MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Henüz mahkeme kararı açıklanmadan halkı Saraçhane'ye davet eden Belediye Başkanı, sonuç açıklanmadan apar topar yola koyulan İP Başkanı, altılı masaya Saraçhane dayatması yapmak ve Kılıçdaroğlu'na operasyon çekmek için harekete geçmişlerdir." dedi.

Devlet Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar:

Başı Toroslar kadar dik, gönlü Mavi Vatan kadar engin Mersin’i ve Mersinli kardeşlerimi gönülden selamlıyorum.

Gerek bu alanda toplanmış, gerekse de yurdumun dört bir köşesinde hayat mücadelesi veren kardeşlerimizi hasretle kucaklıyorum.

Buradan Akdeniz’i, Anamur’u, Aydıncık’ı, Bozyazı’yı, Çamlıyayla’yı, Erdemli’yi, Gülnar’ı, Mezitli’yi, Mut’u, Silifke’yi, Tarsus’u, Toroslar’ı, Yenişehir’i hürmetle selamlıyorum.

Mersin’de yaşayan; kökeni, mezhebi, inancı ne olursa olsun her vatan evladına esenlik, huzur ve selamet dileklerimi özellikle iletiyorum.

2022’yi uğurlayıp umutlarla karşılayacağımız 2023 yılına çok az bir zaman kaldı.

Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümü için geri sayım artık başladı.

2023 sandık yılıdır, millet iradesinin bir kez daha tecelli edeceği demokrasi yılıdır.

Soruyorum sizlere;

√ 2023 yılına hazır mısınız? (Evet)

√ 2023 yılında yeni bir Türk mucizesine var mısınız? (Evet)

√ 2023 yılında Türkiye’nin yükselişine destek olacak mısınız? (Evet)

Allah’ın izni, sizlerin teveccühüyle önümüzdeki yıl çılgın Türklerin yeni bir şahlanış dönemi yaşanacaktır.

Nitekim verdiğiniz cevaplar buna işaret etmektedir.

Hiç kimse boşuna hayal kurmasın, hiç kimse boş yere hevese kapılmasın.

Türkiye zillete düşerek ziyan olmayacak, aciz ve zayıf hale gerilemeyecektir.

Mersin böylesi bir hezimete muhakkak karşı duracaktır.

Milli birlik ve kardeşlik ruhu ayağa kalkıp istikbaline sahip çıkacaktır.

Rabbim’den niyazım himayesini ve rahmetini üzerimizden esirgememesi, bizleri mahcup etmemesidir.

Bu meydanda bizlere daha iyisini yapma şevki aşılayan, mücadelemize destek sağlayan siz değerli kardeşlerimize, buraya kadar gelemese de gözü, kulağı ve duası bizimle olan muhterem vatandaşlarımıza en iyi dileklerimi sunuyorum.

Açık hava toplantımızın düzenlenmesinde, tertibinde ve temininde emeği geçen parti teşkilatlarımızın değerli yöneticilerine ve tüm dava arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

“2023’e Doğru: Aday Belli, Karar Net” temalı bugünkü toplantımıza katılan Mersinli kardeşlerimizin yanı sıra, teşkilatlarımızı temsilen buraya teşrif eden Adanalı kardeşlerimize, Antalyalı kardeşlerimize, Hataylı kardeşlerimize, Osmaniyeli kardeşlerimize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.

Aziz Vatandaşlarım,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Milletlerin tarihinde kritik ve stratejik dönüm noktaları vardır.

Söz konusu mühim dönüm noktaları milli ve tarihi hedeflerin güncellenip yeni bir güçle serpilmesinin fırsat kapısıdır.

Biz bu kapıyı ardına kadar açıp önümüze çıkacak altın fırsatları yakalamak istiyoruz.

Kaldı ki hakkımızın, hukukumuzun ve parlak hedeflerimizin peşindeyiz.

Haysiyetli ve huzurlu bir hayatı tahkim ve tesis gayretindeyiz.

Zamanın gerisine düşemeyiz.

Gelişmelere sahne arkasından bakamayız.

Hayatın ve hadiselerin akışını uzaktan seyredemeyiz.

Atıl, etkisiz, edilgen, pasif, güdümlü, başı eğik, sesi çıkmayan, eline vurulup ekmeği alınan bir pısırıklığa tahammül edemeyiz.

