CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın sağlık durumu" sorulan Kılıçdaroğlu, Baykal'ın durumunu yakından takip ettiklerini, iyileşmeye doğru bazı gelişmelerin olduğunu söyledi.

Baykal'ın bir an önce sağlığına kavuşmasının ve Parlamento'daki görevine dönmesinin en büyük arzuları olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Baykal için ne gerekiyorsa hekimlerin tamamının seferber olduğunu, ellerinden gelen bütün çabayı gösterdiğini kaydetti.

"Baykal'a yanlış müdahale edildiğine dair iddialar"ın hatırlatıldığı Kılıçdaroğlu, tıbben gerekenlerin yapıldığını, Baykal'ın ailesinin isteği üzerine İstanbul'dan gelen başka bir doktorun da bunu söylediğini aktardı.

"Partinizin grup toplantısında erken yerel seçim çağrısında bulundunuz. Böyle bir çıkışı yapmakla neyi amaçlıyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, söz konusu çağrıyı "demokrasinin namusunu kurtarmak için" yaptığını söyledi.

Seçimle gelenin seçimle gideceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, bir yolsuzluk, yasa dışı bir işlem varsa o konuda yapılması gerekenin açık olduğunu, yargılama yapılabileceğini ifade etti.

"Gökçek'i düşünmeyiz"

"AK Parti'nin istifasını istediği belediye başkanlarını önümüzdeki seçimde CHP'nin belediye başkan adayı olarak görebilir miyiz? Melih Gökçek'i belediye başkan adayı olarak düşünür müsünüz? " sorusuna Kılıçdaroğlu, "Hayır. Niye düşünelim? Hangi gerekçeyle düşünelim? Çok eleştirdik Melih Bey'i. Kendi içlerinde kavga ediyorlar, 'Melih Bey CHP'den aday olacak, fazla kızdırmayın' falan diye. Ya demokrasiye inanırsınız gereğini yaparsınız veya demokrasiye inanmıyorsanız gereğini yaparsınız ama bir daha demokrasi sözcüğünü kullanmazsınız." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin kendi içinde bir hesaplaşma yaptığını ifade ederek, "Bu hesaplaşmanın demokrasiye, hukuka, adalete aykırı olduğunu, en önemlisi ahlaka aykırı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben, demokrasinin namusunu kurtarmaya çalışıyorum her şeye rağmen." diye konuştu.

"Nüfusun yüzde 41'ini atananlar yönetiyor"

"Anayasa referandumunda yüzde 51,4 'evet' çıktı. 'Tükenmişlik sendromu' diyorsunuz, bunu nasıl açıklıyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, her türlü imkanların kullanılmasına rağmen, hükümetin ve Yüksek Seçim Kurulu'nun aldığı kararla bu oy oranının gerçekleştiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, "evet" oyu verenlerin önemli bir kısmının pişman olduğunu savunarak, ertesi gün kendisini arayan bir siyasetçinin, "Gittim evet oyuna mührümü bastım, zarfı attım, dışarı çıktığım zaman içimdeki pişmanlığı fark ettim." dediğini aktardı.

"Yerel seçimlerin erkene alınması çağrısı yaptınız. Buna cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin eklenmesini de düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Şu anda Türkiye nüfusunun yüzde 41'i halkın seçtiği belediye başkanları tarafından değil, atananlar tarafından yönetiliyor. Demokrasi tarihimizde bir ilktir bu. Derlerse ki 'diğer seçimleri de erken yapalım' niye yapmayalım? Gelsinler açık ve net 'hodri meydan' diyorum, yerel seçim diyorlarsa yerel seçim, genel seçim diyorlarsa genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi diyorlarsa cumhurbaşkanlığı seçimi... Milletten kaçılmaz, korkulmaz. Milletin her türlü oyuna biz saygı duyarız ve milletin tercihi başımızın üstündedir."

Türkiye'nin yönetilmediğini, iktidarın "ekonominin daha da kötüye gitmesinden telaşlandığını" ileri süren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin kötüye gidişine "dur" demek istediğini söyledi.

