MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Sadir Durmaz, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 9. Maddesi üzerine MHP Grubu adına söz aldı.

"İnsanoğlu “beşikten mezara” kadar uzanan hayat serüveni boyunca, şehirle doğrudan veya dolaylı olarak iletişim halindedir ve bu ilişki karşılıklı ve dönüştürücü bir bağdır. İnsan şehirleri kurar; şehirlerde zamanla insanın davranışlarını, hayallerini ve hatta kimliğini biçimlendirir. Dolayısıyla, şehri inşa etmek, aslında insanı inşa etmektir. Vakıf geleneğiyle başlayan, kamusal sorumluluk bilinciyle, israfın haram kabul edildiği bir ahlakla şekillenen ve bugünlere uzanan kadim şehircilik anlayışımızda şehir; yalnızca sokaklardan, binalardan veya fiziki mekânlardan ibaret değildir. Bu yönüyle şehir hafıza anlam ve aidiyet üretir. Meydanlar sokaklar ve mahalleler insanların anılarıyla şekillenir. İnsan yaşadığı şehirle birlikte kendisini tanımlar; şehirde insanların gündelik pratikleriyle karakter kazanır. İşte bu nedenle; Şehrin imarı ile insanın ihyasının ayrılmaz bir olgu olduğu gerçeği, asla göz ardı edilmemelidir." ifadesini kullanan MHP'li Durmaz'ın satırbaşları şöyle oldu:

İnsana verdiğimiz değerin mücessem hali olan mahalli idareler, demokrasimizin yereldeki en güçlü tezahürü, devletimizin vatandaşla temas ettiği en yakın kamusal yapıdır. Bu yapının en görünür, en etkin ve vatandaşın günlük hayatına en fazla dokunan unsuru ise hiç şüphesiz belediyelerdir. Belediyeler bu yönüyle, yalnızca hizmet üreten idari birimler değil, aynı zamanda vatandaşla devlet arasındaki en sıcak temas noktası, kamusal hayatın yereldeki yüzü konumundadır. Belediyeler; kamu emanetinin taşındığı, milletin alın terinin korunup çoğaltıldığı kurumlar olarak da önemli bir işleve sahiptir. Şehrin düzeni, kamusal hizmetlerin kalitesi, kaynakların kullanımı ve toplumsal güvenin inşası; doğrudan belediye yönetimlerinin ahlakı, ilkeli duruşları ve yönetim kabiliyetiyle ilgilidir.

ÜRETKEN BELEDİYECİLİK

Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak belediyeciliği; günü kurtaran değil, geleceği inşa eden bir sorumluluk alanı olarak görüyoruz. Bizim için belediyeler; Türkiye’nin büyük kalkınma hamlesinin en önemli güç çarpanlarıdır. Bu bakımdan mahalli idarelerin Türkiye’nin büyük kalkınma hamlesine destek olacak şekilde tarımdan sanayiye, finanstan kültüre, sağlıktan eğitime kadar her alanda gelişime açık olması, şüphesiz büyük önem arz etmektedir. Altyapısı ve üstyapısıyla, toplumsal bağlarıyla afetlere dirençli hale gelmiş, çevresi korunmuş, iklim uyumu sağlanmış ve enerji verimli bir şekilde yeniden imar edilmiş şehirler; bizim belediyecilik vizyonumuzu tarif etmektedir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu anlayışımızı Üretken Belediyecilik kavramıyla ifade ediyoruz.

Üretken Belediyeciliğin temelinde, her şeyden önce kamu emanetine sadakat vardır. Belediye bütçeleri; aziz milletimizin ortak emaneti olup israf edilmeden, adaletle ve ihtiyaç önceliği gözetilerek kullanılması da ahlaki bir zorunluluktur. Bu anlayışla; kamu kaynaklarının, gösterişe, popülizme ya da günübirlik siyasi hesaplara kurban edilmesi elbette kabul edilemez. Bu konuda, hassasiyeti taraflı tarafsız herkesçe bilinen, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin, belediye başkanlarımıza hitaben söylediği; “Devleti ebed müddet, milleti ebed müddet amacıyla tek yürek olmuş bir Türkiye’nin çağlar üzerine sıçramasına hizmet mi edeceğiz, yoksa nefislerimize, egolarımıza, siyasi ihtiraslarımıza teslim olup günlük polemiklerle vakit mi kaybedeceğiz?” sözleri bizim için doğru yolu gösteren pusula mahiyetindedir.

