Tarihte Bir Türk Yolculuğu

 

TARİHTE BİR TÜRK YOLCULUĞU

Türkmen Beyi tarihteki yerini almıştı,

Türk milleti Bursa'da yeniden şahlanmıştı.

Meydanlarda yürekler yine aynı atmakta,

Besmeleler yan yana bir hatim okumakta.

Edebali rahat, Osman Gazi huzurlu,

Meydanı dolduran nur şehitlerimin nuru.

Ülkücüler akın akın bir araya gelmekteler,

Sanki bin yıllık seferden dönmekteler.

Bunca gönül, bunca yürek el açtılar Allaha,

''KURULUŞTAN'' başka derdi yoktu Billaha.

Zamanı değişse de Türk'ün adı değişmez,

Mertçe boynu kesilir, namertlere eğilmez.

Yüzbinler meydanlarda, körük gibi ciğerler,

Kürsüde ak alınlı Liderini beklerler.

Bu sevda akınlarda at binenle aynıdır,

Bu sevda bu toprağı yurt yapmanın adıdır.

Sen çakır bak Beyim, biz bakıştan bilelim,

Gönlündeki sınır neyse o sınırı çizelim.

Söyle Türkmen Beyi, kime had bildirelim?

Hazırız; vur de vuralım, öl de ölelim.

Bursa'daki fırtına dinmesin, artsın çoğalsın,

Ülkücüler şahlansın, İzmir'de nefes alsın.

Leventlerin torunları denizleri aşarak,

Akıncı'nın torunları karada buluşarak.

Yaşlı, çocuk, genç bayrak alıp koşmakta,

O gün İzmir yeniden bayraklaşmakta.

O gün İzmir sanki bir bayram yeri,

O gün herkes İzmir'de, ilk kurşunun sahibi.

Sabırla beklenen an yaklaşırken,

Bilge Lider, milletiyle kucaklaşırken.

Milyonlarca yüreğin söylediği aynı türkü,

Gönüllerde aynı ülkü, Tanrı korusun Türk'ü.

Tükenmez bir inancın yorulmaz erleriyiz,

''BAYRAK'' aşkı biliriz, Bizler Hasan Tahsin'iz.

İlk kurşun namlumuzda, tetik elde bekleriz,

Zamanını getirmeyin, o tetiği çekeriz.

Sabrımızda Yunus var, bu soyun asaleti,

Öfkemizde Yavuz var, bu soyun celadeti.

''BAYRAK'' için yaşamış, bayrak için ölmüşüz,

Tarihleri yararak, yaza yaza gelmişiz.

''BAYRAKLARI'' ''BAYRAK'' yapan üstündeki kandır,

Sen dalgalan nazlı yar, bu bizlerde imandır.

İzmir'de ''BAYRAK'' olduk, gök kubbeye yayıldık,

''VATAN'' için Adana'ya hep birlikte yol aldık.

Türküleri fasıl fasıl şehirlerde dolandırdık,

Liderin otağında gür sesle sahne aldık.

Adana ayaktadır, bu günü özlemekte,

Çukurova titremekte ve kendine dönmekte.

Gün ayrı, zaman ayrı, saat ayrı çalmakta,

Yürekler Adana'da beş ocağı anmakta.

Yörük Toroslarda hala çadır kurmakta,

Türkmen'in davul sesi yüreklerde vurmakta.

Seyhan'ın, Ceyhan'ın kabaran sularıyız,

Yiğitliğin adı biziz, Peygamberden dualıyız.

O gün Lider Alparslan'dır, bizler onun eriyiz,

O gün Lider Kürşat'tır, bizler adsız bir çeriyiz.

Bir gün atlı, bir gün börklü, bir gün bereliyiz,

Hesapsızız, maziden atiye bu milletin neferiyiz.

Türk'ün mührü olacak bu mübarek yuvada,

Bozkurtlar ''VATAN'' dedi şanlı Çukurova'da.

Türkmen Beyi duy bizi, sözümüzdür bu sana,

Bozkurtların ayakta hep sahiptir ''VATANA''.

Tarihin yükü sende, senin yönün Allah'a,

Demir çarıklarınla var amansız yollara.

Adana'dan Erzurum'a giden çetin yolları,

Bize kolay kılmıştır evliya duaları.

O gün Dadaş bir yaydı, çelikten mi çelikten,

Alparslan'ın selamı var, Ani'den, Malazgirt'ten.

Ülkücüler meydanda bin atlıdan birisiydi,

Türkmen Beyi konuştu, Bilge Kağan gibiydi.

