıların en büyüğü olduğunu, bu acının ne anlama geldiğini bildiğini söyledi.

Sıralı ölüme herkesin tahammül edebileceğini belirten Kılıçdaroğlu, sıralı olmayan ölümün her zaman acı getirdiğini ifade etti.

Mesut Yılmaz'ın saygın kişiliğiyle Türk siyasetine damga vurmuş önemli bir isim olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, onun böyle bir acıyı yaşamasının herkeste büyük bir üzüntü yarattığını dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, Yılmaz'ın oğlunun kamuoyunun çok fazla bilmediği bir rahatsızlığının olduğuna dikkati çekerek, "Aileye Allah'tan sabır diliyoruz. Aileyi her zaman saygıyla anmak, acılarını paylaşmak hepimizin ortak görevi. Biz de onların acılarını paylaşıyoruz. Allah kimseye evlat acısı vermesin." diye konuştu.

"Mesut Yılmaz'ın oğlunun cenazesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bakışınız fotoğraflara yansıdı. Bir şeyler söylemek ister misiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Sıradan... Sayın Erdoğan geldi ve yerine geçti. Benim açımdan çok fazla bir şey ifade etmiyor. Tabii bir şey ifade etmiyor derken, Sayın Erdoğan'ın cenaze törenine gelmesi ve Yılmaz ailesinin acısını paylaşması önemli bir şey. Onu da ifade etmek isterim." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, "Erken seçim için şartların olgunlaştığını düşünüyor musunuz?" sorusuna, erken seçimin, kamuoyunun beklediği, oturup düşündüğü bir süreç olmayacağını, buna bir kişinin karar vereceğini aktardı.

Daha önce görevden alınan belediye başkanlarının yerine "yeniden seçim yapalım" önerisinde bulunduklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sarayda oturan bir kişi dedi ki 'Hiç gerek yok seçime, ben zaten adayı belirledim. Bu gidecek orada oturacak.' Dolayısıyla demokrasi sürekli kan kaybeden bir kurum haline geldi Türkiye'de." dedi.

- "Ekonomi kötüye giderse..."

"Türkiye'de erken seçim emareleri görüyor musunuz?" sorusunu Kılıçdaroğlu, "Ekonominin daha da kötüye gideceğini düşündükleri an, bir erken seçime giderler. Ekonomi pek de parlak değil, ekonomi kötüye gidiyor. Nasıl kötüye gidiyor? Cari açık, işsizlik, bütçe açığı, enflasyon artıyor. Fatura kime çıkıyor? Garibana, çiftçiye, emekliye, işçiye, memura, esnafa çıkıyor. Kazanan kim? Bir avuç insan. Hatta onları ben 'tefeci' diye tanımlıyorum." diye yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, 15 yılda bir grup çevreye 620 milyar lira, yurt dışına ise 146 milyar dolar faiz ödendiğini, bu geliri çiftçinin, emeklinin, memurun, sanayicinin almadığını belirtti.

Ekonominin daha da kritik noktaya gideceği algısının "saray çevresinde" oluşması durumunda, daha kötü bir tabloyla karşılaşılmaması için erken seçim tercihinin yapılabileceğine işaret eden Kılıçdaroğlu, seçime hazır olduklarını vurguladı.

"MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'Seçim barajının düşürülmesi' çağrısının" sorulduğu Kılıçdaroğlu, barajın tamamen kalmasını veya makul bir düzeye çekilmesini savunduklarını bildirdi.

- "Bahçeli'nin açıklaması doğru"

Bahçeli'nin bu yöndeki açıklamasının demokrasi ve milli iradenin Parlamentoya yansıması açısından doğru olduğunu değerlendiren Kılıçdaroğlu, 12 Eylül darbe hukukunu korumaktan yana olan hükümetin, bunu tercih etmeyeceğini savundu.

"Saray çevresi, yüzde 10 seçim barajının kendileri lehine çalışan bir düzenleme olduğunu gayet iyi biliyorlar." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, iktidarın, Bahçeli'nin söylemini bir tarafa koyarak, "Yüzde 10 seçim barajını koruyacağız." dediğini aktardı.