"Biz şerbetliyiz"

"İktidarın kabul etmesi durumunda erken seçimin ne zaman yapılabileceği"nin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, iktidarın buna cesaret edemeyeceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Açık ve net çağrı yapıyorum Sayın Erdoğan'a; sabah, akşam, öğleden sonra 'millet' diyordu, her gün 'millet', 'milletin tercihi' diyordu. Milletin tercihine gelelim arkadaş, oturalım masaya Parlamento'dan yasayı çıkaralım. Yerel seçimleri öne alalım, oturalım seçime gidelim. Türkiye her geçtiğimiz gün daha da kötüye gidecek." dedi.

"CHP'li belediyelere de sıra geleceği için erken seçim istediği" yönünde söylemlerin olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Biz şerbetliyiz. Zaten bizim bütün belediyelerde 365 gün müfettiş var." ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarına yönelik, 2012'de "operasyon sırasında neler yapacakları"na dair 12 maddelik bir belge hazırladıklarını anımsatarak, denetimden korkmadıklarını söyledi.

"AK Partili belediye başkanlarının istifa ettiği illerde aday göstermeme kararı aldınız. Neden?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Erken seçim istiyoruz, aday göstermenin bir mantığı yok. Her düşüncemizin mutlaka dayandığı temel bir mantık var." yanıtını verdi.

"İktidarın yapılacak bir seçimi kaybedeceğini düşünüyor musunuz?" sorusunu Kılıçdaroğlu, "Kaybedecek. Büyük kentleri de kaybedecekler. Ülkede demokrasiye bu kadar zarar vermiş bir partinin ayakta durması mümkün değil. İçten içe çürüyor. Cesaret edemiyorlar. Ben eski AK Parti'yi düşünüyorum, bizim ağzımızdan 'erken seçim' çıksaydı, koşa koşa gelirlerdi, 'hemen yapalım' derlerdi. Şimdi köşe bucak kaçıyorlar. Niye kaçıyorsunuz?" diye yanıtladı.

 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "İstanbul'u kim yönetiyor, CHP mi yönetiyor? Adam İstanbul'u yıllardır kendi partisinin yönettiğinin farkında bile değil. Bir de bakanlık koltuğuna oturmuş. Sen İstanbul'un farkında değilsen nasıl Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapıyorsun." dedi.

Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Erken yerel seçim çağrısı yaptığı hatırlatılarak partisinin Ankara ve İstanbul için belediye başkanı adaylarının belli olup olmadığı, genel ve yerel seçimlerde "hayır bileşenleri" ile birlikte hareket edip etmeyecekleri sorulan Kılıçdaroğlu, milletvekili seçimlerine ilişkin iş birliğinin yasaya uygun olmadığını belirtti.

Cumhurbaşkanı seçimi döneminde kurulacak yeni yapının Türkiye'de demokrasiyi güçlendirme bağlamında oluşacak bir yapı olması isteğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Hayır bileşenleri diye özel alan yaratmak yerine aslında Türkiye'de demokrasiyi savunanlar, tek adam rejimini savunanlar... Olaya şimdi artık öyle bakıyoruz. Çünkü anayasa geçti. Şimdi önümüzde iki seçenekli bir yapı var. Bir; demokrasiyi savunanlar, iki; demokrasiyi değil, tek adam rejimini savunanlar." diye konuştu.

"Önümüzdeki seçimler bir demokrasi tercihi seçimleri" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, seçimlerin demokrasiyi savunanlar ile demokrasiyi savunmayanlar arasında ayrım olacağını ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, partisinin İstanbul ve Ankara belediye başkan adaylarına ilişkin sorunun yinelenmesi üzerine, "Bugünden 'İstanbul adayımız budur, Ankara adayımız budur' diye bir tercihte bulunmak hemen hemen mümkün değil." değerlendirmesini yaptı.

Adaylarının CHP dışındaki partilere de mesaj verebilecek nitelikteki isimlerden olup olmayacağına ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Niye olmasın." dedi.

Partisindeki mevcut milletvekillerinin belediye başkanı adayı olmasına ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Şu ana kadar en azından bana gelmiş talep yok, yani 'Ben şuraya aday olayım' diye bir talep yok ama bazen bölge halkından 'Şu kişi olursa belediye başkanlığını kazanabilir' diye milletvekili ismini bildirenler de var ama çok erken bu, İstanbul haricinde benim söylediğim, İstanbul bağlantılı değil, Anadolu'daki bazı kentler için bu tür isimler zaman zaman bildiriliyor, dillendiriliyor." diye konuştu.

