Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) için dünyaya açılan kapı olduğunu belirterek, "Bizimle ilişkileri tekrar düzeltmek, geliştirmek istiyorlar. Biz de bazı şeylerden emin olmalıyız." dedi.

Çavuşoğlu, medya kuruluşlarının temsilcileriyle dış politika vizyonunu paylaşmak üzere toplantı düzenledi.

Çavuşoğlu, Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesinden şaşmadıklarını kaydederek, Türkiye'nin girişimci ve insani dış politika yürüttüğünü bildirdi.

Milli menfaatlerin esas olduğunu, 2017 yılının aktif geçtiğini ifade eden Çavuşoğlu, 2018 için planlar ve hedefler hakkında da bilgi verdi. 

Çavuşoğlu, "Medeniyetler İttifakı'nı 2018 içinde tekrar canlandırma konusunda İspanya ile teyitleştik. Bu yılın sonunda yeni bir genel sekreter ataması olacak. Genel sekreterliğe de eski İspanya Dışişleri Bakanı (Miguel Angel) Moratinos aday. Medeniyetler İttifakı'na her zamankinden fazla ihtiyacımız olduğu açıktır. Artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, nefret, hoşgörüsüzlük özellikle Batı dünyasında hat safhaya geldi." diye konuştu.

- "Dünya adeta birleşti, buna da Türkiye öncülük etti "

ASEAN, Balkanlar ve Kafkasya'da Türkiye'nin yoğun çalışmalar yürüttüğünü belirten Çavuşoğlu, ABD yönetiminin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıması kararının dünyada şok etkisi yarattığını hatırlattı.

Çavuşoğlu, "Her şerde bir hayır vardır diyoruz. Böyle bir adıma karşı dünya adeta birleşti. Buna da Türkiye öncülük etti. Bu açıklamaya karşı en net duruş sergileyen ülke Türkiye oldu. Türkiye yalnız kalmadı. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimiyle Vatikan'ın da Batı ülkelerinin de tüm İslam dünyasının da desteği alındı." dedi.

ABD yönetiminin tüm dünyayı tehdit ettiğini dile getiren Çavuşoğlu, bunu o ülkelerin bakanları ve daimi temsilcilerinin kendilerine söylediğini aktardı.

Çavuşoğlu, "Hatta New York'a vardığımız zaman bazı ülkeler, hatta büyük ülkeler, 'Biz direniyoruz ama ABD çok bastırıyor, ne kadar direneceğimizi bilemiyoruz' dediler." diye konuştu.

Türkiye'nin dik duruşunun dünyada takdir kazandığını ifade eden Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"Amacımız Filistin devletini bugüne kadar tanımayan ülkelerin tanımasını sağlamak. İnşallah bunu özellikle Avrupa'da yoğun çalışmayla başaracağız. Henüz AB içinde Filistin'i tanımayan ülkeler var. 5 Ocak günü Sayın Cumhurbaşkanımız Fransa'ya gidecek. İkili ve birçok konularımız var ama Filistin'in tanınması ve Filistin'e destek önemli konuların başında yer alacaktır. Filistin'in hakkını bundan sonra da sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz."

- Suriye'de siyasi çözüme ağırlık verilecek

Suriye krizinin çözümü için 2017'de samimi gayretlerin neticesini aldıklarını vurgulayan Çavuşoğlu, çatışmasızlık bölgelerinin oluşturulması için atılan adımların sonuçlarının alındığını söyledi. 

"Doğru, birtakım ihlaller oldu." diyen Çavuşoğlu, 2016'da her gün hastanede, okulda veya evlerde öldürülen yüzlerce kadın ve çocuğun konuşulduğunu, geçen yıl ise bu konuda önemli mesafe katedildiğini bildirdi.

Çavuşoğlu, "2018 içinde siyasi çözüme ağırlık vereceğiz; bir taraftan Astana ve Soçi, diğer taraftan Cenevre sürecinin tekrar canlandırılması ama sonuç alıcı şekilde canlandırılması." ifadesini kullandı.

"İnanıyorum ki 2018’de çok önemli bir aşamaya geleceğiz." diyen Çavuşoğlu, Suriye'de şeffaf seçimler düzenlenmesinin önemine değindi.