Kılıçdaroğlu, "Bahçeli'nin seçim ittifakı oluşturma fikrine nasıl yaklaşıyorsunuz?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"Önümüzdeki süreç bir ittifak süreci olacak. Nasıl bir ittifak süreci? İki tercih olacak. Tek adam rejimi ve demokratik parlamenter sistem. Demokrasiden yana olanlar bir ittifak oluşturacaktır, otoriter rejimden yana olanlar da bir ittifak oluşturacaklar. Biz, demokrasiden yanayız ama saray çevresi demokrasiden yana değil, otoriter rejimden yana."

"Eğer Türkiye'yi 21. yüzyılın yıldızı yapmak istiyorsak, demokrasiden yana herkesin tavır koyması lazım." diyen Kılıçdaroğlu, otoriter rejim isteyenlerin, demokrasiyi fazla bulanların, Ortadoğu'ya özenenlerin bu çerçevede karar vereceğini bildirdi.

- "Hiçbir ülkücü otoriter rejimden yana olmaz"

"İttifak konusunda kiminle yana yana durursunuz? Partiler üzerinden gidersek, AK Parti-MHP bir taraf gibi gözüküyor." denilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Ben, hiçbir ülkücünün, milliyetçinin otoriter rejimden yana olduğuna inanmıyorum. Her ülkücü, milliyetçi, vatansever demokrasiyi savunur, demokrasiden yana tavır alır. Demokrasi benim bildiğim kadarıyla ülkücülerin ve milliyetçilerin olmazsa olmazıdır." karşılığını verdi.

Kılıçdaroğlu, darbelerin olduğu dönemlerde en büyük acıyı devrimci ve ülkücülerin çektiğini hatırlatarak, şimdi hem devrimci hem de ülkücülerin "birlikte yaşamaya ve demokrasiyi savunmaya ihtiyacımız var" noktasına geldiğini kaydetti.

"İYİ Parti ya da HDP ile bir ittifak oluşturma fikrine nasıl bakarsınız?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:

"Bugün için herhangi bir ittifak söz konusu değil. Demokrasiden yana kim tavır alıyorsa biz onlara 'evet' deriz. 'Siz demokrasiden yana tavır alıyorsunuz, biz size karşıyız.' demek, 'Biz otoriter rejimden yanayız.' demektir. Biz de demokrasiyi savunuyoruz. Kim demokrasiyi savunuyorsa, başımızın üstünde yeri var elbette. Oturulacak, tartışılacak, konuşulacak, her partinin ayrı programı var, ekonomiye, sosyal hayata, eğitime ayrı bakış açısı olabilir. Ama hepimizin bir ortak paydasının olması lazım. Nedir? Demokrasi. Demokrasi için de İYİ Parti de MHP de DSP de bir araya gelebilirler."

- "73 metrekarelik dairesi var"

"Ataşehir Belediyesine yönelik soruşturma kapsamında Belediye Başkanı Battal İlgezdi görevden uzaklaştırıldı. Siz, 'bunun siyasi hamle olduğu' görüşündesiniz. Neden?" sorusunu üzerine Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanının saydığı unsurların tamamından belediye başkanları hakkında soruşturma açıldığını ve takipsizlik kararı verildiğine değindi.

"Şimdi siz, Man Adası'nı tartışmadan uzak tutmak ve İçişleri Bakanı olarak da koltuğunuzu sağlamlaştırmak için böyle bir olaya başvuruyorsunuz." diyen Kılıçdaroğlu, CHP'li belediye başkanları baskılanarak, iş yapamaz hale getirilmeye çalışıldığını savundu.

"Ataşehir'deki bir rezidansta kızınızın ve özel kaleminizin kardeşinin birer daire sahibi olduğu söyleniyor. Bu alışverişlerden sonra Battal İlgezdi'nin belediye başkanlığı ve eşi Gamze Akkuş İlgezdi'nin milletvekilliğinin açıklandığı iddiası var. Kızınızın rezidansta bir dairesi var mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bu rezidansta kızımın yanlış hatırlamıyorsam 73 metrekarelik bir dairesi var. Parası ödenmiş mi? Ödenmiş." yanıtını verdi.

