İlk kez Orta Doğu'da düzenlenen 2022 Dünya Kupası, bölge ülkelerinin başarılarıyla da öne çıkıyor. "Atlas Aslanları" lakabıyla bilinen Fas Milli Takımı'nın yarı finale kadar yükselerek Fransa ile eşleşmesi, tarihi rekabetin futbola taşındığı yorumlarını beraberinde getirdi.

Grup maçlarında Suudi Arabistan ve İran'ın beklenmedik zaferler elde etmesinin ardından Fas da Belçika'ya karşı ilk galibiyetini alarak olumlu sinyaller verdi.

Hırvatistan, Belçika ve Kanada'nın olduğu F grubunu iki galibiyet, bir beraberlikle lider tamamlayan Fas, bu başarısıyla turnuvada gruplardan çıkan tek Arap ülke oldu.

İspanya'ya karşı büyük zafer

Fas, grup aşamasının ardından son 16 turunda kupanın favorilerinden, kuzey komşusu İspanya ile eşleşti. Normal süresi ve uzatma bölümü 0-0 berabere biten maçta Fas, İspanya'yı penaltılarla 3-0 yendi.

Fas'ın bu başarısı ülkede ve Arap dünyasında büyük coşkuyla kutlanırken, penaltılarda zaferi getiren son golün Madrid doğumlu Eşref Hakimi ile gelmesi sosyal medyada yankı buldu.

Atlas Aslanları'nın galibiyeti, 300 bini İspanya vatandaşı olan 1 milyonun üzerinde Faslının yaşadığı İspanya'nın birçok şehrinde sevinç gösterileriyle kutlandı.

Kuzey Afrika'da Fas'ın çeşitli bölgelerini 15. yüzyıldan bu yana sömürge yönetimine alan, Melilla ve Ceuta kentlerinde kontrolü halen elinde tutan İspanya'nın mağlubiyeti, futboldaki zaferin tarihi boyutunu da gündeme taşıdı.

Portekiz zaferi sonrası Faslı futbolcuların kendi değerlerini yansıtmaları takdir topladı

Fas, çeyrek finalde yıldız futbolcu Cristiano Ronaldo'nun forma giydiği Portekiz'le karşılaştı. Bu turda da başarısını sürdüren Fas, Portekiz'i Youssef En Nesyri'nin golüyle 1-0 yenerek adını yarı finale yazdırdı.

Maç sonrasında Faslı futbolcular büyük sevinç yaşarken, Sofiane Boufal'ın galibiyeti annesiyle beraber sahada dans ederek kutlaması sosyal medyada çokça konuşuldu.

Maçın ardından sosyal medya paylaşımında, "Annelerin sevinci dünyaya bedel" yorumunda bulunan Boufal, ülke kültüründe ailenin önemini vurguladı.

Fas'ın kalesini koruyan ve 4 maçtır gol yemeyerek takımın başarısında büyük pay sahibi olan Yassine Bono'nun ise İngilizce, Fransızca ve İspanyolca bilmesine rağmen basın toplantısında Arapça röportaj vermek istemesi dikkati çekti.

Bono’nun bu duruşu, son yıllarda Fransızca etkisini azaltma hususunda çeşitli adımlar atan Fas’ın ülkedeki sömürge izlerini silme çabalarına destek olarak yorumlandı.

Fas'ın İspanya gibi Kuzey Afrika'da sömürge geçmişine sahip Portekiz'i elemesi tarihi Vadisseyl Savaşı'nı da hatırlattı.

Fas'ın Saadi Sultanlığı ve Portekiz Krallığı arasında 1578'de yapılan savaş, Osmanlı Padişahı 3. Murat'ın 10 bin yeniçeri ve 34 sahra topuyla destek verdiği Saadi Sultanlığı'nın zaferiyle sonuçlanmıştı.

Turnuvada Belçika, Kanada, İspanya ve Portekiz'i mağlup eden Atlas Aslanları'nın gol ve galibiyet sonrasında şükür secdesi yapmasının yanı sıra Filistin bayrağı açması da büyük ilgi gördü.

Son şampiyon Fransa ile yarı final

Fas, şimdi, "sömürgeci ülkelere" karşı yeni bir tarihi zafer peşinde. Yarı finalde son Dünya Kupası şampiyonu Fransa ile eşleşen Fas, galip gelerek finalde Arjantin'in rakibi olmayı hedefliyor.

Maç esnasında ve sonrasında çıkabilecek olaylardan endişe eden Fransa, 5 bini başkent Paris’te olmak üzere ülkede 10 bin polis ve jandarma görevlendirdi.

Fas'ı 1912-1956 yıllarında sömürge yönetimine alan Paris yönetiminin Kuzey Afrika bölgesindeki ülkelerle kanlı bir sömürge geçmişi bulunuyor.

Fransa'nın geçen yıl Cezayir, Tunus ve Fas vatandaşlarına yönelik vize kısıtlaması getirmesi bu ülkelerle ilişkilerinde yeniden gerilime neden olmuştu.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un "İslam, dünyanın her yerinde kriz yaşıyor" ve "Fransa'da, cumhuriyetin ortağı olması için İslam'ın yapılandırılması gerekiyor" açıklamaları da İslam dünyasında tepkiyle karşılanmıştı.

Fas futbol takımları Fransa sömürgesine karşı mücadelenin sembolüydü

Fas ulusal hareketlerinin ortaya çıkmaya başladığı 1930’lu yıllarda futbol, ülkenin ulusal ve kültürel kimliğinin korunmasında etkin bir rol oynadı.

Fas’ı 1912’de sömürge topraklarına katan Fransa’nın ülkede etkinliğini sürdüren elitleri, kurdukları spor kulüpleri ve futbol takımlarıyla hem halk nezdinde sömürge güçlerini hissettirmeyi hedefliyor hem de ülkenin kültürel değişimini hızlandırmayı hedefliyordu.

Faslılar tarafından 1930'da kurulan El-Mağrib El-Ribati ve 1938’de lisansı çıkarılan El-Mağrib El-Beydavi takımları ise ülkenin ulusal kimlik ve kültürünü referans alan isimleriyle Fransızların kurduğu kulüplere karşı bağımsızlık mücadelesi döneminde adeta sembol oldular.

Binlerce taraftarı statlara toplayan Fas’ın ulusal kimliğine vurgu yapan takımlar, elde ettikleri her başarı ve attıkları sömürge karşıtı sloganlarla ülkedeki Fransa etkinliğine karşı ses yükseltiyordu.