Şartlar mecbur bırakmadıkça ya hep ya hiç de diyemeyiz.

Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünü Türk ve Türkiye Yüzyılının cümle kapısı olarak görüyoruz.

Kendimize güveniyor, aziz milletimize gönülden inanıyoruz.

Türkiye’yi, üzerinde hesapların yapıldığı, oyunların kurgulandığı müdahale edilir ülke olmaktan çekip çıkarmak istiyoruz.

Elbette bu süreç meşakkatlidir, zorludur, insanüstü emek ve fedakârlık gerektirecektir.

Aynı zamanda bu süreç, milletinin sevinciyle sevinen, üzüntüsüyle üzülen, bunun yanında milli ve manevi değerlerle bütünleşip tek nefes olan inanmış yüreklere ve yürekli duruşlara ihtiyaç duyacaktır.

Hamd olsun bu yürek Milliyetçi Hareket Partisi’nde ziyadesiyle vardır.

Hamd olsun bu yürekli duruş Cumhur İttifakı’nda mevcuttur.

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve Türk vatanını kurtaran Kuvayı Milliye ruhu, Milli Mücadele şuuru bir nevi dönemin Cumhur İttifakı’ydı.

Zira Cumhur İttifakı Türk milletinin ta kendisi, özlemlerinin ve özgüveninin taşıyıcısıdır.

Bu ittifak, ihanetlere karşı her zaman sur örmüş, set çekmiş, baraj olmuştur.

Bu ittifak, işgal ve istila girişimlerinin karşısında yer almış, her kalkışmaya canla, başla, kahramanca direniş göstermiş, bundan sonra da gösteremeye aynı kararlılıkla devam edecektir.

Cumhuriyet’in kurucu felsefesi, muasır ve müreffeh bir gelecek fikriyatı Cumhur İttifakı’nın kurşungeçirmez, taviz ve teslim olmaz iradesine emanettir.

Tevarüs ve tebarüz edilen kutlu emanet zayi edilmeyecek, zillet masalarında meze yapılmasına göz yumulmayacaktır.

Bizim güvencemiz Mersin’dir, gücümüz Toroslar kadar heybetlidir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk demişti ki:

“Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki, bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.”

Allah’a çok şükür dumanımız her yerden tütüyor.

Dualarımız, dileklerimiz ve dirayetimiz vatanın her yöresinden dalga dalga yükseliyor.

Kardeşlik bağlarımız kırılmadan, vatan sevdamız küllenmeden, millet varlığımız küflenmeden, yöresi ve kökeni ne olursa olsun 85 milyon Türk vatandaşı al bayrağın altında bir olmayı kaderi görmekten vazgeçmeden ne bir infaz hükmü, ne bir linç hücresi, ne de bir yenilgi hüznü bizim semtimize dahi yanaşamayacaktır.

Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünde, 1923’ün anıları tazelenecek, bu suretle geçmiş gelecekle eklemlenecektir.

100 yıl evvel kurtuluşumuzun mukavemeti Cumhuriyet’in mukadderatıyla birleşmişti.

2023’te de Lider Ülke Türkiye’nin müjdesi Cumhuriyet’in müstesna kazanımlarıyla bu defa sadırdan sahaya, kuvveden fiile, fikirden eyleme, tefekkür alanından tatbik safhasına geçecektir.

İnancımız budur, irademiz budur, gayemiz ve gayretimiz de bu kutlu amaca yöneliktir.

Bu nedenle durmayacağız, en ufak durgunluk emaresi göstermeyeceğiz.

Şimdi siz söyleyiniz, şu sorularıma verdiğiniz cevaplarla mühürlü kalplere, muzır niyetlere, muşamba yüzlere, mumyalaşmış siyasetçilere Mersin’in iradesini açık açık gösteriniz:

√ Lider Ülke Türkiye hedefine destek olacak mısınız? (Evet)

√ Türk ve Türkiye Yüzyılına omuz ve olur verecek misiniz? (Evet)

√ Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünü cumhurun zaferiyle süsleyecek misiniz? (Evet)

√ Sandık günü geldiğinde milletine, ülkesine, ülkülerine bağlı ve sevdalı Milliyetçi Hareket Partisi’ne, Cumhur İttifakı’na evet diyecek misiniz? (Evet)

Ne mutlu bizlere, bu evetleriniz önümüzü açıyor, gücümüzü daha da kökleştiriyor.