"Değerinin çok altında alındığı iddiası var." denilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"Baksınlar değeri kaç lira. O gün aldığım fiyattan, bugüne getirsinler fiyatı vereyim kendilerine. Ne olacak yani, oradan almaz gider başka yerden alır. Eğer bir kuruşluk bir torpil varsa, bir kuruşluk bir çıkar sağlanmışsa, ben siyaseti bırakırım. Ben onlara benzemem, onlar gibi değilim. Bu iddia üzerine ben, 'sadece kendimin değil, bütün çocuklarımın, dünürlerim dahil hepsinin mal varlığını gelin araştırın.' dedim. Her şey meydanda."

- "Çocuklarımın mal varlığı belli"

Siyaseti ahlak temelli yaptığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Mal varlığımı araştırın diyorum, araştırmıyorlar. Niye araştırmıyorlar?" diye sordu.

"Sizin bu hamlenizi bir siyasi manevra olarak yorumluyorlar." denilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bir siyasi manevra da Binali Bey yapsın, bir siyasi manevra da Erdoğan yapsın. Niye siyasi manevra yapmıyorlar? Benim kadar niye cesur olmuyorlar? Desinler ki 'Gelin kardeşim, benim, çocuklarımın, eniştemin mal varlığını hep beraber araştırın. Kılıçdaroğlu cesaret edemiyor, ben cesaret ediyorum.' desin. Manevra yapsın. Niye yapmıyorlar? Neden korkuyorlar? Ben korkmuyorum, onlar korkuyorlar. Sorun da burada zaten. Şimdi 'Bir şey bulabilir miyiz?' diye. Kızımın dairesi orada. Hatta bir gün kızıma deyim ki 'Kızım şu basın mensuplarını çağır, şu daireyi bir görsünler.' Daireyi aldı kızım, emin olun mobilya almak için iki ay beklendi para biriktirelim de mobilyasını alalım diye. Küçücük bir daire. Niye oradan alındı? Bekar bir kız. Girişi çıkışı kontrollü olduğu için oradan alındı. Belediye otobüsünün gitmediği bir yer. Hani böyle çok lüks olur da 'Efendim 1 milyon dolarlık.' falan. Biz, 1 milyon doları hayatımızda yan yana para olarak görmedik. Ticaret yapmadım ben."

Kılıçdaroğlu, devlette çalıştığı süre içinde Erdoğan'ın aldığı maaşın en az iki katını aldığını belirterek, "Ama o ayrı bir yerde, ben ayrı bir yerdeyim. Benim boğazımdan aşağı haram lokma inmez, onu bilmem. Benim çocuklarımın mal varlığı bellidir. Onun çocukları mal varlığını açıklamıyor, açıklasınlar." ifadesini kullandı.

- "Belediyelerin davasını almayacaksın" talimatı

"Yapılan alışverişlerle İlgezdi'lerin adaylığının bir ilişkisi var mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Ne ilgisi var? Battal Bey'in eşi ön seçimle geldi. Ben onun milletvekilliğini ilan etmedim ki. Hani kontenjandan olsa, diyelim ki bu iddia doğrudur. Kontenjandan gelmedi ki. Ankara, İstanbul, İzmir'e kadın milletvekillerini birinci sıraya kontenjan koyduk. Neden? Kadınlar siyasete daha fazla girsinler diye. Ben de ikinci sıradanım, ön seçimle geldim." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, Battal İlgezdi'nin belediye başkanlığı adaylığı konusundaki iddiaları ispata çağırarak, "Bu tür iddiaları havuz medyası yapıyor. Bunlar aynı başlıkları atarlar. Mesela kızım tazminat davası açtı, kazandı. Açacak. Kendisi avukat zaten. Hakkını arayacak." dedi.

Avukat olan kızına "Hiçbir CHP'li belediyenin davasını almayacaksın. Ticari ilişki kesinlikle olmayacak." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, kızından "normal vatandaşların davasına bakmasını" istediğini belirtti.

