Mavidir umudun rengi, umut kadar asil bir soyun rengi. Gök kelimesinin eş anlamlısı olarak kullanılmış mavi. Şimdi Türkistan'da çiğnenen Türk'ün rengi, bayrağın rengi.

Geçmişte Türk boylarından bir tanesi, sıkıntıda olduğu vakit dört bir sınır boyuna mavi bayrak dikermiş ki soydaşlarım bilsin darda olduğumu diye. Bilsinler ki yardımıma yetişsinler. Düşmanıma aman ettirmesinler. Bunun için yazının adı "mavi bir yazı."

Asırlık bir mücadelenin adı; Doğu Türkistan.

Batısının kapitalizm ve haçlı kamasıyla boğuştuğu Türkistan'ın doğusundaki temel mesele ise kızıl çizmeli Çin, sosyalizm. Her ikisiyle de mücadele etmekmiş "milli alın yazımız." (Belki yeri değil ama Türk Milliyetçileri olarak, ne olduğumuzun ve de ne olmadığımızın izahı açısından paranteze şayandı)

Doğu Türkistan'ın aslı mazlumdur, masumdur ve ne yazık ki mahkûm edilmek ve hürriyetten mahrum edilmek gibi bir vicdansız tecelli ile de muhataptır. Anadolu Türklüğünün aynı tehdit ile muhatap olduğu günlerde hiçbir Uygur kardeşimiz "olayları yakından takip ediyoruz ve endişeyle izliyoruz" gibi bir lüzumsuz kelamı sarf etmediği gibi ellerindeki değerli-değersiz ne varsa Milli Mücadelede Anadolu'daki kardeşlerine göndermişti. Soy kardeşliği ve iman müştereki gereği böyle de olmalıydı. Onlar bu imtihanı geçmişte alınlarının akıyla geçtiler. Peki, şimdi biz?

Evet, biz. Adet yerini bulsun diye birkaç televizyon programı. Birkaç nemli göz. Bu yazıyı Cuma günü yazdım(10.07.2009). Perşembe akşamı tüm hızıyla eğlence programları devam etti. Yaradan hakkı için bir tane bile Doğu Türkistan programı yapılmadı. Dansözler, şarkılar, cümbüşler...

Çin'in bir kıyı şehrindeki halk pazarını hasete düşüren "Çin pazarı" manzarasındaki güzel ülkem böyle acı bir dönemde "öteki" olmayı "kendi" olmaya tercih etti.

Sonra mübarek Cuma gününde, camimize gittik. İstedim ki Cuma vaazında müftü birkaç kelam etsin bu çin zulmüne, olmaz olsun böylesi, es geçti. İmam hutbeye çıktı, hutbe konusudur dedim, es geçti.(Ayrıca tüm Anadolu'da böyle mi oldu bilmiyorum, açıkçası merak de ediyorum, yorumlarda paylaşırsak iyi olur.) Ben bir ilçede kıldım Cuma namazını, genel ile alakalı hüküm doğru olmaz, fitne olmasından da Allah'a sığınırım. Fakat "haksızlık ve zulüm karşısında susan da dilsiz şeytandır", hükmü gereği bu ifadeye lüzum gördük.

Anadolu'da birkaç mitingi izledim, çin'i kınayan, gördüm ki Batı Türkistan'ın durumu içler acısı.

Bu arada aklıma geldi, "hepimiz ...." diye başlayan sloganlar; Dink oldular, ermeni oldular, peşmerge oldular.

Öncesinde hepimiz mumcu olduk, kışlalı olduk.

Sonra hepimiz Gazzeli olduk. Bir ara hepimiz madımak olduk, Sonra hepimiz, sokak hayvanlarına destek için "hepimiz fino" olduk.

Peki neden hepimiz TÜRK olamadık?

Niye hepimiz UYGUR TÜRK'Ü değiliz.

Kınıyorum, kınanacak ne varsa. Çin kadar Çinlileşenleri de kınıyorum. Bu bir isyandır belki ama en çok saf ve taraf tayinidir.

Köprüdeki travesti cinnetlerinden biri ölümle sonuçlandığında "hepimiz okşanız" diye koşanları safımızda beklemiyoruz elbet fakat sorasım geldi ey ehli vicdan, niye Türk olamıyoruz hepimiz.

Selametle...