Yine Saygıdeğer Genel Başkanımızın, bizlere, belediye başkanlarımıza her zaman dile getirdiği ve muhakkak riayet edilmesini şart koştuğu “devletin malına, yetimin hakkına tevessül etmeyeceksiniz, ettirmeyeceksiniz” uyarısı, bizim yerel yönetimlere bakışımızı özetleyen temel ilkemizdir. Milliyetçi Hareket Partisi, milletin parasını millet için harcamayı, hesabını veremeyeceği hiçbir işe girmemeyi temel bir kural olarak benimsemektedir. Zira, biz, hizmet edenin himmet göreceğine; dürüst ve samimi olanın dua ve rıza kazanacağına; helal-haram ayrımı yapanın iki dünyasını da kurtaracağına, sonuna kadar inanıyoruz. Aksine davrananlarla yollarımızı ayırmamızın 5 dakikayı geçmeyeceğini de herkes çok iyi bilmektedir.

SİYASİ ETİK KANUNU TEKLİFİ

Üretken Belediyecilik anlayışımızın bir diğer temel dayanağı şeffaflık ve hesap verebilirliktir. Şeffaflık, bir tercih değil; yönetime duyulan güvenin ön şartıdır. Yerel yönetimlerde ortaya çıkan ve toplum vicdanını rahatsız eden her iddia, şüphe ve ihbar hangi belediyede, hangi yönetimde, hangi dönemde olursa olsun ciddiyetle ele alınmalı ve gereği yapılmalıdır. Zira; kamu kaynağını korumak, hem siyasetin, hem de ahlakın gereğidir. Mahalli idarelerde etik standartların yükseltilmesi, hesap verebilirliğin güçlendirilmesi, bütçenin şeffaf, denetlenebilir ve israfı reddeden bir anlayışla kullanılmasını sağlamak; siyasi bir tercih değil, kamusal bir zorunluluktur.

Bu anlamda, “siyasi etik kanunu” teklifinin bir an önce gündeme alınıp görüşülerek yasalaşması beklentimiz ve temennimizdir. Kamu kaynaklarının akıbetinin tartışıldığı, şeffaflığın zedelendiği, etik sınırların aşındığı her durumda yalnızca yerel yönetimlere değil; toplumun devletine duyduğu güven de zedelenmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Üretken Belediyecilik anlayışı; kamu emanetine sadakat, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sürdürülebilir ekonomi ilkeleri üzerine inşa edilmiştir. Bu anlayış; rantı değil hizmeti, israfı değil üretimi, günü kurtarmayı değil geleceği planlamayı esas almaktadır. Biz, belediyeleri borç yükü altında ezilen değil; milletine güven veren, üreten, ayakta duran kurumlar hâline getirmeyi hedefliyoruz. Çünkü inanıyoruz ki güçlü şehirler olmadan güçlü bir Türkiye inşa edilemez.

Medeniyetimizin şehirleri, adaletin gölgesinde yükselmiş; emanet bilinciyle korunmuş; insana hürmet ve hizmetle, anlam ve değer kazanmıştır. Bugün bize düşen, bu mirası geleceğe taşıyacak ilkeleri savunmak, yerel yönetimlerde etik değerleri güçlendirmek ve şehirlerimizi hem kültürümüze hem çağın ihtiyaçlarına uygun biçimde geliştirmektir. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, Gazi meclisimizi ve aziz milletimizi saygılarımla selamlıyor, yaklaşan yeni yılın şimdiden ülkemiz, milletimiz ve insanlık adına hayırlara vesile olmasını diliyorum.