İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gölbaşı Vilayetler Evi'nde düzenlenen "Kolluk Gözetim Komisyonu Eğitimcilerin Eğitimi" programındaki konuşmasında, güç saplantısının etkisiyle çatışmanın giderek arttığı, terörün, şiddetin, göçün hayalleri aştığı bir dünyada yaşandığını belirtti.

Bugün Türkiye'nin doğuda ve batıdaki tüm kara sınırlarında entegre sınır güvenlik sistemleri yapıldığını, modüler beton duvarlar, termal kamera sistemleri bulunduğunu vurgulayan Soylu, ülkeye yabancı terörist savaşçı, kaçak göçmen, uyuşturucu, kaçak sigara, kaçak akaryakıt girişlerinin engellenmeye çalışıldığını dile getirdi. Soylu, "Bunun için bizi kimse suçlayabilir mi? Elbette ki hayır. Neticede bu güvensiz ortamı üreten biz değiliz ama elbette ki ülkemizi bundan korumak zorundayız." diye konuştu.

Soylu, şöyle devam etti:

"Şöyle bir dezavantajımız da var, geçmişte, özellikle darbe dönemlerinde yaşadığımız tatsız hatıralarımız söz konusu. Travmalarımız var. Bu hadiseleri, ülkenin tüm hukuk ve kolluk birimlerine bir etiket olarak yapıştırıp, buradan bir algı üretip, kendi suç alanlarına meşruiyet sağlamaya veya maskelemeye çalışan bir akılla da karşı karşıya kaldığımız aşikardır.

Mesela siz bir terörle mücadele ortaya koyuyorsunuz, özellikle terörü destekleyen, meşruiyet alanı açmaya müzahir yayın organlarında bunu işkence iddialarıyla sulandırmaya ve kendi kitlelerini terörün alt yapısını oluşturacak şekilde konsolide etmeye çalışıyorlar. Özellikle aşırı sol terör örgütleri ve PKK bu manipülasyonda oldukça deneyim sahibi.

Hatırlarsanız, geçtiğimiz şubat ayında, polisin yasa dışı bir eyleme müdahalesinde gözaltı sırasında yaşanan bir itiş kakışı, gözaltı sırasında maalesef bir takım çevrelerce ve buna alet olan çevreler de taciz olarak servis ettiler. Bir gündem oluşturmaya çalıştılar. Neyse ki çok farklı kamera kayıtları vardı, kamuoyu ile paylaşıldı ve gerçek ortaya çıktı."

"İçişleri Bakanlığı bünyesinde 542 bin kolluk personeli var"

İçişleri Bakanlığı bünyesinde 542 bin kolluk personelinin görev yaptığını anlatan Soylu, "Bu kadar kalabalık bir sayı içinde etik ve kanuna uygun davranmayan, yanlış davranışlar içinde olan kişiler olabilir mi? Elbette ki olabilir. Ama bu asla bir karakter değildir." ifadesini kullandı.

Soylu, kuralları ihlal eden ve hakikaten sınırları aşıp istismar eden, bu konuda görevini kötüye kullanan, özellikle kolluk güçlerinin itibarını farklı bir noktaya eğmeye çalışanlara müsamaha gösterilmediğini söyledi. Bakan Soylu, "Bu konuda da gerek jandarma gerek polis gerekse de sahil güvenlik hatta korucularımız da dahil olmak üzere hepsini cezai müeyyideyle karşı karşıya bıraktığımızı veyahut daha ağır bir cezayla ilişiklerini kestiğimizi söylemek isterim." dedi.

Meselenin iç disiplin ve iç hukuk çerçevesinde yürütüldüğünün ve bundan taviz verilmediğinin altını çizen Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye genelinde polis ve jandarma bölgelerinde kötü muamele iddialarına ilişkin 2017'de toplam 70 başvuru olmuş, 2018'de bu sayı 31'e gerilemiştir. 2019'da ise yıl bittiğinde sayıyı paylaşacağız.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ülkemiz aleyhine verdiği ihlal kararlarında insanlık ve onur kırıcı muamele kararı 2016'da 9, 2018'de 11'dir. Bu rakam, 2011'de 36'dır, 2012'de 18. Aşağı doğru bir azalış trendi içinde, küçük iniş çıkışlarla bahsettiğim seviyeye gelmiştir.

İşkence ve kötü muameleye ilişkin CİMER ve diğer başvuru yollarıyla yapılan müracaat sayısı 2016'da 52, 2017'de 54, 2018 sonu itibarıyla da 34'tür. Bu rakamları paylaşmamdaki maksat, ülkemizin kolluk birimlerinin davranışlarından şikayet noktasındaki genel çerçeveyi önünüze koyabilmek."