- Suriye'nin yeniden inşası

Çavuşoğlu, Suriye sorununun insani boyutunu ihmal etmediklerini, sınır ötesine yardımların ulaştırılması için uluslararası kuruluşlarla Türkiye'nin önemli rol oynadığını bildirdi.

Çavuşoğlu, "Şimdi çözüm sonrasında Suriye'nin yeniden inşası için AB başta olmak üzere katkı sağlayabilecek tüm aktörlerle görüşmelere şimdiden başladık. Şimdiden planlayalım ki siyasi bir çözüm olduğunda hızlı şekilde Suriye'yi yineden inşa edelim." dedi.

- IKBY'deki gayrimeşru referandum

Irak'taki gayrimeşru referandumu hatırlatan Çavuşoğlu, Türkiye'nin başından beri niye karşı olduğunu net şekilde izah ettiğini dile getirdi.

Çavuşoğlu, "Erbil'de Mesut Barzani'nin kendisine bugünkü yaşadıklarının hepsinin gerçekleşeceğini tek tek söyledik ama kime inandılarsa, kimin aklına uydularsa bundan vazgeçmediler. Masada güçlü olurum dedi. Masaya bile oturamadı." diye konuştu.

Irak'ta IKBY ve merkezi hükümetin diyalogla çözüme varmasını istediklerini bildiren Çavuşoğlu, Türkiye'nin sivilleri cezalandıracak tutum sergilemediğini vurguladı.

Çavuşoğlu, "Bu süreçte Türkiye, sorunun çözümü için önemli rol oynayacak. İki taraftan da böyle bir arzuyu görüyoruz. Irak'ın istikrara kavuşması için her türlü desteği vereceğiz. Elbette burada Türkmen kardeşlerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmadık ve onların huzur ve bekasını her şeyin önünde tuttuk." şeklinde konuştu.

IKBY ile ilişkilerin nasıl ilerleyeceği sorulan ve Neçirvan Barzani'nin görüşme talebinde bulunduğu hatırlatılan Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"Esasen Kürt yönetimi ve oradaki Kürtler bir şeyi gördüler. Baştan sona samimi davranan ve kendilerine doğruları söyleyen bir ülke varsa o da Türkiye idi. Türkiye olmadan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin bir anlamı yok. Her şeyleri bize bağlı. Bölgenin dünyaya açılan kapısı Türkiye. Bizim iznimiz olmazsa dışarıda gidemezler. Bizimle ilişkileri tekrar düzeltmek, geliştirmek istiyorlar. Biz de bazı şeylerden emin olmalıyız. Tabii ki talepler var ve bunlar değerlendiriliyor." 

Yemen konusuna değinen Çavuşoğlu, konunun insani trajediye dönüştüğünü söyledi. Çavuşoğlu, "Yemen'de silahlı bir çözüm olamayacağını dünya gördü. 2018'de Yemen'de siyasi çözüm için aktif rol oynayacağız." dedi.

Katar krizinin de çözümü için 2018'de katkı sağlamayı sürdüreceklerini ve Kuveyt'in ara buluculuğunu destekleyeceklerini bildiren Çavuşoğlu, terörle mücadelenin, özellikle Avrupa'da PKK ile mücadelenin süreceğini vurguladı.

- Gabriel ile görüşme

Çavuşoğlu, Almanya ile özellikle bu konuda önemli adımlar atabileceklerine işaret ederek, 6 Ocak'ta Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ile Hannover yakınında küçük bir şehirde görüşecekleri bilgisini verdi.

"Almanya ile hiçbir problemimiz yok ama Almanya'nın bizimle problemi var." diyen Çavuşoğlu,  Almanya ve bazı ülkelerin sorunlarının ne olduğunu söylemesi gerektiğini belirtti.

FETÖ ile mücadelenin artırıldığını, birçok uluslararası kuruluşta terör örgütü ilan edilmesini sağladıklarını aktaran Çavuşoğlu, sıranın Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatına (AGİT) geldiğini, burada da çalışmanın devam ettiğini söyledi.

