MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Selim Yurdakul, Şehit Aileleri ve Gazilerle Kahvaltı Programında konuşma yaptı. Yurdakul yaptığı konuşmada, “Terörsüz Türkiye” hedefinin bir devlet politikası olduğunu vurgulayarak birlik ve beraberlik mesajı verdi.
Konuşmasına şehit aileleri, gaziler ve davetlileri selamlayarak başlayan Yurdakul, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin selamlarını iletti. Şehitler ve gazilerin Türk milletinin onuru olduğunu ifade eden Yurdakul, MHP’nin köklü Türk töresi ve devlet geleneğine bağlı bir dava partisi olduğunu söyledi.
"duruşumuzu şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz”
Türkiye’nin tarih boyunca birçok saldırıya maruz kaldığını ancak hiçbir zaman teslim olmadığını belirten Yurdakul, “Bu duruşumuzu şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz” dedi. Türk milletinin birlik ruhuyla hareket ettiğini vurgulayan Yurdakul, ülkenin egemenliğine, toprağına ve milli değerlerine uzanan her tehdide karşı kararlılıkla duracaklarını dile getirdi.
bazı siyasi çevrelerin çıkar hesaplarıyla hareket ediyor
“Terörsüz Türkiye” hedefinin mimarının Lider Devlet Bahçeli olduğunu ifade eden Yurdakul, bu vizyonun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle devlet politikası haline geldiğini söyledi. Toplumsal barışın güçlendirilmesini amaçlayan bu sürece karşı çıkanları eleştiren Yurdakul, bazı siyasi çevrelerin çıkar hesaplarıyla hareket ettiğini söyledi.
“Milliyetçi Hareket Partisi, devletin sigortasıdır”
Yurdakul, MHP’nin TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na sunduğu raporun, partinin duruşunu net şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Raporda, Anayasa’nın ilk dört maddesinin tartışma konusu olamayacağı, Türkiye’de etnik değil terör sorunu bulunduğu, terörle pazarlığın kabul edilemeyeceği ve üniter yapının korunmasının vazgeçilmez olduğu vurgulandı.
“Milliyetçi Hareket Partisi, devletin sigortasıdır” diyen Yurdakul, Türk milletinin kardeşlik, birlik ve beraberlik içinde güçleneceğini, güçlü Türkiye’nin yalnızca ülke için değil, Türk ve İslam dünyası için de umut kaynağı olduğunu ifade etti.

MHP'li Ahmet Selim Yurdakul'un konuşmasının tamamı:
Dünümüz, Bugünümüz ve Yarınımız, Canımız, Her şeyimiz, Cennet Mekan Şehitlerimizin emanetleri; Çok Kıymetli Şehit Annelerimiz, Şehit Babalarımız ve Şehitlerimizin Aileleri, Kahraman Gazilerimiz, Türkiye Şehit Aileleri ve Gaziler Vakfı Başkanı Sayın Lokman Aylar Saygıdeğer MYK Üyemiz, Değerli Ankara İl Başkanımız, İl Başkan Yardımcılarımız, KAÇEP İl Başkanımız, Kıymetli ev sahibimiz Altındağ İlçe Başkanımız, KAÇEP İlçe Başkanımız, Üç Hilali gururla dalgalandıran teşkilat mensuplarımız, Muhterem Hanımefendiler ve Beyefendiler Ve Basınımızın muhterem temsilcileri, Konuşmama başlamadan önce hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Genel Merkezimizden ayrılmadan biraz önce makamında bulunduğum Muhterem Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin sizlere selamlarını ve sevgi dileklerini getirdim.
Türk örf ve adetlerine bağlı köklü bir dava partisiyiz
Bütçe görüşmelerinden önceki son grup toplantımızda Liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli “Türk milletinin bağımsız ve onurlu yaşaması için, “bir gül bahçesine girercesine kara toprağa girmiş” kahramanlarımıza minnet duyuyoruz.” demişti. Bizler de Milliyetçi Hareket Partisi mensupları olarak, son nefesimize kadar Vatan kahramanlarımıza minnet duyacak, Şehitlerimizin ailelerini ve Gazilerimizi büyük bir hürmetle ve şükranla karşılayacağız. Bildiğiniz üzere bizler geleneklerine, Türk örf ve adetlerine bağlı köklü bir dava partisiyiz. Bu da bizi diğer siyasi partilerden ayıran en büyük özelliğimizdir ve bununla ölene kadar gurur duyacağız. Bizler, hem aile evimizde, hem ülkü ocaklarımızda hem de Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’den öğrendiğimiz üzere, Şehit Ailelerimize, Gazilerimize, Devlet Büyüklerimize, yaşça büyüklerimize ve kadınlarımıza her şart ve koşulda büyük bir saygı duyacak, derin bir hürmet göstermeye sonsuza dek devam edeceğiz.
