Her fırsatta Türk'ün tarihten gelen kahramanlık hikâyelerinden rahatsız olanların saldırdığı deyim: Hamaset...

Canı sıkılınca ilk başvurdukları alanlardan biridir; "Canım bırakın bu hamasi nutukları" diye başlarlar, "elin oğlu aya gitti, siz hala hamaset yapıyorsunuz"... ‘'sanki siz sussanız onlar aya gideceklermiş gibi''

Şimdi siz kalkıp da Türkiye dünyanın sayılı ekonomilerinden biridir, bu yüzden Türk insanına bu fakirlik yakışmıyor dediğinizde, eskiden evine gelen misafirine koyun kesen Türk insanı, şimdi misafir ağırlayamıyor dediğinizde, bu hamaset düşmanı tayfa, hemen devreye girer, "ya bırakın bu hamasi nutukları"...

Olimpiyatlardaki başarısızlığı tenkit etmek için, Koca Yusuf'un, Kurtdereli'nin beceri ve kuvvetini hatırlattığınız an yandınız; bu hamaset düşmanı tayfanın elinden çekeceğiniz var.

Türk boğazlarındaki tarihi haklara sahip olmak için döktüğünüz kanın karşılığı Montrö Antlaşması'na sahip çıkmak için Çanakkale savunmasını anlatmaya başladınız mı, yandığınız gündür, bu hamaset düşmanı tayfa yakanızı bırakmaz... Canım bırakın bu hamasi nutukları...

Siz ne zaman, milletinizin tarihten gelen bir başarısını anlatmaya başlarsanız, bu tayfada size saldırıya başlar. İçindeki millet aleyhtarlığı o kadar hat safhadaki, tarihteki başarıyı bile hazmedemez. Eğer batıda olmayan bir şeyi anlatırsanız asla kabul etmez... Hamaset batıda yoktur, çünkü batının hamaset yapılacak bir tarihi yoktur. Hamaset, tarihinde kahramanlıklar olan milletlerde olur, bu yüzden, batıcı senin hamasetini hazmedemez, senin hamasetin, büyüklüğünün bir tekrarıdır, onu rahatsız eder... Bu tayfa hükümete yarenlik olsun diye tarihten ve tarihi değerlerden gelen hadiselerin üstünü örtmekle, mevcut yetersizlikleri de kapatacağını zannederek, inadına hamaset düşmanlığı yapmaktalar.

Şimdi soruyorum; son olimpiyatlarda alınan başarısızlığın sorumlusu, tarihe mühür vurmuş Türk sporcuları mı, hükümet mi?

Yakın ve uzak sınırlarımızda olup bitenler karşısında zavallı ve yeteneksiz oluşumuz, tarihe renk ve değer katmış devlet adamlarımızın, Fatih'in, Kanuni'nin, Atatürk'ün suçu mu? Yoksa hükümetin mi?

Türk boğazlarına sahip olamamak, İstanbul'un trafik derdi, Ulubatlı Hasan'ın kabahati mi? Belediyenin, Hükümetin hiç mi mesuliyeti yok?

Şimdi biz bunları söylerken hükümet aleyhtarlığı yaptığımız zannedilebilir, birileri de hükümeti savuna bilir, taraf olmak ayıp değil. Elbette ki hükümetten tarafta olunur, muhalefetten tarafta. Ama adil ve ahlaklı olmak en önemlisi... Eğer adil ve ahlaklı değilseniz, o zaman durum farklı demektir. Çünkü devleti idare eden hükümettir, yapması gereken odur, çözmesi gereken odur...

Türk insanının geleceğe umutla bakması, azimle yürümesi, zenginleşmesi, tarihe yeniden altın harflere iz bırakması, işte bunların hepsi hükümetin işidir. Hamaset millete, icraat hükümete düşer, Türkün hamaseti doğrudur, rahatsız olmaya gerek yok...

İrfan TOPÇU

***

Sizde bu bölümde yazmak isterseniz sitemizin ilkelerine ters düşmeyen yazılarınızı [email protected] mail adresine gönderin sizin adınızla yayınlayalım.

Not: Yazılarınızda isminizi ve kullanılacak mail adresinizi yazmayı unutmayınız.