Çavuşoğlu, örgütün okullarına karşı Maarif Vakfına destek verdiklerini, birçok ülkeden çok sayıda örgüt üyesinin Türkiye'ye getirilip yargıya teslim edildiğini bildirdi. 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İran'daki gösterilerle ilgili, "Bu durum İran'ın iç işleridir ama İran'ın istikrarı komşuları için de önemlidir. Hepimiz için önemlidir. Dolayısıyla bir an önce İran'da bu çatışmaların durması ve istikrarın geri gelmesini arzu ederiz. Dışarıdan bu tür müdahalelere de karşıyız." dedi.

Çavuşoğlu, medya kuruluşlarının temsilcileriyle dış politika vizyonunu paylaşmak üzere Ankara Palas Devlet Konukevi'nde toplantı düzenledi.

İran’da 28 Aralık 2017'de başlayan ve yayılarak süren olaylar hakkındaki bir soru üzerine Çavuşoğlu, "İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'in söylediğine göre durum o kadar kötü değil." ifadelerini kullandı.

Zarif'in kendisiyle İran'daki olaylarla ilgili bazı verileri paylaştığını belirten Çavuşoğlu, "Zarif, İran yönetiminin bu göstericilere karşı dikkatli davrandığını ve bazı grupların ellerinde silahlar, bıçaklar ve molotofların olduğunu söyleyerek, bunların esasen saldırıp sağa sola ateş ettiklerinden dolayı bazı insanların ve güvenlik güçlerinin öldüğünü söyledi." diye konuştu.

Çavuşoğlu, İran'ın barışçıl gösterilere itiraz etmediği ve sorunların da diyalog yoluyla çözülmesi yönünde yaptığı açıklamanın önemine dikkati çekerek, "Açıklamalarında devletin demir yumruğunu göstermiyoruz diyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

İran'da yaşanan olayların ilginç olduğuna ve bu olayların arkasında kimin olduğu konusunda da çok şeyler söylendiğine işaret eden Çavuşoğlu, "Ama ortaya net deliller çıkmadan şu var, bu var demek doğru değil. Bakıyoruz, takip ediyoruz." şeklinde konuştu.

Çavuşoğlu, protesto olaylarına başta karşı olan bazı etnik grupların sonradan destek açıklamalarında bulunduğunu hatırlatarak, "Buralarda yönlendirme mi var? Ne var? Bunları iyi değerlendirmek lazım fakat bu sürece destek veren iki kişi var. Birisi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, birisi ABD Başkanı Donald Trump." dedi.

Türkiye'nin bu tür dış müdahalelere karşı olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, başka dünya ülkelerinin de İran'daki bu gösterilere dikkatli yaklaştığını ve ABD ile İsrail haricinde bir ülkeden destek açıklamalarının gelmediğini belirtti.

- "İran'ın istikrarı komşuları için de önemlidir"

Çavuşoğlu, "Bu durum İran'ın iç işleridir ama İran'ın istikrarı komşuları için de önemlidir. Hepimiz için önemlidir. Dolayısıyla bir an önce İran'da bu çatışmaların durması ve istikrarın geri gelmesini arzu ederiz. Dışarıdan bu tür müdahalelere de karşıyız. İran'da rejimi seversiniz, sevmezsiniz ayrı bir şey." değerlendirmesinde bulundu.

İran'da yönetimin seçimler yoluyla geldiğini ve seçimlerin şeffaflığına yönelik de çok nadir eleştirilerin olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Dolayısıyla bir yönetim değişecekse de daha yeni seçimler oldu, bir sonraki seçimlerde İran halkı değiştirebilir." diye konuştu.

Çavuşoğlu, İran'ı eleştiren ülkelerin samimi ve çifte standarttan uzak olması gerektiğinin altını çizerek, seçimlerin dahi yapılmadığı bazı ülkelerin övülmesinin, İran'ın ise düşman olarak görüldüğü için kötü olarak nitelendirilmesinin çifte standart olduğunu kaydetti.

Mısır'da Genelkurmay ve Savunma Bakanı Abdulfettah el Sisi liderliğinde yapılan darbeye herkesin destek verdiğini anımsatan Çavuşoğlu, "Başka ülkelerde onlara övgüler var ama İran'a, İran'daki rejime eleştiri var ve dışarıdan müdahale edilmeye çalışılıyor." ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu, İran'ın karışmasını kimlerin istediğinin ortada olduğunu belirterek, "Bizim temennimiz bir an önce bu sürecin bitmesidir. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin açıklamalarını olumlu buluyoruz." dedi.

