Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, insanoğlunun bitmek tükenmek bilmeyen bir kazanma hırsı bulunduğunu belirterek, "İşte bu vahşilik, hiçbir kural tanımadan devam eden tavır, tarımda kullanılan ilaçlar, dışarıya atılan atıklar, tüm bunlar dünyayı yaşanmaz hale getiriyor. 20-25 sene sonra dışarıya bırakılan sera gazları karşımıza bir felaket olarak dönecekse ki dönecek gibi gözüküyor, dünya yaşanmaz bir hale gelir." dedi.

Özhaseki, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığının 2018 yılı bütçesine ilişkin yaptığı sunumda, hayatın hava, su, toprak ve enerji üzerine kurulu olduğunu, bunların kirletilip, tahrip edilmesi halinde çevre felaketleri ile karşı karşıya kalacağını, dengenin bozulmasıyla zor durumların yaşanacağını belirtti.

Tüm bu sorunların insan kaynaklı olduğunu vurgulayan Özhaseki, şunları söyledi:

"İnsanoğlunun bitmek tükenmek bilmeyen bir kazanma hırsı var. İşte bu vahşilik, hiçbir kural tanımadan devam eden tavır, tarımda kullanılan ilaçlar, dışarıya atılan atıklar, tüm bunlar dünyayı yaşanmaz hale getiriyor. 20-25 sene sonra dışarıya bırakılan sera gazları karşımıza bir felaket olarak dönecekse ki dönecek gibi gözüküyor, dünya yaşanmaz bir hale gelir. Çocuklarımıza karşı sorumluluktan kurtulamayız. Bu yüzden bizim işimizi ciddiye almamız lazım."

Özhaseki, atıkların kaynağında ayrıştırılması, bunlardan enerji elde edilmesi ve geri kazanım çalışmalarıyla, ekonomiye kazandırılmasına ilişkin çalışmaları anlattı.

Mehmet Özhaseki, Bakanlığında ve Cumhurbaşkanlığında başlatılan Sıfır Atık Projesi'ni başta kamu kurum ve kuruluşlar olmak üzere tüm Anadolu'ya yaymayı hedeflediklerini ifade etti.

Özhaseki, "Hali hazırda, yürütülen çalışmalar ile atık yönetiminin sağladığı katma değer yıllık 3,5 milyar liraya, doğrudan istihdam ise 60 bin kişiye ulaşmıştır. 2023 yılında ise katma değerin 10 milyar liraya, bu alanda istihdam edilecek kişi sayısının ise 100 bine çıkacağı öngörülmektedir." diye konuştu.

Bakan Özhaseki, 2000'li yılların başında nüfusun yüzde 35'ine atıksu arıtma hizmeti verilirken, 2017'de bu oranın yüzde 81'e ulaştığını kaydederek, "Hedefimizde gerek katı atıklar, gerekse atık suların 2023 yılında tamamıyla temizlenmiş olarak doğaya kazandırılması vardır." dedi.

Özhaseki, denizlerdeki kirliliğin önlenmesi kapsamında 2017'de mavi bayraklı plaj sayısının 454'e yükseldiğini, gemilerden atık alım hizmetinin de 277 limanda verilmeye başlandığını dile getirdi.

- "Haklı talebimiz karşılanmadığı takdirde Paris Anlaşması'na taraf olmayacağız"

Küresel ısınma ve iklim değişikliği konusuna da değinen Özhaseki, iklim değişikliği hususunda Türkiye'nin üzerine düşen görevi kararlılıkla yerine getirdiğini vurguladı.

Bu kapsamda 21 Nisan 2016 tarihinde Paris Anlaşması'nın imzalandığını anımsatan Özhaseki, şöyle devam etti:

"2030 yılında sera gazı emisyonlarında yüzde 21'e kadar artıştan azaltım yapabileceğimizi Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sekretaryasına bildirdik. Bakanlığımız bu konuda ciddi projeler yürütmektedir ancak gelişmekte olan bir ülke olarak Paris Anlaşması kapsamında Yeşil İklim Fonu ve teknoloji desteklerinden yararlanma talebimiz devam etmektedir.

Bu taleplerimizin karşılanması yönünde uluslararası müzakerelere aktif bir şekilde katılım sağlıyoruz. Bu haklı talebimiz karşılanmadığı takdirde Paris Anlaşması'na taraf olmayacağımızı kendilerine iletmiş bulunuyoruz."

Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, gürültü kirliliğinin azaltılması ve kontrolü amacıyla 23 il ve 29 havalimanın gürültü haritalarının tamamlandığını belirtti. Özhaseki, çevresel gürültünün değerlendirilmesi için 2 yıl içerisinde de 41 ilin daha şehirleşmiş alanları için stratejik gürültü haritalarının hazırlanmasının planlandığını aktardı.

- 2017 yılının ilk 9 ayında 36 bin 231 tesis denetlendi

Çevre altyapısında yapılacak yatırımlar için belediyelerin desteklenmesinin önemine işaret eden Özhaseki, Bakanlık olarak çevre katkı paylarından yerel yönetimlerin çevre yatırımları için son 15 yılda 12 bin 477 adet projeye 1 milyar 511 milyon lira şartlı nakdi yardım yapıldığını bildirdi.

Çevresel Etki Değerlendirilmesi'nin (ÇED), yatırımların çevresel etkilerinin ölçülmesi ve gerekli tedbirlerin alınması yönünden önemli bir süreç olduğuna da dikkati çeken Özhaseki, ÇED Yönetmeliği'nin Avrupa Birliği uyum çalışmaları ve Türkiye'nin ihtiyaçları doğrultusunda revize edildiğini, yönetmelikte halkın katılımı sürecinin güçlendirildiğini anlattı.

Özhaseki, "Çevre kirliliğinin önlenmesi amacıyla ülke genelinde vatandaşlarımızın şikayetleri de dikkate alınarak, 2017 yılının ilk 9 ayında 36 bin 231 tesise denetim gerçekleştirilmiştir. Tesislerin çevreye olan risklerine göre çevre denetimlerinin planlanması çalışması da hızlanmıştır. Daha riskli tesislerin daha sık denetlenmesine dayalı bu yöntem şu anda 22 ilimizde uygulanmaktadır." dedi.

Kanser yapıcı kirleticilerin en uygun şekilde ölçüldüğü, tamamlanması uzun zaman alan analizlerin çok kısa sürede yapıldığı dünyanın en iyi "Dioksin-Furan" analiz laboratuvarından birinin Türkiye'de kurulduğuna dikkati çeken Özhaseki, atıksu izleme çalışmalarında entegrasyonu sağlanan tesisler, Denizlerde Bütünleşik Kirlilik İzleme çalışması ve hava kalitesi izleme ağına ilişkin bilgileri de paylaştı.

Türkiye'nin doğal değerlerinin tespiti ve korunması için tüm doğal sit alanlarında dört mevsimi kapsayan ekolojik temelli bilimsel araştırma proje çalışmalarının tamamlandığını ve hazırlanan raporların sırayla devreye girdiğini anlatan Özhaseki, şöyle dedi:

Bizim burada uygulayacağımız yöntemde ilgili bölgedeki halk dahil tarafların hepsini çağırıp, kendileriyle istişare edip, gerekirse bir kez daha değerlendirip, sonra ilan etmekten ibarettir. Ayrıca, Özel Çevre Koruma Bölgeleri'nde bugüne kadar çevre altyapısı ile planlama ve uygulama çalışmaları için 606 projeye 360 milyon lira yerel yönetimlere kaynak aktarılarak destek sağlanmıştır. Katı atık düzenli depolama tesisi olmayan Özel Çevre Koruma Bölgesi kalmamıştır."

- "Şehirleri sadece taş yığınından ibaret görmek, onları anlamamaktır."

Bakan Özhaseki, şehirlerin canlı organizmalar olduğunu, bu nedenle bakım ve ihtimam istediklerini söyleyerek, "Şehirleri sadece taş yığınından ibaret görmek onları anlamamaktır." ifadesini kullandı.

1950'li yıllarda başlayan göçlerin büyükşehirlerin etrafında devasa gecekonduların ve kaçak yapıların oluşmasına neden olduğunu belirten göçlere hazırlıksız yakalanıldığını aktardı.

Özhaseki bu konuda planlamaların da geç yapıldığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Ne yazık ki bizim ülkemizde birçok büyükşehirimizde planlama 1930'lu yıllara dayanmaktadır. 1950'lerden itibaren hızla göçün yaşandığı ortamda biz doğru planları yapıp, ülke olarak bu konularda hazırlıklı davranamadık. Bunun neticesinde ülkemizde adeta iki sonuç doğmuştur. Burada hiçbir partiyi kastederek bunları söylemiyorum. Sadece ülkemizin genel durumunu ifade etmek açısından söylüyorum, birincisi, biraz 'sağlıksız şehirler'e sahip olduk. İkincisi de 'kimsizlik şehirler'e sahip olduk. Bunda herhalde herkesin ortak sorumluluğu var diye düşünüyorum."

