Varoluş ülküsüdür Çanakkale!

Ne pahasına olursa olsun,

Bu milletin malını alabilir,

Kanını dökebilir,

Hatta canını bile alabilirsiniz,

Ama herkes bilir ki;

Bu milleti dize getiremez,

Bu milletin namusunu ve toprağını asla alamazsınız.

Çünkü bu millet,

Söz konusu vatan savunması olunca,

Hep birlikte direnir…

Vuruşur, çarpışır…

Canını ortaya koyar.

*

O yüzden öyle diyor ya Mehmet Akif:

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı!

Düşün altında binlerce kefensiz yatanı!

18 Mart 1915’te bir metre kareye,

Altı bin merminin düştüğü

Dede, oğul, torun…

Üç kuşak aynı anda savaştığı için,

“Bedir” gibidir “Çanakkale” zaferi,

“Malazgirt” gibidir “Çanakkale” zaferi.

Türk’ün ikinci Ergenekon’u,

Türklüğün Orta Asya’da ikinci kez “varoluş ülküsüdür” Çanakkale.

*

Hafızalarımızda kazılıdır;

“Çanakkale geçilmez” sözü.

Çanakkale’yi “geçilmez” yapan ruhu iyi hatırlamak,

Çanakkale’yi unutturmamak gerekir.

Çanakkale ruhu öyle bir ruhtur ki,

Gazi Mustafa Kemal ölüm siperine gönderdiği askerlerine;

“Ben sizlere ölmeyi emrediyorum” derken,

Arkadan gelen askerlerin kazanacağı zafere katkı sağlamayı,

“Kelime-i Şahadet” okuyarak karşılamıştır Türk askeri.

 *

Her dere yatağı toplu şehit mezarıdır,

Cepheleri, sipherleri kanı ve ateşi anlatır,

Gelibolu gibi, Çanakkale gibi…

Tıpkı; Şahin dere, Koca dere, Kesik dere,

Çatal dere, Kocayörük dere gibi.

Çünkü…

Tarih yazmak,

Tarih yapmaktan,

Daha mukaddes bir görevdi onlar için.