- ABD ile ilişkiler

ABD ile ilişkilerde geçen yılın sorunlu geçtiğini dile getiren Çavuşoğlu, FETÖ elebaşının iadesi için taleplerin karşılanmadığını hatırlattı. 

Soruşturma ve iade sürecinin başlatılması için gerekli delilleri ilettiklerini bildiren Çavuşoğlu, "Darbe girişiminde rol alan kişilerin ABD'ye gidip FETÖ'den talimat aldığını herhalde ABD bizim kadar biliyordur. Esasen ABD'nin ilave herhangi bir belgeye ihtiyaç duymaması gerekir." diye konuştu.

Çavuşoğlu, örgütün ABD'de ciddi suçlar işlemesine rağmen soruşturma başlatmamasının Türk milletinin kafasındaki soru işaretlerini güçlendirdiğini söyleyerek, "2018 içinde ABD'nin bu konuda samimi davranmasını beklemek bizim hakkımızdır, milletimizin de talebidir." ifadesini kullandı.

- YPG'ye silah yardımı

ABD'nin terör örgütü PYD/YPG'ye silah vermesinin güven bunalımına yol açtığına işaret eden Çavuşoğlu, Fırat Kalkanı operasyonu sonrası 100 bini aşkın Suriyelinin evlerine döndüğünü belirtti. 

Çavuşoğlu, Türkiye'de Suriyeli 300 bin Kürt yaşadığını ve YPG'nin Suriye topraklarının yüzde 25'ini kontrol etmesine rağmen bu kişilerin oraya dönemediğini çünkü YPG'nin kendi ideolojisinde olmayan Kürtleri sürgüne gönderdiğini aktardı.

Çavuşoğlu, "Irak'ta 'Biz bunları göremedik.' diyen ABD'nin yarın aynı şeyi söyleyeceğini adımız gibi biliyoruz ama iş işten geçiyor." dedi.

Rusya ile ABD arasında YPG'yi kullanma konusunda bir rekabet olduğunu fakat Rusya'nın ABD gibi YPG'ye tam olarak destek vermediğini belirten Çavuşoğlu, "Rusya eskisine göre bizim çizgimize daha yakın. Rusya en azından bizim hassasiyetimizi anlıyor. Müttefikimiz ABD'ye bu hassasiyetimizi anlatamadık." diye konuştu.

Çavuşoğlu, ABD Başkanı Trump'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde bir daha YPG'ye silah verilmeyeceği sözünü hatırlattı.

YPG'ye ABD'nin silah yardımının devam edip etmediğinin sorulması üzerine Çavuşoğlu, "'Bir daha vermeyeceğiz.' dediler. Ondan sonra somut bir yardım gelmedi." dedi.

Çavuşoğlu, Suriye'ye istikrarın nasıl geleceğiyle ilgili, "Sadece Astana ve Soçi ile olmaz bu. Meşruiyeti bakımından BM Güvenlik Konseyinin 2254 numaralı kararı çerçevesinde Cenevre süreciyle birlikte ikisini entegre edip buradan bir çözümün çıkması gerekiyor. Burada ABD de olacak, Avrupa ülkeleri de olacak, bölge ülkeleri de olacak." değerlendirmesinde bulundu.

Diğer taraftan terör örgütleriyle mücadelenin devam edeceğini vurgulayan Çavuşoğlu, "YPG, DEAŞ veya Nusra olur fark etmez, terör örgütü terör örgütüdür. Bize de tehdit olan YPG, Suriye'nin de toprak bütünlüğüne tehdit olursa herkesin YPG ile mücadele etmesi gerekiyor." hatırlatmasını yaptı.

- Rusya

Rusya ile ilişkilere değinen Çavuşoğlu, durumun artık tamamen normalleştiğini, ticaret ve vize konularında bazı adımlar atılması gerektiğini bildirdi.

Çavuşoğlu, Rusya ile Suriye konusundaki iş birliğinin 2018'de süreceğini, bunun İran için de geçerli olduğunu söyledi. 

