Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasının başında, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden 45 bin 89 vatandaş için Fatiha okumaya davet etti.

Yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır, millete başsağlığı dileyen Erdoğan, tedavileri devam eden yaralılara Allah'tan acil şifalar niyaz etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat tarihli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler, sonrasında büyüklüğü 6,6'ya kadar çıkan 11 bin 400'ün üzerinde sarsıntılar yaşadıklarını anımsatarak, bölgedeki illerin 62 ilçesinde ve 10 bin 190 köyünde çok ciddi yıkıma sebep olan depremlerin halen devam ettiğini belirtti.

Deprem bölgesinde ve çevresinde büyüklükleri 4,5 ve 6'nın üzerine çıkabilen artçı sarsıntıların yol açtığı tedirginliğin sürdüğüne işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:

"İçinden geçtiğimiz sürecin normal bir durum olmadığını ülkemizdeki ve dünyadaki tüm bilim insanları söylüyor. Gerçekten de Türkiye bir çeşit deprem fırtınasına tutulmuş durumdadır. Yaşadığımız coğrafyanın bir gerçeği olan depremleri engelleyebilmemiz mümkün değildir. Bize düşen görev şudur: Evvela deprem öncesi altyapısıyla yollarıyla hastaneleriyle okullarıyla konutlarıyla iş yerleriyle güvenli yerleşim yerleri inşa etmek, hazırlık yapmaktır. Depremin ardından ise olabilecek en hızlı ve etkin acil yardım çalışmalarını yürütmek, yaraları sarmak, yıkımları telafi etmektir. Her iki konuda da ülkemiz son 20 yılda geçmişle mukayese edilemeyecek kadar büyük ilerleme kaydetmiştir."

"Deprem fırtınası hepsinden büyük bir acıyı yaşattı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hafızaların yoklanması halinde kendi neslinin 1966'da Muş Varto, 1970'te Kütahya Gediz, 1971'de Bingöl, 1975'te Diyarbakır Lice, 1976'da Van Muradiye, 1983'te Erzurum Narman, 1992'de Erzincan, 1999'da Marmara, 2011'de Van, 2020'de Elazığ Sivrice ve İzmir depremlerini bizzat hatırladığını dile getirdi.

Bunların dışında orta ve küçük çaplı, çoğu maddi hasara ve bir kısmı can kaybına da yol açan yüzlerce depreme daha maruz kalındığını anlatan Erdoğan, "Seliyle heyelanıyla yangınıyla kuraklığıyla daha farklı afetlerle de sıkça yüzleştik. Terörden sığınmacı akınına, siyasi ve sosyal kaos denemelerinden darbe teşebbüslerine kadar tabii olmayan ama her biri ayrı bir felaket mahiyetindeki diğer sınamaları da bunların üzerine eklememiz gerekiyor. Ama 6 Şubat'ta 11 ilimizi birden vuran; bilhassa Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman'ı adeta yerle yeksan eden deprem fırtınası milletimize hepsinden daha büyük bir acıyı ne yazık ki yaşattı." değerlendirmelerinde bulundu.

Depremin, yaklaşık 500 kilometrelik çapa sahip bir alandaki 14 milyon insanı doğrudan etkilediğine dikkati çeken Erdoğan, "Üstelik bu felaketle ağır kış şartlarının etkili olduğu bir günde karşı karşıya kaldık. Bir yandan depremin yıktığı altyapının ve yaşanan karmaşanın getirdiği zorluklar, diğer taraftan hava şartları bizi gerçekten zorladı." diye konuştu.

Erdoğan, buna rağmen depremden sadece birkaç saat sonra bakanların deprem şehirlerine ulaşarak çalışmaları koordine etmeye başladığını, AK Parti Genel Merkezi ile TBMM Grubu'nun, tüm Merkez Yürütme Kurulu ve Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeleriyle milletvekillerini illerde görevlendirerek sahadaki bu çalışmalara aynı gün dahil olmalarını sağladıklarını belirtti.