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, kentsel dönüşümde yeni prensip kararları belirlediklerini bildirerek, "Yerinde dönüşümün esas olacak. Yani vatandaşa yerinde dönüşüm teklif edilecek; başka mahallelere taşınmaktan bahsetmeyecektir. Evi yıkılan her vatandaşa mutlaka bir ev verilmesi hususu da bizim benimsediğimiz prensiplerin başında gelmektedir." dedi.

Özhaseki, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığının 2018 yılı bütçesine ilişkin yaptığı sunumda, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un beş yıllık uygulama döneminin geride bırakıldığını anımsattı.

Kentsel dönüşüm çalışmalarında tek düze yapılardan oluşan yerleşimler yerine çevresel, ekonomik ve sosyal ilkeleri dikkate alarak yapılacak dönüşüm uygulamaları ile sürdürülebilir ve yüksek standartlara sahip yaşam alanlarının üretileceği modeller geliştirdiklerini belirten Özhaseki, "Binlerce yıllık şehirlerimizi bir misyon belirleyerek, kadim medeniyetimizin en güzel örneklerini yansıtan yeni yaşam alanlarına dönüştürmeyi hedefliyoruz." ifadesini kullandı.

Özhaseki, Bakanlık olarak, 5 yıllık kentsel dönüşümle ilgili çalışmalardan çıkarılan sonuçlar doğrultusunda, birtakım yeni prensip kararları aldıklarını söyledi.

- "Evi yıkılan her vatandaşa ev verilmesi" prensibi

Alınan yeni prensip kararlarına ilişkin Özhaseki, "Birincisi, yerinde dönüşümün esas olacak. Yani bundan sonra vatandaş karşısına çıkan herkes yerinde dönüşümü teklif edecektir, vatandaşa başka mahallelere taşınmaktan bahsetmeyecektir. İkincisi, evi yıkılan her vatandaşa mutlaka bir ev verilmesi hususu da bizim benimsediğimiz prensiplerin başında gelmektedir." diye konuştu.

Söz konusu kararlar kapsamında çalışılacak üçüncü noktanın rezerv alanlarla ilgili olduğunu aktaran Özhaseki, "En çok ihtiyacımız olan rezerv alan olarak tüm Türkiye'deki kamu arazileri de yeniden gözden geçirilerek değerlendirilmektedir. Bu konuda söyleyeceğim bir başka nokta da rezerv alanlarda oluşturulacak yeni yerleşim yerleri, hepimizin özlediği mahalle esaslı olacaktır. Mahallelerde daha yatay mimari, sosyal donatı alanları mükemmel hesaplanmış, insan odaklı planlamalar yapılacaktır." dedi.

Mehmet Özhaseki, diğer prensip kararlarına ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

"Bir başka prensibimiz de yeni yerleşim yerlerine taşınacak insanlara en riskli binalarda oturanlardan öncelik verilmek üzere tekliflerde bulunulacaktır. Sonra afete maruz kalabilecek yerlerdekilere yani dere kenarı hatları gibi bölgelerde oturanlara teklifler yapılacaktır. Bir başka prensibimiz de bundan sonra boşaltılan yerler yani mahallesinde riskli gözüktüğü için yapısı yıkılan kimin yeri varsa işte orada, özellikle İstanbul'da bu yerler herhangi bir şekilde rant uğruna satılmayıp sosyal donatı alanı olarak, yeşil alanlar ve vatandaşın ihtiyaç duyduğu alanlar olarak kullanılacaktır. Bütün bu uygulamalarımızı kendi içimizde bir prensip haline dönüştürüp yeni yasaya dercediyoruz. Eğer bunun dışında uygulayan belediyeler varsa onların da planlarına müdahil olmaktayız."

