Askeri fabrikaların üretim, bakım, onarım ve modernizasyon faaliyetlerinde kritiklik arz eden ve yurt dışından temin edilen ham madde, malzeme ve sistemlerle ilgili hizmetlerin yurt içinde tedarikçi kaynakları oluşturmak amacıyla Eskişehir 1. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü’nde ‘Stratejik İş Birliği Anlaşmaları İmza Töreni’ gerçekleştirildi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan törende Stratejik İş Birliği Anlaşmaları ile alakalı sunum yapıldı. Sunumun ardından gerçekleşen imza töreni sonrasında bir konuşma yapan Milli Savunma Bakanı Akar, Savunma Sanayinin gelişmesi için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını ifade ederek, “Hep birlikte izlediğimiz iş birliği anlaşması ile ortaya çıkan niyetlerin, maksatların ülkemize milletimize silahlı kuvvetlerimiz hayırlı olmasını diliyorum. Hepinizin bildiği gibi Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı olarak yoğun bir çalışma temposu içerisindeyiz. İçinden geçtiğimiz dönem hem bölgesel hem de küresel anlamda çok ciddi zorluklar içermekte. Kritik ve önemli bir dönemden geçiyoruz. Dolayısıyla çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Bu gelişmelere bağlı olarak ülkemize yönelik risk, tehdit ve tehlikelerin arttığını ve bunların boyutlarının sürekli değiştiğini ve önemli bazı konularda ülkemiz ile alakalı bazı gelişmelerin olduğunu biliyoruz. Bu manda bunlarla karşı karşıya kalan ülkemizi milli savunma sanayinde görev yapan asker, sivil herkesin daha çok çalışması gerekiyor. Bizler ülkemizin, milletimizin milli bütünlüğünü egemenliğimiz ve bağımsızlığımız için Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli Savunma Bakanlığı olarak askeri ve sivil ile koordineli bir şekilde gece gündüz demeden elimizden gelen her türlü gayreti göstermek suretiyle üzerimize düşen görevleri en iyi şekilde yapma gayreti içindeyiz. Bu gayretlerimizin sonuçlarını bir bütün haline ele alındığımızda sonuçlardan açık bir şekilde görme imkânımız var. Gerçekten burada Mehmetçik büyük bir başarı sağlamakta, büyük bir gayret göstermekte. Bu başarının kalıcı olabilmesi için olmazsa olmaz koşullardan birinin de savunma sanayi olduğunu çok çok iyi biliyorsunuz. Bu bilinçle, bu bilgiyle, bu anlayışla savunma sanayimizin her anlamda, her alanda gelişmesi için her türlü gayreti göstermekteyiz. Biraz önce yaptığımız çalışma bunun bir örneği, göstergesi. Sadece bunlarla yetinmek mümkün değil. Bunların çok ötesinde de savunma sanayi konusundaki çalışmalarımızı geliştirmemiz ve yoğunlaştırmamız lazım ki geleceğe daha güvenli bakalım. Burada savunma sanayi başkanlığımızın bu manada yaptıkları gayretler her türlü takdirin üzerinde. Yıllardan beri bu konuda büyük bir emek sarf etmekte Savunma Sanayi Başkanlığımız” şeklinde konuştu.
