TBMM'de Fildişi Sahilleri ve Fas ile ilişkilerin güçlendirilmesine dair Kanun tekliflerinin de görüşüldüğü oturumda MHP Grubu adına konuşan MHP Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu; Afrika ile ilişkilerin geliştirilmesinin önemine dikkat çekti.

“Afrika Kıtası ile Türkiye arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi hiç şüphe yok ki; bir gerekliliğin ötesinde tarihi bir sorumluluk olarak da karşımıza çıkmaktadır.” İfadelerini kullanan Osmanağaoğlu; tarihsel temeli oldukça sağlam olan Afrika ile ilişkilerde; en büyük referansımız, hiç şüphe yok ki aziz ecdadın bölgeye vurduğu Türk mührüdür.” dedi.

“Kapılarını açtıkları her millet tarafından sömürülen, insani olarak hor görülen, her türlü psikolojik harekât ve savaş taktiklerinin uygulama sahası haline getirilen, uluslararası hırsların mücadele arenası olan bu yaşlı kıtanın bizi kucaklaması, yaşlı kıtada Türk’ün her zaman beklenen olması da bu yüzdendir.” Diye konuşan Osmanağaoğlu şunları söyledi:

“Diğer ülkelerin aksine; kıtaya ayak basan Türk Devletleri her zaman adaleti ile nam salmış, yükselttiği refah düzeyi ile takdir edilmiş, sağladığı güven ile de imzasını hiç silinmemek üzere gönüllere nakşetmiştir. Zaman zaman bu imzanın üstü konjonktürel gelişmeler sebebiyle tozlanmış olsa da son yıllarda bu tozun ortadan kaldırıldığını görmek elbette sevindiricidir. Kıymetli Büyükelçiliklerimizin samimiyet ve muhabbet eksenli çalışmalarının yanında, TİKA, AFAD, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı, Türkiye Diyanet Vakfı, Anadolu Ajansı, Türk Hava Yolları gibi kurumlarımızın bölgedeki varlıkları da bağların kuvvetlendirilmesinde büyük katkılar sunmaktadır. Hele hele uluslararası sistemin yeni denge arayışları içinde olduğu bir dönemde jeopolitik önemi daha da artan ve kollarını açmış bir şekilde bizleri bekleyen Afrika Ülkelerinin çağrısına cevap vermenin milli bir görev olduğu da inkâr edilemeyecektir. Son yıllarda izlenen kararlı ve Ankara merkezli dış politika sayesinde; Afrika ile aramızda bir engel gibi görünen Akdeniz’in; Afrika ile aramızdaki kopmaz hukukun bir nişanesi haline geldiği görmezden gelinemeyecektir. Özellikle Afrika kıtasının Akdeniz’e, oradan da tüm dünyaya açılan kapısı olan Libya’da sağlanan istikrarın başkahramanı olan ülkemizin, Kuzey Afrika’da da aynı tecrübelerini paylaşmak için hazır olduğu bilinmelidir. Eğer bugün hala bir Afrika ülkesine gidildiğinde duvarda ecdadın simgesi tuğralar asılı duruyorsa, bugün halen bir Afrika ülkesine gidildiğinde yabancı devlet ricali Türkiye’nin inşa ettiği mimari yapıların altında karşılanıyorsa, Türk’e olan muhabbet bitmemiş, Türk’e olan hasret eksilmemiş demektir. Mevlana’nın dediği gibi aradığın seni arayandır. Gönül coğrafyamızda yaşayan dost ve kardeş ülkeler ile aradığımız muhabbet şüphesiz onların da beklediği muhabbettir.