Milli kültürden beslenme ve o besinle asırlara yelken açma duygusu; ancak ulvi karakter ve sınırsız inanç sahiplerinin yapacağı bir iştir.

Türk tarihinin şahlandığı dönemlere baktığımızda, Allaha olan inancını kendi Milletiyle paylaşan, bu paylaşmayı Ülkü edinen kahraman Devlet adamlarını görürüz. Bu erdemli, bir o kadar cesur, cesaretinin yanında şeref ve haysiyetli Devlet adamlarının nasıl yetiştiğini biraz merak etmek gerekmez mi?

Mete Han bu Millet için kılıç kuşanma yaşına gelmeden önceki yıllarını, Türk Milletini kendi asrına taşıyan sebepleri hangi estetikle öğrendi? Bu necip milletin başına gelen iyi ve kötü olayları nasıl değerlendirdi? Çocukluk ve gençlik yıllarını nasıl geçirdi? İşte o eşsiz komutanı tarihe altın harflerle yazan çocukluk gençlik yıllarında neler vardı?

Satuk Buğra Han, Mete'nin yetiştiği şartlarda yetişmedi, fakat Mete'yi yetiştiren ruhun aynısı onda da vardı,. O ruh daha sonraları Sultan Alparslan'a geçerken, sanki birileri tarihe yön veren bu eşsiz komutanları yan yana getirmiş, aynı mektepte yetiştirmiş gibi, hep aynı şeylere inanmış ve aynı şeylerin kavgasını vermişlerdi. Kavganın adı aynı, kavgacının farklı idi, ama gözleri hep aynı hedefe kilitlenmiş, atının gittiği yerler hep aynı olmuştu.

Fatih Sultan Mehmet'i bu kavgaya dâhil eden sebeple, Yavuz Sultan Selimi üç kıtaya koşturan aynı sebepti, bu sebebi Mustafa Kemale taşıyan ruhu, tarihin engebeli yollarında ve çetin virajlarında gördüğümüz asil Türk komutanlarında da görmemiş miydik?

Türkün, Dünya Milletlerini kıskandıran eşsiz tarihi ve muhteşem liderlerinin, tarihte süslü birer isim olmasına müsaade etmeyen Alparslan Türkeş, o ihtişam sahiplerini, ayrı çağlarda fakat aynı inanca götüren sebebin adını bulmuştu, ÜLKÜCÜLÜK;  bu müthiş tarih serüvenine ve haysiyet mücadelesine, bu isim yakışırdı, yakıştı da, Ülkücülük, bir hayat tarzı olmuş, Türk gençlerini, ecdadının kalite çıtasına çıkarmak için, ÜLKÜ OCAKLARI adındaki teşkilatlarda, tarih içerisindeki yerini almıştı.

Tarihi geri götürseniz, sanki o muhteşem liderleri yetiştiren yerin adına Ülkü Ocakları diyesiniz gelir, aynı şeye inanmak ve aynı şey için ölmek,

Elbette Mete Ülkü Ocaklı değildi ama Ülkü ocaklılar, Mete gibi düşünüyor.

Elbette Satuk buğra Ülkü Ocaklı değildi, ama Ülkü Ocaklılar Satuk Buğra gibi düşünüyor.

Sultan Alparslan da Ülkü Ocaklarında yetişmedi, fakat Ülkü Ocakları Sultan Alparslanlar yetiştiriyor.

Fatih Sultan Mehmet bir Ülkü Ocaklı diyemeyiz, ama her Ülkü Ocaklı'lar birer Fatih değimli?

Mustafa Kemalde Ülkü Ocaklarından önce yaşadı, ama Ülkü Ocakları Mustafa Kemali yaşatmaya devam ediyor.        

Ülküleri bir, tarihleri farklı bu eşsiz komutanları bir araya getiren ruhun günümüzdeki adı Ülkücülük, onların düşündüğünü düşündüren, onları yetiştiren ruhun mekânlaşmış adı da, Ülkü Ocaklarından başkası olamazdı, evet, Ülkü Ocakları, inanç, ahlak ve yiğitliğin, uzun tarih yolculuğunun en önemli hanıdır. Türk Milletinin, gelecek asırlara yelken açışında, eşsiz kahramanlar yetiştirecek Milli bir yuvadır, Türk milleti kaygılanma, ocaklar ayaktadır.

İrfan TOPÇU

***

Sizde bu bölümde yazmak isterseniz sitemizin ilkelerine ters düşmeyen yazılarınızı [email protected] mail adresine gönderin sizin adınızla yayınlayalım.

Not: Yazılarınızda isminizi ve kullanılacak mail adresinizi yazmayı unutmayınız.