“SANAYİ İHTİYAÇLARINI MİLLİ VE YERLİ OLARAK ÜRETİLMESİ GERÇEKTEN BİR TERCİH DEĞİL BİR ZORUNLULUKTUR”
Türkiye’nin savunma sanayindeki ihtiyaçlarını yerli ve milli olarak üretmesinin bir tercih değil zorunluluk olduğunu söyleyen Bakan Akar, “Daha önce oldukça az olan proje sayısı bugün nereden baksanız 650’ye, miktar da 100 milyara yaklaştı. Şu an 85 milyar dolardan bahsediliyor. Dolayısıyla bu anlamda, ekonomik anlamda, teknolojik anlamda gerçekten çok geniş bir alan. Bu konuda ne kadar kafa yorsak azdır. Burada kendi kendine yeten bir savunma sanayine sahip olmamız Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülkemizi ve milletimizi savunması ve ülkesi ve milleti için ihtiyaç duyduğu savunma sanayi ihtiyaçlarını milli ve yerli olarak üretilmesi gerçekten bir tercih değil bir zorunluluktur. Bu konuda geçmişi çok iyi hatırlamak ve geleceğe geçmişten aldığımız dersler ile bakmak lazım. Bu işin savunma ve güvenlik olması sebebiyle her hangi bir şekilde ihmale, gecikmeye tahammülü olmadığı bugünden itibaren çok iyi bilinmesi lazım. Neler ile karşılaşabileceğimizi bugünden tasavvur edip ona göre planlarımızı da ona göre gerçekleştirmemiz lazım” dedi.
“SANAYİ KONUSUNDA MİLLİLİK ORANI YÜZDE 70’LERE GELDİ”
Sanayi konusunda millilik oranının yüzde 70’lere geldiğini söyleyen Bakan Akara, “Savunma sanayide dışa bağımlılığı sıkıntılarını en basit tarih kitaplarında dahi görmemiz mümkündür. Osmanlı imparatorluğu zamanında parasını peşin ödediğimiz gemileri savaş çıktıktan sonra alamadık. Onun akabinde birçok münferit olay olmakla beraber 1974 Kıbrıs Harekâtında başımıza gelenleri biliyorsunuz. Daha sonra birçok olay geldi gelişti, en son 2011’de parasını verdiğimiz İHA motorlarının bakımını yaptıramadık. Dolayısıyla bu konuda bunlardan ve bu çerçevedeki çalışmalarımızın ayakları yere basan bir planlama ile ekonomik gücümüz ile orantılı bir şekilde teknolojik kapasitemizi en iyi kullanacak biçimde bu savunma sanayi konusundaki planlamamızı en iyi şekilde yapmamız lazım. Planlamada hata yaptığımız zaman fabrikalarımız, atölyelerimiz ne kadar başarılı olsa da istediğimiz sonuçları alamayabiliriz. Yıllarca dışarıdan tank, top ve İHA dâhil bir çok vasıtayı, bir çok araç gereç tank, silahı, mühimmatı bekler durumda olduk. Bunu ile ilgili yapılan görüşmelerde çok ilginç mazeretlerle karşılaştık. Dolayısıyla bütün bunları gördükten sonra olmazsa olmaz, bu bir tercih değil zorunluluktur. Ne yapmamız lazım kendi milli sanayimize, savunma sanayimize kavuşmamız lazım. Müttefiklerimiz dahi, parsını ödediklerimiz dahi yerler ile alakalı birçok konuda sıkıntı yaşadık. 2000’lerin başlangıcında savunma sanayi, sanayi konusunda millilik oranları çok düşük. Yüzde 50’ler civarındaydı. Şimdi çok şükür neredeyse yüzde 70 olacak. Bu bir övünç ve gurur kaynağı. Bu nedenle bizlerin bu ruhla, bu azimle, bu gayretle elimizden geldiğine çalışmak suretiyle hedeflerimize emin adımlarla gitmemiz gerekmektedir” diye belitti.