- "Bazı noktalarda belediyelerimizden kaynaklı tıkanıklıklar yaşanmaktadır"

Özhaseki, Türkiye genelinde 3 milyondan fazla vatandaşın can güvenliğini teminat altına alacak dönüşüm faaliyetlerini başlattıklarını, bunun da yaklaşık bir milyon 100 bin bağımsız konuta karşılık geldiğini dile getirdi. 52 ilde yüz binlerce kişiyle dönüşüm çalışmaları kapsamında masaya oturduklarını belirten Özhaseki, görüşmelerde vatandaşları bilgilendirdiklerini, yönlendirdiklerini ve uzlaşmaya davet ettiklerini anlattı.

Özellikle belediyeden kaynaklı oluşan yanlış uygulamalara da el koymaya devam ettiklerini vurgulayan Özhaseki, "Kentsel dönüşümde aslında bazı noktalarda belediyelerimizden kaynaklı olarak tıkanıklıklar yaşanmaktadır. Bunların birçok örneği var. Başta Fikirtepe bölgesinde olmak üzere sorunlu alanlarda vatandaşımızın mağduriyetini giderebilmek adına çözüm ortağı olarak da devreye girmekteyiz. Tüm bu çalışmalarımız kapsamında ülke genelinde 2 milyar 165 milyon lirası kira yardımı olmak üzere proje desteği, faiz desteği olarak toplam 5 milyar lira kaynak kullanılmıştır. Bu kaynak iktidar ve muhalefet ayrımı gözetilmeksizin tahsis edilmektedir." bilgisini paylaştı.

Mehmet Özhaseki, Türkiye nüfusunun yüzde 71'inin, toprakların da yüzde 66'sının 1. ve 2. derece deprem kuşağında bulunduğuna dikkati çekerek, Türkiye'de son yüzyılda 6 ve üzerinde 56 deprem gerçekleştiğini, depremlerde 100 bin can kaybının yaşandığını ifade etti.

- "7,5 milyon hanenin ve iş yerinin dönüştürülmesini hesaplamaktayız"

Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, bir an önce afetlerde oluşacak zararların azaltılması, çarpık ve düzensiz kentleşme sorunlarının çevre ile uyumlu, estetik, özgün mimari özelliklere sahip yapılaşmayla giderilmesi, altyapı yetersizliklerinin ortadan kaldırılması, dikey mimariden yatay mimariye geçilmesiyle modern, yeşil ve akıllı şehirlerin oluşturulmasını hedeflediklerini söyledi.

Özhaseki, "Önümüzdeki 15 yıl içerisinde inşallah ortaya koyduğumuz prensipler devam edecek olursa yılda 500 bin bağımsız birim olmak üzere tam 7,5 milyon hanenin ve iş yerinin dönüştürülmesini hesaplamaktayız." diye konuştu.

1939'da Erzincan'dan başlayan deprem zincirinin 60 senede Gölcük'e kadar ulaştığına işaret eden Özhaseki, şöyle devam etti:

"Aynı fay hattı üzerinde yaşanan depremlere baktığımızda hepsinde 7'nin üzerinde şiddette bir deprem olduğunu görmekteyiz. 1999'da meydana gelen iki büyük depremden kaynaklanan kayıplardan sonra İstanbul için ayrıntılı risk analizlerine dayalı, depreme hazırlanma ve afet planlaması çalışmaları yapılması gündeme gelmiştir. 6306 Sayılı Kanun kapsamında İstanbul ilimizde, 20 ilçede, 53 adet riskli alan ilan edilmiştir. Bu alanların toplam büyüklüğü 13 bin 500 hektar olup, 120 bin bağımsız birim dönüşüm kapsamına alınmıştır. Riskli yapı olarak da tespitlerde 252 bin bağımsız birim tespiti yapılmış olup, toplamda 1 milyon 200 bin kişi dönüşüm kapsamında sağlıklı, güvenli ve nitelikli konutlara kavuşmuş olacaktır."

Özhaseki, ayrıca İstanbul'da ilan edilen riskli alanlarda belediyelere destek olarak proje hizmet alımları ve kamulaştırma için 280 milyon lira, hak sahiplerine destek olarak da 1 milyar 51 milyon lira kira yardımı olmak üzere toplamda 1 milyar 336 milyon lira kaynak kullanıldığını bildirdi. İstanbul'da hedefin 15 yıl içerisinde bütün riskli binaların dönüştürülmesi olduğunu vurgulayan Özhaseki, bu kapsamda 202 milyon civarında bağımsız birimin dönüştürülmesini düşündüklerini ifade etti.

