Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ruhu esir bir insanın bedeni özgür olamaz. Kültür ve sanatta yapacağımız atılımla ruhumuzu esaretten kurtaracağız ki, bedenimizi de özgür kılalım. İşte bunun için medeniyetimizi yeniden yükseltmek istiyorsak öncelikle bakacağımız, vaktimizi, enerjimizi, kabiliyetimizi teksif edeceğimiz alan kültür ve sanattır” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bilim-kültür alanında merhum Teoman Duralı, müzik alanında İdil Biret, görsel sanatlar alanında Alev Ebuzziya, sinema alanında Cüneyt Arkın, edebiyat alanında Gürbüz Azak, kaligrafi alanında Etem Çalışkan, sahaflık alanında İbrahim Manav, vefa ödülüne ise merhum Kemal Tahir layık görüldü.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüle layık görülen isimler hakkında bilgi verdi. Erdoğan, “Sözlüklerde kültürün, ‘insanın tabi ve ihtimai çevresine hakimiyetinin ölçüsünü gösteren araçlar bütünü’ olduğu yazar. Bu tanım, insandan topluma uzanan o geniş alanda kültürde ve sanatta ne kadar güçlüyseniz, çevrenizi aynı derecede etki altına alabilir, yönlendirebilir, yönetebilirsiniz demektir. Nitekim geçmişte büyük medeniyetlerin ortaya çıkışına, yükselişine ve yıkılışına baktığımızda, zahirdeki sebep ne olursa olsun temelde sürecin belirleyicisinin kültür olduğunu görürüz. Günümüzde de küresel sistemi yönetenlerin en güçlü silahlarının müziği ile sineması ile edebiyatı ile modası ile kültür araçları olduğu açık bir gerçektir. ‘Yumuşak güç’ diye tarif ettiğimiz bu araçlar, yeri geldiğinde askeri güçten, teknolojik güçten, finansal güçten çok daha etkili operasyon vasıtalarına dönüşmektedir. Günümüzde bunlara bir de teknoloji destekli, internet tabanlı enstrümanlar eklenmiştir. Öyle ki, dünyada internet içeriğini kimlerin yönettiği, kimlerin elinde atom bombası olduğunda çok daha önemli hale gelmiştir. Ancak ne kadar çok kişiyi bünyesinde eritirse eritsin, ne kadar çok içerik üretimi yaparsa yapsın bu araçlar hala geleneksel kültür ve saat faaliyetlerinin insan ruhunda bıraktığı etkiyi oluşturmanın çok uzağındadır. Teknolojinin ve internetin sunduğu sınırsız denebilecek imkanlar insanın ruhundan, kalbinden, gönlünden süzülüp gelerek şekillenen eserlerin yerini dolduramaz, dolduramayacaktır. Bir bilgisayara gerekli yazılımı yüklediğinizde roman da yazdırabilirsiniz, resim de yaptırabilirsiniz, müzik de besteletebilirsiniz. Ama bu asla bir insanın ürettiği kültür-sanat eseri olmaz olamaz. Bilgisayar bir insanın hayatında edinemeyeceği kadar geniş bir teknik ile çalışabilir ama ortaya çıkan ürün yazılımı kodlayan kişinin ve o koda göre çalışan sistemin ufku kadardır. Halbuki insan zihninin ve kalbinin üretebileceklerinin sınırı bilinen ölçülerle ifade edilemeyecek kadar geniştir, derindir, büyüktür. Çünkü Rabbimiz insanı diğer tüm yaratılmışlardan üstür kılmıştır. Dolayısıyla insanın aklı ve kabiliyetleri konusunda mukayese edilebileceği başka bir varlık yoktur. Bunun için de teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin insanın kültür ve sanat eserleri üzerinden ortaya koyduğu mahareti, derinliği, nezaketi, nefaseti, letafeti aşamayacağına inanıyorum. Ruhu esir bir insanın bedeni özgür olamaz. Kültür ve sanatta yapacağımız atılımla ruhumuzu esaretten kurtaracağız ki, bedenimizi de özgür kılalım. İşte bunun için medeniyetimizi yeniden yükseltmek istiyorsak öncelikle bakacağımız, vaktimizi, enerjimizi, kabiliyetimizi teksif edeceğimiz alan kültür ve sanattır” diye konuştu.19 yılda demokrasi ve kalkınma alanında gerçekleştirdikleri büyük atılımın gerçekten tarihe geçecek bir başarının ifadesi olduğunu, bundan sonra artık kültür-sanat ve onun nesillere aktarıcısı olan eğitim alanlarına yoğunlaştıklarını belirten Erdoğan, “Bunun fiziki mekanlarını şuanda inşa, imar ve ihya ettiğimiz gibi bu fiziki mekanların içini de her yönüyle doldurmamız gerekiyor. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılına atfettiğimiz 2023 hedeflerimiz, daha çok maddi kalkınma unsurlarımızdan müteşekkildi. İnşallah 2053 vizyonumuzun ana taşıyıcısı eğitim ve kültür olacaktır. Kültür-sanat insanlarımızın her birinden 2053 vizyonumuzu şekillendirecek somut teklifler, somut projeler bekliyoruz. Çünkü bu hepimizin ve bizden sonraki nesillerin ortak geleceğinin meselesidir” şeklinde konuştu.

