Tevekkül/Özel Sektör

Milletçe acılı, zor, psikolojimizi bozan bir süreçten geçtik, geçiyoruz…

Önce, Soma’daki faciada hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır dilerim.

Şimdi facianın üstünden iki hafta geçmişken 300’ü aşkın madencimizin acısının sıcağıyla, kaybettiklerimize saygımızdan yazamadığım duyguların yerine süreçle ilgili düşünceleri paylaşmak lazım…

“Önce tedbir sonra tevekkül” özdeyişini yeniden yorumlayalım diyen ilahiyatçılara katılmamak elde değil. Milletin tevekkülle derdi yok zaten, ama tedbirde bir sorun olduğu ortada… Asıl soru tedbiri kimin alacağı.

Bireyin kendi tedbirini almasının yetmeyeceği noktada tedbiri almak yöneticinin sorumluluğu mudur? Mehmet Akif’in

"Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu,

Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer'den onu" mısraları cevabı vermekte herhalde…

Peki bizde durum nedir?

Yöneticilerin ilk açıklamaları facianın özel sektörün işlettiği bir madende olduğu şeklinde başladı. Sonra rödovans falan… Haaa devletin, hükümetin suçu, sorumluluğu yok (!), anlamış olduk…

(Kafası hükümetin sorumlu olmadığını basmayan birisi olarak, utana sıkıla hatırlatıyorum maden Türkiye Kömür İşletmeleri’nin… Kimseye söylemeyin ama maden hala devletin.)

O kısmı anlamadıysak diye iş hayatından birincil sorumlu olan bakanlığımız olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, ekstra bir açıklama ile eğer sorumlu arayacaksak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na yönlendirdi bizi.

Başbakan kendisini ve hükümetini sorumlu tutanlara kızınca; müşaviri de kendine hakim olamadı. Bir vatandaşın yüzü, müşavirin dizine çarpıp kendisinin yaralanmasına sebep oldu; müşavir üzüldü…

Soma’daki madenlerin denetimi ile ilgili kısa süre önce muhalefetin araştırma komisyonu kurulması için önerge verdiği iktidar partisinin reddettiği ortaya çıkınca; iktidar milletvekilleri önerge veren muhalefete kızdılar… Faciadan sonra önerge verilecekse onu da biz veririz deyip, kendi önergelerini kabul ettiler. Artık TBMM’nin Soma Araştırma Komisyonu var…

Bu arada Başbakan bu işin fıtratını açıkladıktan sonra “gerekli önlemler alınıncaya kadar o madenler kapalı kalacak” dedi… Üç-beş gün geçti madencilere sms ile işbaşı talimatı geldi… Şimdi sorsak o da özel sektör deyip geçecekler…. Madeni denetleyenlerin maden yöneticileriyle akrabalık iddiasına hiç kulak asmıyoruz zaten.

Sonunda facianın asıl sorumlusunun ne madeni işletenler, ne denetleyenler olduğunu; suçun işçilerde ve işçi temsilcilerinde olduğunu da toplumca kabul ettik. Kendilerine en azından Türk siyasi hayatında istifa diye bir müessese olduğunu hatırlattıkları için teşekkür etmek lazım.

Devletin bazı hizmetlerden çekildiği, yerini özel sektöre ve diğer paralel yapılara bıraktığı on yıldır yazılıp, çiziliyor ama son uygulama herhalde Dünya’da bir ilktir.

Diyarbakır-Bingöl yöresinde iç güvenlik, asayiş, karayolları bakım-onarım, ulaşımın denetimi gibi kamusal hizmetleri hükümet, eğer özel sektöre bıraktıysa -diğer kamu hizmetleri özelleştirildiğinde şeffaf piyasa koşullarında olduğu gibi-  ihaleye kimin katıldığı, ihaleyi kimin kazandığı, ihale şartnamesinin gerekleri de kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Saygılarımla….