Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Gölcük Tersane Komutanlığında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı, Yeni Tip Denizaltı Projesi’nin birinci gemisi "Piri Reis"in havuza çekme ve beşinci gemisi "Seydi Ali Reis"in ilk kaynak töreninde konuştu.

Bölgesel ve küresel düzeyde belirsizlik, risk ve tehditlerle dolu hassas bir dönemden geçildiğini ifade eden Akar, şöyle devam etti:

"Böyle bir dönemde ülkemizin güvenliği, asil milletimizin huzur ve refahı için sadece bugünün değil, geleceğin savunma ve güvenlik teknolojilerini de yakından takip etmek ve buna göre gerekli hazırlıkları yapmak mecburiyetindeyiz. Jeostratejik önemi son derece yüksek olan coğrafyamızda yerli ve milli savunma sanayi ürünleriyle teçhiz edilmiş etkin, caydırıcı ve saygın bir orduya sahip olmak bizler için artık bir tercih değil, bir mecburiyettir, zorunluluktur. Nitekim yurt içinde ve sınır ötesinde başarıyla yürütülen terörle mücadele operasyonlarında yerli ve milli savunma sanayisi ürünlerimizin ne kadar önemli olduğu açıkça görülmüştür." 

Bu operasyonlarda yerli ve milli savunma sanayisi ürünlerinin kahraman ve fedakar Türk Silahlı Kuvvetleri personeline kazandırdığı hareket kabiliyeti, özgüven, moral ve motivasyonun son derece önemli olduğunu ve bunun asla göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Akar "Türkiye, artık enerjisini, birikimini ve kaynaklarını boşa harcayan bir ülke değil. Çok şükür o günler geride kaldı." diye konuştu.

Yerli ve milli projeler

Yerli ve milli imkanlarla üretilen MİLGEM korveti, lojistik destek gemisi, çok maksatlı amfibi hücum gemisi, Altay tankı, Atak taarruz helikopteri, silahlı/silahsız insansız hava araçları, Hürkuş eğitim uçağı, Göktürk-1 gözetleme uydusu, yeni tip karakol botları, süratli müdahale botları, milli piyade tüfeği, mayına karşı korumalı araçlar, hava savunma ve füze sistemleri başta olmak üzere birçok sistem ve alt sistemlerin savunma sanayisinde gelinen noktayı en açık şekilde gösterdiğini anlatan Akar, "Tüm bu projeler Türk savunma sanayisinin teknolojisiyle, tecrübesiyle, mühendislik altyapısıyla, bütçesiyle, bilgi paylaşım metodolojisi ve proje yönetim sistematiği ile geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne sermektedir. Artık kendi firmaları, kendi insan kaynağı ve kendi imkanlarıyla üreten ve ürettiğini ihraç edebilen bir ülke durumundayız." dedi. 

Dost ve kardeş Pakistan’a ihracı gerçekleştirilecek MİLGEM’lerin henüz bir başlangıç olduğuna yönelik değerlendirmesini dile getiren Akar, şunları söyledi:

"Reis sınıfı denizaltılarımızın inşasında elde edeceğimiz tecrübelerle tıpkı MİLGEM’lerde olduğu gibi milli denizaltımız MİLDEN'i de üreteceğimize inanıyoruz. Kendi ihtiyaçlarımızı karşılamanın yanı sıra dost ve müttefiklerimizin de ihtiyaçlarını karşılayabilecek seviyeye ulaşacağız, bu konuda kararlıyız. Denizaltılarımızın tamamlanıp donanmamıza katılması TSK'nin etkinlik, caydırıcılık ve saygınlığına önemli katkılar sağlayacak, Deniz Kuvvetlerimiz, hem Mavi Vatan'ımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi hem de Kıbrıslı kardeşlerimizin haklarını çok daha güçlü bir şekilde koruyacaktır. Bu çalışmaların ne kadar hayati önemi haiz olduğu, Ege’de, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta yaşanan son gelişmelere bakıldığında bir kez daha ortaya çıkmaktadır."

Libya ile yapılan mutabakat

Libya ile yapılan "Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması" ile "Güvenlik ve askeri iş birliği" mutabakat muhtıralarını, "hak ve menfaatlerin korunması yönünde atılan stratejik öneme sahip adımlar" olarak nitelendiren Akar, şöyle konuştu:

"Bu adımlar ile her iki ülkenin hak ve menfaatleri doğrultusunda tamamen BM kararlarına ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde, deniz yetki alanları kayıt altına alınarak bölgede oldubittilere izin verilmeyeceği açık bir şekilde ortaya konmuş ve haklarımızın korunması sağlanmıştır. Köklü tarihi, kültürel, ekonomik bağlarımız olan Libya ile güvenlik ve askeri iş birliği kapsamındaki faaliyetlerimize de devam edeceğiz. Yedi iklim üç kıtaya barışı, huzuru ve adaleti götüren atalarımızdan aldığımız ilhamla ve milli, manevi değerlerimiz doğrultusunda bugüne kadar mazlum ve mağdurların yanında olduk. Aynı şekilde bugün Suriye’de olduğu gibi Libya’da da barış, huzur ve güvenlik sağlanana kadar Libyalı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Türkiye, savunma sanayisindeki stratejik ihtiyaçlarını kendisi tasarlayabilir, geliştirebilir, üretebilir ve bunların ihracatını yapabilir hale gelinceye kadar durmayacağız, dinlenmeyeceğiz, gece-gündüz çalışacağız. Yapabildiğimizi, üretebildiğimizi gördük, bundan sonra da üretmeye devam edeceğiz."

"Çalışıyoruz, çalışacağız ve başaracağız"

Yüksek teknolojiye dayalı savunma sanayisindeki yerlilik ve millilik oranının yüzde 70’ler seviyesine çıkarıldığını belirten Akar, şunları kaydetti:

"2023 yılına kadar bu oranı yüzde 75 seviyesine çıkarmak için çalışıyoruz, çalışacağız ve inanıyoruz ki başaracağız. Kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör, vakıf şirketleri, üniversiteler hep birlikte, omuz omuza aklın ve bilimin rehberliğinde ciddiyet, samimiyet, diyalog ve koordinasyon içerisinde çalışarak hedeflerimize ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz. Bu vesileyle, milli savunma sanayimizin gelişmesindeki kararlı tutumunuz, liderliğiniz ve desteğiniz dolayısıyla zat-ı devletlerine şükranlarımı sunuyor, gurur duyulan bu projelerin hayata geçirilmesinde, başarıyla yürütülmesinde emeği geçenlere, katkıda bulunanlara yüksek müsaadeleriyle teşekkür ediyorum. Denizaltılarımızın ülkemize, milletimize ve silahlı kuvvetlerimize bir kez daha hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum."