Batı Afrika ülkelerinden Nijerya’nın birçok eyaletinde yaşanan çoban-çiftçi çatışmaları ülke gündeminin ilk sıralarını meşgul ediyor. Son üç yılda yaşanan çatışmalarda can kayıplarının artması uluslararası camianın ilgisini bu ülkeye çekiyor. Son üç yılda çobanlarla çiftçiler arasında otlak sorunu nedeniyle yaşanan çatışmalarda 3 bin 641 kişinin hayatını kaybetmesi ülkedeki durumun vahametini gözler önüne seriyor. Boko Haram terör örgütünün saldırılarına çoban-çiftçi çatışmalarındaki ölüm oranları da eklenince, Nijerya Irak, Afganistan ve Suriye ile birlikte çatışmalarda en fazla can kaybının yaşandığı ülkeler arasında yer almış durumda.

Yüzölçümü Türkiye’den biraz daha büyük, nüfusu ise yaklaşık 200 milyon olan Nijerya’da insanların önemli bir kısmının geçim kaynağını tarım ve hayvancılık oluşturuyor. İrili ufaklı tarım arazilerine sahip çiftçilerle yüzlerce büyükbaş hayvana sahip göçebe çobanlar otlak alanları nedeniyle sık sık karşı karşıya geliyor. Göçebe ve yerleşik hayat tarzları arasındaki farklılıklardan kaynaklanan bu gerginliklere yönelik önlemlerin alınmaması nedeniyle çatışmalar büyüdü ve ülkenin genelini etkileyen bir krize dönüştü.

Çobanlarla çiftçiler arasındaki çatışmalar, ülke tarihideki en önemli güvenlik sorunları arasında yer alan Biafra iç savaşı, Nijer Deltası Militanları ve Boko Haram gibi bölgesel etkiye sahip hadiselerden farklı olarak, ülkedeki 36 eyaletin 23’üne yayıldı. Nitekim son üç yıllık süreçte bu çatışmalar, ülkenin en büyük güvenlik problemi olarak görülen Boko Haram örgütünden daha fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Uluslararası Af Örgütü tarafından “Ölüm Hasadı” başlığıyla yayımlanan ve Nijerya hükümetiyle sivil toplum kuruluşlarını karşı karşıya getiren rapora göre, son üç yılda ülke genelinde meydana gelen çatışmalarda 3 bin 641 kişi hayatını kaybetti, 5 bin ev kullanılamaz hale geldi ve 180 binden fazla insan yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı.

Özel mülkiyet ve tarım arazilerinin artması çatışmaların başlangıcı oldu

Göçebe çobanlara ait yüzlerce büyük baş hayvanın çiftlik alanlarına girerek ekinleri tahrip etmesi ve diğer taraftan köylüler tarafından bu hayvanların çalınması, sorunun başladığı nokta olarak gösteriliyor. Fakat daha geriye gidildiğinde, özellikle Nijerya’nın orta kuşak bölgesindeki otlak alanların özel mülkiyet haline getirilmesinin ve tarım alanlarının artmasının, sorunun temelini teşkil ettiği görülüyor.

Göçebe Fülanî çobanların Nijerya’daki güzergahları, 6 ay süren yağmur ve kurak sezona bağlı olarak, Zamfara Eyaleti (kuzeybatı) ile Benue Eyaleti (güneydoğu) arasında uzanıyor. Çatışmalar daha çok verimli tarım arazilerine ve otlaklara sahip Nijerya’nın orta kuşak bölgesinde görülürken, güneydoğu ve kuzeybatı eyaletlerinde de çoban-çiftçi çatışmalarına rastlanıyor.

ABD Jeolojik Araştırma Merkezi verilerine göre, Nijerya’da otlak alanları her geçen yıl azalıyor. Mesela Nijerya’nın orta kuşak bölgesindeki otlak araziler 1975’li yıllarda yüzde 61 iken, bu oran 2013 yılında yüzde 38’e düştü. Otlak arazilerin oranının azalmasında, bu bölgelerin tarım arazisi olarak kullanılmaya başlanması kadar, özel mülkiyetli toprakların artması da etkili oldu. Nitekim 1960 yılında Nijerya’nın bağımsızlığını kazanmasıyla, otlak alanların özel mülkiyet haline getirilmeye başlanması, çatışmaları başlatan ana etmenler arasında yer aldı. Buna karşılık göçebe Fülanî çobanlarının hâlâ geleneksel bir şekilde, ot ve suyun bulunduğu her yerde hiç para ödemeden hayvanlarını otlatmak istemesi, iki farklı zihniyetin çatışmasına neden oldu.

Kontrolden çıkan kriz

Hayat tarzı ve geçim kaynaklarına bağlı olarak başlayan çatışmalar, gerekli önlemlerinin alınmaması, siyasi çıkarlar ve güvenlik açıkları nedeniyle kontrolden çıkarak büyüdü ve ülkenin en önemli güvenlik sorunu haline geldi. Nijerya’daki güvenlik sorunu çevre ülkelerdeki gelişmelerle de bağlantılı. Nitekim Libya’da 2011 yılında başlayan iç savaş, kayıt dışı silahların Sahra Altı Afrika’ya yayılmasına neden oldu. Göçebe Fülanî çobanlarının kontrolsüz sınır geçişlerine sahip Senegal, Moritanya, Nijer ve Nijerya hattında kilometrelerce yolu yürüyerek konar göçer şekilde hareket etmesi, silah teminini ve geçişini de kolaylaştırdı. Sopa ve taşların kullanıldığı küçük çaplı yaralanmalarla sonuçlanan çatışmalar, silahların elde edilmesiyle günümüzde geniş çaplı ölümlere neden olmaya başladı.

Sınır güvenliğinin tam olarak sağlanmadığı Nijerya’da, İçişleri Bakanlığı verilerine göre, 350 milyon kayıt dışı silah bulunuyor. Bu rakam aslında ölüm oranlarının son yıllarda neden arttığını da gün yüzüne çıkarıyor. Çünkü silahların çoğunluğu, çoban-çiftçi çatışmasının en fazla yaşandığı Zamfara, Kaduna ve Benue eyaletlerinde tespit edildi.

Çatışmalarla ilgili dikkat çeken bir konu da bazı çevrelerin gerginlikleri siyasi menfaatleri için körüklemesi ya da kullanması. Ülkedeki göçebe çobanların yüzde 98’ini Müslüman Fülanîler oluşturuyor. Nijerya Devlet Başkanı Buhari’nin de Fülanî asıllı olması nedeniyle, Buhari karşıtları bu olayları zaman zaman siyasi hesaplarla kullanıyor ya da yönlendiriyor. Bu konuya dikkat çeken Nijerya Devlet Başkan Yardımcısı Yemi Osinbajo, olayları bahane ederek ülkede etnik ve dini çatışmaların körüklenmek istendiği uyarısında bulunmuş ve krizin siyasileştirilmeye çalışıldığına dikkat çekmişti.

Çatışmalar din merkezli değil

Olayların medyaya Müslüman-Hristiyan çatışması şeklinde yansıtılması, çatışmaların dini kaynaklı olduğuna dair iddiaların gündeme gelmesi, farklı inançlara sahip insanların aynı köyde beraber yaşadığı Nijerya’da pek gerçekçi durmuyor. Nitekim olayların en fazla yaşandığı kuzeybatıdaki Zamfara Eyaleti’nde, çiftçilerin hemen hemen hepsini Müslümanlar oluşturuyor. Ayrıca kayıt dışı silahlar sadece Fülanîlerin değil, hırsızlık ve fidye için adam kaçıran çetelerin ve Boko Haram terör örgütü üyelerinin de eline geçiyor. Bu grupların yaptığı yasadışı eylemler de medyada çoğu zaman Fülanî çobanların üstüne atılıyor.

Karşılıklı suçlamaların yöneltildiği bu çatışmalarda, çiftçiler otlak arazilerinin zarar gördüğünü söylerken çobanlar hayvanlarının çalındığını iddia ediyor. Miyetti Allah Nijerya Hayvancılık Derneği (MACBAN) Genel Sekreteri Baba Othman Ngelzarma, çoban-çiftçi çatışmalarının yaklaşık 7 yıldır devam ettiğine ve özellikle son 2 yılda bu olayların arttığına dikkat çekiyor ve yaşanan olaylarda iki taraf arasında karşılıklı diyalog eksikliğini sebep olarak gösteriyor. Önlem alınmadığı müddetçe toplumsal çatışmaların domino taşı etkisiyle artabileceği düşünüldüğünde, diyalog eksikliği, sorunun çözümünü engelleyen en önemli nedenler arasında yer alıyor.

Hükümet ve sivil toplum örgütleri karşı karşıya geldi

Uluslararası Af Örgütü’nün “Ölüm Hasadı” raporunda Nijerya ordusuna ve hükümetine yönelik eleştirilerin yer alması, tartışmayı farklı bir boyuta taşıyarak sivil toplum örgütleriyle Nijerya hükümetini ve ordusunu karşı karşıya getirdi. Uluslararası Af Örgütü’nün, güvenlik güçlerinin bu çatışmaları önlemede yetersiz kaldığı, insan hakkı ihlalleri yaptığı ve hatta bazı eyaletlerde olaylara müdahale etmediği şeklindeki iddiaları, Nijerya Devlet Başkanı Muhammadu Buhari ve ordu tarafından sert bir dille reddedildi. Çatışmaların önlenmesi için hükümetin yeterli önlem almadığı yönündeki eleştiriler, MACBAN, Plateau Çiftçiler Derneği, araştırmacılar ve akademisyenler gibi farklı kesimler tarafından da daha önce dile getirilmişti.

Nijerya hükümeti başta olmak üzere, ulusal ve uluslararası kuruluşlar tarafından farklı programlar düzenlenerek bu çatışmaların durdurulmasına yönelik adımlar atılsa da, mevsimsel değişikliklere bağlı göç hareketleri, siyasi gelişmeler, kayıt dışı silahların kolay elde edilebiliyor olması ve güvenlik önlemlerindeki yetersizlikler nedeniyle artan çoban-çiftçi çatışmaları, “Afrika’nın devi” olarak tanımlanan Nijerya’nın gündemini uzun bir süre meşgul edecek gibi görünüyor.