Tüyü bitmemiş yetim hakkı

Kendini haklı çıkarmakla,

Karşı tarafı suçlama arasındaki

İnce çizgide yürümek,

Aslına bakarsanız,

Alkollü sürücünün 300 promille,

Tek çizgide yürümesi gibidir.

*

Bu çizgide yürümeyi sürdüren siyaset hayatının,

“Tüyü bitmemiş yetim hakkı” gibi klasik bir sözü vardır.

Aslında dışı ne kadar dolu görünse de,

Uygulama konusunda içi tamamen “kof” bir cümledir.

Mesela kim eline mikrofon alsa,

Kim kalabalık bir topluluğun karşısına çıksa,

İlk olarak bu kavramdan dem vurur.

*

Oysa hakikat şudur ki;

Bugüne kadar kim yetimin hakkını koruyorum demişse,

İllaki ucundan bucağından yetim hakkına bulaşmıştır.

Oysa adalet bu olmamalı.

Yani…

Birileri “yolsuzluk” yaparken,

Diğerleri yapılacak yolların “vergisini” ödememeli.

*

Yani…

Birileri “çuvalı” doldururken,

Diğerlerinin kafasına “çuval” geçirilmemeli.

*

Yani…

Birileri malı “ayakkabı kutusuyla” götürürken,

Diğerleri şehit oğlunun cenazesine “yırtık ayakkabıyla” gelmemeli.

*

Yani…

Birileri “başını sokacak ufak bir gecekondunun” hayalini kurarken,

Öteki “Hayaldi gerçek oldu” diyerek “plazaları” götürmemeli.

*

Yani…

Birileri “Yedirtmeyiz” diye bağırırken,

Bir başkası da “Tek başına yedirtmeyiz” diye çıngar çıkarmamalı.

*

Yani…

Birileri kendisine “ihale edilen” işlemediği suçlardan dolayı “kumpasa” uğrarken,

Bir başkası “usulsüz ihalelerin kaymağını” sıyırıp süpürmemeli.

*

Yani…

Birileri ülkede artık “tuzda koktu” diye feryat ederken,

Birileri TBMM’ye “tuzluk” olarak gelmemeli.

*

Yani…

Birileri “millet iradesi, millet demokrasisi, milletin kararına saygı ve millet ne derse olur” diyerek ahkâm keserken,

Birileri de millet oyuyla seçilmiş MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan’ın cezaevinde tutulma sebebinin “millet iradesi” mi olduğunu ayna da kendisine sormalı.

*

Bu örnekleri o kadar fazla çoğaltabiliriz ki,

Saymakla bitirmek mümkün olmaz.

Ancak son zamanlarda “Adalet” kelimesini ağızlarına pelesenk eden birilerine de iki çift söz ben söylemek istiyorum;

Adalet;

“Yetim hakkı yedirtmeyiz” sözleriyle çelişmek değil,

Haklıya haklı,

Yanlışa yanlış deyip,

Yeri geldiğinde “özür dilemesini” bilmektir.