Oyuncu Kadim Yaşar, rol aldığı dizilerin Amerika'da ve diğer ülkelerde gösterildiğini belirterek, "(Yurt dışında) Bir adam dizi ya da film çekecekse, 'Türk bir oyuncu var. Onu burada oynatabiliriz.' diyebilir. Başıma da geldi. Bunun ticari ve sosyolojik durumunu kim daha iyi analiz ederse ve müşterisinin talebini, arzını doğru dengelere oturtursa, üretimi de buna göre kaliteliyse ve talebi karşılıyorsa, çok kazanır ve işini götürür." dedi.

Yaşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 7-8 yaşlarında ilkokul öğretmeni Hasan Elmas sayesinde bilinçli şekilde oyunculuğa başladığını söyledi.

Muş'un Varto ilçesinden Bursa'ya göç ettiklerini anlatan Yaşar, "İlkokula başladığımda adaptasyon sürecim vardı. O süreçte çok zorlanmıştım. (Hasan Elmas) Cumhuriyetin yetiştirdiği, pedagojiyi bilen filozof öğretmenlerden biriydi. Bir değil çünkü hepsi öyleydi. 'Bu çocuğu buraya yönlendirirsem adam olabilir.' diyen ve bunu gören gözlere sahiptiler. Bu şimdi ne kadar var tartışılır. Benim şansıma böyle bir insan düştü. O beni aldı ve kültür kollarına gönderdi. Çünkü bir şeyi kültürünü tanımakla sever ya da reddedersiniz. Ben de folklora, koroya, gezi koluna, sağlık koluna gittim." diye konuştu.

"Çok iyi bir dinleyici ve izleyiciyim"

Meslek lisesinde okurken etkinliklerle ilgilenemediğini anlatan oyuncu, "Meslek lisesinde herkes bir mesleğin peşine takılmış gidiyor. Ticaret meslek lisesindeydim. Hesaplar zor işler biliyorsunuz. Lise bittikten sonra da uzunca bir dönem futbol oynadım." dedi.

Oyuncu Yaşar, üniversite sınavına hazırlanırken, 1993'te Bursa Ekim Sanat Atölyeleri'nde tiyatroya profesyonel olarak başladığının altını çizerek, "Ekim Sanat, Bursa'nın en eski ve en köklü tiyatrosudur ve hala ayaktadır. Bu işin kolektif olduğunu ve birlikte yapıldığını orada öğrendim. Hocam Ömer Naci Topçu sağ olsun, bu konuda gerçekten özverili, dirayetli ve güçlü bir insandı. Bize bunu aşılayabildi." yorumunu yaptı.

Kadim Yaşar, 1996'da İstanbul Üniversitesi'ni kazandığını, mezuniyetin ardından "Gurbetçiler" adlı diziyle televizyona adım attığını söyledi.

Kendisinin çok iyi bir dinleyici ve izleyici olduğunun altını çizen Yaşar, "Okuduğumu ya da izlediğimi, oyuncu gözüyle değil önce seyirci gözüyle görüp, izleyip, hissediyorum. Sonra dönüp uzaktan bakıp analitik olarak kafa yorarak doğru soruları bulmayı iyi bir izleyici olarak öncelikle tercih ediyorum. Bunu yaptıktan sonra diğeri daha kolay geliyor bana. İyi bir izleyici ve iyi bir dinleyiciyim." dedi.

"Diziler, her şeyden önce ticari bir mecra"

Türk dizilerinin yoğun bir şekilde yurt dışına satılmasının sağladığı olanaklara ilişkin de Yaşar, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu, her şeyden önce ticari bir mecra. Ben bu bakış açısıyla bakıyorum dizilere. Bir zamanlar insanlar, İpek Yolu'nda develer ve kervan yüküyle ipek götürür ya da deniz yoluyla hala var olan eski usul mal götürüp getirirdi. Artık insan üretiminin ayağıyla eliyle emeğiyle üretip ulaştırmanın zamanını tükettik. Şimdi (bir tuşa) basıyorsunuz, yükleniyor ve gidiyor. Artık bu mecra parmak ucu üzerinden gidiyor. Bu mecra çok geniş ve hayal gücü söz konusu. Artık dünya bu anlamda çok küçük. Ben bugün 'Bir Zamanlar Çukurova'da oynuyorum. Rol aldığım diziler Amerika'da ve diğer ülkelerde gösteriliyor. Ben global olarak artık bilinen uluslararası bir oyuncuyum. (Yurt dışında) Bir adam dizi ya da film çekecekse, 'Türk bir oyuncu var. Onu burada oynatabiliriz.' diyebilir. Başıma da geldi. Bunun ticari ve sosyolojik durumunu kim daha iyi analiz ederse ve müşterisinin talebini, arzını doğru dengelere oturtursa, üretimi de buna göre kaliteliyse ve talebi karşılıyorsa, çok kazanır ve işini götürür."