"İstanbul'un mevcut yapılaşma durumu göz önüne alındığında, sıkışmış kentsel dokunun yerinde dönüştürülmesi, sadece yapıları güvenli hale getirecek ancak yaşanabilir mekanların oluşturulmasının önünde büyük engel teşkil edecektir." diyen Özhaseki, bu çerçevede İstanbul'da afet riski altında olan alanların sıkışık kent dokusundan kurtarılması, yeterli ve sağlıklı altyapı ile sosyal donatı imkanlarına kavuşturulmasını sağlamak maksadıyla yeni rezerv alanlarının belirlendiğini ve bu alanlarda planlama çalışmalarının yürütüldüğünü belirtti.

Özhaseki, bu kapsamda 2012'de çıkan yasa ile kentsel dönüşümde oldukça yol alındığını fakat uygulamada ortaya çıkan aksaklıklardan da ders çıkararak yeni bir yol haritası belirlediklerini dile getirdi.

- "7 bölgede yaklaşık 26 bin konut inşa edilmektedir"

Bakan Özhaseki, terörden etkilenen bölgelerde yaşanan çatışmalar sonucunda 70 bine yakın bağımsız birimin hasar gördüğünü, bunların 40 bininin az hasarlı olduğunu, 30 bine yakın hanenin de kullanılamaz hale geldiğini anlattı.

Özellikle terörün yoğun bir şekilde yaşandığı bölgelerde çalışmaların tüm hızıyla sürdüğünü aktaran Özhaseki, çalışmalarda öncelikli olarak ağır hasarlı yapıların yıkımının gerçekleştirildiğini sonrasında da yeni konutların yapımına başlandığını anımsattı.

Özhaseki, "Özellikle Bakanlar Kurulumuzda ilan edilen riskli alanlar ile Bakanlığımızca belirlenen rezerv yapı alanlarında konutların büyük bir kısmını tamamlamak üzereyiz. Şu aşamada bahsedilen 7 bölgede yaklaşık 26 bin konut inşa edilmektedir. Tamamlanan konutlar için kura çekimi yapılarak vatandaşlarımıza peyder pey teslim edilmektedir. Amacımız burada bölgedeki vatandaşlarımıza belli standartlarda konut üretmek değil aynı zamanda bölge mimarisi ve yaşam tarzına uygun konutlar da üretmektir." ifadesini kullandı.

İmar planlarının revize edildiğini, altyapı yenileme çalışmalarında sona gelindiğini, 7 bölgede toplam bin 127 kilometre içme suyu, 507 kilometre kanalizasyon hattı çalışmalarına başlandığını söyleyen Özhaseki, bölgedeki çalışmaların toplam maliyetinin de 10 milyar lira civarında olacağını aktardı.

- Diyarbakır'daki çalışmalar

Bakan Özhaseki, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde kısmi kanalizasyon, yağmursuyu ve içme suyu iletim hatları yapım işi inşaatlarının bitme aşamasına geldiğini, Gazi ve Melik Ahmet caddelerindeki bin 391 iş yerinin sokak sağlıklaştırması kapsamına alındığını belirterek, "İnşallah 2-3 ay içerisinde buradaki çalışmalar da tamamıyla bitecektir. Ayrıca zarar gören 16 tarihi eserin de restorasyon çalışması kapsamında hızla bitirilmesi için gayret edilmektedir." diye konuştu.

Sur bölgesinde belirlenen rezerv yapı alanlarında konutların yapımına devam edildiğini bildiren Özhaseki, "Bunlardan Çölgüzeli ve Üçkuyular mevkisinde toplam 5 bin 637 adet konut inşa edilmektedir. Bunlardan 800'ü tamamlanmış, 2 bin 768 adedi yıl sonunda, 2 binden fazlası da 2018 yılı içerisinde, birkaç ay içerisinde bitirilecektir." bilgisini verdi.

Özhaseki, Hz. Süleyman Cami çevresindeki 115 dönüm alanda Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca onaylanan proje kapsamında 1. etap yapım işinin de tamamlandığını kaydetti. Özhaseki, Suriçi bölgesinde geleneksel dokuya uygun konutların proje-yapımı için avan ve kesin projelerin hazırlanarak yapım işine başlandığını belirterek, burada yapılan bütün sivil mimari örneklerinin koruma amaçlı imar planına uygun olacağının altını çizdi.