Son tespitlere göre depremde yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı 203 bin 958 binada, 583 bin 628 bağımsız bölüm olduğunu kaydeden Erdoğan, bunların yüzde 98'inin 2000 öncesi yapılan binalardan oluştuğunu, sadece yıkık durumdaki bina sayısının 31 binin, bağımsız bölüm sayısının 89 binin üzerinde olduğunu ifade etti.

"Bahanelerin arkasına asla sığınmıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki tüm arama kurtarma ekiplerini, dünyadaki arama kurtarma ekiplerinin de çok önemli bir kısmını deprem bölgesinde topladıklarını anlatarak, şöyle devam etti:

"Buna rağmen ancak 35 bin arama kurtarma görevlisine ulaşabildik. Bölgede görevlendirdiğimiz toplam kamu personelimizin sayısı 271 bin, iş makinası sayısı 15 bin, uçak sayısı 78, helikopter sayısı 115, gemi sayısı 38'dir. Diğer kurumlarımız gibi Türk Silahlı Kuvvetlerimiz de tüm imkanları, bölgedeki ve bölge dışından takviye olarak gelen on binlerce personeliyle bu çalışmalara katıldı. Ülkenin dört bir yanından intikal eden gönüllülerle neredeyse yarım milyon insan, depremzedelerimizin imdadına koştu. Normal şartlarda ideal bir arama kurtarma ekibi 80 kişiden oluşurken, bu sayının en küçük birimde bile 20 kişiden aşağı olmaması gerekiyor. Bir başka ifadeyle bölgeye gönderdiğimiz tüm arama kurtarma personeliyle ideal olarak 437 binaya, asgarisinden 1750 binaya aynı anda müdahale edebilecek kapasiteye ulaştık. Bu rakamlar, değil ülkemizde dünyanın tamamında etki alanı, yıkım gücü ve can kaybı itibarıyla böylesine geniş çaplı bir felakete aynı anda müdahale edebilecek sayıda profesyonel arama kurtarma ekibi bulmanın mümkün olmadığına işaret ediyor. Nitekim bu hakikati, ülkemize gelen yabancı ekipler ve uzmanlar da açıkça ifade ettiler. Tabii ki biz, ne bunların ne de başka bahanelerin arkasına asla sığınmıyoruz. Felaketin haberini alır almaz şartları sonuna kadar zorlayarak yapılabilecek her şeyi yapmanın gayreti içinde olduk."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte Olağanüstü Hal Bölgesi, afet bölgesi ve mücbir sebep ilanlarını yaparak hukuki altyapıyı kurduklarını; AFAD'ın yanı sıra belediyeler, sivil toplum kuruluşları, polis, jandarma, asker, sağlıkçılar, öğretmenler, madenciler, ormancılar, karayolcular, din görevlileri, savcılar ve gönüllüleri, sahada ihtiyaç duyulacak herkesi seferber ettiklerini vurguladı.

Uluslararası yardım çağrısına cevaben bölgeye intikal eden dünyanın 90 farklı ülkesinden ekipleri de hızla devreye aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Elbette buna rağmen kimi eksiklikler, aksaklıklar ve gecikmeler yaşanmıştır. Ama herkes şahittir ki var gücümüzle ve olabilecek en hızlı şekilde depremzede vatandaşlarımızın yardımına koştuk." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu;

"Sorulması gereken hesapları adli, idari, siyasi olarak sormak boynumuzun borcudur.

Şunu iyi bilin ki bu millet inşallah 14 Mayıs'ta gereğini yapacak.

Eksiklerimizi söylemek, helallik istemek bizim samimiyetimizin, milletimizle aramızdaki muhabbetin ifadesidir.

Deprem anından beri kifayetsiz muhterislerin hiçbirine cevap vermeye tenezzül etmedik. Şu anda biz can derdindeyiz, onlar ise mal derdinde.

Deprem sonrasında şehirlerin hızlıca ayağa kaldırılması için Afet Yeniden İmar Fonu kurulacak.

Teşvikleri artırarak önümüzdeki günlerde yaralar sarılmaya devam edilecek.

Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli oluşturmayı planlıyoruz ve ilk toplantıyı cuma günü yapacağız.