Biz, öyle sırtı yere gelecek bir millet olmadık, olmayacağız
Bizler atalarımızdan böyle gördük. Bizler atalarımızın ve büyüklerimizin bilgi ve tecrübelerine daima saygı duyan bir geleneğin mensubuyuz. Nitekim bu hasletlerimiz nedeniyle hiç yanılmadık, hiç bir zaman da bu yoldan şaşmadık. Ve en nihayetinde de binlerce yıldır insanlık tarihinin en önemli bir parçası olarak Tarihin sayfalarında adımızdan gururla bahsettiriyoruz. 7 Düvel birleşti sırtımızı yere getiremedi; Batı’da İngilizi, Rum’u, Doğu’da Rus’u Ermenisi, Güneyde İtalyan’ı, Fransız’ı, Çanakkale’de okyanus ötesinden gelen Yeni Zelandalısı, Avustralyalısı, Hintlisi, bilmemnesi… Biz, öyle sırtı yere gelecek bir millet olmadık, olmayacağız. Bunu öncelikle Şehitlerimize, Gazilerimize borçluyuz. Bizler bu bilinçle, vatana, toprağa ve milli emanetlere canımız gibi sahip çıkıyoruz. Bu kıymetlerimizin bir teline uzanacak her eli kırar, ufacık bir kötü söze dünyayı dar ederiz.
Tüm amacımız; Türk milletinin birlik ve beraberlik ile güçlenmesi
Türk devletlerinin gelenekleri ve kadim Türk milletinin şuuru ile yürüyoruz; Allah şahit olsun ki, bu yolda gönülleri ferahlatmak, kardeşlikleri perçinlemek, türlü düşmanlar karşısında bir olmak, birlikte mücadele etmek üzere çarpışa çarpışa ilerliyoruz. Tüm amacımız; Türk milletinin birlik ve beraberlik ile güçlenmesi, güçlendikçe de refaha ulaşan bir Lider Ülke Türkiye’yi oluşturmaktır. Liderimizin gayesi, kirli bir oyunu bozmak, Türkiye’nin egemenlik haklarını korumak ve güney sınırlarımızdan gelen tehdidi bertaraf etmek için öncelikle iç cepheyi sağlamlaştırmaktır. Çünkü dışarıdan gelen tehdidi savuşturmanın yolu bir ve bütün olmaktan geçer.
Hala analar ağlasın, yeni Şehitler gelsin; yeni Gaziler gelsin hesabı yapıyorlar
Yani “Teörsüz Türkiye” ile Neden toplumsal barışı güçlendirecek, Kürdü, Türkü, Alevisi, Sünnisi birlikte yaşamak olgusu içinde, bin yıllık kardeşlik hukukunu sağlamlaştıracak bir ortam oluşturulmasın? Ama Türkiye’nin kolunu kanadını kırmak, ülkemizin iç huzurunu kaçırmak isteyen odaklar var. Bunları biliyorsunuz; Emperyal güçler bir yanda, İsrail bir yanda, Fransa bir yanda… Bir de bu yabancı ülkelerin maşalığına soyunan iç mihraklar var: Bunların bazıları 3-5 oy uğruna Türk milletinin altına dinamit koymaktan çekinmeyen siyasi partiler. Hırsları yüzünden gözleri o kadar çok kör olmuş ki, Terörsüz Türkiye hedefini anlamadan dinlemeden sırf çıkar ve menfaatleri için bir eleştiri konusu haline getirmeye çalışıyorlar: Bunlardan bazıları; milliyetçiymiş gibi görünen mikro partiler; Bunlar hala analar ağlasın, yeni Şehitler gelsin; yeni Gaziler gelsin hesabı yapıyorlar. Bunlar öyle nalet öyle hesapçı insanlar ki insanların sinirlerini kaşıyarak adeta oy simsarlığı yapıyorlar. Bakın, konuşmamın başında Türk töresinden, devlet adabından ve milli kültürden bahsettim; Evet “Terörsüz Türkiye” ifadesinin mimarı Liderimiz Sayın Devlet Bahçelidir. Bununla birlikte, Terörsüz Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın teveccühleri ve Türk Devletinin her bir unsurunun stratejik ve taktik katılımı ile bir devlet politikası olmuştur. Şimdi soruyorum; yeni Şehitlerin gelmesini durduracak, yeni Gazilerin olmasının önüne geçecek ve Türkiye’yi güçlü ve müreffeh bir ülke haline getirecek bu devlet politikasına, nasıl olur da karşı çıkarsın?