Bey seslendi cihana, hedefimiz ''BİRLİKTİR'',

Bu ''BİRLİK'' ''dildedir'', ''iştedir'', ''fikirdedir''.

Kafalar karışmasın, bu meydan er meydanı,

Bu meydanda yankılanır, hep ''BİRLİK'' duaları.

İhanete, bölücüye aman vermez bu yerler,

Namert olan cümle âlem, bunu böyle bileler.

Terimiz, kanımız helaldir bu vatana,

Ülkücüden geçit yok bu vatanı satana.

''BİRLİKTE'' yürümüştük dün en çetin çağlarda,

Yine ''BİRLİK'' olalım bu amansız yollarda.

Geçmişi bileniz biz, kardeşe kardeş deriz,

Kardeş dediğimizi kimseye yedirmeyiz.

Şehide borcumuzdur, gazimize sözümüz,

Orhun anıtlarında yazar bizim özümüz.

''BİRLİKTEN'' vazgeçmeyin, taç olun başımıza,

''BİRLİKTE'' ağlayalım her daim acınıza.

Sevelim, sevilelim, sonsuz kardeş olalım,

Ver elini Konya'ya, hep ''TÜRKÇE'' konuşalım.

''TÜRKÇE'' dedik, ''TÜRKÇE'' bildik, el salladık Konya'dan,

Sesimize ses geldi, Kars'tan, Ağrı'dan, Van'dan.

Bu dille dua etti Ergani'nin anaları,

Bu dilin duasını hep anladı evlatları.

Bu dilin sahibi var, bak kürsüde konuşan,

Onun bir geçmişi var kürsüde konuşturan.

Size öğüt veriyor anladığınız dilden,

Size el uzatıyor tükenmez sevgisinden.

Kırmayın, kırdırmayın sahip çıkın bu dile,

Geçmişe ''TÜRKÇE'' dedik, gelecekte ''TÜRKÇE'' ile.

Geriye bir git hele asırları aşarak,

Mehmet Beyi bir dinle, Karaman'da dolaşarak.

Kıymetini bilmeli, tarihinde dilinde,

O zaman tadı vardır, bülbülünde gülünde.

Dilini hırpalama, çocuğuna mirastır,

Malın fani, mülkün fani, bir tek dilin esastır.

''TÜRKÇE'' konuş, ''TÜRKÇE'' yaz, ağıtını ''TÜRKÇE'' yak,

''TÜRKÇE'' sevil, ''TÜRKÇE'' sev, gülen göze ''TÜRKÇE'' bak.

Bu dil senin dilindir sonsuz sahip çıkmalısın,

Diline kıyanları put gibi yıkmalısın.

Konya'da ''TÜRKÇE'' dedik, ''TÜRKÇE'' sevdik, ''TÜRKÇE'' bildik,

Yönümüz Elâzığ'a, hiç bitmesin ''KARDEŞLİK''.

Elazığ'da tarihe bir kucak açılmıştı, gönülden beslenen,

Yiğit bir ses vardı, hesapsızca ''KARDEŞLİĞE'' seslenen.

Dedem Korkut bilgeliği vardı kürsüdeki heybetinde,

Yunus Emre tadı vardı gönüllerde sohbetinde.

Bu defa kar yağmamıştı Harput'un başına,

Bu defa ''KARDEŞLİK'' hâkimdi toprağına taşına.

Kürsüdeki, bölene inat toparlayan bir Beydi,

Ülkücüydü; ülkücülük mucize bir şeydi.

''KARDEŞLERİM'' demişti, ''KARDEŞLİĞİ'' bilene,

''KARDEŞLİKTEN'' vazgeçmezdi, bu da böyle biline.

Ovasında ülkücüler bir araya gelmekte,

Tepesinde Arap Baba, Hakka niyaz etmekte.

Allah'ım; bu nurlu kullarını muzaffer kıl dediğinde,

Melekler; âmin diye bu sese ses verdiğinde.

Yolun, bahtın açık olsun Türkmen Beyi ilerle,

Gidiyorsun Fatih ile şimdi aynı hedefe.

Yol uzun, yol çetin meşakkat var diken var,

Sen bu yolu aşarsın, imanın var, ilken var.

Bu sese sınırlar az geldi, yankısı Viyana'dan,

Yürü Beyim yürü, millet yürüyecek arkandan.

Elâzığ'da yeleleri kabarmış kurt gibiydin,

İstanbul'a giderken asla yalnız değilsin.

Güneş yedi tepede bir başka doğmakta,

İstanbul şaha kalkmış, bir Lider ağırlamakta.

Türkmen Beyi, Fatihlere denk bir edeptesin,

Sonsuz aşkla milletini sevmektesin.

