''Tüm halkımıza ve özellikle CHP’ye samimi duygularla oylarını vermiş Atatürkçülere bugünkü CHP’nin kurduğu kirli ittifakları ve gerçek yüzünü anlatmaya devam edeceğiz.'' şeklinde konuşan MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın açıklamaları şu şekilde;

Kıymetli dava arkadaşlarım, muhterem misafirler

Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin talimatlarıyla; ilkini İzmir Bayraklı ’da gerçekleştirdiğimiz “Adım Adım 2023; İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma” Toplantımıza teşriflerinizden dolayı her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

“Anlatma ve Aydınlatma” temalı bu toplantılarımızda; CHP’nin köklerinden nasıl koptuğunu, Atatürk’ün çizdiği yoldan nasıl saptığını, terör örgütleri ve Türkiye düşmanı yapılarla perde arkasında hangi temaslarda bulunduğunu tek tek siz kıymetli misafirlerimize anlatacağız. Büyük Türk Milliyetçisi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği hedefleri kendine rehber edinen Türk Milliyetçileri olarak CHP’nin Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının verdiği kutlu mücadeleyi istismar etmesine izin vermemeye kararlayız.

Cumhuriyet Halk Partisi, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde 9 Eylül 1923’TE “Halk Fırkası” adıyla kurulmuş, 1924 yılında “Cumhuriyet Halk Fırkası” 1935 yılında ise “Cumhuriyet Halk Partisi” adını almıştır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün CHP’si döneminde ülkemizde çok büyük işler başarılmış ve ülkemize çok önemli eserler kazandırılmıştır. Osmanlı’dan kalan borçlar ödenmiş, Birinci İzmir İktisat Kongresi düzenlenmiş, Birinci Beş Yıllık Sanayi Kalkınma Planı uygulamaya konulmuş ve sanayileşme hareketi başlatılmıştır. Yine bu dönemde merkez bankası, Türkiye iş bankası kurulmuş, bir çok fabrika yapılmış, aşar vergisi kaldırılarak köylünün ekonomik durumunda önemli bir iyileşme sağlanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk döneminde ülkemizin kalkınması ve gelişmesi, milletimizin refahı için atılan adımlar ne yazık ki; Atatürk’ün vefatından sonra kurulan CHP hükümetleri döneminde devam etmemiştir.

Atatürk’ün vefatından sonra kurulan CHP hükümetleri döneminde önemli bir eser ortaya konulamamış, ekonomide ve sanayileşmede kayda değer bir gelişme yaşanmamıştır. İkinci Dünya Savaşının yaşandığı 1939-1946 yıllarında CHP iktidarı ile yönetilen dönemde çok büyük ekonomik sıkıntılar yaşanmıştır. 18 Ocak 1940’ta 3870 sayılı Milli Koruma Kanunu çıkarılmış, temel tüketim malları devlet eliyle dağıtılmış, 1942 yılında ülkede ekmek karnesi uygulaması başlatılmıştır.1 Kasım 1942 tarih ve 4305 sayılı kanunla Varlık Vergisi konulmuştur.

Türkiye 7 Ağustos 1946 yılında yapılan seçimle birlikte tek partili parlamenter sistemden çok partili parlamenter sisteme geçmiştir. 7 Ağustos 1946 tarihinden, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin yürürlüğe girdiği 9 Temmuz 2018 tarihine kadar uygulanan bu sistem 71 yıl 11 ay sürmüştür. Bu dönemlerde, Türkiye 1947 yılında IMF ve Dünya Bankasına katılmış, 1948’de Marsall Yardım programı çerçevesinde ABD’den yardım almıştır.

Yine bu dönemde 20 Ekim 1991 seçimleriyle PKK’nın siyasi uzantıları SHP’den aday gösterilerek TBMM’ne taşınmıştır.

9 Temmuz 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yürürlüğe girmesiyle birlikte; Başta dış politika, ekonomi, sanayi, milli savunma ve enerji olmak üzere her alanda yerli ve milli hamlelerle kazanan Türkiye olmuştur.