Kılıçdaroğlu, aile olarak bunların hepsine dikkat ettiklerine değinerek, şunları kaydetti:

"Benim kızım avukat, mütevazı bir daire alıyor. NTV'ye de söyleyelim, o da gitsin kızımın evinde çekimler de yapsın. Baksın, bu ev milyon dolarlık bir ev mi, yoksa mütevazi bir ev mi? Mütevazi bir ev. Hayret ediyorum gerçekten. Bir sefer gittim evine eşimle beraber, bu kadar mütevazi, sıradan bir ev nasıl olur da böyle milyon dolarlık... Versinler 1 milyon dolar, hemen verelim. Hiç tereddütüm bile yok. Tapusunu da verelim. Hatta 1 milyon dolardan da vazgeçtim, 500 bin dolar versinler, hatta 100 bin dolar versinler vallahi hemen veririz."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturacak, emrinde yüz binlerce polis olacak, kalkacak, beni tehdit edecek. Şantajla, baskıyla devletin gücünü kullanarak beni tehdit edecek ve ben de ona pabuç bırakacağım. Kim oluyorsun sen? Kimsin sen ya? Kimsin beni tehdit ediyorsun." dedi.

Kılıçdaroğlu, NTV'deki özel yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile yaşadığı tartışma hatırlatılarak değerlendirmesinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Ben, ona yanıt vermedim. Yanıt vermeye değmez çünkü. Yanıt vereceğim kişi en azından benim muhatabım olmalı ama Grup Başkanvekillerimiz, Parti Sözcümüz ağzının payını verdi. İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturacak, emrinde yüz binlerce polis olacak, kalkacak, beni tehdit edecek. Şantajla, baskıyla devletin gücünü kullanarak beni tehdit edecek ve ben de ona pabuç bırakacağım. Kim oluyorsun sen? Kimsin sen ya? Kimsin beni tehdit ediyorsun." ifadelerini kullandı.

"Sırf sarayın gözüne girmek ve koltuğunu sağlamlaştırmak için bu yola başvuruyor." diyen Kılıçdaroğlu, suç duyurusunda bulunduklarını, her şeyin hesabının yargı önünde sorulacağını belirtti.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in açıklamalarına işaret eden Kılıçdaroğlu, "Özgür Bey açıklayacak zaten neyin ne olduğunu. Bir kişi çok sık parti değiştirirse, hele hele bulunduğu partide bile kendi partisiyle yargı aşamasında davalık olursa, davalarını kurtarmak için iktidar partisine geçip bir bakanlık koltuğuna oturursa o kişinin, kişiliği her zaman tartışma konusu olur" diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili Özel'in ne açıklayacağına yönelik soruya Kılıçdaroğlu, şu karşılığı verdi:

"Açıklayacak, gensoru tarihine kadar süre verdi. Düne kadar Fetullah Gülen'i öven, övgüler düzen ve düne kadar Erdoğan hakkında ağza alınmayacak her şeyi söyleyen bir insan nasıl 180 derece dönüp de birden bire gelir ve İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturur. Bir insanda kişilik, ahlak olur. Dün söylediğini bugün nasıl yalarsın? Gelirsin bakanlık koltuğuna oturursun bu sefer başlarsın başka türlü konuşmaya. Bu tür insanları aslında siyasette muhatap almak da doğru değil. Bunlar kendi çukurlarında debelenip dururlar, böyle görmek lazım."

- "Baroya şikayet ettik"

Partisinin grup toplantısında gösterdiği evrak ve dile getirdiği iddiaların farklı olduğu belirtilerek, sürecin iyi yönetilip yönetilmediğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Bir para transferi var mı, var" karşılığını verdi.

"Yurt dışına para transfer edildiği" iddiasına ilişkin de Kılıçdaroğlu, "Sadece banka dekontları olsaydı, bu iddia olurdu ama swift kayıtları varsa o para aynı zamanda çıkmıştır ve sonra Türkiye'ye gelmiştir." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bu para bir şekliyle gidiyor sonra para geliyor. Burada tereddüt var mı? Hayır. Swift kayıtları var mı? Var. Bunun bir şirket satışı olduğu söylendi. Kim söyledi? Erdoğan söyledi, 'Şirket satışı nedeniyle bu para geldi'. Şu soruyu sorduk: 'Bu şirket satışı kime? Hangi şirket' diye sorduk. Bu ana kadar cevabını almış değiliz. Niye cevabını vermiyorlar? Bellway Limited'in sermayesi ne kadar? 1 sterlin. Para transferi ne kadar? 15 milyon dolar. Nasıl oluyor bu? 1 sterlinlik şirket 15 milyon dolarlık bir şirketi satın alıyor? Bu ticarete benim aklım ermedi, açıklasınlar. Daha belgeleri açıklamadan önce 'Belgeler sahtedir' dediler. 'Sahte' diyenlerden birisi de sarayın avukatı. O sarayın avukatını da baroya şikayet ettik. Belgeyi görmeden nasıl bir avukat 'sahtedir' der, önce bir görmesi lazım."