Biz atadan babadan böyle gördük. Onların şahsi çıkarları varsa; Bizim de binlerce yıllık töremiz var
Biz Terörsüz Türkiye politikasının karşısında duranları iyi tanıyoruz; bu kişilerin geçmişlerini de biliyoruz. Bakın kıymetli vatandaşlarımız, bu kişileri sizler de tanıyın: Şimdilerde Terörsüz Türkiye’ye karşı çıkanların tamamı, geçmişte bir makam, bir koltuk için bile Türk töresini çiğnediler; Ata’ya ve büyüğe saygı; bizim geleneğimizin yani örf ve adetimizin temelidir. Bu milliyetçi pozu kesen mikro ve yok olmaya yüz tutmuş siyasi yapıların hepsi; koltuk kavgasından ve makam hırsından deliye dönmüş, çıkar ve menfaatleri her zaman ülkesinin ve milletinin önüne geçmiş insanlarla dolu. Atasının dizinin dibinde makamları varken farklı, gerçek yüzleri ortaya çıkınca farklı karakterlere bürünen bu yanar döner insanların devlet kademelerinde, siyasette ve politikada ülkemize ne kadar çok zarar verebileceğini biliyoruz. Allah güç verdikçe, Ülkemizin altını oymak isteyen yabancı ülkelerle de, o yabancı ülkelerden destek isteyen ve işbirliği yapmaya çekinmeyecek olan yerli işbirlikçileri ile de mücadele edeceğiz. Biz atadan babadan böyle gördük. Onların şahsi çıkarları varsa; Bizim de binlerce yıllık töremiz var. Biz bu mücadelede samimiyiz. Biz “Önce Ülkem ve Milletim…” şiarı ile hareket ediyoruz.
O rapor ve Milliyetçi Hareket Partisinin duruşu, Terörsüz Türkiye çalışmalarını eleştirenlere bir tokat gibi vurdu
Bakın geçtiğimiz günlerde Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Milli Egemenliğin kalesi TBMM’nde kurulan ve çalışmalarını şeffaf bir şekilde yürüten Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na raporumuzu verdik. Bu rapor ve Milliyetçi Hareket Partisinin duruşu, Terörsüz Türkiye çalışmalarını eleştirenlere bir tokat gibi vurdu. İşte o sözde vatansever ama özünde çıkarcı, hesapçı, makam ve mevki müptezeli olup Türk milletini zehirlemeye çalışan siyasi partilerin paçası tutuştu. Çünkü raporumuz ortada; bu raporda görüldü ki
- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlık şartları, Anayasa’nın ilk dört maddesiyle mühürlenmiştir. Devletimizin dili, bayrağı, başkenti ve üniter yapısı; tartışma konusu değil, millet iradesinin değiştirilemez hükmüdür.
- Türkiye’de bir etnik kimlik sorunu yoktur. Türkiye’de terör ve tedhiş sorunu vardır. Kurucu değerlerimizi sorun olarak göstermek; millet olma şuurumuzu hedef almaktır.
- Terörle pazarlık, barış getirmez; bu nedenle terörle pazarlık söz konusu değildir.
- Anayasanın 42. ve 66. maddeleri tartışma dışıdır.
- Türkiye’de tek bir kamusal alan vardır; o da Türk milletinin ortak kamusal alanıdır. Etnik temelli kamusal alan tarifleri, üniter devlet yapısının altını oymaya yönelik tehlikeli kavramsal girişimlerdir. Bu girişimlere katiyyen müsaade edilmeyecektir.
- Hendek terörü bize şunu açıkça göstermiştir: Öz yönetim söylemi, masum bir yerel talep değil; bölünmenin kılıfıdır. Devletin egemenliğine meydan okuyan hiçbir yapı, siyaset kisvesi altında meşrulaştırılamaz.
