Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘’ Seccadeye ayakkabıyla basmak bir ahlak ve etik ihlalidir. Bu bir kere ayıp. Ayıp.  Başörtüsüne bez parçası diyen Kılıçdaroğlu, seccadeyi de halı parçası yaptı. Gelenek ve göreneklerimizi bilmiyor. Milletimizi tanımıyor. Bu durum bir terbiye ve tedrisat sorunudur’’ ifadelerini kullandı.

MİLLETİMİZİ TANIMIYOR

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu’nun seccadeye ayakkabılarıyla basmasının ayıplı bir davranış olduğunu belirterek, "Kılıçdaroğlu başını koymadığı seccadeye ayakkabısıyla bastı. Ayıp. Başörtüsüne bez parçası diyen Kılıçdaroğlu, seccadeyi de halı parçası yaptı. Gelenek ve göreneklerimizi bilmiyor. Milletimizi tanımıyor" dedi

ÖNÜNÜ GÖREMİYOR

TÜRKGÜN’e verdiği söyleşide birbirinden önemli mesajlar vermeye devam eden MHP Lideri Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun seccadeye ayakkabısıyla basarak fotoğraf çektirmesini değerlendirdi. Bahçeli, “Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmazmış. Çıkmış seccadeyi görmedim, çok üzgünüm demiş. Sen önünü göremiyorsun, bastığın yerin farkında değilsin, bakıyor ama görmüyorsun; üstelik Türkiye’yi kumar ve noter masasından yönetme amacındasın. Geçelim bunları, masal dinleyecek, boş sözlerle avunacak bir saniyemiz yok” diye konuştu.

İNCE'NİN DURUŞU DEĞERLİDİR

BAHÇELİ, Muharrem İnce’ye zillet merkezli, sosyal medya üzerinden itibar suikastı yapıldığını söyledi. İnce-Kılıçdaroğlu ziyaretini yorumlayan Bahçeli şunları söyledi: İki aday arasında ne konuşuldu bilemem, bizi de ilgilendirmez. Ancak şunu da söylemem lazım, “Gel bakalım Muharrem”den, “Güle güle Kemal’e” uzanan çetin ve uzun bir diyaloğun hesaplaşması yaşanıyor. Nefisler mücadele ediyor, egolar çarpışıyor. Sayın İnce’nin Atatürk vurgusu, terör örgütleriyle temas ve diyaloğa kapalı olması anlamlı ve değerlidir. 

DEDİKODUYA BOL BOL VAKTİ OLACAK

KILIÇDAROĞLU’nun eski cumhurbaşkanları Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül'e ziyaretlerini değerlendiren Bahçeli, "14 Mayıs’tan sonra da sık sık eski ve emekli Cumhurbaşkanlarıyla buluşmaya ve dedikoduya bol bol vakti olacak. Biraz sabretmesinde yarar vardır. Bu arada kırmızı ışıkta durmayı ihmal etmesin" tavsiyesinde bulundu. Çer çöple meşgul olmayacaklarını belirten Bahçeli, hangi oyun oynanırsa oynansın, aralarında ayrık otu bulundurmayacaklarını, safları sıklaştıracaklarını ve Kızılelma'ya doğru koşar adımla yürüyeceklerini belirtti.

İP'E SALDIRI SİNSİ BİR TAKTİK

İYİ Parti'nin İstanbul İl Başkanlığına saldırı düzenlendiği iddialarını kurgu olarak nitelendiren Bahçeli, “İYİ Parti Başkanının sık sık müracaat ettiği sinsi bir taktik. İşleri güçleri alavere dalavere. Vakanın inşaat alanında hırsızlık yapan bazı kişileri kaçırmaya yönelik ateş açma durumu olduğu ortaya çıktı. Parti binasına saldırı falan yok. Aklınca tribüne oynuyor, bozuk ve tutarsız cümlelerle gerçekleri saptırıyor. İYİ Parti’nin sonu yaklaşıyor, bunu gördüler. Demirden korkan trene binmez de, sen o trenden ineli çok oldu. Geçmiş olsun” ifadelerini kullandı.