Yürütülecek çalışmalarda Kentsel Tasarım Rehberi'ni dikkate aldıklarını aktaran Özhaseki, akşamdan sabaha yapılacak konutlara da asla izin vermediklerini vurguladı.

- "En geç 6 ay içerisinde evini almayan vatandaş kalmayacak"

Bölgede yıkılan evler içerisindeki eşya bedellerini evlerin hasar bedellerinin yüzde 12'si olarak belirlediklerini anımsatan Özhaseki, "Şu anda Diyarbakır'da yapılan bu çalışmalarla neredeyse 900 milyon liraya yakın bir yatırım yapılmıştır. Diğer il ve ilçelerdeki çalışmalarımız da son sürat devam etmektedir. Bazı bölgelerde evleri bitirdik vatandaşa teslim ediyoruz. Bazı bölgelerde bir iki ay içerisinde bitecek. En geç 6 ay içerisinde evini almayan vatandaş kalmayacak." dedi.

Bakan Özhaseki, vatandaşlara, evini terk ettiği günden yeniden evinde oturabileceği güne kadar kira yardımında bulunduklarına da dikkati çekti.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, "İmar mevzuatında yapılacak düzenlemeler ile hukuka aykırı ve haksız emsal artışı sağlayan, dikey mimariyi teşvik eden, şehir silüetini bozan imar planı değişikliklerinin önüne geçilecek, özellikle parsel bazında plan tadilatını kısıtlayarak, imar uygulamalarını disiplin altına alıyoruz. Bu konuda çalışmalarımız tamamlandı." dedi.

Özhaseki, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2018 yılı bütçesine ilişkin yaptığı sunumda, mekansal planlama alanında yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Bölge planlarına, stratejik planlara ve kalkınma planlarına uygun olarak genel arazi kullanım kararlarını belirleyen çevre düzeni planı çalışmalarının yaklaşık yüzde 99'unun katılımcı bir süreçle tamamlandığını belirten Özhaseki, "Şu anda 81 ilin çevre düzeni planı tamamlanmış bulunmaktadır. Sadece birkaç ilde mevzi olarak itirazlar var, onları da görüşmeye devam ediyoruz." ifadesini kullandı.

En çok itirazların İzmir bölgesinden geldiğini, 100'ün üzerinde itirazın bulunduğunu anlatan Özhaseki, "Değerli Başkanı aradım, kendisini ve ekibini davet ettim Bakanlığımıza. İtirazlar noktasında bizim düşündüklerimizle İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin düşündükleri noktasında uzun boylu bir farklılık olmadığını gördük. 90'dan fazla ihtilafı sona erdirdik. Birkaç tane mevzi olarak küçük ihtilaflar kaldı, onları da kendi aramızda yine bir uzlaşı içerisinde değerlendirip inşallah İzmir'in de tamamıyla bu itirazlar noktasındaki konusu, sıkıntısı bitmiş olacaktır diye düşünüyorum." diye konuştu.

Türkiye genelinde sıkıntılı olan ilçelerde de çalışmaların sürdürüldüğünü aktaran Özhaseki, İstanbul'un Sultanbeyli ilçesindeki tapu probleminin, Van'daki çevre yolu probleminin çözülmek üzere olduğunu dile getirdi.

Bakan Özhaseki, kıyı alanları planlamasında önemli mesafeler kaydedildiğini vurgulayarak, Türkiye kıyılarının yüzde 60'ının bütünleşik kıyı alanları planlamasının 2017 sonunda tamamlanacağını, tamamının ise 2019 yılı sonunda bitirilmesinin hedeflendiğini bildirdi.

- "İmar uygulamalarını disiplin altına alıyoruz"

İmarla ilgili şikayetleri titizlikle incelediklerinin altını çizen Özhaseki, "İmar mevzuatlarını yeniden ele alıyoruz. Bu şekilde imar mevzuatlarını sadeleştirilerek, denetim mekanizmaları kuruyoruz. İmar mevzuatında yapılacak düzenlemeler ile hukuka aykırı ve haksız emsal artışı sağlayan, dikey mimariyi teşvik eden, şehir silüetini bozan imar planı değişikliklerinin önüne geçilecek, özellikle parsel bazında plan tadilatını kısıtlayarak, imar uygulamalarını disiplin altına alıyoruz. Bu konuda çalışmalarımız tamamlandı. Meclisin çalışma takvimi içerisinde inşallah getirip sizlerin huzuruna onları sunacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Gerekli altyapı ve sosyal donatı alanını sağlamak şartıyla yapılacak imar planı değişikliklerinde ortaya çıkacak olan değer artışından kamunun pay almasını sağlayacak mevzuat önerisinin de hazırlandığı bilgisini veren Özhaseki, imar yönetmeliklerindeki farklı uygulamalar ve kargaşaya son verilerek, yeni planlı alanlar imar yönetmeliğinin yayınlandığını anımsattı.

