İhanet Arapça kökenlidir.  Aşağılama, hakaret etme, küçük düşürme, küçük veya önemsiz olma, alçalma anlamı taşır.

Asıl anlamı aşağılama, hakaret etme iken 19. yy sonunda ortaya çıkan "hıyanet etme" anlamı, başka bir Arapça kökten türeyen hain- hıyanet sözcükleriyle bağ kurarak dilimizde bu gün kullanılan tanıma gelmiştir.

Türk Dil Kurumu sözlüğünde ise; “Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etme” ve “sadakatsizlik” olarak tarif edilmiştir.

Başka millet ve medeniyetlerde nasıl yankı bulur pek bilmem fakat ihanet, Türk kültür ve medeniyetinde büyük bir ayıptır ve suçtur.

İhanet iki türlüdür; kurumsal ihanet ve bireysel ihanet.

Kurumsal ihanet vatana ve davayadır.

Vatana ihanet affedilmez.

Davaya ihanet bağışlanmaz.

Bireysel ihanet ise kişiler arasında olur.

İhanet ağır bir suç ve suçlama olduğu için, bu konuda hüküm vermek herkesin hakkı ve harcı değildir.

Bundan dolayıdır ki; vatana ihanet suçunun belirleyicisi yasalardır, yani; devlettir.

Davaya ihanetin belirleyicisi ise, davanın kendi yasalarıdır. Ülkücü harekette belirleyici “Lider, Teşkilat ve doktrindir”

Kişi;

Ticarette ortağını kandırmışsa, ortaklığa ihanet etmiştir.

Akrabalarını aldatmışsa, akrabalığa ihanet etmiştir.

Dostlarını aldatmışsa, dostluğa ihanet etmiştir.

Eşini aldatmışsa, eşine ihanet etmiştir.

Bundan dolayıdır ki, ihaneti sevmeyiz. Biz yapsak ta, bize yapılsa da.

Ülkücü harekette sık sık kullanılan bu kavram, gücünü ve etkisini merhum başbuğumuzun “Bu davadan döneni vurun, ben dönersem beni de vurun” sözünden almıştır.

Sözde şiddet çağrısı yoktur, sadece davaya sadakatin önemini belirlemekte ve ihanete asla sabır gösterilmeyeceğini ifade etmektedir.

Ülkücüler davalarından dönen birçok insanı gönüllerinde öldürmüştür.

Bu davaya girdiğimizde bizleri ilk karşılayan; lider teşkilat doktrin olmuştur. Bu üçleme ülkücü yüreklerde bir disiplin oluşturmuş, fitnenin ve laubaliliğin en büyük düşmanı olmuştur.

Ve ülküdaşlarım; unutmak ihanettir.

“son nefes son nefer son damla kadar” diye edilen yeminlerden vaz geçmek, yemine ihanettir.

“ülkücüler kardeştir” düsturundan ayrılmak, kardeşliğe ihanettir.

İhtiyacın olduğunda yanında olmamak, dostluğa ihanettir.

Davaya sadakatten ayrılmak, davaya ihanettir.

İsraf nimete ihanet, gevezelik, zekâya ihanettir.

Küfür ve kötü söz ahlaka ihanettir.

Ve sözünde durmamak, söze ihanettir öze ihanettir.

Yine merhum başbuğumuzun “Hepiniz birer Türk Bayrağı'sınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin, yere düşürmeyin” sözünü unutmak ve ülkücü olarak yere düşmek, Başbuğa ihanettir.

Türk kültür medeniyetinin bütün temel değerlerini en doğru şekilde yaşayan ve yaşatan ülkücüler, ihaneti de sevmez, ihanet edeni de.

Bu yüzden, ihanet kavramını doğru kullanalım ve ihanet etmeyelim.