Terörsüz Türkiye, Türk-İslam dünyasının da özlem duyduğu, tarihi bir sıçrama anı olacaktır
Şurası çok nettir; “Liderimiz ve Genel başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısı, asırlık Türk devlet aklının dile gelmesidir.” Kardeşlikten, birlikten, beraberlikten doğacak güç, Türk milletini müreffeh bir topluma, Türk devletini de yeniden güçlü bir oyun kurucu haline getirecektir. Bizi içimizden vurmaya çalışanlara, bizi bölmeye çalışanlara inat, Kürdü, Türkü, Alevisi ve Sünnisiyle kardeşlik, birlik ve beraberlik kazanacaktır. Terörsüz Türkiye, yalnızca Türkiye’nin arzusu ve isteği de değildir; Terörsüz Türkiye, Türk-İslam dünyasının da özlem duyduğu, tarihi bir sıçrama anı olacaktır. Dünyanın mazlum halkları; Filistin, Karabağ, Bosna, Batı Trakya, Kerkük, Hocalı, Güney Azerbaycan, Doğu Türkistan, kısaca tüm Müslüman ve Türk dünyası, Güçlü Türkiye’yi bir kardaşını bekler gibi, yeni bir hürriyet çığlığı, yeni bir sağduyu ve vicdan sesi duymak için umutla beklemektedir. Güçlü Türkiye, Türk ve müslüman dünyasını zalimlerden, yokluklardan ve tehditlerden kurtarıp koruyacak yegane güçtür.
Milliyetçi Hareket Partisi, devletin sigortasıdır ve milletin son kalesidir
İşte bizlere bu imkanı verdikleri için başta Şehitlerimiz olmak üzere, Şehit ailelerimizi, Gazilerimizi saygıyla ve minnetle anıyoruz. Türk milletinin birliğini zedeleyen, devletin üniter yapısını tartışmaya açan, terörü siyasetin parçası hâline getiren hiçbir teklif bizim nezdimizde meşru değildir. Milliyetçi Hareket Partisi, devletin sigortasıdır ve milletin son kalesidir. Nitekim Sayın Genel Başkanımızın ortaya koyduğu duruş, bir siyasi tercih değil; Türk devlet geleneğinin tarihsel refleksidir. Bu çağrı; teröre karşı tavizsiz, millete karşı şefkatli, devlete karşı sadakatli bir iradenin ifadesidir.
Terörsüz Türkiye hamlesi, çok hayırlı bir ufka doğmuştur
TBMM’de aldığı isimle tarihe geçen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, bu çerçevede büyük bir fırsattır. Ülkemiz, yıllarını kaybettiği, bütün bir milletin her bir ferdi ile manevi ve maddi kayıplar verdiği bir dönem, Allah’ın izni ile geride kalacaktır. Türk milleti büyük bir millettir; milletimiz, kardeşlerini her dönem kucaklamış ve evini barkını ve aşını, kısacası elinde olanı paylaşmış ve zor dönemleri aşıp geride bırakmayı bilmiştir. Bakın 19’uncu yüzyılın ilk yarısında, İrlanda’da açlık ve kıtlıkla mücadelede yalnız kalan bir halk olan İrlanda halkı adeta ölümle ve yok olmakla yüz yüzyüzeydi. İngiltere’nin hemen yanı başında ölümle cebelleşen bu halk, bizden binlerce kilometre uzakta olmasına rağmen, Türk milletinin alicenaplığı ve insanoğluna duyduğu derin hürmet sebebiyle ülkemizden tonlarca gıda yardımı - düşünün; 1847 yılında deniz yoluyla - İrlanda’ya ulaştırılmıştır. Bugün de Filistin’deyiz, Karabağ’dayız, Sudan’dayız. Allah izin verdikçe ve Sizlerin desteği ve duaları oldukça her yerde, her mazlumun yanında olacağız. İşte biz böyle bir milletiz. Çünkü Biz, sırf yaratandan ötürü yaratılanı seven ve sayan bir gelenekten geliyoruz.
Sözlerime son verirken, İstiklal marşımızdan kısa bir bölüm seslendireceğim:
Türk milletinin ruhunu okuyan Mehmet Akif Ersoy diyor ki;
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli…..
Allah’ın izni ile namahrem eline engel olacağız ve devletimizin güçlü, milletimizin huzurlu olduğu, hep birlikte mutlu olduğumuz bir Türkiye’yi yine hep birlikte inşa edeceğiz.