Rusya ile Türkiye arasındaki S-400 mutabakatını hatırlatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Bazı ülkelerden tepki geldi. Biz bu savunma sistemini müttefiklerden de almak istedik ama basit silahların bile satılmasında Türkiye'ye engel çıkaran ülkelerden bu savunma sistemini alamayacağımız yaptığımız müzakerelerle ortaya çıktı. Hem Türkiye'ye destek vermeyeceksiniz hem de başka ülkeden alınca tepki göstereceksiniz. Türkiye neticede NATO üyesidir ama bağımsız bir devlettir."

- "Norveç olayı bireysel"

Norveç'teki NATO tatbikatında Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedef gösterildiği olayı hatırlatan Çavuşoğlu, hedefin Türkiye olduğunu, hem NATO'nun hem de Norveç'in özür dilediğini dile getirdi.

Çavuşoğlu, "Norveç hadisesinin bireysel olduğunu düşünüyoruz. Soruşturmalar yapıldı, yapılıyor. NATO ve Norveç yöneticilerinin bilgisi dışında olduğunu düşünüyoruz." açıklamasını yaptı.

- AB ile ilişkiler

AB ile ilişkilerin inişli çıkışlı olduğunu anımsatan Çavuşoğlu, bazı ülkelerdeki seçimlerin bittiğini, bundan sonra daha önce hazırlanan eylem planının nasıl uygulanacağı üzerinde çalışma yürütüldüğünü söyledi.

Çavuşoğlu, "2018’de AB, Türkiye'ye biraz daha saygı duymayı öğrenirse ve eşit ortak olarak görürse ve değerlendirmelerini AB üyelik kriterleri içinde yaparsa ilişkilerimiz daha sağlıklı yürür. En önemlisi AB'nin Türkiye'ye saygı duymayı öğrenmesi gerekecek çünkü Türkiye ve Türk milleti bunu hak ediyor. Artık o patronluk taslama devri bitti." dedi.

- Avusturya sürprizi

Avusturya'da yeni hükümet kurulduktan sonra güzel bir sürprizle karşılaştığını dile getiren Çavuşoğlu, ülkenin aşırı sağcı parti kontenjanından atanan yeni Dışişleri Bakanı Karin Kneissl'ın kendisini aradığını söyledi.

"Doğrudan Türkçe olarak 'İyi akşamlar, nasılsınız?' dedi. Şaşırdım tabii." diyen Çavuşoğlu, Kneissl'ye, iki ülke arasındaki ilişkilerin iyi gitmediğini, buna neden olarak Avusturya'nın yaptığı çirkinlikleri gösterdiğini anlattı. 

Çavuşoğlu, görüşmede, Türkiye'nin Avusturya'da yeni kurulan hükümetinin programında yeri olmaması gerektiğini belirttiğini aktararak, "Bizim Avusturya ile sorunumuz yok." ifadesini kullandı.

Avusturya'nın derdinin ne olduğunu sorduğunu dile getiren Çavuşoğlu, "Sonra bakan dedi ki 'Ben Türkiye'yi, Türkleri çok seviyorum ve çocukluğum özellikle yaz aylarında Büyükada'da geçti.' Hala sadece faytonlar mı var, araçlara izin veriliyor mu, diye sordu." ifadesini kullandı.

Bakan Kneissl'in ilişkileri geliştirmek istediğini kendisine söyledini belirten Çavuşoğlu, Kneissl'i Büyükada'ya davet ettiğini kaydetti. Çavuşoğlu, "Almanya ile ilişkilerimizi düzeltirken Avusturya ile de ilişkileri düzeltebiliriz. Zaten sorun bizden değil onlardan kaynaklanıyor." diye konuştu.

- "Rumların mentalitesi değişmeyecek"

Çavuşoğlu, Kıbrıs konusunda ise müzakerelerin başarısız olduğunu hatırlatarak, Türk tarafının yapıcı tutumunun herkes tarafından görüldüğünü ve takdir edildiğini vurguladı.

