Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde Ermenistan tarafından yaklaşık 30 yıldır işgali süren topraklar kurtarılmayı bekliyor.

Karabağ, Azerbaycan’da Kür ve Aras nehirleriyle Ermenistan sınırları içinde bulunan Gökçe Gölü arasındaki dağlık bölge ile buraya bağlı ovalardan, Ağdam, Kelbecer, Laçın, Cebrail, Fuzuli, Gubadlı ve Zengilan yerleşim yerinden meydana geliyor.

Dağlık Karabağ ise yüzölçümü 18 bin kilometrekarelik Karabağ’ın 4 bin 392 kilometrelik kısmını kapsarken, Hankendi merkez olmak üzere Şuşa, Ağdere, Hocavend, Hocalı ve diğer yerleşim birimlerinden oluşuyor.

Çeşitli yer altı kaynakları, altın ve bakır gibi madenlerin bulunduğu Dağlık Karabağ, Ermenistan ve İran’ı da kontrol edebilecek jeopolitik konumuyla ön plana çıkıyor.

Bugün Azerbaycan’ın yüzde 20 civarındaki toprağının bulunduğu bu bölge, Ermenistan işgali altında bulunuyor.

Stalin döneminde bölgeye yerleştirilen bölgedeki Ermeni nüfus gerekçe gösterilerek 1923’te Dağlık Karabağ’a idari açıdan özerklik verilmesi tavsiye edildi. Böylelikle, Dağlık Karabağ, Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan’a bağlı özerk bir vilayet haline geldi.

Uzun yıllar özerkliğini koruyan bölgenin statüsü, 1988’de Sovyetler Birliği’nin son döneminde tartışmaya açıldı. Dağlık Karabağ yönetimi, bölgedeki Ermeni nüfusunu bahane ederek Azerbaycan yönetiminden ayrılma kararı aldı. Azerbaycan ise kararı geçersiz saydı.

SSCB yönetimi Azerbaycan ve Ermenistan’ın sınırlarının değişmesinin mümkün olmadığını duyurdu. Ermeniler, karara tepki göstererek Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’dan ayrılması için faaliyetlerini arttırdılar.

Bir süre Dağlık Karabağ’ın yönetimini üzerine alan Sovyetler Birliği Yüksek Meclisi, 28 Kasım 1989’da bölgenin özerkliğine son vererek Dağlık Karabağ’ın doğrudan Azerbaycan’a bağlanmasını kararı aldı. Ermenistan ise 1 Aralık 1989’da Karabağ’ı tek taraflı olarak kendisine birleştirme kararı aldı.

İşgal 1991’de başladı

Ermenistan, bu kararlar üzerine Dağlık Karabağ’ın başkenti Hankendi'de Azerbaycanlılara saldırılarını artırdı. Rusya’nın da desteğini alan ve Azerbaycan’ın hazırlıksız olmasını fırsat bilen Ermenistan, Dağlık Karabağ ve çevresine yönelik işgal sürecini başlattı.

Ermeniler, Azerbaycan’ın 1991’de bağımsızlığını ilan etmesinin hemen ardından "Dağlık Karabağ Cumhuriyetini" ilan etti. Bölgede çatışmalar artarken, Ermeniler günler süren saldırılar sonucunda Dağlık Karabağ’ın merkezi Hankendi’ni 28 Aralık 1991’de işgal etti.

Hocalı’da Ruslarla beraber katliam ve işgal

Sonrasında ise hala Türk dünyasının kalbinde tazeliğini koruyan, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen Hocalı şehrindeki katliam ve işgal gerçekleşti. Aylar süren saldırılarını 25 Şubat 1992'de yoğunlaştıran Ermeniler, gece, Sovyet Rus ordusunun o zaman Hankendi'de bulunan 366. motorize alayının da yardımıyla üç koldan saldırdı.

Sadece işgalle yetinmeyen Ermeniler, sivilleri toplu şekilde katlederek ve esirlere acımasızsa işkence yaparak 20'nci yüzyılın en kanlı katliamlarından birine imza attı. Saldırıda 63’ü çocuk, 106’sı kadın olmak üzere 613 kişi öldürüldü.