- "Yanıt verecek kıratta değil"

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'nin, "Cumhurbaşkanı'na söz söylemek CHP'nin hakkı değil, İstanbul'a en büyük ihaneti CHP yaptı, her tarafı kaçak yapı, gecekonduyla doldurmuşlar." ifadelerine ilişkin değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, "Yanıt verecek kıratta değil, önce onu söyleyeyim." karşılığını verdi.

"Kayseri'de belediye başkanlığı yaparken neler yaptığını ben gayet iyi biliyorum." diyen Kılıçdaroğlu, "İstanbul'u kim yönetiyor, CHP mi yönetiyor? Adam İstanbul'u yıllardır kendi partisinin yönettiğinin farkında bile değil. Bir de bakanlık koltuğuna oturmuş. Sen İstanbul'un farkında değilsen nasıl Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapıyorsun?" diye sordu.

"Hangi gökdeleni CHP'li yaptı?" sorusunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Cevap verecek kıratta değil, onun için diyorum. Bakan olsa böyle konuşmaz. Demek ki o koltuğa layık birisi de değil. CHP, ne yaptı? CHP şunu yaptı, Nurettin Sözen zamanında bir bina yapılmıştı, imara aykırıydı, Haliç'e bakıyordu ve Nurettin Sözen yargı kararını uyguladı ve o binayı tıraşladı. Danıştay kararına rağmen binayı tıraşlayamıyorlar." ifadelerini kullandı.

"İhanet" kelimesini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması sırasında dile getirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bakan bizi suçluyor. Efendim, 'hainlik yapmış' diye. İhaneti yapanlara hain denir. 'Ben ihanet yaptım, yapmaya da devam ediyoruz' diyen de Erdoğan, ben değilim ki. Hani ben olsam veya böyle bir konuşma olmasa, ben böyle bir suçlama yapsam, biliyorum Erdoğan bütün avukatlarını görevlendirir, 'Bana, cumhurbaşkanlığına hakaret etti, dolayısıyla derhal soruşturma açın' der. Tazminat davaları açtırır. Yapmıyor. Niye yapmıyor? Kendisi kullandı. 'Hainlik yaptık' dedi. Ben değil, o söylüyor. İtiraf ediyor, ben ne diyebilirim."

Bunun geçmişte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış birinin özeleştirisi ve bundan sonra yapılacaklara karşı uyarı olarak görülüp görülmeyeceğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır" karşılığını verdi.

- "Değişen biz değil, karşı taraf"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görevine halkın oyuyla geldiği belirtilerek, Erdoğan'a karşı söylemlerinin çelişkili olup olmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Herkesin cumhurbaşkanı olmaktan çıktı. Ne zaman ki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel başkanı oldu, tarafsızlığını kaybetti, namusu ve şerefi üzerine yemin etmişti, 'tarafsız olacağım' diye onları tamamen unuttu. Biz dedik ki 'Kusura bakmasın, herkesin cumhurbaşkanı değil'. Çünkü cumhurbaşkanı adı üzerinde, cumhurun başkanı." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın milletin oyuyla karar verilen anayasa değişikliğinin ardından genel başkanlığına geldiğinin hatırlatılması üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Meşru olmayan bir seçim. Biz o seçimi gayrimeşru ilan ettik. Bugün halkın, en son bir anket çıktı, büyük bir kesimi anayasa referandumunun meşru olmadığını, doğru, etik, ahlaki yapılmadığını kabul ediyor. AK Parti'lilerin içinde de önemli bir kesim kabul ediyor bunu." dedi.

"Gayrimeşru" olarak nitelendirdiği seçime partisinin de girdiğinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Biz 'hayır' oyu kullanılmasını istedik seçimde." karşılığını verdi.

Gayrimeşruluğu neye dayandırdığı sorulan Kılıçdaroğlu, "YSK'nın kararına, adaletsiz bir seçim olmasına ve OHAL koşullarında yapılmasına anayasa değişikliğinin." dedi.

Geçmişte MHP ile ortak cumhurbaşkanı adayı çıkardıkları hatırlatılarak, "Ortak bir aday çıkaracak kadar yakın iki partiyken şu anda MHP'nin en çok eleştiri yönelttiği partilerden biri haline geldiniz, aradaki makas kapanmayacak kadar açılmış görülüyor. MHP yönetiminin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz, MHP-CHP ilişkileri nasıl gidecek?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, "Biz durduğumuz yerdeyiz. Daha önce hangi pozisyondaysak bugün de aynı pozisyondayız. Bizim açımızdan değişen hiçbir şey yok. O dönemde neleri eleştiriyorsak bugün de aynı şeyleri eleştiriyoruz. Değişen biz değiliz, değişen karşı taraf." diye konuştu.