Özhaseki, Otopark Yönetmeliği'nin görüşe açıldığını ve tamamlanmak üzere olduğunu belirterek, "Belki de otopark konusunda şimdiye kadar çektiğimiz sıkıntıların tamamını sona erdirecek bu yönetmelik, çok kısa süre içerisinde yayınlanacaktır." dedi.

Bakanlık olarak hazırladıkları diğer yönetmeliklere ilişkin de bilgi veren Mehmet Özhaseki, bir başka önemli faaliyetin de Şehircilik Şurası olduğunu aktardı.

"Şehircilikte Yeni Vizyon" ana temasını gerçekleştirmek için alanında uzman 133 üyenin katılımı ile sürdürülen çalışmalarda sona gelindiğini belirten Özhaseki, sonuçları çok yakında kamuoyuna duyuracaklarını söyledi.

- Tapu'dan Hazine'ye 8 milyar liralık harç geliri

Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi'nin kurulmasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Özhaseki, bu konuda başarılı çalışmalar yapıldığını anlatarak, milli olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, sunumun son bölümünde Tapu Kadastro ve İLBANK'ın faaliyetlerine ilişkin bilgi vererek, "Tapu ve Kadastro faaliyetleri kapsamında Hazine'ye 2016 yılında 10 milyar, 2017 yılı Ekim ayı itibarıyla da bugün için 8 milyar lira harç geliri sağlanmıştır." ifadesini kullandı.

Tapu Kadastro Bilgi Sistemi'nin (TAKBİS) kurulduğu ve Türkiye'nin tüm mülkiyet bilgilerinin elektronik ortama aktarıldığını anlatan Özhaseki, Mekansal Gayrimenkul Sistemi"nin kurulmasıyla da tapuda yüzde 99,5 oranında sisteme entegrasyonu sağlandığını, Web-tapu sistemine de geçildiğini bildirdi. Özhaseki, şöyle devam etti:

"Yakında inşallah açıklayacağız. Bundan sonra insanlara gidip tapu daireleri kapısında beklemekten ziyade elektronik ortamda müracaatları, neler yapacağı izah edilecek, sonra eğer eksikleri varsa yine o ortamda kendine bildirilecek. Vatandaş geldiğinde en geç 5 dakika içinde tapu işlemi bitirilecek. Bununla ilgili çalışmalarımız son aşamaya gelmiş bulunuyor."

İller Bankası'nın çalışma alanına ilişkin bilgi veren Özhaseki, bankanın bu kapsamda bin 398 belediye, 51 il özel idaresi, 2 ilçe özel idaresi, 30 büyükşehir su ve kanalizasyon idaresi olmak üzere toplam bin 481 yerel yönetim birimine hizmet verdiğini dile getirdi.

İLBANK'ın son 5 yıl içerisinde 41 milyar lira kredi kullandırdığına işaret eden Özhaseki, "2003 yılından bugüne kadar 216 milyar lira pay tahakkuk etmiş olup, borçları düşüldükten sonra 189 milyar lira da ilgili belediyelere gönderilmiştir." açıklamasını yaptı. Özhaseki, yine son 15 yıl içerisinde toplam 5 bin 301 işin bitirilerek, yerel yönetimlere teslim edildiğini bildirdi.

SUKAP kapsamında da projenin başlangıcından günümüze kadar bin 243 adet iş için toplam 8 milyar 235 milyon lira kaynak aktarıldığını ifade eden Özhaseki, "İller Bankası A.Ş. tarafından sağlanan kredi ile finanse edilen terörden etkilenen bölgelerin altyapı tesislerinin yapım çalışmalarında da söz konusu bölgelerde 19 adet iş için yaklaşık 690 milyon lira finansman tahsis edilmiştir." diye konuştu.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, İller Bankası'nın yabancı kredi kuruluşlarıyla toplam 1 milyar 498 milyon avro tutarında kredi anlaşmaları imzaladığını da kaydetti.

(Bitti)