Mersin ayaktaysa, suyu tersine çevirmek için çırpınan siyasi güruhun alayı nefessiz kalır.

Mersin varsa ve tamam diyorsa yolumuza taş koymak için pusu kuranların hepsi sukutu hayale uğrar.

Bütün hissiyatımla ifade ediyorum ki, birlikte atacağımız her adım;

Daha mutlu, daha huzurlu, daha güvenli bir Türkiye’ye doğru yol alıştır.

Daha müreffeh, daha zengin, daha kaygısız bir hayata yöneliştir.

Daha adil, daha hakkaniyetli, daha paylaşımcı bir döneme başlangıçtır.

Bizim siyasetimiz, korkaklara karşı cesurların direncidir.

Bu siyasetimiz, ahlaksızlığa karşı namus timsallerinin direğidir.

Duruşumuz, talana ve yalana karşı faziletin duruşudur.

Duruşumuz, hainlere, eli kanlı teröristlere, zillete düşenlere, iç ve dış işgal cephesine karşı korku tanımayan bir duruştur.

Mücadelemiz, en samimi ve saf duygularla mukaddesatımıza sahip çıkanların irfanlı ve inançlı mücadele kararlılığıdır.

Her vatandaşıma çağrımdır, gelin bu haklı mücadeleye siz de dahil olun.

Gelin bu tarihi görevde sizin de payınız olsun.

Hainlere, arsızlara, namussuzlara,

Tefecilere, tezgâhçılara, sömürge teşrifatçılarına,

Yağmacılara, düzenbazlara, istismarcılara, inkarcılara,

İşbirlikçilere, soysuzlara, ruhunu satmış namertlere karşı bir olalım, diri olalım, el ele verip hep birlikte Türkiye gibi duralım.

Kızılelma ülküsüyle kenetlenelim.

2023 bu söylediklerimin hepsi için bir kader ve karar yılıdır.

2023 yılında tarihi bir seçim yapacağız.

Hem Cumhurbaşkanı seçeceğiz, hem de 28’inci Dönem TBMM’ni belirleyeceğiz.

Artık bütün yollar 2023 seçimlerine açılmaktadır.

Vakit anbean yaklaşmakta, çember günbegün daralmaktadır.

Bizim adayımız belli, kararımız nettir.

Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Hedefimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açık ara farkla tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesi, TBMM’de milletvekili sayısı ve siyasal destek itibariyle çok güçlü bir Milliyetçi Hareket Partisi grubunun ve Cumhur İttifakı’nın tezahür etmesidir.

Samimi ve kesintisiz mücadelemizin gayesi bu amaçlara ulaşmaktır.

Soruyorum sizlere;

√ Bu hedeflere birlikte yürümeye kararlı mısınız? (Evet)

√ Bize destek olacak mısınız? (Evet)

√ Üç hilalin yanında duracak mısınız? (Evet)

√ Beraber miyiz? Birlikte miyiz? Bizimle misiniz? (Evet)

Bu evetler milli iradenin seslenişi, istikbalin müjdesidir.

Bu evetler zilletin kabusu, Türk milletinin zalimlere restidir.

Tekrar soruyorum:

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında mısınız? (Evet)

√ Milliyetçi Hareket Partisi’nin yanında mısınız? (Evet)

√ Cumhur İttifakı’nın yanında mısınız? (Evet)

√ Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle devam diyor musunuz? (Evet)

√ Söz veriyor musunuz? (Evet)

Mersin kararını vermiş, adayını netleştirmiş, işi bitirip seçim gününü beklemeye koyulmuştur.

Mersin’den zillete destek çıkmaz.

Yolundan dönenlere, davasından cayanlara, çıkarlarına esir düşenlere, dünüyle bugünü arasında uçurum olanlara Mersin izin vermez, prim vermez, icazet vermez, geçit vermez, inancım odur ki asla da vermeyecektir.

Allah hepinizden bin defa razı olsun diyorum.

Birlikte çok daha güçlü olduğumuzu haykırıyorum.

Ayırmadan, ayrışmadan, ayrı düşmeden hedeflerimize ulaşacağız.

Elbette yapacağız, her birlikte başaracağız.

Devlete istikrar, millete huzur getireceğiz.

Elbette yapacağız, hep birlikte sağlayacağız.

Cumhurun seçimi demek milletin zaferi demektir. Her zaman bunu savunacağız.