"Belgelerin FETÖ ile irtibatlı bazı internet siteleri ve sosyal medya hesaplarından dolaşıma sokulduğu"na yönelik iddialar hatırlatılarak, bunların nasıl ulaştığının ve gerçekliğinden nasıl emin olduklarının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, kendilerine çok belgenin geldiğini, bunların bazen postayla bazen elden doğrudan geldiğini aktardı. Hiçbir belgeyi kontrol etmeden kullanmadıklarına işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Önce dekontlar geldi, dekontlar yetmedi bize. Swift kayıtları da gerekiyordu onlar da geldi. Çünkü içeride dekontlar üzerinde oynama şansları var. Açacaklar bankaya telefonu, 'Bunların tamamını imha edin' diyecekler. Savcı da polis de arayacak, bulamayacak, 'Böyle bir kayıt da dekont da yok' diyecekler. Ama bize swift kayıtları lazım. Niçin? Uluslararası para yurt dışına çıkış gösterildiği andan itibaren artık bunun sahteliğini kimse iddia edemez, artık bu yüzde 100 doğrudur. Çünkü para hareketi uluslararası alana yayılmıştır. Bu da yetmedi bize, başka kanallardan da check ettik, evet bunlar doğru."

- "MASAK'ı, emniyet istihbaratı, SPK'yı göreve çağırıyoruz"

Gösterdiği belgelerin doğru olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Hiçbirisi sahte değil. Benim adım nasıl Kemal ise bunların tamamı da öyle yüzde 100 doğru." dedi.

"Şimdi araya devletin istihbarat kuruluşlarını sokuyorlar, Kılıçdaroğlu'na bu belgeler nasıl geliyor diye araştırıyorlar" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, bunların istenildiği kadar araştırılabileceğini bildirdi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede namuslu, yolsuzluklardan şikayet eden, Türkiye'nin hakkını arayan on binlerce bürokrat var. Bu ülkede namuslu insanlar var, hırsızlığa, yolsuzluğa tahammül edemeyen insanlar var. Bu insanlar niye bize belge getiriyorlar? Bizim dışımızda seslendirecek başka kimse kalmadı da onun için?" ifadelerini kullandı.

"Erdoğan'ın yakın akrabalarının Man Adası'nda şirketleri yoktur" denildiğini belirten Kılıçdaroğlu, elindeki bir kağıdı göstererek, "Bumerz Limited. Kime ait? Ziya İlgen'e ait, enişteye ait, hani darbeyi öğrendiği enişteye ait şirket. Biz bir şey söylüyorsak, kılı kırk yararak söylüyoruz." dedi.

Kılıçdaroğlu, yetimin, açlıktan ölen Kübra bebeğin, doğru dürüst aylık alamayan işçinin hakkını savunduğunu belirterek, "MASAK'ı, emniyet istihbaratı, Sermaye Piyasası Kurulunu göreve çağırıyoruz. El koyun bu işe buradaki kirliliği, pisliği temizleyin" diye konuştu.

- "Çok güzel bir adayımız olacak"

Olası bir erken seçimde parti olarak stratejilerinin ne olacağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Demokrasiyi savunmak. 'Demokrasiden yana tavır alın' diyeceğiz. Kim demokrasiyi savunuyorsa biz onların yanında yer alacağız, onlar da bizim yanımızda yer alsınlar" karşılığını verdi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de şu anda en çok demokrasiye ihtiyaç duyulduğunu savundu.

Seçimdeki adaylarının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Çok güzel bir adayımız olacak" karşılığını verdi.

Kendisinin aday olup olmayacağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Biz diğer partiler gibi değiliz, otururuz, konuşuruz, kendi aramızda tartışırız. Demokrasiden yana olan, demokrasiyi savunan herkesle, partiyle ilişki kurarız, bizim adayımıza oy verip vermeyecekleri konusunda nabzını tutarız ondan sonra bir karar veririz." dedi.