CUMHUR İTTİFAKI TÜRKİYE’DİR

 ZİLLET ittifakının milletimize sunacak hiç bir projesinin olmadığını kaydeden Bahçeli, "Seçime kadar değil Türkiye Yüzyılının çatısını el birliğiyle öresiye kadar, aziz milletimizi medeniyetler ve milletler mücadelesinde üst lige taşıyana kadar biriz, diriyiz, birlikte cumhurun ruh kökü, Cumhuriyet’in sarsılmaz güvencesiyiz. Diyorum ki, Cumhur İttifakı Türkiye’dir. Cumhur İttifakı pazarlıksız, aracısız, hesapsız, hilafsız, hilesiz vatan türbedarı, Türk milletinin has bahçesidir. MHP’nin ve Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır" dedi.

YENİ ANAYASA ŞART

7 Mayıs 2021’de, “Cumhuriyet’in 100. Yılında 100 Maddelik Yeni Anayasa” teklifini kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatan Bahçeli, “Eğer istikbalin yol haritasını çizeceksek; herkesi kucaklayacak bir köprü kuracaksak yeni bir anayasadan başka bir seçenek kalmamıştır. Biz hazırız. Ezbere konuşmuyoruz.  Herkes yeni anayasadan bahsediyor. Ancak Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’ndan başka da hazırlıklı hiçbir siyasi zihniyet ortalıkta görünmüyor. Kendine güvenen varsa çıksın meydana, bu işi geniş çaplı bir mutabakatla bitirelim” çağrısı yaptı.

TÜRKGÜN: Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun seccadeye ayakkabıyla basarak çektirdiği fotoğrafı çok konuşuldu. Siz de yadırgadınız mı?

DEVLET BAHÇELİ: Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmazmış.  Seccadeye ayakkabıyla basmak bir ahlak ve etik ihlalidir. Başını koymadığı seccadeye ayakkabısıyla bastı. Ayıp.  Başörtüsüne bez parçası diyen Kılıçdaroğlu, seccadeyi de halı parçası yaptı. Gelenek ve göreneklerimizi bilmiyor. Milletimizi tanımıyor. Bu durum bir terbiye ve tedrisat sorunudur.  Milletimizin manevi ilke ve esaslarına aykırıdır. Anadolu’da herhangi bir eve gidip bakınız, seccadeye hiç ayakkabıyla basan görebilir misiniz?  Sonra çıkmış seccadeyi görmedim, çok üzgünüm demiş.  Sen önünü göremiyorsun, bastığın yerin farkında değilsin, bakıyor ama görmüyorsun; üstelik Türkiye’yi kumar ve noter masasından yönetme amacındasın.  Geçelim bunları, masal dinleyecek, boş sözlerle avunacak bir saniyemiz yok. Merhum Ziya Paşa’nın dediği gibi: "İnsanın aynası iştir, lafa bakılmaz. Bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür."

TÜRKGÜN: Peki bir diğer Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ile Kılıçdaroğlu’nun görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

DEVLET BAHÇELİ: Sayın İnce’ye haksızlık yapılıyor, sosyal medyadan itibar suikastları seriye bağlanmış.  İki aday arasında ne konuşuldu bilemem, bizi de ilgilendirmez.  Ancak şunu da söylemem lazım, “gel bakalım Muharrem’den güle güle Kemal’e” uzanan çetin ve uzun bir diyaloğun hesaplaşması yaşanıyor.  Nefisler mücadele ediyor, egolar çarpışıyor, intikam çığlıkları atılıyor.  Sayın İnce’yle Sayın Kılıçdaroğlu’nun arasındaki ilişki onların kendi meselesi, biz önümüze ve kendi gündemimize kilitlenmiş vaziyetteyiz.

TÜRKGÜN: Sayın İnce’nin eleştirileri ağır ama.

DEVLET BAHÇELİ: Karşılıklı eleştiriler olur. Normaldir.  Sayın İnce’nin Atatürk vurgusu, terör örgütleriyle temas ve diyaloğa kapalı olması anlamlı ve değerlidir.  Bu kapsamda CHP’yi inceden inceye iğneliyor. Kılıçdaroğlu’nun, eski arkadaşı İnce’nin bu duruşunu örnek alması lazımdır. Doğrusu da budur. 

Hezeyan, hezimet ve hüsran içindeler

TÜRKGÜN: İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik saldırı iddiasına nasıl bakıyorsunuz?

