Vatan hainliğini tatlıya bağlamak!

 

Dolar rekorda

Cari açık rekorda

İşsizlik rekorda

Enflasyon rekorda

Piyasalar allak bullak,

Vatandaş kan ağlıyor.

Küresel çeteler ülkeyi soyup soğana çeviriyor,

İğneden ipliğe her şeye zam geliyor ancak,

Hem Cumhurbaşkanı, hem de Başbakan;

“Kimse kriz peşinde koşmasın” diyor.

*

Affedersiniz ama Sayın Muktedirler,

“Krizdeyiz” demek için acaba bu ülkede,

Daha ne olması gerekiyor?

Görünen o ki, sizler bize…

Yine “teğet geçti” masalını dinleteceksiniz.

Kızmayın ama bu bakışın adı “akıl tutulmasıdır”.  

Yalan mı?

Vatanın birlik ve bütünlüğü…

Milletin huzur ve güvenini bozacak yüzlerce siyaseti devreye sokup,

PKK terör örgütü ve onların elebaşı Öcalan’la müzakere ederken,

Halkın gerçekleri görmesini engellemek için,

Birilerini hep “vatan haini” ilan ettiniz.

*

Size göre;

TÜSiAD ve Geziciler vatan haini.

Size göre; Partinizden istifa eden Milletvekilleri vatan haini,

Size göre; 17-25 Aralık operasyonu ve operasyonu yapan savcı-polis vatan haini,

Size göre; Besleme olmayan medya kuruluşları vatan haini,

Size göre; Anayasa Mahkemesinin hoşunuza gitmeyen kararları vatan hainliği.

Hatta size göre Merkez Bankası Başkanı bile vatan haini.

Doların fitilini ateşleyen…

Borsanın tansiyonunu çıkartan…

Ekonominin ipini çeken sanki Cumhurbaşkanının kendisi değilmiş gibi,

Merkez Bankası Başkanına;

“Sen Pennsylvania’ya bağlısın, Sen Faiz lobisinin adamısın, Sen Vatan hainisin” dedikten sonra çıkıp,

“İşi tatlıya bağladık” diyen ben miyim?

*

Kusura bakmayın ama ortada bir ihanet varsa,

Ve eğer siz terör örgütü ve onun elebaşı Öcalan’a,

Vatan hainliğinden yırtma zemin hazırlayıp,

Onunla da “işi tatlıya bağladık” demeyi hesaplamıyorsanız,

Vatana ihaneti tatlıya bağlayamazsınız.

Yapmanız gereken tek bir şey vardır.

O da “çatır çatır” hesap sormak.

Ama eğer ortada bir ihanet yoksa…

O zaman hesap verecek olan sizsiniz.

*

Şimdi siz tüm TV kanallarını zapt edip,

Tüm Gazeteleri kuşatıp,

Tüm sosyal medyayı işgal ettikten sonra,

Hala neden insanlara bağırıp, çağırıp, ağzınıza geleni söyleyerek,

Konuşan, yürüyen, haber yapan kişi ve kurumları ihanetle suçlayıp,

Kimseye söz hakkı tanımıyorsunuz?

Yoksa siz diktatör müsünüz?

*

Ne demiş Atalarımız;

“Söz senin ağzında iken, sen onun efendisi, o senin kölendir.

Ama ağzından çıktıktan sonra o senin efendin olur, sen ise onu kölesi…”

Yani,  ağız frenidir.

Eğer fren tutmuyorsa,

Kaza da kaçınılmaz demektir.

O zaman ne yapacakmışız?

Ağzı olan konuşmayacakmış!