İstiklale tutkunuz, istikbale hazırız. Lider Ülke Türkiye için her zorluğu aşmaya azimliyiz.

Ülkemize sadakat, ülkümüze yemin diyoruz.

Ülkümüz uğruna, ülkemiz hayrına hiçbir fedakârlıktan kaçınmama amacındayız.

Yeniden soruyorum sizlere;

√ Cumhurun iradesini sandıkta gösterecek misiniz? (Evet)

√ Şartlar ne olursa olsun sandığa gidecek misiniz? (Evet)

√ Bizimle yürüyecek misiniz? (Evet)

√ Zalimlere, hainlere, teröristlere, Türkiye düşmanlarına, emperyalizmin maşalarına, yabancıların içimizdeki ajanlarına karşı aynı safta mıyız? Aynı mevzide miyiz? Aynı cephede miyiz? (Evet)

√ Cumhur İttifakı’nın başarısı için tamam diyor musunuz? (Evet)

İşte meydan, işte irade, işte asalet, işte hamiyet.

21 Mart 1921 ile 1 Nisan 1921 tarihleri arasında yapılan İkinci İnönü Savaşı devam ediyorken, Ankara’da çıkan Hakimiyet-i Milliye Gazetesi'nde Merhum Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un şu hayranlık uyandıran şiiri yayımlanmıştı:

Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.

Bu yol Hak yoludur, dönme bilmez yürürüz!

Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,

Meğerki harbe giden son nefer şehit olsun.

Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,

Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,

Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar,

Taşıp da kaplasa afakı bir kızıl sarsa,

Değil mi cephemizin sinesinde iman bir,

Sevinmek bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;

Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,

Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!

Yüreklerimizin atışı topludur.

Yürüyüş istikametimiz dosdoğrudur.

İman dolu kalbimizle, sağlam karakterimizle, sağduyulu tavrımızla her biri rehin edilip zincirlenmiş siyasetçilere tahammülümüz hiç yoktur.

Türkiye’yi yenemeyecekler.

Türk milletini geçemeyecekler.

Ne yaparlarsa yapsınlar zilletin fermanını kabul ettiremeyecekler.

Değerli Vatandaşlarım,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

İktidar her rejim ve yönetim sisteminde vardır ve hakimdir.

Muhalefet ise yalnızca demokratik sistemlerin ana ögesi ve vazgeçilmez unsurudur.

Türkiye’de muhalefet kıtlığı ve kısırlığı maalesef ileri düzeydedir.

Bu yüzden Türk siyaseti yaprak dökmektedir.

Bu sebeple Türk siyaseti kurumuş toprak gibidir.

Demokrasi standartları bizzat muhalefet partileri eliyle düşürülmektedir.

Demagoji, demokrasiyi örselemekte ve öğütmektedir.

Çünkü muhalefet partileri ekseriyetle zillettedir, köksüz ve kimliksizdir.

Siyasi ikballerini ülke çıkarlarının üzerinde gören bir siyasi zihniyetin inandırıcılığı olamaz, itibarı olamaz, ilkesi olamaz, ikna edici hiçbir yanı da olamayacaktır.

İktidara muhalefet etmekle ülkeye muhalefet etmek başkadır.

Türkiye’nin belki de en göze çarpan talihsizliği, siyaseti akıl ve ahlak çemberi dışına taşıran, milli ve manevi değerlerle zıtlaşan muhalefet partilerinin varlığıdır.

Zillet ittifakı siyasi canlılığını kural ihlalleriyle, kumandalı iradesiyle, kutuplaşma taktikleriyle sürdürmektedir.

Yalan derseniz bunların dilindedir.

Yozlaşma derseniz bunların dimağındadır.

İftira ve asılsız itham derseniz bunların alametifarikasıdır.

Nerede bir yara varsa, zillet ittifakı orayı daha da deşmek ve derinleştirmek için faaliyete geçmektedir.

Nerede bir husumet ve huşunet akıntısı görülüyorsa, zillet ittifakı orada rol kapmak için devreye girmektedir.

Zillet ittifakı oyun içinde oyundur.

Zillet ittifakı yalan rüzgarı, dedikodu yatağıdır.

Bu ittifakı oluşturan proje partilerinin tek gayesi Türkiye’nin ilerleyişini durdurmak, önünü kesmek, yükseliş seferberliğini tartışmaya açmaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi ve altılı masa tamamıyla yabancıların güdümündedir.