“TERÖRİSTLERİN BRANDALARINI ORANIN GÖVDESİNE ASMIŞLARDI”

Kültür sanatın da bir maddi alt yapısı olduğunu, Türkiye’ye kazandırılan hizmetler arasında maddi kültür eserlerinin önemli bir yeri bulunduğunun altını çizen Erdoğan, Erdoğan, “Şehirlerimizi kültür-sanat merkezleriyle, kütüphanelerle, özgün mimari eserlerimizle donatırken sadece inşaat yapmadık, işte bu altyapıyı da oluşturduk. Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi gibi nice eseri ülkemize kazandırdık. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bünyesindeki millet kütüphanesi, kültür ve Kongre merkezi, Sergi Merkezi gibi eserleri gelecek nesillere bıraktığımız en önemli miraslarımız arasında görüyoruz. Türkiye’nin 81 vilayetinde faaliyete geçirdiğimiz kültür merkezlerini, kütüphaneleri, müzeleri ve daha nice eserleri medeniyetimizin üzerinde yükseleceği sütunlar olarak tasarladık. İnşallah çok kısa bir zaman içerisinde tarihi Rami Kışlasını da bu tür eserlerden birisi olarak bitiriyoruz. Aynen Millet Kütüphanesinin İstanbul versiyonu olarak inşası devam ediyor, bitecek ve gençliğimize orada bu hizmetler verilecek. Bunların çoğunu da güya kültür sanat adına önümüze çıkartılan nice engellere, yürütülen nice kara kampanyalara rağmen hayata geçirdik, geçiriyoruz. İstanbul’daki yeni AKM binasının safahatını hatırlayın. O binanın gövdesine ne tür afedersiniz brandalar asmışlardı. Teröristlerin brandalarını oranın gövdesine asmışlardı. Onları biz indirdik. Emniyetimiz onların hepsini indirdi, layık olduğu yere gönderdi. Şimdi biz ne yalanlarla ne iftiralarla boğuştuğumuzu bu eserlerle hem ülkemize hem dünyaya ispat ediyoruz. Kararlılıkla yolumuza devam ettik, hamdolsun İstanbul’u dünya çapında bir kültür merkezine kavuşturduk. Ülkemizin sessiz sedasız bir şekilde dünyanın dört bir yanında sayıları milyarları bulan insanların evlerine girdiği kültür faaliyetlerinden biri de bizim televizyon dizilerimizdir. Geçmişte bizim televizyon kanallarımız her biri üretildiği ülkenin kültür-sanat ideolojisiyle birlikte gelen yabancı dizilerin işgali altındaydı. Şimdi bizim kendi tarihimizi anlatan, kendi ülkemizde üretilen televizyon dizileri 150’ye yakın ülkeye ihraç ediyor. Dünyada Amerika’dan sonra en fazla dizi ihraç eden ülke durumundayız. Aynı şekilde farklı kültür-sanat dallarında pek çok başarılı insanımız dünyanın dört bir yanında ülkemizi temsil ediyor. İnşallah bu güzel iklimi sürekli güçlendirerek devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.

Tören sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüle layık görülen isimlerin ödüllerini verdi.

(Derya Yetim-Hülya Keklik /İHA)