- "Takdir edecek olan halkın kendisidir"

Genel Başkanlığını Meral Akşener'in yaptığı İyi Parti'ye yönelik değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, siyasi partileri demokrasinin vazgeçilmez unsuları olarak nitelendirdi.

Hayırlı olması temennisini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Takdir edecek olan halkın kendisidir, biz halkın tercihlerine saygı duymak zorundayız." diye konuştu.

Akşener'in basın toplantısının CHP'li belediyeye ait bir salonda yapılmasına ilişkin "açıktan destek" ifadeleri hatırlatılan Kılıçdaroğlu, "Belediye Başkanımız Nazım Hikmet Kültür Merkezi'ni bütün siyasi partilere açıyor." ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, şu ana kadar başka partilerin, sivil toplum kuruluşlarının da söz konusu merkezde toplantı yaptığına vurgu yaparak, "Meral Hanım veya İyi Parti için özel olarak yapılmış bir şey yok orada." dedi.

İyi Parti'nin amblemine ilişkin değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, "Kayı Boyu'nun bir şekli olduğu ifade edildi, olabilir." karşılığını verdi.

CHP'den istifa eden Aytun Çıray'ın İyi Parti'ye geçtiği anımsatılarak, CHP'den bu şekilde başka isimlerin de çıkıp çıkmayacağı sorulan Kılıçdaroğlu, "Ben milletvekillerinin seçildikleri parti içinde görev yapmalarını arzu ederim, hangi parti olursa olsun. Yani bir partinin kimliği altında siyasete girmiştir, o partinin programını, seçim bildirgesini okumuştur, seçim meydanlarında, caddelerde, sokaklarda, sivil toplum kuruluşlarıyla muhatap olurken bizim getireceğimiz değişiklikleri anlatmıştır, oy almıştır, parlamentoya gelmiştir. Dolayısıyla parlamentoda görev yapmasını isteriz." diye konuştu.

Milletvekillerinin parti değiştirmelerini tutarlı ve sağlıklı bulmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Çıray ile ayrılmadan önce görüşüp görüşmediği sorulması üzerine "Görüştük." yanıtını verdi.

İyi Parti'ye yönelik başka bir soru üzerine, bir kadının siyaset hayatında rol almasının, genel başkanlığa soyunmasının önemine değinen Kılıçdaroğlu, "Merkez sağdaki dağınıklığı toparlama gibi düşünceyle yola çıkması demokrasi açısından bir kayıp değil, tam tersine kazançtır diye düşünüyorum." dedi.

Cumhurbaşkanı seçiminde Akşener'in adaylığını mı destekleyecekleri yoksa kendisinin mi aday olacağı sorulan Kılıçdaroğlu, CHP'nin diğer partiler gibi olmadığını, demokrasiyi içselleştirdiğini savundu. Parti olarak kararlarını demokratik ölçüler içinde aldıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı adayı için de elbette oturulup, bakılacaktır." ifadesini kullandı. Kendilerinin elbette bir cumhurbaşkanı adayı çıkaracağını belirten Kılıçdaroğlu, "Bütün seçenekleri, bütün ayrıntılarına kadar masaya koyarız." diye konuştu.

Aday olmasına yönelik taleplerin olup olmadığı sorulan Kılıçdaroğlu, "Oluyor ama bu çok fazla konuştuğumuz bir olay değil. Zaman zaman medyaya kapalı toplantılar da yapıyorum, bunu seslendirenler de var, 'Bu daha erken bunu şimdiden seslendirmenin doğru olmadığını' söylüyorum o zaman öneriler bir şekliyle bitiyor. Biz gayet güzel, tutarlı çalışma yürütüyoruz." ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanının partilerden bağımsız 80 milyonu kucaklayan bir kişi olmasını isteriz. İlk kez bir partinin genel başkanı iki ayrı koltukta oturuyor. Hem partisinin genel başkanı hem cumhurbaşkanlığı koltuğunda. Bu doğru değil." dedi.

