Sağlık Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı iş birliğiyle, Gençlik Haftası kapsamında Yaşar Üniversitesinde “Gençlik ve Sosyal Medya-Ne Kadar Gerçek Ne Kadar Sanal?” adlı bir söyleşi düzenlendi. Söyleşide konuşan Yaşar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Berrin Özyurt, ‘Facebook Depresyonu’ ismiyle ortaya çıkan sosyal medya sebebiyle oluşan depresyonun gençler arasında yaygın görüldüğüne dikkat çekti. Özyurt, “Bunun en yaygın nedeni, kişinin kendisini sosyal medyada arkadaşları ile karşılaştırmasıdır. Tatile gidenlerin ya da ilişki biçimi değişenlerin fotoğraflarını gördüklerinde kıskanıyor ve kendilerini kötü hissediyorlar. İkinci en önemli neden ise dikkat çekememektir. Gençler arkadaşlarından daha az yorum ve beğeni aldıklarında, genel geri bildirimleri yeterli görmediğinde de depresyon durumu ortaya çıkabilir” dedi.

Sağlık Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı iş birliğiyle, 15- 22 Mayıs Gençlik Haftası kapsamında Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen “Gençlik ve Sosyal Medya- Ne Kadar Gerçek Ne Kadar Sanal?” adlı söyleşide, üniversite gençlerine sosyal medya kullanımı farkındalığı oluşturmak adına bilgiler verildi.

We Are Social ve Hootsuite ortaklığında yayınlanan ‘Dijital 2022 Küresel Genel Bakış Raporu’na göre; küresel internet kullanıcıları, 2022’nin başında 4,95 milyara yükseldi ve internetin nüfuz ettiği oran şu anda toplam dünya nüfusunun yüzde 62,5’ini oluşturuyor. Ocak 2022’de alınan verilere göre dünya çapında 4,62 milyar yani dünyanın toplam nüfusunun yüzde 58,4’üne eşit sayıda sosyal medya kullanıcısı var. Küresel sosyal medya kullanıcı sayısı, 2021’de 424 milyon yeni kullanıcının sosyal medyaya adım atmasıyla son bir yılda yüzde 10’dan fazla arttı.

Yaşar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Berrin Özyurt, “Gençler sosyal medyayı mesajlaşmak, gezinmek, oyun oynamak, bilgi edinmek, anında sohbet etmek, resim, müzik veya metin belgeleri bulmak, indirmek veya değiş tokuş etmek için kullanıyor. Sosyal medya kullanımı, gençlerin sosyalleşme süreci içinde kendini tanıması, kendi doğru ve yanlışlarını, kurallarını, değerlerini ve normlarını sınaması için başka sosyal etkileşimlere ek olarak kullandığı bir araç. Fakat sosyal medya kullanımının hem yararı hem de zararı bulunuyor. İyi yanlarından birkaç örnek vermek gerekirse; sosyal medya toplumsal organizasyonlara katılma fırsatı sağlıyor. Farklı altyapılardan gelen kişilerle çevrim içi ilişkiler kurarak ilgilerini paylaşmayı ve kişisel kimlik ve sosyal beceriler oluşturmaya yarıyor. Öğrencilere, sınıf dışında da ödevler ve projeler için iletişim kurma şansı tanıyor” dedi.

SOSYAL MEDYADA KARŞILAŞTIRMA YAPMAK DEPRESYONA NEDEN OLUYOR

Sosyal medya bağımlılığının bilişsel, duygusal ve davranışsal olarak kendini gösterdiğinden bahseden Özyurt, bunun özellikle gençlerde yaygın olarak görülen ‘Facebook Depresyonu’ ismiyle ortaya çıkan sosyal medya kaynaklı depresyona yol açtığına dikkat çekti. Özyurt, “Sosyal medya platformlarında çok uzun süre zaman geçiren ergenlerde görülen depresyona bu isim veriliyor. Almanya’da yapılan çalışmalarda, Facebook kullanıcılarının üçte birinin siteyi ziyaret ettikten sonra kendilerini daha kötü hissettikleri sonucuna ulaşılmış. En yaygın sosyal medya kaynaklı depresyonun nedeni, kişinin kendisini sosyal medyada arkadaşları ile karşılaştırmasıdır. Tatile gidenlerin ya da ilişki biçimi değişenlerin fotoğraflarını gördüklerinde kıskanıyor ve kendilerini kötü hissediyorlar. İkinci en önemli neden ise dikkat çekememektir. Gençler arkadaşlarından daha az yorum ve beğeni aldıklarında, genel geri bildirimleri yeterli görmediklerinde depresyon durumu ortaya çıkabilir. Bunun yanında sosyal medya bağımlılığı gençlerde anksiyete, depresyon, yalnızlık hissi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, uyku problemleri, ikili ilişkilerde sorunlar, notların düşmesi ve derslere odaklanamama, obsesif kompulsif bozukluğa neden olabiliyor” diye konuştu.