“SAVUNMA SANAYİDE MİLLİLİK ORANI YÜZDE 70’LERDE”
Geçmiş dönemlerde ülke olarak diğer ülkeleri ikna etmek için uğraşıldığını hatırlatan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Artık kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz lazım. Aksi halde bundan önce olduğu gibi paramız da olsa kapı kapı dolaşıp bazı ülkeleri ikna etmek için uğraşır dururuz. Onun için bunun en çıkar yolu kendi göbeğimizi kendimizin kesmesidir. Bu konuda almamız gereken tedbirleri almamız lazım. Bunun bir iyi yönü var. Kötü komşu ev sahibi yaparmış. Bizler de bu sıkıntıları yaşadık, bu sıkıntıları gördük. Bunlardan ders aldık. Kamusu ile özeli ile herkes büyük bir gayretle çok ciddi mesafeler almamıza fırsat verdi. İnşallah bundan sonra da artan bir ivme ile çalışmalarımızı sürdürüp yerli ve milli parolası ile çıktığımız bu yolda ülkemizin milli savunma, milli güvenlik stratejilerini ve teknolojilerini geliştirmek ve çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdüreceğiz. Bütün hedefleri aşarak muasır medeniyetler seviyesine ulaşacağız. 2000’lerin başlarında sizler de biliyorsunuz bu savunma sanayi konusunda, sanayi konusunda millilik oranları çok düşüktü. Yüzde 20’ler civarındaydı. Şimdi çok şükür yüzde 65’i geçti, yüzde 68’lere yaklaştı. Neredeyse yüzde 70 olacak. Bu bizim için büyük bir övünç kaynağı, büyük bir gurur kaynağı. Aynı zamanda bizim için büyük bir motivasyon kaynağı. Bu nedenle bizlerin bu ruhla, bu azimle bu gayretle elimizden geldiğince çalışmak sureti ile hedeflerimize doğru yürüyüşümüzü emin adımlarla sürdürmemiz gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
“HEPİMİZİN ORTAK AMACI ÜRETİMİN YERLİ SANAYİDEN TEMİN EDİLMESİ”
Özel sektör ile çalışmanın artık bir zorunluluk olduğuna değinen Akar, milli hakların korunması noktasında da bunun vazgeçilmez olduğunu belirterek konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Dolayısıyla özel sektördeki arkadaşlarımızdan, yatırımcılardan, mühendislerden, teknik personelden ve işçilerimizden de aynı şekilde kamudakine benzer bir yaklaşımla çalışma ve üretim bekliyoruz. Hepimizin ortak amacı da üretimin yerli sanayimizden ve ülke kaynaklarımızdan temin edilebilmesidir. Bugün hep birlikte attığımız adım ile yurt dışından temin ettiğimiz mal ve hizmetlerin bundan sonra hiç olmazsa bu konularda yerli üretime imkân veren bir çalışma olduğunu bu stratejik işbirliği anlaşmaları mekanizmasının da bu vesile ile hayata geçmesi ile bundan sonraki çalışmalarımıza bir örnek teşkil edeceğiz, bir rehber olacağı ve bu yolda ilerlemeye devam edeceğiz. Geleceği de ön görmek tabi özel sektör önemli bir şey. Bu alım garantisinin olması önemli bir şey. Bu yepyeni bir sistem olan onaylı tedarikçi meselesi gerçekten önemli bir gelişme. Bunun üzerinde durmamız lazım. Bunun başlangıcında bazı durumlar artı-eksi olabilir. Bunlardan dolayı rahatsız olmamak lazım. Ne kamunun ne de özel sektörün varsa bir eksiklik, varsa bir yanlışlık biz bunları düzeltmeye hazırız. Konuşmaya, görüşmeye hazırız. Dolayısıyla bu onaylı tedarikçilik üzerinden gitmek sureti ile özel sektörün daha rahat bir ortamda çalışma yapabileceğini değerlendiriyorum. Bu sistemle varmaya çalıştığımız malzeme ve hizmetlerde var olan kaliteyi geliştirerek savunma sanayimizin uluslararası ölçekte rekabet edebilir bir hale getirmektir. Çünkü takdir ederseniz hangi malı üretirseniz üretin hangi hizmeti üretirseniz üretin iç piyasanın bir doyum hakkı vardır. Bu yatırımlar sadece iç piyasaya yönelik olduğunda bunun maliyetinin çok yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bizim öncelikle iç piyasa, öncelikle TSK’nın ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra mutlaka dışarı da bunları pazarlanması, satılması lazım.”
Düzenlenen imza törenine; Bakan Akar’ın yanı sıra; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz, Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir ve bir çok askeri personel ve özel sektör temsilcileri katıldı.