Bilinçli olarak Müslüman değil, İslamcı diyorum. Biliyorum ki kafanda İslam'ın özel bir yorumu var ve bu yoruma katılmayanlara gönül koymaya meyyalsin. Dinin bu özel yorumlanış ve hayat pratiğine geçiriliş biçimine "ideoloji" diyoruz. O yüzden İslamcı kavramını kullanmak gerekiyor, hoşlansan da hoşlanmasan da...

İslamcı kardeş, önceleri olay ve olgulara "milli" zaviyeden bakardın ve "Minyeli Abdullah" tevekkülünce bir tevazün vardı. Dünyaya dair beklentilerin hep "İslam Kardeşliği" söylemi üzerinden ifade bulurdu. Seyyit Kutup, Mevdudi, Hasan el Benna hatta naiflik işte, Kaddafi'nin Yeşil Kitabın'dan dahi derdine çare aradığın günlerden Fukuyamalara dümen çevirdin.  Böyle Avrupa Birliği, Amerika, Dinler Kardeşliği gibi söylemleri damarına sonradan zerk ettiler, bilirim ki sen "küfrün emperyalizmine" en azından "buğz" düzeyinde isyan ederdin... Şimdi bu muhabbet niye? "Kişi sevdiği ile birliktedir" deniyorsa şimdilerde kimlerle sevişiyorsun böyle? Dostum Berlusconi, arkadaşım Costas ve hatta Danimarkalı Rasmussen ile "Çırağan Sarayında İftar Yemeğine Bekleriz" davetiyelerini hatıra olarak sakla, bakalım Sırat-ı Müstakim'den geçiş bileti olacaklar mı?

Dilinden yaban mefhumlar dökülüyor İslamcı kardeş. Şaşkınsın besbelli. Liberalizm, piyasa ekonomisi gibi bir başkası dile getirdiğinde "küfürle" suçlayacağın kavramlarla bunca haşır-neşir olmak da neyin nesi böyle? "Dünya değişiyor" deme bana sakın, o zaman "ebedi risaleti" nereye koyacağız? Risalet sustu mu diyeceğiz yoksa? Tövbe tövbe...

Nedir liberallerle bunca muhabbet? Akşam sabah dün ve bugün senin bütün kutsallarına söven, sana saygı duymayan, seni hor gören "eski tüfeklerle" o kanal senin bu kanal benim liberalizm ortak paydasından herkese, seninle aynı kıbleyi paylaşanlar da dâhil olmak üzere verip veriştirmek de ne demek? Kimin kayığına bindin, bu kayıkçı ne yapar biliyor musun?

Liberalizm "özgürleşmektir" ve sen de inancını özgürce yaşamak istiyorsun öyle mi? Doğru liberalizm özgürleştirme demektir, ama insanı "dinden azade kılmak" anlamında bir özgürleştirmektir bu. İnsanın "dünyevileşmesi" anlamında bir özgürleşmedir. Hani senin yegâne hürriyet tanımın "Allah'a kul" olmaktı? Hani başka hürriyet tanımlarını Allah'tan kopuş addederdin? Kabul edelim, liberaller senin de dinini yaşamaya hakkın olduğunu teslim ediyorlar. Ama bu hak tıpkı bir ateistin, bir eşcinselin, herhangi sapkın bir marjinalin hakkı kadar ehemmiyetlidir onların gözünde. Sen bilmez misin ki İslam'da değerler hiyerarşisi vardır. Peygamberin yaşayış biçimi insanlık için en güzel yaşayış biçimi değil midir? Şimdi kendini kimlerle bir tutuyorsun ey İslamcı kardeşim?

Eskiden hakça paylaşımdan, insan haysiyetine uygun yaşamaktan, sosyal adaletten, milli ekonomiden söz ederdin. Şimdilerde "piyasa" kavramı neredeyse antik Mısır tanrısı Oisis kadar kutsal oldu. "La ilahe" ne demekti sahi? Putları devirmek ne demekti? İbrahim ne yapmıştı?

Hani Hazreti Ömer'in "bir mumu söndürüp diğer mumu" yakma menkıbesiyle dolu dolu olurdu gözlerin. Hani Fırat kenarında bir kuzuyu kurt kapsa hesabı Ömer'den sorulurdu? Hani Beyt-ül Mal'dan çalan İslam ordusuyla savaşsa dahi şehit olamaz, dosdoğru cehennemi boylardı? Villalar, hesaplar, dün bursla okuyanların bugünkü şaşaalı hayatları, ihaleler, imtiyazlar, Damat Ferit Paşaların yönettiği holdingler, krediler, uçaklar, helikopterler, ailece gezmeler, Ofer'ler, Fener'ler, ÖSYM, ÖSS, KPSS, ÜDS... Kirlenmedik ne kaldı, talan edilmedik ne var? İslamcı kardeş, cehennemi uzakta sanma... Yetimler için toplanan yardımlar bir başka hevese aktarılıyorsa bu cehennem değil de nedir, söyle! Cehennem, vicdanın kararmasıdır. Cehennem, BOP başkanıyım demesine rağmen bir şahsın nefsini azdırmaktır, cehennem haksızlık karşısında susmaktır, cehennem dün tenkit ettiğinin kat be kat fazlasını yapmaktır. Cehennem dini kirletmektir...

Söylenecek çok şey var... Hüzünlü bir hikâyeyi yaşıyoruz. "Din elden gidiyor" çığlıkları yerini "dini kirleniyor" feryatlarına bırakıyor. Kim mi kirletiyor dini? Yapma? Önce aynaya, sonra çevrene bak, kardeşim. Hala kardeşimsin ve göz göre göre gayyaya düşmene izin veremem, uzatıyorum elimi, arınmak için şansımız var hala... Bilmez misin Sırat-ı Müstakim'e giden yol Washington'dan geçmez... Kendine gel, kendine dön!