Kılıçdaroğlu, CNN Türk televizyonunun canlı yayınında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, açıklamalarda bulundu.

Bir soru üzerine, müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesinin toplumu ayrıştıracağını belirten Kılıçdaroğlu, "Bu tartışmayı müftü endeksli götürmek yanlış. Onlar toplumun saygıdeğer kişileridir. İdarede bütünlüğü korumak lazım. 'Tapu kadostro müdürü fetva versin diyemezsiniz." ifadesini kullandı.

Yarın başka bir dine mensup bir kişinin bulunduğu cemaatin, "bizim din adamımıza da yetki verin, o da nikah kıysın" diyebileceğini aktaran Kılıçdaroğlu, bu durumun ise Lozan Anlaşması'nı tartışmaya açabileceğini vurguladı.

Cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, bu tür tartışmalar için erken olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanının partilerden bağımsız 80 milyonu kucaklayan bir kişi olmasını isteriz. İlk kez bir partinin genel başkanı iki ayrı koltukta oturuyor. Hem partisinin genel başkanı hem cumhurbaşkanlığı koltuğunda. Bu doğru değil. Bu ikili bir yapıyı gündeme getiriyor ve Türkiye'de kutuplaşmaya zemin hazırlıyor." diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerine kulislerde çok tartışıldığı belirtilerek, "Abdullah Gül'le bir temasınız var mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le bir temasları olmadığını söyledi.

Gül'ü 8-9 ay önce ziyarete gittiğini aktaran Kılıçdaroğlu, ülkenin sorunlarıyla görüş alışverişinde bulunduklarını bildirdi.

Fırsat olması durumunda Gül'le tekrar görüşmek isteyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Tekrar görüşmek ve tekrar düşüncelerini almak isterim. Sonuçta kendisi ülkede kısa bir sürede olsa da başbakanlık, dışişleri bakanlığı, cumhurbaşkanlığı yapan birisi. Bizler nasıl ülkenin sorunlarıyla ilgili kaygılarımızı bir şekliyle dile getiriyorsak, aynı kaygıları doğal olarak Sayın Gül de yaşıyor. Özel bir siyasi hareket vesaire öyle görüşmedik. Daha çok Türkiye'nin içinde bulunduğu atmosfer, yaşanan karamsar ortam... Bu kaygı herkeste var sonuçta. Sayın Abdullah Gül de bu ülkenin önemli siyaset adamlarından birisi. Aynı kaygıyı Sayın Gül'ün paylaşması kadar doğal bir şey olamaz."

Başka bir soru üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül'ün büyük ölçüde tarafsız bir cumhurbaşkanlığı süreci geçirdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri hatırlatılıp, CHP'nin vaatlerinin sorulması üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, "Dört yılda terörü bitiririz, beşinci yılda bunun keyfini yaşarız. Bu konuda hiçbir tereddütümüz yok. Parti olarak biz bunu bitiririz. Çünkü bizim cumhurbaşkanı adayımız kazanacak ve biz bu belayı Türkiye'nin başından atacağız. Taşeron işçileri en geç 6 ay içinde kadroya alacağız. Biz bütün ülkelerle, gerçek anlamda barışı sağlayacağız." dedi.

- Büyükada davasındaki tahliyeler

Büyükada davasındaki tahliyelerin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"O tam bir facia. Gabriel'in açıklaması var. Schröder'e teşekkür ediyor, 'Schröder devreye girdiği için serbest bırakıldı...' Dışarıdan birisi devreye girdiği için serbest bırakıldığı anlaşılıyor. Bu da anlaşılıyor ve toplumun önüne gayet açık bir tablo koyuyor ki Türkiye'de yargı bağımsız değil. Bir kişi telefon ettiği zaman bunlar serbest bırakılıyor. 'Atın' dendiği zaman da atılıyor. Bu tablo beni rahatsız ediyor. Yargı bağımsız değilse hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Bunu bile anlamakta zorlanıyorlar, 'Can ve mal güvenliği olmasa sen yürüyemezdin.' Kesmek istedin de cesaret edemedin kesmeye. Doğru değil bunlar. İnsanlar bağımsız mahkeme isterler."

FETÖ ile mücadele sürecinin ne ölçüde başarılı olduğunun sorulması üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ ile samimi mücadele edildiğine inanmadığını söyledi.