Belirledikleri bir ismin olup olmadığı sorulan Kemal Kılıçdaroğlu, "Birden fazla isim var tabii. Sonuçta oturup bunu arkadaşlarımızla değerlendireceğiz, yetkili organlarla konuşacağız." yanıtını verdi.

Yerel seçimlerde bazı milletvekillerinin de büyükşehir belediye başkanlıkları için nabız yokladıkları iddialarının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "İlke olarak milletvekillerinin kendi görevlerini yapmalarını isteriz ama sonuçta bulunulan il kimi istiyor, anket yapacağız, halkın nabzını tutmamız gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.

Kılıçdaroğlu, Bursa, Balıkesir, Denizli, Adana, Mersin, Antalya, İstanbul ve Ankara'da belediye başkanlıklarını alacaklarını ifade etti.

- "Biz yerliyiz, biz milliyiz"

Ana muhalefet partisi ile diğer muhalefet partisi MHP arasındaki tartışmalar hatırlatılarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kendilerine yönelik sert ifadeler kullandığını belirtilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Muhalefet partilerinin birbirlerini eleştirmelerini çok doğru bulmam, şık da bulmam. Sayın Bahçeli, arada bir oldukça sert açıklamalar yapıyor ama bunlara cevap vermiyoruz. Çünkü Sayın Bahçeli ülkeyi yönetmiyor ki biz ona eleştiri getirelim." yanıtını verdi.

Bahçeli'nin kendilerine yönelik "yerli ve milli olmadıklarına" yönelik söylemlerine yönelik değerlendirmesini sorması üzerine Kılıçdaroğlu, "Biz yerliyiz, biz milliyiz. Biz milliyetçiliğimizi Kıbrıs'ın Beşparmak Dağları'na yazmışız, biz milliyetçiliğimizi afyon tarlalarına yazmışız. Bizimki öyle lafla filan olmaz." karşılığını verdi.

- "Kudüs kararı saygıdeğer"

Türkiye'nin İslam İşbirliği Örgütü'nü toplantıya çağırmasının ve Kudüs konusunda karar almasını "saygıdeğer" olarak netilendiren Kılıçdaroğlu, bu kararların gereğinin yapılmasını istedi.

Başbakan Binali Yıldırım'ın "Doğu Kudüs'te bizim büyükelçiliğimiz var." sözlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin büyükelçiliğinin değil, başkonsolosluğunun olduğunu belirtti.

Kendisinin, "Gidin büyükelçiliği kurun" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde İsrail'in başkenti olarak Tel Aviv'in yazılmamasını eleştirdi.

Kılıçdaroğlu iktidarın İsrail'i "terör devleti" olarak tanımladığını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Terör devleti ile Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ilişkisi olabilir mi? Niye büyükelçini çekmiyorsun madem terör devletiyse? Daha acı bir şey söyleyeyim, İsrailliler Türkiye'ye vizesiz gelirler, biz İsrail'e vizeyle gideriz. Daha acı bir şey söyleyeyim, 1969'dan beri Doğu Kudüs'ün Filistin'in başkenti olması gerektiği söylenir. Ama bugüne kadar bu bildirilere imza atanlardan hiçbirisi gidip de orada büyükelçilik açmış değil. Oturuyorlar, konuşuyorlar, toplumun gazını alıyorlar." .

- "Sözleşmede 'derhal' sözcüğü yok"

İslam İşbirliği Örgütü'nün yayımladığı bildirinin Türkçe metnine "derhal" sözcünün eklendiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Uluslararası sözleşmede 'derhal' sözcüğü yok. Niye 'derhal' koydular. Türkiye'nin itibarı bu kadar ayaklar altına alınabilir mi? Niye bunu yapıyorlar?" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 5 Ocak 2016'da yaptığı bir açıklamada, "İsrail'e ihtiyacımız var." dediğini aktararak, şunları söyledi:

"Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, 'terör devleti' olarak tanımladığı bir İsrail'e ne ihtiyacı var? Neye muhtaç Türkiye? Ben bunu eleştirdim. Şu ana kadar yanıtını da almış değilim. Şimdi o sarayda oturan zata soruyorum, sen neden İsrail'e muhtaçsın ve koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni İsrail'e muhtaç hale getirdin? Gittin 20 milyon dolara Türkiye'nin itibarını sattın. 20 milyon doları da tazminat olarak ödemedi İsrail, 'Bir vakıf gösterin oraya bağışlayacağım.' dedi. Bağış olarak...Türkiye bağış kabul edecek bir ülke mi? Bu kadar mı düştük biz? 20 milyon dolara muhtaçtın, onun için mi gittin bu anlaşmayı imzaladın? Oturacaksın adam gibi ya Filistin'in yanında yer alacaksın ya İsrail'i dışlayacaksın."

- "Türkiye'nin güvenliği önemli"

"Afrin olası operasyonun" sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Eğer Türkiye için tehdit oluşturuyorsa yapılır tabii. Türkiye'nin güvenliği çok önemli. Terör örgütleri orada yuvalanıyorsa, Türkiye'nin terör örgütlerine karşı önlem almasını biz de arzu ederiz. Türkiye'nin sınırında terör örgütleri yuvalanacak ve Türkiye bunlara ses etmeyecek. Hayır, Türkiye gerekli güvenlik önlemlerini almalı. Bu konularda ne gerekiyorsa, tamamını yapmalı." yanıtını verdi.

Türkiye'nin her alanda kendi güvenliğini ve çıkarlarını korumak zorunda olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Süleyman Şah Türbesi'nin taşınmasını eleştirdi. Ne Osmanlı Devleti döneminde ne de Lozan'da 18 adanın ve bir kayalığın mülkiyetinin Yunanistan'a teslim edilmediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Orada şu anda Yunan askerleri var. Şu anda işgal altında. Ses? Ses yok. Bunlar ne yerlidir ne millidir, bunlar gayri millidir. Ben bu ülkenin bırakın adasını, bırakın kayalığını, kumunu bile teslim etmem bir başka devlete. Bunlar Süleyman Şah'ı teslim ettiler, 18 adayı teslim ettiler. Yunanistan askerleri geliyor orada konuşlanıyorlar, bayraklarını dikiyorlar, askeri birliklerini koyuyorlar, 5 bine yakın Yunan askeri var 13 adada. Tık yok beyefendilerde. Bir de bize diyorlar ki 'Siz gayri millisiniz, siz milli, yerli değilsiniz.' Asıl yerli olmayan, asıl gayri milli olan sizlersiniz. Sizler ülkenin her tarafını peşkeş çektiniz?"

- "Baykal'ı ziyaret edeceğim"

Rıza Sarraf'ın ABD'de yargılanmasına değinen Kılıçdaroğlu, "Saray'daki zata sormak isterim, Rıza Sarraf gibi bir sahtekar var. Bakanlarına rüşvet dağıttı, gitti rüşveti orada itiraf etti. Halk Bank'ın avukatı da 'Evet rüşvet dağıttı, genel müdür rüşvet aldı' dedi. Ben merak ediyorum, sarayda oturan zat, Rıza Sarraf aleyhine niye tek cümle kurmaz? 'Bu Rıza Sarraf doğru adam değildir, sahtekardır, şarlatandır.' diye bir cümle kursun. Neden bir cümle kurmuyor?" yanıtını verdi.

"Türkiye-ABD ilişkilerinin" sorulması üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, "Kudüs konusunda oturdular, bildiri hazırladılar. Kararı alan kim? İsrail'e söylemediklerini bırakmadılar. Kararı alan Trump. Trump'la ilgili ne söylediler? Ne diyeyim ben başka? İki yüzlülük, bir devlete hayır getirmez." karşılığını verdi.

"Almanya'da tedavi gören eski Genel Başkan ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın sağlık durumunun" sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Durumu iyi gidiyor. Bu, bizi mutlu ediyor. Bir Almanya seyahatim olacak. Türklerin Almanya'ya göçünün 50. yılıyla ilgili bir özel program yapılıyor. Oraya katılacağım, Deniz Bey'i de ziyaret edeceğim. Umarım kısa süre içinde sağlığına kavuşur." dedi.