Hükümete Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi verilmesini öngören yasa tasarısı 31 Mart 2011 Perşembe günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlandı.

Görüşmelerin başında MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan'ın ve benim itirazlarım üzerine, toplantı davet yazısında imzası bulunan nedeniyle toplantı davet yazısının geçersiz olduğu, dolayısıyla komisyonun toplanmasının hukuki olmadığı yolundaki itirazlarımız üzerine yaşanan tartışma sonucunda başta MHP'li milletvekilleri olmak üzere muhalefet milletvekillerinin haklı olduğu ortaya çıktı ve toplantı ertelendi. Buradaki imza krizi, daha önce AKP'li milletvekillerinin Anayasa değişikliği teklifinde yaptıkları ve uluslar arası bir anlaşmanın onaylanmasında hacdaki milletvekillerinin yerine oy kullanmalarından sonra başka bir skandal olarak parlamento tarihine girdi.

Ayrıca, yetkisi olmadığı halde, 2 Nisan 2011 tarihinde komisyonu toplantıya çağıran, komisyon başkanvekili Recai Berber'in imzaladığı çağrı yazısı da yine usulsüz bir yazıydı. Bu konudaki uyarımıza rağmen cumartesi günü toplantıya devam edildi. Komisyon başkanı da görüşmeler sırasında Komisyon Başkanvekilinin toplantıya davet edemeyeceğini itiraf etti. Bu durumda yapılan toplantı yok hükmündedir, şekil şartları yerine getirilmemiştir.

Yetki Kanunu Tasarısı Anayasaya ve TBMM İçtüzüğüne Aykırıdır!

Bu kanun tasarısının Anayasaya ve TBMM İçtüzüğüne aykırı olan birçok yanı vardır. Anayasanın "Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme" başlıklı 91. maddesinde bu konuda açık hükümler bulunmaktadır. Yine TBMM İçtüzüğünün 90. maddesi de bu hususta hükümler içermektedir. Buna göre; "yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler TBMM komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür." İçtüzüğün 23. maddesine göre de "Tali komisyonlar, işin kendilerini ilgilendiren yönü veya maddeleri üzerinde esas komisyona görüş bildiren komisyonlardır." Bu çerçevede, tali komisyon olarak tasarı kendisine havale edilen Anayasa Komisyonu bu tasarıyı görüşmeden Plan ve Bütçe Komisyonunun görüşmesi Anayasaya ve İçtüzüğe aykırıdır. Bu konuda MHP Grup Başkanlığının TBMM Başkanlığına yazdığı yazının sonucu dahi beklenmeden alelacele tasarı yasalaştırılmaya çalışılmaktadır.

AKP TBMM'nin yetkilerini gasp ediyor, adeta hadım ediyor!

Usule ilişkin aykırılığın yanı sıra, TBMM'nin tatile gireceği bir dönemde getirilen böyle geniş kapsamlı bir yetki kanunu tasarısıyla, Anayasada TBMM'ye verilen yasama yetkisi gasp edilmektedir. Çünkü Anayasanın 91. maddesinde "Kararnameler Resmi Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler, TBMM komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür" denilmektedir. Yani yetki kanununa göre çıkarılan KHK'ları TBMM'nin denetlemesi gerekmektedir. TBMM bu KHK'ları aynen kabul etme, değiştirme veya tamamen reddetme yetkisine sahiptir. Ancak TBMM'nin çalışmayacağı bir dönemde denetim nasıl yapılacaktır. Bu durumda TBMM'nin yasama yetkisi gasp edilmektedir. TBMM bu yetkileri açısından adeta "hadım" edilmektedir. Henüz tecavüzcüler için getirilmesi tartışılan "hadım etme" cezası böylece yasama yetkisi gasp edilerek TBMM'ye uygulanmaktadır.

Ayrıca, Anayasa Mahkemesinin 1990 yılından itibaren geliştirdiği içtihada göre; ivedilik, zorunluluk ve önemlilik şartları KHK çıkarmanın şartları arasında yer almaktadır. Bütün kararların reddedilmesinde bu şartlara uyulmaması etkili olmuş. AKP Hükümetinin getirdiği bu tasarıda da hiçbir ivedi ve zorunlu husus bulunmuyor.

Başbakan Padişah olmak istiyor, ama hevesi kursağında kalacak!

Başbakan Erdoğan sınırı belli olmayan KHK çıkarma yetkisiyle, bakanlar kurulunda görüşmeden hazır imzalarla devletin temel kurumlarına ve bakanlıklara ilişkin düzenleme yapmak istiyor. Başbakan adeta padişahlık yetkisi istiyor. Sekizbuçuk yıldır Anayasayı da değiştirecek çoğunlukla işbaşında olan AKP hükümeti bu tasarıyla iktidarları döneminde devleti etkin ve verimli çalıştıramadığını itiraf etmekte ve seçim öncesinde kadrolaşmanın önünü açmak ve kuruluşunda söz verdiği gibi yerel yönetimlere özerklik vererek federasyonun altyapısını oluşturacak düzenlemeleri KHK olarak gerçekleştirmek istemektedir. Teslimiyetçi politikalar uygulayarak bir dönemi daha garanti altına almak ve başkanlık sistemine, daha doğrusu bir nevi padişahlığa geçmek için her türlü yola başvurmakta ve sürekli sanal gündemlerle milleti oyalamaktadır. Ancak Türk Milleti bu oyunu 12 Haziran'da bozacak ve Başbakan'ın padişahlık hevesi kursağında kalacaktır. 13 Hazirandan itibaren işbaşına gelecek olan MHP Hükümetinin ilk işi bu KHK ile yapılan değişiklikleri iptal etmek olacaktır. O zaman Başbakan Erdoğan padişah olmak yerine, yüce divanda yargılanacak ve mahkum olacaktır.