DEVLET BAHÇELİ: Hep aynı kurgu. Ne zaman sıkışsalar gündem değiştirmeye çalışıyorlar. İYİ Parti Başkanının en sevdiği, sık sık müracaat ettiği sinsi bir taktik. Saraçhane tiyatrosunun başrol oyuncusu yeniden sahneye çıkmış. İşleri güçleri dümen düzen, alavere dalavere. Başka bildikleri bir şey yok. Geçmişte arabasının kurşunlandığını söyledi, gene demirden korkan trene binmez dedi. Sonuçta tezgah olduğu anlaşıldı.  İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’na isabet eden kurşunu atan şahıs 7 saat içinde tespit edildi. Vakanın inşaat alanında hırsızlık yapan bazı kişileri kaçırmaya yönelik ateş açma durumu olduğu ortaya çıktı.  Yani parti binasına saldırı falan yok. Yalan.  Hırsızlara açılan ateş sırasında kurşunlar parti binasına isabet etmiş.  Fail olarak gösterilen kişi de, ruhsatlı silah sahibi bir inşaat bekçisi. İYİ Parti Başkanı gene olayın arka planı netleşmeden demirden korkan trene binmez deyip Cumhurbaşkanımızı ve hükümeti suçladı. Aklınca tribüne oynuyor, bozuk ve tutarsız cümlelerle gerçekleri saptırıyor. Zira uzmanlık alanı bu.  Hezeyan, hezimet ve hüsran içindeler. İstismarda ustalaşmışlar. Mağduriyet pozu vermeye çok hevesliler. Fakat gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu var.  İYİ Parti’nin sonu yaklaşıyor, bunu gördüler. Bu yüzden telaşlandılar, her ihtimalden, her kuşkulu ortamdan istifadeye çalışıyorlar. Ancak millet bunu yemez, yutmaz.  İYİ Parti Başkanı’nın derhal özür dilemesi lazım. İyice azıttı.  Anlaşılan tehdit altında. Tam kestiremediğimiz çok vahim bir diyet borcu olduğu kanaatindeyim, belli ki taksit taksit onu ödüyor.  Şu mübarek günlerde yalan söyleyenlerin hiçbir sözüne, hiçbir siyasi teklifine itibar edilemez. Demirden korkan trene binmez de, sen o trenden ineli çok oldu. Geçmiş olsun.

14 Mayıs’tan bol bol dedikoduya vakit bulacak

TÜRKGÜN: Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu eski Cumhurbaşkanları Ahmet Necdet Sezer ile Abdullah Gül’ü sırasıyla ziyaret etti. Bu ziyaretleri nasıl yorumluyorsunuz?

DEVLET BAHÇELİ: Yorumlamaya ne gerek var, buna niye kafa yoralım? Varsınlar görüşsünler, hatta hiç ayrılmasınlar. Bu kişilerle siyasi gelecek planı yapan Kılıçdaroğlu’nun sonu ve alacağı sonuç ağır bir mağlubiyettir. Siyasetten silineceği günler yaklaşıyor.  Beraberinde diğerlerini de uçurumun dibine çekiyor. Ne diyeyim, layığını bulsunlar.  Kılıçdaroğlu’nun 14 Mayıs’tan sonra da sık sık eski ve emekli Cumhurbaşkanlarıyla buluşmaya ve dedikoduya bol bol vakti olacak. Biraz sabretmesinde yarar vardır.

TÜRKGÜN: Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Kılıçdaroğlu’na destek açıklaması yaptı.

DEVLET BAHÇELİ: Yapsın, tavsiyem aktif olarak da çalışsın. Bu arada kırmızı ışıkta durmayı ihmal etmesin.

Kızılelmaya doğru koşar adım yürüyeceğiz

TÜRKGÜN: Efendim 14 Mayıs seçimlerinden beklentiniz nedir?