Özellikle müstevlilerin eline avucuna düşen bir CHP gerçeği ibret levhası halinde karşımızdadır.

Milyon dolarlar ödeyerek görevlendirilmiş ücretli ve ithal danışmanlara bel bağlayacak kadar geleneğinden ve siyasi gerçeklerinden kopmuş bir partinin milletimizin yanında olması imkansızdır.

Kılıçdaroğlu pusulayı kaybetmiş, istikameti şaşmış, yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişmiştir.

Türkiye’ye ABD’den ve İngiltere’den bakan, milletimizin hassasiyetleriyle bütünüyle ters düşen Kılıçdaroğlu’nun kiralık akıl hocaları Atatürk’ün partisinin kılavuz kaptanı haline gelmiştir.

Bu nahoş manzara kokuşmuş bir siyasetin özetidir.

Bu çirkin manzara sömürgeleşmiş bir partinin içler acısı öyküsüdür.

Parayla danışmanlık alanlar, yarın parayla da her değerini satacaktır.

Bu haliyle CHP’nin 3 Aralık 2022 tarihindeki sözde vizyon toplantısı teslimiyetçiliğin vitrini, köhneliğin viranıdır.

Vizyon diye açıklanan ne varsa milletimize uzak ve yabancı, milli hayatın gerçekleriyle de bağlantısız ve uyumsuzdur.

CHP’nin ekonomi vizyonu diye bir şey yoktur.

Zira bu partinin misyonu Türkiye’nin yıkımı ve dağılması, vizyonu da emperyalizmin siyasi devre mülkü olmaktır.

Kılıçdaroğlu, vizyon diye isimlendirilen sahne gösterisinde küçülmeyi ve gülünç durumlara düşmeyi normal karşılayacak ölçüde denge ve özdenetim kaybına uğramıştır.

Davulu asmışlar boyunlarına, tokmağı vermişler yabancı danışmanların eline. Durumları tıpkısının aynısıyla budur.

CHP ekonomide vizyonsuzluğunu belgelerken, Milliyetçi Hareket Partisi aylar evvel “Ekonomik Büyüme, Sosyal Gelişme ve Milli Bütünleşme” bağlamında “Geleceğin Ekonomi Vizyonu”nu saygın akademisyenlerimizin ve uzman isimlerin katkısıyla hazırlamıştır.

Kılıçdaroğlu ve zillet paydasında buluşan ortakları bilsin ve duysun ki, vizyon öyle değil böyle olacaktır.

Bizim binlerce kilometre mesafeden online bağlanan danışmanlara ihtiyacımız yoktur.

Millet teknoloji görsün diyen Kılıçdaroğlu, inanıyorum ki, gününü sandıkta görecektir.

Biz bize yeteriz, bu milletin evlatları da her başarıya ulaşacak kalite, kalibre ve kabiliyettedir.

CHP yönetiminin sırt döndüğü, yok saydığı, aziz anılarını rafa kaldırdığı, emanetlerini çiğnediği, adını bile unutulmuşluğa terk ettiği Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyordu ki:

“Hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!”

Tarihin kaydetmediğini Kılıçdaroğlu kazanmak için çırpınmaktadır.

Karanlıkta kaybettiği değerlerini loş ışıklar altında aramaktadır.

CHP yönetimi dersini tarihten değil, tarihimize kara çalan yeminli Türk ve İslam düşmanlarından almıştır.

Bu itibarla CHP hastadır, bu hastalığın adı da işbirlikçiliktir.

Bizim vizyonumuz milletimizin vizyonudur.

Bizim vizyonumuz Türk tarihinin yol haritasıdır.

Bizim aklımız yerlidir, millidir, sipariş vizyonlarla, fabrikasyon ve ısmarlama projelerle ne alakamız ne de işimiz olacaktır.

CHP’nin altı su alan kayığı batmak üzeredir.

Dış güçlerin limanına yanaşma çabası da boşunadır.

Bu CHP’yi ne maaşlı sömürge danışmanları, ne küresel güçler, ne menfaat çeteleri, ne organize suç örgütleri, ne de Haçlı emelleri kurtarabilecektir.

Onların Ceremi Rıfkisi varsa bizim de mehmetlerimiz, osmanlarımız, hasanlarımız, alilerimiz, ayşelerimiz vardır ve milletimizin tertemiz evlatlarıdır.