"FETÖ ile samimi mücadele edilecekse önce bunun siyasi ayağının ortaya çıkarılması gerekir" diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Çiftçi, sanayici, memur, işsiz ayağı var, peki bunun siyasi ayağı nerede? Kim yerleştirdi bunları devlete? FETÖ soruşturmasını Ankara'da ciddi bir şekilde yapan savcının elinden dosyalar alındı başkasına verildi. Hükümetin darbeden haberi vardı. Kim diyebilir yoktu. Herkesin haberi var ama kimsenin haberi yok. Olmaz. Bu olayın dünya kadar karanlık noktası var. Bütün karanlık noktaların açığa çıkmasını istiyoruz. Fetullah Gülen'in iadesi isteniyor. 85 koli ABD'ye gitmiş. Sayın Binali Yıldırım'a da söyledim. Bir koli gönderilir, 'şu şu gerekçelerle istiyoruz' denilir. Siz 85 koli gönderirseniz bu 'bize vermeyin' anlamına gelir. İade edilmemesi için ne gerekiyorsa tamamı yapılmış durumda. Bütün bu kaygılarımı Binali Bey'e söyledim. Böyle iademi istenir?"

ABD ile yaşanan gerilime değinen Kılıçdaroğlu, BM'nin İran konusunda ambargo kararı aldığını ancak Türkiye'nin "biz ona uymadık" dediğini aktardı.

Türkiye'nin uluslararası hukuka aykırı davrandığını savunan Kılıçdaroğlu, "Niye uymadınız? Rıza Sarraf niye devreye girdi? Bu yasa dışı ticaret neydi? ABD, bunu kendi güvenliğine yönelik tehdit olarak görüyor. Doğru mu yanlış mı? Onu bilmem. Rüşvet alanlar bu ülkede yargılansaydı, emin olun bunların hiçbiri olmayacaktı. Dosyayı kapattılar ama başka yerde açıldı bu dosya. Yanlış üstüne yanlış yapıldı." diye konuştu.

ABD ile ilişkilerin bu boyuta gelmesinin kendilerini de rahatsız ettiğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, "Vize uygulamasını doğru bulmadık karşı çıktık. 80 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını cezalandırıyorsunuz bir anlamda, bu doğru değil." ifadesini kullandı.

- "Git Esad'ın korumalığını yap... -

Hükümetin dış politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Ey Amerika, ey Almanya, ey İbadi, ey Esad ey bilmem ne sonra 180 derece dön, git Esad'ın korumalığını yap. İdlib'e giriş öyle, bizim askerler Esad'in arzu ettiği stratejinin gereğini yapıyorlar, İdlib'e giderek." değerlendirmesini yaptı.

"Afrin meselesine nasıl bakıyorsunuz?" sorusunu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, dış politikanın iç politikaya yönelik yapılmaması gerektiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, Irak'ta ve Suriye'de olayların bu noktaya gelmesi için iktidarın kullanıldığını da öne sürdü.

Kılıçdaroğlu, "Ne diyordu '5 bin ülkücü Kerkük'e gidecek.' Buyurun. 'Bir gece ansızın gidebiliriz.' Nereye gittiniz ansızın? Ankara'dan İstanbul'a bile gidemediniz siz. Hatırlar mısınız bunların bir bakanı vardı bindiği uçağa 'Oğlum çek Kerkük'e' dedi. Kerkük'te bir toplantıya gidecek, nereye indiler? Kayseri'ye. Neden? Irak izin vermedi." dedi.

- "Irak için İran ile iş birliği"

Irak için İran ile yapılan iş birliğini doğru bulup bulmadığına ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, bölgedeki dengeleri korumak gerektiğini, İran, Türkiye, Rusya ve ABD'nin bölgede gücünün olduğunu dile getirdi.

Her devletin karlı çıkacağı, kimsenin şu veya bu şekilde kavga sürecine girmeyeceği bir politika oluşturmanın mümkün olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, İran ve Türkiye'nin bölgede çok önemli iki aktör olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin izlediği yanlış politika nedeniyle Rusya Suriye'nin en önemli aktörü ve Esad'ın sırtını dayadığı tek ülke haline geldi. Kaybeden oradaki Türkmenler ve Türkiye oldu. Bunları hepsi düzelebilir. Dış politikadaki hataların giderilmesi zamana bağlıdır. İçeride siyasi partiler kavga eder ama hemen barışabilir. Dış politika böyle değil. Hükümetin yaptığı en temel hata, Dışişleri Bakanlığı ve dışişleri bürokrasisini tamamen devre dışı bırakması ve bu bürokratları monşer diye suçlaması." diye konuştu.