Kıymetli misafirler
CHP muhalefette kaldığı dönemlerde ise; Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına öncülük eden büyük projelere karşı çıkışlarıyla hafızalara kazınmıştır. CHP’nin itiraz etmediği büyük proje neredeyse yoktur. Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına öncülük eden İstanbul Havalimanı, Osmangazi Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Yeni AKM Binası, Yusufeli Barajı, Sabiha Gökçen Havalimanı, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Kanal İstanbul, Kuzey Marmara Otoyolu, İzmir Otobanı ve son olarak Milli Savunma Sanayimizin kalkınmasında büyük rol oynayan İHA ve SİHA’lara karşı çıkmışlardır. Bütün bunlar göstermektedir ki; CHP’nin Türkiye’nin menfaatleri diye bir kaygısı yoktur.

Siyasi hırsları uğruna ülke menfaatlerini hiçe sayan, ülkenin kalkınmasını hedefleyen tüm projelere karşı çıkan bu anlayışın Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan gitmediği çok açıktır. CHP sözcüsü Engin Altay’ın hükümet dünyanın en doğru işini yapsa bile yanında olmayacaklarını söylemesi, CHP’nin Türkiye diye bir derdi olmadığının itirafı niteliğindedir.

CHP, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin terörle mücadelesini hukuksuz ve insan haklarına aykırı göstermektedir. Yapılan mücadeleyi iç ve dış kamuoyu açısından itibarsızlaştırmak, Türkiye Cumhuriyeti aleyhine içerde ve dışarda kamuoyu oluşturmak peşindedir.

Atatürk ilkelerinden, Cumhuriyetimizin temel niteliklerinden uzaklaşan CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu parti olmaktan tamamen çıkmıştır. CHP, bölücülük sorununu “Kürt Sorunu” olarak ifade edip PKK’nın taleplerini çözüm olarak takdim eden bir yaklaşım içindedir. Kürt kökenli kardeşlerimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit haklara sahip onurlu bireyleridir. Türk ile Kürt ezeli ve ebedi kardeştir, Türk Milletinin mensuplarıdır. Sözde Kürt Sorununu tartışmak demek, milleti tartışmak demektir. Milletin tartışılması devleti tartışmaya açmakla eş anlamlıdır. Sözde Kürt sorunu emperyalistlerin hiç taviz vermediği, işbirlikçilerin hiç vazgeçmediği bir istismar, bir inkâr, bir ihanet mekanizması olarak kullanılmıştır.

Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, Türkiye’nin terör ve bölücülük sorunu vardır.

CHP, bölücülük sorununu Kürt sorunu bağlamında ele alarak bölücülüğü meşrulaştırmaya, üniter milli devlet yapısını sulandırmaya çalışmaktadır. Bütün bu gelişmeler göz önüne alındığında bugünkü CHP’nin Atatürk’ün CHP’si olmadığı açık ve nettir.

Gelinen noktada bugünkü CHP;

- Atatürk ilkelerinden uzaklaşmıştır.

- Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş ilkelerinden sapmıştır.

- Atatürk’ün düşmanlarına dost olmuştur.

- 15 Temmuz’daki hain FETÖ işgal girişimine tiyatro diyerek destek çıkmış, meşrulaştırmış, PKK ve HDP’nin bölücü emellerine “Kürt Sorunu” kisvesi altında onay vermiş, teröristlerle birlikte olmuştur.

- Türk Milletinin egemenlik haklarını yok sayanlarla iş birliğine girişmiştir.

- Türkiye’nin ahdi haklarını savunmak yerine, Türkiye’yi hasımlarına jurnallemeyi seçmiştir.

- Atatürk, bağımsızlık karakterimdir demiş, en zor zamanlarda manda ve himayeyi reddederek milli mücadeleyi başlatmıştır. CHP ise bugün demokrasiyi, iktidarı ABD ve dış güçlerden dilenirken, Atatürk’ün “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesiyle çıktığı yolu terk etmiştir.