Onların planları varsa Allah’ın da bir planı vardır.

Soruyorum sizlere;

√ Vizyonsuzluğu vizyon gören zillete ittifakına, cumhurun vizyoner gücünü, Cumhuriyetini parlak yüzünü, milli iradenin şaşmaz hükmünü bihakkın işaret ve ifade edecek misiniz? (Evet)

√ Teknolojiyi online bağlantı olarak takdim ve tevil eden Kılıçdaroğlu’na, yıllardır yapılan teknolojik atılımların, milli sanayi ve teknolojik hamlelerin hangi aşamalara ulaştığını sandıkta gösterecek misiniz? (Evet)

√ Eğer cahil değilse, art niyetli olduğuna kani olduğumuz bu siyasi zillet zihniyetine Türk milletinin ve Türkiye’nin geldiği imrenilecek seviyeleri bir bir öğretecek misiniz? (Evet)

√ Ezcümle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a evet mi? Cumhur İttifakı’na evet mi? Milliyetçi Hareket Partisi’ne evet mi? (Evet)

Maşallah, Mersin böyle diyorsa, Mersin’in kararı buysa, yedi düvel karşımıza çıksın, yetmedi, bütün dış bağlantılı danışmanlar zillet ittifakının yardımına yetişsin faydasız ve sonuçsuzdur.

Millet ne diyorsa hüküm odur. Ve karar böyle tezahür edecektir.

Milletin üstünde hiçbir güç ve kudret de olamayacaktır.

Aziz Vatandaşlarım,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

İnsan onuru her şeyin önünde ve üstündedir.

Kadın ve çocuklarımıza zulüm yapanlar, taciz ve tecavüz edenler hem şerefsiz hem de günahkârdır.

Küçücük yaştaki evlatlarımızın istismarına göz yumulması, böylesi bir vebale sessiz kalınması söz konusu değildir.

Bugünlerde sıcak gündemin en üst başlığı altı yaşındayken tecavüze uğrayan bir mazlumun dramıdır.

Gerçi aklımızın almadığı bu iğrençliğe akıl yürütmek de beyhudedir.

CHP’nin bu istismarı siyaset malzemesi haline getirmesi meselenin bir diğer ayıplı ve ahlaksız yönüdür.

Konu yargıdadır.

Failleri gözaltına alınmıştır.

Hiç kimsenin böylesi bir insanlık dışı muameleye onay vermesi düşünülemeyecektir.

Suçlular kuşkusuz en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.

Kılıçdaroğlu’nun milletvekilleriyle birlikte Adalet Bakanlığı’nın kapısına dayanması, bu ağır sorunu gerçek manasından soyutlayıp siyasi hesaplaşma noktasına taşıması başlı başına sorumsuzluktur.

İstismara uğrayan kardeşimizi CHP yönetimi ve zillet partileri aleni bir şekilde kullanmaya kalkışmış, malumu olduğumuz yürek yaralayıcı vahşeti mütedeyyin ve muhafazakar insanlarımızı suçlamak için bir araca dönüştürmüştür.

Hiç kimse bir sapıklıktan hareket ederek dinimizi sorgulayamaz.

Hiç kimse bir insanlık suçunu basamak yaparak inancımızı ve inanan insanlarımızı zan ve töhmet altında bırakamaz.

Böylesi bir çirkinliğe kimsenin de hakkı olamaz.

Yargı sonucunu sabırla beklemek zorundayız.

CHP yönetiminin adalet ve hukukla ilgili derin bir sorunu vardır.

Kılıçdaroğlu ve zillet ortakları ağız birliği etmişçesine Türkiye’de hukukun olmadığından bahsetmektir.

“Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” diyen aymazlara peşpeşe sufle verenler dış kaynaklıdır, fitne cephesinde buluşan kötülerdir.

Türkiye’de istibdat olsaydı, Kılıçdaroğlu ve şürekası devlete ve millete her defasında meydan okuyabilir miydi?

Türkiye’de istibdat olsaydı, zillet ittifakı elini kolunu sallayarak bozgunculuk yapabilir miydi?

İstibdadın olduğu yerde demokrasi olur muydu?

Bu kadar ihanet ve husumet ortalıkta cirit atabilir miydi?

Adalet herkes içindir, hukuk herkese lazımdır.