7 Mayıs 1992’de İran’da Azerbaycan ve Ermenistan Devlet Başkanları sorunun çözümü için anlaşma imzalamış, ancak bir gün sonra Ermeniler 8 Mayıs 1992’de bölgedeki en stratejik noktalardan biri olan Şuşa’yı işgal etti. Azerbaycan’ın merhum lideri Haydar Aliyev tarafından ‘anıtlar şehri’ olarak adlandırılan Şuşa’da 200 Azerbaycan Türkü şehit olurken, 150’si de yaralandı.

İşgal edilen Laçın stratejik öneme sahip

Doğal zenginliklerin ve maden suyu kaynaklarının bolca bulunduğu Laçın ise 18 Mayıs 1992’de Ermeni güçler tarafından işgal edildi. Dağlık Karabağ’ı Ermenistan’a bağlayan yol üzerinde olması sebebiyle stratejik öneme sahip olan Laçın’da hava saldırıları ve çatışmalar sonucunda çok sayıda ev yıkıldı, şehir yağmalandı, köyler yok edildi. 264 kişi şehit oldu.

2 Ekim 1992’de Hocavend’i işgal eden Ermenistan güçleri, 13’ü kadın 13’ü çocuk olmak üzere 145 Azerbaycan Türkünü şehit etti. Hocavend'de işgal ile birlikte bin 723 ev yıkıldı.

Şifalı maden suyu kaynaklarıyla bilinen Kelbecer, 2 Nisan 1993’de Ermeni güçleri tarafından işgal edildi. İşgal esnasında 511 Azerbaycan Türkü şehit edildi.

Ermeni güçlerin 7 Temmuz 1993’te işgal ettiği Ağdere, Dağlık Karabağ’ın en önemli tarım merkezlerinden biriydi.

Ağdam’da 6 bine yakın şehit

23 Temmuz 1993’te Ermenistan silahlı kuvvetlerinin işgale başladığı Ağdam’da farklı şehirlerden gelerek şehri savunan 5 bin 897 Azerbaycan Türkü şehit oldu. Bakü’yü 1918’de Ermeni çeteleri ve Bolşevik birliklerinden kurtaran Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa, Ağdam’a gelmiş burada Azerbaycan bayrağını göndere çekerek, Şuşa şehrine geçmişti.

Cebrayıl ise 23 Ağustos 1993 tarihinde Ermeni güçlerince işgal edildi. 362 Azerbaycan Türkünün şehit olduğu şehir, zengin yer altı kaynaklarına sahip önemli bir bölge olarak biliniyor.

Fuzuli’nin bir kısmı işgalden kurtarıldı

Ermenistan güçlerinin, 23 Ağustos 1993’te işgal ettiği bir diğer yerleşim yeri Fuzuli’de 1100’den fazla Azerbaycan Türkü şehit edildi. Ancak işgal edildikten sonra Fuzuli’nin bir kısmı Azerbaycan ordusu tarafından işgalden kurtarıldı.

Zangezur Dağları ile Dağlık Karabağ arasında bulunan Gubadlı ise 31 Ağustos 1993’te Ermeniler tarafından işgal edildi. Şehrin savunması esnasında 283 kişi şehit oldu.

Zengilan 29 Ekim 1993’de Ermenistan güçleri tarafından işgal edilen son bölge oldu. Komşu bölgelerin işgalinden sonra bölgedeki siviller, yeni bir Hocalı katliamı ihtimalinden korkarak Araz nehri üzerinden İran’a geçmek zorunda kaldı.

Toplam 20 bin civarında şehit

Ermenistan’ın Karabağ’ı işgali sırasında toplamda 20 bin civarında Azerbaycan Türkü şehit olurken, 100 binden fazla kişi yaralandı. Sivillere yönelik de yapılan saldırılar neticesinde günümüze kadar toplam mülteci ve göçmen sayısı da 1,5 milyon kişiyi aştı.

