Akarca, bazı ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği Çorum'da AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni adli yılın 1 Eylül'de açılacağını hatırlattı.

Yargının milletin hizmetinde olması için Yargıtay mensuplarının gece gündüz çalıştıklarını vurgulayan Akarca, yeni Yargıtay binasının da çalışmaların verimliliğini artırdığını belirtti.

Türkiye'de istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle iki aşamalıdan üç aşamalı yargı sistemine geçildiğine işaret eden Akarca, istinaf mahkemelerinin açıldığı 20 Temmuz 2016'dan önce Yargıtaya gelen dosya sayısının 1 milyon 500 bini bulduğunu, bu tarihten sonra ise dosya sayısının ciddi oranda düştüğünü söyledi.

Akarca, Yargıtayın dosya sayılarıyla ilgili şu bilgileri verdi:

"2021'de hukuk dairelerine ve hukuk genel kuruluna toplam 176 bin 622 dosya, Cumhuriyet Başsavcılığımıza ise 163 bin 580 olmak üzere Yargıtaya toplam 340 bin 202 dosya gelmiştir. 2020'de Yargıtaya gelen toplam dosya sayısının 252 bin 838 olduğu dikkate alındığında, bir önceki yıla göre dosya sayısında yaklaşık yüzde 35'lik artış yaşanmıştır. Buna rağmen geçen yıla kıyasla derdest dosya sayısındaki azalma eğilimi devam etmektedir. 20 Temmuz 2022 itibarıyla hukuk daireleri ve hukuk genel kurulunda toplam 70 bin 200, ceza daireleri ile ceza genel kurulunda toplam 287 bin 464, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında ise 101 bin 224 derdest dosya bulunmakta olup, Yargıtay genelindeki toplam dosya sayısı 20 Temmuz 2022 itibarıyla 458 bin 888'dir."

Akarca, Yargıtayın adli tatilde çalışmaya devam ettiğini, nöbetçi dairelerin, nöbetçi savcıların yürüttüğü çalışmalarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığındaki dosya sayısının 94 bin seviyesine indiğini kaydetti.

"Hakim ve savcılarımız da insandır"

Adaletin yükünün ağır olduğunun herkesçe bilindiğine dikkati çeken Akarca, şöyle devam etti:

"Herkesin adalet süreçlerini dikkatle takip etmesi gerekir. Bir olay söz konusu olduğunda herkesin olayın esasını öğrenmeden, yargılama süreçlerinin bitmesini beklemeden, hükmün Yargıtaydan geçip kesinleşmesini beklemeden açıklama yapmaması, yargı süreçlerini etkilememesi gerekir. Bu konuda özellikle sosyal medya kullanıcılarının ve basın yayın organlarının, siyaset ve bürokrasinin çok dikkatli olması gerekir. Hakim ve savcılarımız da insandır. Onlar da etkilenebilirler. Hakim ve savcılara Anayasa'mıza, kanunlarımıza göre kimse telkin ve tavsiyede bulunamaz, suçtur."

Yargı kararlarının eleştirilebileceğinin altını çizen Akarca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak bunun da bilimsel ve hukuki olması gerekir. Dolayısıyla herkesin eleştiri ve ifade özgürlüğü hakkına biz saygı duyuyoruz ancak yargılama süreçleri bitmeden yargının işine herkesin müdahil olmaması gerekir. Adalet süreçleri kendi mekanizması içerisinde eksikleri, yanlışları, hataları düzeltebilecek güce, potansiyele, usul ve kanun hükümlerine sahip. Bu konuda Yargıtayın 154 yıllık köklü bir kurum oluşu, bu birikime sahip bir kurumun adli yargının lideri olarak bütün ülkede hukukun eşit şekilde uygulanmasına yönelik çalışmaları devam etmektedir."

Editör: TE Bilisim