Kaldı ki hukuk önünde de hiç kimsenin ayrıcalıklı bir konumu olamayacaktır.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında 14 Aralık 2022 tarihinde verilmiş kesin olmayan 2 yıl 7 ay 15 günlük hapis kararından sonra Saraçhane tiyatrosu düzenleyenlerin devlete, hükümete ve Türk yargısına saldırması en hafif tabirle fırsatçılıktır.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bir suç işlemişse bunun sonuçlarına elbette katlanmalıdır.

Bu şahsın ne üstünlüğü vardır?

Bu şahsın hukuki sorumsuzluğu diye bir şey söz konusu mudur?

Henüz mahkeme kararı açıklanmadan halkı Saraçhane’ye davet eden Belediye Başkanı, sonuç açıklanmadan apar topar yola koyulan İP Başkanı, altılı masaya Saraçhane dayatması yapmak ve Kılıçdaroğlu’na operasyon çekmek için harekete geçmişlerdir.

Birbirlerine kazık atanların, yargı kararını kucaklaşarak ve sevinç çığlıkları içinde karşılayanların, “yeni başlıyoruz” diyenlerin gizli kapaklı işler çevirdiğini görmemek için sadece kör değil, akli ve zihni melekeleri de kaybetmek lazımdır.

İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı olarak sivriltmeye çalışan, Kılıçdaroğlu’na çalım üstüne çalım atmak için her durumdan istifadeye çalışan siyaset bezirganlarının altılı masaya dinamit fırlattığı ayan beyan ortadadır.

Bu tipler siyasetin en güvenilmez simalarıdır.

Kılıçdaroğlu’nu tuzağa düşürmek amacıyla manevra yapanlara en iyi cevabı CHP’ye oy veren kardeşlerim verecektir.

Saraçhane kumpası tutmaz, sahte mağdurlara, ucuz kahramanlıklara, kağıttan kaplanlara, mahkeme salonlarından siyaset çıkarmaya niyetlenen bukalemun siyasetçilere Türk milleti hiçbir şekilde değer vermez, saygı duymaz.

Altılı masadaki parti başkanlarının birbirini tekzip eden konuşmalarını hiç kimse kaale almaz, nitekim almamıştır.

Saraçhane’de yargı kararına sarılıp fırsat bu fırsattır diye meydana dökülen siyasetçilerin alayı birden samimiyetsizdir.

Mersin’den bir kez daha altılı masaya sesleniyorum:

Bu yıl içinde sekiz defa toplandınız, ancak henüz Cumhurbaşkanı adayını belirleyemediniz.

Milletimiz bu orta oyunundan artık bıkmış ve usanmıştır.

Madem Saraçhane’de Cumhurbaşkanı adayınızı açıklayamadınız, o halde bu ay sonunda yapacağınız toplantıda gecikmiş bu ilanı yapınız.

Eğer korkacağınız, saklayacağınız, sıkılacağınız, utanacağınız bir ilişkiniz yoksa Cumhurbaşkanı adayımız budur deyiniz.

Kılıçdaroğlu’nu katakulliye getirip İmamoğlu’nu parlatma arayış ve amacının Cumhurbaşkanı adaylığı meselesiyle ilgili olduğu kesindir.

ABD’den bazı Avrupa ülkelerine, terörist Demirtaş’tan FETÖ’ye, HDP’den PKK’ya varıncaya kadar Türkiye’ye ters bakan hangi odak varsa zillet partilerinin arkasındadır, bu gerçeği de bilmeyen, duymayan, görmeyen kalmamıştır.

Maskeler patır patır düşmüştür.

Zillet ittifakının ipliği pazara çıkmıştır.

Birbirine operasyon çeken partilere Türkiye emanet edilir mi?

Birbirine yan bakan, omuz atan, geriye düşürmeye çalışan sancılı bir ittifakın adalet ve hukuk sözlerine kanan ve aldanan çıkar mı?

Kılıçdaroğlu telaş ve korkuya kapılarak, milli iradeyi yeniden inşa edeceklerini söylemiş.

Sayın Kılıçdaroğlu bunu nasıl yapacaksın? Milli iradeyi yeniden inşa etmenin ne manaya geldiğinden haberdar mısın?

Adaysan çık söyle, mert ol, cesur ol, korkma, kaçma, saklanma.

Kendine güveniyorsan yapacağın öncelikli iş altılı masayı dağıtmak, bağımsızlığını tescillemek, sonra da Cumhurbaşkanı adaylığını açıklamaktır.