DEVLET BAHÇELİ: İnsan odaklı siyasetimizle her vatandaşımızın elinden tutup kutlu ve mutlu bir geleceğe taşıma amacımız hiçbir müflis siyaset anlayışıyla mukayese edilemeyecek kadar zinde ve zirvededir. Bizim sevdamız Türkiye’dir. Bizim mensubiyet onurumuz Türk milletidir. Vakit kaybedemeyiz, çer çöple meşgul olamayız. Önce ülkem diyoruz. Aziz milletim sıra sende diyerek sesleniyoruz. Tatbik ve temin ettiğimiz siyasetimizi seçim gününe kadar depremde hayatlarını kaybetmiş insanlarımızın ruhlarını muazzep etmeyecek ölçüde sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz. “Bugüne İstikrar, Yarına Huzur” anlayışına refakat eden “Hep Birlikte Başarma” kararlığıyla duruşumuzu koruyoruz. “Milli Birlik ve Kardeşlikle Hep Birlikte Yaşama” amacındayız. Felaketlerin derin hasarlarını tamir etmek, kayıplarımızın ızdırap veren izlerini silmek maksadıyla “Yeni Yüzyılda Yeni Bir Hayat ve Yeni Türkiye”yi “Hep Birlikte Kurma” seferberliği içindeyiz. “Devlet Milletiyle” el elle vermiş, “Her Şeyden Önce Türkiye” ahlak ve erdemi öne çıkmıştır. Gaye ve gayretimiz de budur. “Önce Ülkem ve Milletim” kavrayışı hayata, hadiselere ve siyasete bakışımızın an fikridir. Bizim nazarımızda 85 milyon Türk vatandaşı büyük Türkiye’nin iftihar, itibar ve irade burcudur. Kim hangi oyunu oynarsa oynasın, kim hangi tuzağı kurarsa kursun, ayrılmayacağız, ayrışmayacağız, aramızda ayrık otu barındırmayacağız, bihakkın saflarımızı sıkı tutacağız, el ele, gönül gönülle Kızılelmaya doğru koşar adım yürüyeceğiz.

Cumhur İttifakı Türkiye’dir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sorumuzun devamında önemli vurgulamalar yapamaya deva etti. MHP Lideri Bahçeli, ‘’Karşımızdaki çürük ittifakın tek bildiği, tek söylediği “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”e geri dönmektir. Bunun dışında ne bir projeden, ne takdire layık bir hedeften, ne de sadra şifa politik ve ekonomik bir tekliften bahsettiklerini duyan, gören, şahit olan bugüne kadar çıkmamıştır. Seçime kadar değil Türkiye Yüzyılının çatısını el birliğiyle öresiye kadar, aziz milletimizi medeniyetler ve milletler mücadelesinde üst lige taşıyana kadar biriz, diriyiz, birlikte cumhurun ruh kökü, Cumhuriyet’in sarsılmaz güvencesiyiz. Diyorum ki, Cumhur İttifakı Türkiye’dir. Cumhur İttifakı pazarlıksız, aracısız, hesapsız, hilafsız, hilesiz vatan türbedarı, Türk milletinin has bahçesidir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Birinci hedefimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci döneminde de çok yüksek bir oy oranıyla seçilmesi, başarılı çalışmalarına ara vermeden devam etmesidir. İkinci hedefimiz, Milliyetçi Hareket Partisi’nin milletvekili sayısıyla siyasal destek seviyesini ençoklaştırmak ve hakkımızı milli iradenin oluruyla almaktır. Nihai arzumuz, Cumhur İttifakı’nın TBMM’de çok güçlü bir temsil imkanına kavuşmasıdır. Ülkemizin geleceği buna bağlıdır. Varoluş haklarımızın savunulması için Cumhur kaderine sahip çıkmalıdır. Türkiye’mize geniş katılımlı, kapsayıcı, demokratik nitelikli, milletimizin özlemlerini yansıtan, devlet ve millet dengesini titizlikle kuran bir anayasa kazandırabilmek için Cumhur İttifakı olarak TBMM’de nitelikli çoğunluğa ulaşmamız mecburiyet, parlak bir gelecek için de mükellefiyettir. Bunu birlikte yapacağız, elbette başaracağız. Türkiye Cumhuriyeti’ni hak ettiği yüksek mevkie çıkaracağız’’ dedi.

Seçimden sonra Yeni Anayasa vurgusu

TÜRKGÜN: Sizin Cumhuriyet’in 100’üncü yıldönümü anısına 100 maddelik yeni bir anayasa teklifiniz de vardı.