SİBER ZORBALIK, GÜNLÜK YAŞAMDAKİ ZORBALIKTAN DAHA YIKICI

Dr. Berrin Özyurt, sosyal medyadaki en büyük risklerden biri olan siber zorbalığı anlatarak “Siber zorbalık ergenlerde, depresyon, anksiyete, yoğun bir yalnızlık ve intihar gibi ciddi psikososyal sonuçlara neden oluyor. Cinsel içerikli mesajlar, fotoğraflar ya da görüntüleri cep telefonu, bilgisayar veya diğer dijital araçlar yoluyla göndermek, almak ya da aktarma söz konusu olabilir. Kişiler, şiddete veya başka sapkın davranışlara maruz bırakan bazı internet sitelerine tesadüfen de olsa girebilir veya merak ve keşif duygusunu doyurmak için bu tarz siteleri arayıp bulabilir. Gençler sohbet ortamlarında suiistimal edici kişiler veya gruplar ile kontrolü dışında karşılaşabilirler ve taciz edilebilirler. Gençler kendileri ile ilgili bilgileri gönderme konusunda pek temkinli davranmayabiliyor. Fotoğraf göndermek veya özel bir bilgiyi kamuya açık profillerinde paylaşmak gibi kişisel verilerinin güvenliğini sağlayamadıkları davranışlarda bulunabiliyorlar. Siber zorbalık, günlük yaşamdaki zorbalıktan daha fazla depresyona ve kaygıya sebep olmaktadır. Cep telefonları, karşılıklı mesajlaşma ve sosyal ağ web sayfaları takip etmek, tehdit etmek ve partnere zarar vermek amacıyla da kullanılmaktadır. Gençlerin üçte biri bir saatte 30 mesaj atarak partnerlerinin nerede oldukları, ne yaptıkları ve kimle olduklarını takip ettiklerini ifade etmiştir. Flört şiddeti olarak ifade edilen bu durum gittikçe önemli bir sorun halini almaktadır” dedi.

“MAHREMİYET DUYGUNUZUN ZEDELENMESİNE İZİN VERMEYİN”

Gençlere önerilerde bulunan Özyurt, “Sosyal medyada paylaşılan her şeye inanmayın. İnsanlar sosyal medya hesaplarından çoğunlukla en iyi anlarını paylaşıyor. Yani gerçeğin bir kısmını, tamamını değil. Görünenin ardında ne olduğunu bilemiyoruz. Başkalarının hayatlarına sürekli dahil olmak bireyselliğe zarar veriyor. Mahremiyet duygunuzun zedelenmesine izin vermeyin. Kendinizi geliştirmenin başka yollarını arayın. İnsanların birçoğu sosyal medyayı araştırma kaynaklı kullansa da pek çok bilgi yüzeysel ve genel geçer bilgilerden oluşabiliyor. Hayatınızdaki boşlukları sorgulayın. Sosyal medyaya aşırı takılmak, aslında hayatımızın pek de yolunda gitmediğine işaret ediyor. İşiniz mi kötü gidiyor, yoksa ilişkiniz mi? Kaçtığınız şeyleri belki de çözme vakti gelmiştir. Bugün arkadaşlıklar bile neredeyse sosyal ağlar üzerinden yaşanıyor. Halbuki yüz yüze etkileşimin yerini sanal araçlar alamaz. Zaman zaman sevdiğiniz insanlara vakit ayırıp yüz yüze görüşün” şeklinde konuştu.

(İHA)