- Enis Berberoğlu hakkındaki mahkeme kararı

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "İstinaf mahkemesi tutuklu CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkındaki kararı bozdu ama tahliyesine karar verilmedi. Bu yönde bir girişiminiz olacak mı?" şeklindeki soru üzerine, Berberoğlu için milletvekillerinden oluşan bir komisyon kurduklarını ifade etti.

Berberoğlu'nun avukatlarıyla da iki kez toplantı yaptığını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Boşu boşuna olmayan bir suçtan hapiste yatıyor. 'Devlet sırrı açıklandı' diye bir suçlama. Ne devlet suçu. Irak'a silah taşıyan bir şoförün beyanlarını 4-5 yıl önce grup toplantısında okudum. Bunlar bilinen şeyler. Geçen dönem milletvekilimiz Osman Korutürk Hollanda parlamentosunda bu silahlarla ilgili çok sayıda bilgi ve belgenin olduğunu ve bunların orada tartışıldığını fark ediyor, öğreniyor ve bunu bir soru önergesine dönüştürüyor. 'Bunlar nedir, doğru mudur?' diye. Bu soru önergesine cevap veren olmuyor. Arkadaşlarımız Hollanda'da bu belgeleri elinde bulunduran milletvekilleriyle temasa geçtiler. 'Belgeleri hangi gerekçe ile istiyorsunuz?' diye sordular. Biz de konuyu özetledik. Flamanca ve İngilizce bir dosya gönderdiler, belge göndermediler ama içeriğini açıkladılar. 'Belgeleri istiyorsanız bilgi edinme yasasına göre talepte bulunun belgeler size gelir' dediler. Orada şu ana kadar bizim medyanın da ulaşamadığı çok sayıda belge var, onların adalet bakanlığında var. Bütün dünyanın bildiği ne zamandan beri devlet sırrı oldu?"

Kılıçdaroğlu, CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel'in TBMM'de yaptığı bir konuşmada, Hollanda'dan gelen belgeleri okuduğunu aktardı.

Bu belgelerin ilgili bakana verildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Hayatımda gördüğüm en garip davalardan birisidir Berberoğlu davası. Enis Berberoğlu'ndan bu belgelerin alındığına dair hiçbir delil yok. Ortada hiçbir suç da yok ama siz müebbete mahkum ediyorsunuz, iyi niyet nedeniyle de 25 yıl cezaya. İnsaf denen bir şey var. Doğal olarak istinaf mahkemesi bozdu. Bizi şaşırtan şu. Karar bozuluyor ama tutukluluğa devam. Bu da bir başka facia." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım ile yaptığı son görüşmede bu konuyu dile getirip getirmediğine ilişin soruya karşılık, "Ayrıntıya girmek istemem. İkimizin arasındaki görüşme. O zaman görüştüğümüzde Hollanda'dan bu belgeler gelmemişti. Bu iki veya üç gün önce elimize ulaştı." dedi.

"Hollanda'dan bu belgeleri Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde istediniz mi? sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır talep etmedik. Hükümete verdik, bakana verdik bunları. Biz de talep edebiliriz. Niye etmeyelim. Hükümet alsın, baksın buna. Resmi, parlamentonun gönderdiği belgeler. Bu belgeleri Anayasa Mahkemesi ve diğer mahkemelere de vereceğiz zaten." değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, tutuklu milletvekillerine ilişkin şunları kaydetti:

"Anayasa Mahkemesinin milletvekillerinin tutuklanmayacağına dair kararı var. Anayasa Mahkemesi korku iklimini aşamadı. Verdiği kararın gereğini yapamıyor. Ben sadece Enis Berberoğlu için bunu söylemiyorum. Tutuklu bütün milletvekilleri için söylüyorum. Biz öteden beri baştan beri milletvekili dokunulmazlığı kalkabilir ama tutuklanmaları doğru değil, parlamentoda görevlerini yapabilirler dedik. Bu bağlamda bütün milletvekillerinin serbest bırakılması kanaatindeyiz."