DEVLET BAHÇELİ: 18 Mart 2021 tarihinde gerçekleşen 13’üncü Olağan Büyük Kurultayımızda milletimle paylaştığım beş stratejik hedeften birisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli’ne sahip çıkmak, ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına hizmet etmekti.  Bir başka stratejik hedef olarak da; sivil, geniş katılımlı, herkesi kapsayan, yeni yönetim sisteminin ruhuna ve dokusuna müzahir yeni bir anayasa hazırlığını gündeme taşımıştım. Demiştim ki, “Milliyetçi Hareket Partisi bu kapsamda gerekli çalışmalarını sürdürmektedir ve önümüzdeki birkaç ay içinde hazırlıklarımız Allah’ın izniyle tamamlanacaktır.” Bu sözümüzü tuttuk. 7 Mayıs 2021 tarihinde bir basın toplantısıyla “Cumhuriyet’in 100. Yılında 100 Maddelik Yeni Anayasa” teklifimizi kamuoyuyla paylaştık. İnancım şudur: “Cumhuriyet’in 100. yılında yeni anayasa yapmak, yeni bir toplum sözleşmesini milletimize kazandırmak bir tercihten öte tarihi, ahlaki ve milli bir sorumluluktur.” Eğer istikbalin yol haritasını çizeceksek; ruh kökümüzü yansıtan, yalnızca bize özgü, bizi anlatan, geçmişle gelecek arasında herkesi kucaklayacak bir köprü kuracaksak yeni bir anayasadan başka bir seçenek kalmamıştır. Bu anayasa teklifimiz önümüzdeki yüzyılın demokratik meşalesi, milletimizin geleceği inşa ve ihya hamlesi olmalıdır. Her şeyden önce bu çağın insan hakları, devlet düzeni, demokrasi kazanımları ve hukuk anlayışına muvafık yeni bir anayasa yapmak, Türkiye’nin “21’inci Yüzyılda Lider Ülke” gayesine muazzam bir hizmettir. Biz hazırız. Ezbere konuşmuyoruz.  14 Mayıs’tan sonra yeni bir anayasayı milletimize ve ülkemize kazandıralım istiyoruz. Herkes yeni anayasadan bahsediyor, bu alandaki akut ihtiyaca vurgu yapıyor.  Ancak Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’ndan başka da hazırlıklı hiçbir siyasi zihniyet ortalıkta görünmüyor. Kaçak güreşmeye gerek yok.  Bahane üretmeye gerek yok.  Kendine güvenen varsa çıksın meydana, bu işi geniş çaplı bir mutabakatla bitirelim. 

 “Türk Kuşağı: Türkiye’nin Büyük Staretijisi’dir.”

TÜRKGÜN: Başka vizyon çalışmalarınız da gündeme gelmişti.

DEVLET BAHÇELİ: Doğrudur. Mesela “İnsanlığın Huzuru Projesi”ni düşünce aşamasından proje kalıbına döktük. Bu çalışma bir vizyon çalışmasıdır ve insanlığı çevrelemektedir.  Huzurdan başka ne isteyebiliriz ki? Amacımız huzurlu, hür, haysiyetli, gelişmiş, bağımsız, zenginleşmiş, rahat ve refah içinde yükselmiş bir Türkiye’dir.  Bunu başaracak inanç, irade, kadro, donanım, feragat ve fedakarlık ruhu Milliyetçi Hareket Partisi’nde ve Cumhur İttifakı’nda vardır. Bir başka çalışmamız “Sınır Aşan Göçler” konusudur.  Bu hususta ilk harekete geçen Milliyetçi Hareket Partisi’dir ve politik hedeflerimiz nettir.  Düzensiz göçe karşıyız, Suriyeli sığınmacıların da gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde ülkelerine dönmelerinden yanayız ve biz bunun siyasi ve hukuki alt yapısıyla birlikte eylem planını hazırladık. Diğer yandan, “Ekonomik Büyüme, Sosyal Gelişme ve Milli Bütünleşme sacayağında GELECEĞİN EKONOMİ VİZYONU’nu tamamladık ve yol haritamızı belirledik. Dış politikadaki vizyon çalışmamız da “Türk Kuşağı: Türkiye’nin Büyük Staretijisi’dir.” Bu çalışmalarda zamanlarını ayırıp çok ciddi emekler veren, alanlarında parmakla gösterilen muhterem hocalarımıza ve gönül insanlarımıza teşekkürü bir borç bilirim. Kısaca söylemek istiyorum ki, Milliyetçi Hareket Partisi’nin her soruna, her soruya verilecek bir cevabı, paylaşılacak bir çözüm reçetesi vardır ve hazırdır.

TÜRKGÜN: Yüksek Seçim Kurulu, birleşik seçim pusulasında Cumhurbaşkanı adaylarının yerini kurayla belirledi.

DEVLET BAHÇELİ: Evet bir numarada Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bulunuyor.  Bunun hayırlı gelişmelere vesile olacağı kanaatindeyim. “Bir diyorum, 14 Mayıs’ta ileri” çağrımı tekrarlıyorum.