Bölgedeki sivil halkın kullandığı altyapı ve kurumlara yönelik tahribatlar neticesinde ise 7 bin devlet dairesi, 750 okul, 680 tıp merkezi ve 1 milyondan hektardan fazla tarım bölgesi zarar gördü.

Dağlık Karabağ'daki işgale son verilmesini öngören BMGK kararları uygulanmıyor

Azerbaycan ordusunun, 27 Eylül'de Ermenistan güçlerinin sivil yerleşim birimlerine ateş açması üzerine topraklarını işgalden kurtarmak için başlattığı karşı saldırının temelinde de ilgili BMGK kararlarının yıllardır kağıt üzerinde kalması duruyor.

BMGK tarafından Ermenistan'a herhangi bir baskı ve yaptırım uygulanmadığı için Azerbaycan toprakları yaklaşık 30 yıldır işgal altında bulunuyor.

BMGK'nin 822 numaralı kararı, Kelbecer'in işgal edilmesinin ardından kabul edildi. Bölgede istikrar ve güvenliğin tehdit altında olduğu belirtilen kararda, Ermenistan ordusundan işgale son verilmesi talep edildi.

BMGK, Ağdam'ın işgali üzerine de 853 numaralı kararı kabul etti. Bu kararda da tarafların ateşkes yapması, Ağdam dahil tüm bölgelerden Ermenistan güçlerinin çekilmesi istendi.

Fuzuli, Cebrail ve Gubadlı illerinin işgalinin ardından kabul edilen 874 numaralı kararda taraflara ateşkes ve barış çağrısı yapıldı.

884 numaraları karar, Zengilan'ın işgali sonrasında alındı ve kararda Ermenistan güçlerinin işgal altındaki tüm topraklardan kayıtsız şartsız çıkması talep edildi. Bu kararda, Ermenistan güçlerinin daha önce kabul edilen 822, 853 ve 874 numaralı kararları da hayata geçirmesi istendi.

Ermenistan ordusunun işgal ettiği topraklardan derhal, koşulsuz ve tam olarak çekilmesi talep edilen bu kararları ise Erivan yönetimi şimdiye kadar hiçe saydı.

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev başta olmakla tüm Azerbaycanlı yetkililer, BM'nin çifte standart uyguladığı, bazı ülkelerle ilgili kararların günler içerisinde hayata geçirildiği, Azerbaycan'a gelince yıllardır sessiz kalındığı yönünde defaatle açıklamalarda bulunmuştu.

Dünya, Dağlık Karabağ'daki sözde Ermeni yönetimi tanımıyor

İşgal altındaki Azerbaycan toprağı Dağlık Karabağ'daki sözde Ermeni yönetim, kendisini himaye eden Ermenistan dahil hiçbir ülke tarafından tanınmıyor.

BM üyesi tüm ülkeler tarafından Azerbaycan toprağı olarak tanınan Dağlık Karabağ'daki sözde yönetim Ermenistan tarafından destekleniyor.

Dağlık Karabağ'daki sözde yönetime ekonomik, finansal ve askeri destek sağlayan Ermenistan, uluslararası tepkilerden çekindiği için bu yönetimi resmen tanımıyor.

Sözde yönetim sadece Gürcistan'dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Abhazya ile Güney Osetya ve Moldova'dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Transdinyester yönetimleri tarafından tanınıyor. Dağlık Karabağ'daki sözde Ermeni yönetiminin sadece bu üç sözde yönetimle diplomatik ilişkisi bulunuyor.

İşgalin maliyeti 320 milyar dolar

Ermenistan ordusu, Azerbaycan Türklerine ait tarihi coğrafyada yer alan kültürel varlıklara da zarar verirken, toplam 950 kütüphane, 44 mabet ve 9 mescit tahrip edildi.

Uluslararası hukuku da hiçe sayarak işgalini sürdüren Ermenistan’ın bölgede yarattığı maddi kaybın ise toplamda 320 milyar doları aştığı tahmin ediliyor.