Yanı başında seni kafese koymayı planlayanlara, ayağını kaydırmak için uygun ortam peşinde koşanlara dikkat etmezsen, dost gördüklerinin yakında postuna samanı doldurması mukadderdir.

Zillet ittifakı birbirini yerken, adaylık pazarlığı kızışmışken, Cumhur İttifakı’nın adayı belli, kararı nettir.

Bizim Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Algı oyunlarına teşebbüs edenlerin hevesleri kursağında kalacaktır.

Cumhur İttifakı, Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünde muazzam bir demokrasi zaferiyle Türk ve Türkiye Yüzyılının temellerini atacaktır.

Buna hiçbir mihrak engel olamayacaktır.

CHP’den bir yol olmaz. İP’ten bir sonuç çıkmaz.

HDP’den, devası derdine yetmeyen selamsızdan, geleceksiz serok Ahmet’ten, bunlara destek olan marjinal partilerden Türkiye’ye en küçük hayır gelmez, gelemez.

Bu zillet ittifakı, Şeyh Edebali’nin damadı Dursun Fakih’in dediği gibi;

Koyunu yemek için tilkiyle plan yapanlardır.

Kurtla birlikte öldürenlerdir.

Çobanla birlikte yiyenlerdir.

Sahibiyle birlikte yas tutanlardır.

Sonra da hiçbir şey olmamış gibi davrananlardır.

Zillet ittifakı yanlışın ve yıkımın yanındadır.

Zillet ittifakı yalanın ve yağmanın tarafındadır.

Zillet ittifakı küresel emperyalizmin ileri karakolu ve Türkiye’nin karşı siperidir.

Biz, Türkiye’nin, Türk milletinin, Türk vatanının tarafıyız.

Biz garibin, mazlumun, bağında, bahçesinde üretenin yanındayız.

Caniye, eşkıyaya, bölücüye, demokrasi ve özgürlük kamuflajına bürünmüş düşman beslemelerine sonuna kadar karşıyız.

Biz hakkın, halkın, hakikatin tarafıyız.

Biz şehidin, gazinin, ciğeri yanmış anaların, dul gelinlerin, yetim yavruların tarafıyız.

Biz, bağımsızlığı can pahasına koruyacak tarafız.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz.

Onların çağrısı kavgaya ve karanlığa, bizim çağrımız aydınlığa ve kardeşliğedir.

Onların çağrısı kargaşaya ve karışıklığa, bizim çağrımız birliğe, dirliğe ve hep birlikte Türkiye olmaya çağrıdır.

Çağrımız büyük Türkiye’yedir.

Çağrımız Türk ve Türkiye Yüzyılınadır.

Çağrımız tam bağımsız Lider Ülke Türkiye’de kucaklaşmayadır.

Soruyorum sizlere;

√ Terör örgütlerine, emperyalizmin oyunlarına karşı beraber miyiz? (Evet)

√ Milli birliğimizi, ebedi kardeşliğimizi birlikte savunacak mıyız? (Evet)

Paylaşılacak vatanım, vazgeçilecek insanım yok diyen her vatan evladıyla yolumuz birdir.

Biz birlikte Türkiye’yiz diyen herkes bizim özbeöz kardeşimizdir.

Son kez soruyorum hepinize;

√ 2023 geldiğinde, Cumhurun muazzam iradesini gösterecek misiniz? (Evet)

√ Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Milliyetçi Hareket Partisi’yle Cumhur İttifakı’na oy verecek misiniz? (Evet)

Allah razı olsun sizlerden, yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun inşallah.

Sözlerimin sonunda hepinizi saygıyla selamlıyor, yeni yılınızı şimdiden tebrik ediyorum.

Terörle mücadele esnasında şehit olan kahramanlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum.

Geçtiğimiz günlerde, Diyarbakır’da seyir halinde olan bir polis servis aracına bölücü teröristler tarafından yapılan bombalı saldırıyı lanetliyor, yaralı polislerimize şifalar temenni ediyorum.

Biliniz ki, terörün kökü kazınacak, teröristler yok edilecektir.

2023’te terörü sıfırlamış bir Türkiye huzur ülkesi olacaktır.

Diyorum ki, hep huzur, her zaman huzur, herkese huzur.

Her birinizi Yüce Allah’a emanet ediyorum.

Sağ olun, var olun diyorum.

Ne Mutlu Türküm Diyene.