- Geçmişinde olduğu gibi bugün de anti demokratik girişimlere bel bağlamış, milletin değerleriyle hiç barışmamıştır.

Kısacası bugünkü üst yönetiminin getirdiği noktada CHP artık Mustafa kemal Atatürk’ün kurduğu CHP değildir.

Kıymetli Misafirler,

PKK terör örgütünün uzantısı HDP tarafından belediyelerin imkanları terör örgütüne aktarılmış ve ülke bütünlüğünden ayrı, kendilerince özerk yönetimler haline getirilmeye çalışılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa ve yasalar çerçevesinde bu belediyelere kayyumlar atamış ve belediyenin imkânlarının terör örgütüne peşkeş çekilmesine izin vermemiştir. Kemal Kılıçdaroğlu ise; devletimizin güvenlik güçlerinin teröristlere karşı verdiği kahramanca mücadeleyi hiçe sayarak kayyum atamalarını “siyasi darbe” olarak tanımlamış ve belediye başkanlarının PKK’ya destek sağladığını görmezden gelerek HDP’ye destek vermiş Türkiye’nin karşısında tavır almıştır.

HDP meşru bir organ değil, terör örgütünün mazbata almış maskeli halidir. HDP PKK’nın ikmal organı, terörist sevk zincirinin ilk halkasıdır. Bu bölücü ve yıkıcı terör partisinin ön kapısından giren arka kapısından PKK’nın kamplarına yollanmaktadır.

HDP’ye destek vermek PKK’ya destek vermektir.

10 Mart 2022 tarihinde Antalya’da yapılan tarihi buluşma, ilk kez Rusya ile Ukrayna Dışişleri Bakanları’nın bir araya gelmesine zemin teşkil etmiştir.

Türkiye barışın masasını kurmuşken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 9 Mart günü Diyarbakır’a gitmesi, dünya Antalya’yı konuşuyorken 10 Mart’tan itibaren duyanları infiale sürükleyecek açıklamalarda bulunması es geçilecek, görmezden gelinecek bir alçalma hali değildir. Dünyanın Türkiye’yi, konuştuğu bir günde Kılıçdaroğlu sözde Kürt Sorununu tanıdığını, zilletin diğer partilerinin de aynı görüşte olduğunu açıkladı. İşte bu apaçık barışı kundaklamaya yönelik bir figüranlıktır. Kılıçdaroğlu kimlere ve ne için figüranlık yaptığını büyük Türk milletine ve CHP seçmenine açıklamak zorundadır.

Tüm bu gelişmeler göstermiştir ki; Kılıçdaroğlu ve Zillet İttifakının eline fırsat geçerse devletimiz, milletimiz, istiklalimiz, milli birlik ve dirliğimiz heba olup gidecektir.

İşte bu yüzden Kılıçdaroğlu CHP’sinin gerçek yüzünü milletimize anlatmak her bir Türk Milliyetçisinin görevidir. Bu görev bilinci ve Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin talimatları ile Adım Adım 2023; İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma toplantılarımızda; tüm halkımıza ve özellikle CHP’ye samimi duygularla oylarını vermiş Atatürkçülere bugünkü CHP’nin kurduğu kirli ittifakları ve gerçek yüzünü anlatmaya devam edeceğiz

Büyük Türk Milleti müsterih olsun! Devlet ehil ellerdedir. Türkiye çaresiz değildir, Güçlü devlet, büyük millet, güvenli gelecek için çare Cumhur İttifakı’dır.

Anlatma ve Aydınlatma Toplantımıza iştirak eden siz değerli katılımcılara bir kez daha teşekkür ederken Kılıçdaroğlu yönetimindeki Cumhuriyet Halk Partisi’nin içerisine düştüğü ihaneti CHP’ye oy vermiş her bir kardeşimize anlatmanızı istirham ediyorum.

Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.

Ne mutlu Türk’üm diyene!