Hatim indiren hafızlara güven verensin,

Mukaddes dinimize hizmet edensin.

Sesine ses veren yiğitler ülküdaşındır,

En derinden gelen ses, Ulubatlı Hasan'ındır.

Üç hilalin burçlardaki öksüzlüğü bitecek,

Yeni Ulubatlılar, yeni üç hilaller dikecek.

İstanbul'da gözü olan gözleri dökeceğiz,

Hilali arşa çekip, putları sökeceğiz.

Sultanımız Eyüp'ün huzurunda diyoruz,

Yiğitçe, mertçe aleni söylüyoruz.

Yapacağız; sözümüz söz millete,

Yapacağız; sonu varsa da şehadete.

Ocaklarda edep diyen, ahlak diyen bizleriz,

Biz hesapsız, riyasız çilekeş çerileriz.

Bu sözleri tutacak inanca sahibiz biz,

Yesevi'den dualıdır, yürekli Liderimiz.

Bu gün İstanbul'da ''DEMOKRASİ'' diyoruz,

Siyasete ahlak dedik, öylede gidiyoruz.

Artık Samsun'a doğru kervan yola çıkmakta,

Atatürk'ün ruhunu dualarla anmakta.

Ülkücüler Samsun'da bir çığır açmaktalar,

Asenalar, Bozkurtlar denizi yakmaktalar.

Bu gönül ateşine deniz nasıl dayansın,

Samsun ''KURTULUŞTA'' yeniden sahne alsın.

Denizden mavi gözler bize mi bakıyor ne?

Söyle paşam söyle, bize emrini söyle.

Peygamberden dualı ordunun komutanı,

Her daim Fatihalarla anılmalı, unutulmamalı.

Bağırmakta yanlış yok, duyulsun sesimiz,

Bu yurt bizim yurdumuz, ülke bizim ülkemiz.

''KURTULUŞA'' giderken verdiğimiz canların,

Toprağı ıslatırken döktüğümüz kanların.

Adım adım, damla damla sahibiyiz,

Biz bu cennet vatanın sonsuza dek bekçisiyiz.

Şehidim rahat uyusun, gazim müsterih olsun,

Ülkücüye güvensin, ruhları huzur bulsun.

''KURTULUŞA'' giden yollar iman ile örüldü,

Yedi düvel birleşti, hesapları görüldü.

Geçmişi unutmadık, sadece sabırlıyız,

Geleceğe yürümekte, biz kesin kararlıyız.

Bu gün dünden eksik yok, herkes akıllı olsun,

Sabrımızın sonu var, bu laf akılda kalsın.

Yolumuz Ankara'ya, ''TÜRKİYE'' diyeceğiz,

Son sözümüzü biz orada söyleyeceğiz.

Bu gün Ankara, Türk Milletinin yarınlarına yürüyor,

Bu yürüyüş, asırlar gerisinden görülüyor.

Dedem Korkut yol verdi, Türkmen Beyi haykırdı,

Sesinin yankısı asırlara dayandı.

Kültigin, , Aybars, Afşin neredesiniz?

Sesimi duydunuz mu kimlerlesiniz?

Komutanlar ses verdi, yanınızdayız hepimiz,

Bizlerde meydandayız, birer Ülkü eriyiz.

Gönül nasıl ağrımaz, göze yaş mı dayanır?

Üç bin yıllık şehitler o gün hep meydandadır.

Sultanlar sıra sıra gök kubbede saf tutmakta,

Bu seyranı görmek için bir biriyle yarışmakta.

Lider konuşmakta, nefesler tutulmakta,

''TÜRKİYE'NİN'' üzerinde kara bulutlar dağılmakta.

Türkmen Beyi kollarını kartal gibi açmakta,

Sanki kürsüde Başbuğ Türkeş konuşmakta.

Bu sesleniş cihana Türk'ün bir kudretidir,

Ülkücünün çelik tel gibi bir araya gelmesidir.

Bakışında nasihat var, Liderin bu kürsüde,

Doğru anlaşılsın söylediği her sözü de.

Sağ yanına döndüğünde, Avrupa'ya sözümüz var,

Sol yanına döndüğünde, Asya'da gözümüz var.

Ey dünya Türk'ün sende alacağı var,

Bu alacak bitmez kıyamete kadar.

İRFAN TOPÇU

***

Sizde bu bölümde yazmak isterseniz sitemizin ilkelerine ters düşmeyen yazılarınızı [email protected] mail adresine gönderin sizin adınızla yayınlayalım.

Not: Yazılarınızda isminizi ve kullanılacak mail adresinizi yazmayı unutmayınız.