KKTC'de bu ay yapılacak seçimi anımsatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Seçim bitince KKTC ile oturup konuşacağız. O günkü parametrelerde sıkıntı yoktu, o parametrelerle Rum tarafı çözüm istemedi ve bir şeyi anladık ki bu parametrelerle 10 yıl da müzakere etsek Rum tarafı çözüme yanaşmayacak çünkü Rum tarafının tanınmış devleti var, AB'ye üye, ekonomisi görece olarak biraz daha iyi, her ne kadar açık biraz kapansa da. Dolayısıyla niye yönetimi paylaşsın, gücü niye paylaşsın. Hatta diyorlar ki 'Bizim hastaneler daha iyi, niye hastaneleri paylaşalım, ekonomiyi niye paylaşalım.' Bu mentalitenin değişeceğini zannetmiyorum."

- "Soçi'ye PYD'nin katılmasına karşı çıktık"

Çavuşoğlu, Rusya'nın Soçi kentinde düzenlenecek Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne terör örgütü PYD/PKK'nın katılımı hakkında değerlendirmelerde bulunarak, "İran'la birlikte biz YPG'nin katılmasına karşı çıktık." diye konuştu.

Rus ve İranlı mevkidaşlarıyla Antalya'da bir araya geldiklerinde Soçi'ye kimlerin katılacağı konusunda taslak hazırladıklarını ifade eden Çavuşoğlu, "Liderler için bir taslak hazırladık. 'Soçi'ye kimlerin katılacağını üç ülke birlikte istişare eder ve karar verir' ve bu ibare zirve deklerasyonunda yer aldı." dedi.

Çavuşoğlu, Türkiye olarak YPG'nin bu zirveye katılmaması gerektiğini net şekilde ifade ettiklerini ve Rusya'nın da YPG'nin bu görüşmelere katılmayacağını belirttiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"YPG'den işte biz söz aldık gibi bazı kafa karıştırıcı açıklamalar geliyor ama burada üç ülke karar verecek. Bizim kabul etmediğimiz ki İran'da bizimle bu konuda aynı düşünüyor, bir terör örgütünün katılması zaten oradaki muhalefeti sulandırır ve terör örgütlerinin masada olduğu yerde bir çözüm olmaz. Biz de buna karşı oluruz. Böyle bir ortamda biz de olmayız zaten."

Çavuşoğlu, Soçi'de Türkiye'deki Suriyeli Kürtlerin, Suriye Ulusal Kürt Koalisyonu'nun ve YPG'nin sürgüne gönderdiği Avrupa'da yaşayan Suriyeli Kürlerin temsilcilerinin yer alacağını dile getirerek, "Dolayısıyla muhalefetin her yanında Kürtler var. Yani Kürtleri YPG temsil etmiyor. Nasıl Türkiye'de Kürtleri PKK temsil etmiyorsa, hatta onun uzantısı HDP temsil etmiyorsa, Suriye'de de Kürtleri YPG temsil etmiyor. Kürtlerin oradaki çok büyük bir bölümü YPG'ye karşıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü görevine de yeni atama yaptıklarını, Milano Başkonsolosu Hami Aksoy'un bu görevi yürüteceğini bildirdi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'u öne sürerek gereksiz bir şekilde vize uygulamalarını kaldırdığını, daha sonra da vize sürecini yeniden başlatığını anımsatarak ABD tarafının açıklamasında gündeme getirilen "güvence verildi" iddiasına ilişkin "Bilgi paylaşımları olabilir. Bu bir taahhüt değildir." dedi.

Çavuşoğlu, medya kuruluşlarının temsilcileriyle dış politika vizyonunu paylaşmak üzere Ankara Palas Devlet Konukevi'nde toplantı düzenledi.

Bakan Çavuşoğlu, BM'deki Kudüs oylamasından önce ABD'nin bazı ülkelere yardımları kesmekle tehdit etmesi hatırlatılarak kendisine Türkiye ile bu çerçevede bir temas olup olmadığına ilişkin bir soruya "Hayır. Onlar da biliyor ki böyle bir temasın bir faydası olmaz. Çünkü bu işe öncülük eden biziz." yanıtını verdi.

Türkiye'nin Yemen ile Kudüs'e ilişkin karar tasarısını BM'nin gündemine taşıdığını vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Bu işe öncülük eden ülke Türkiye'ydi. Oraya bu karar tasarısını getiren ülke Türkiye. Dolayısıyla, bunun sahibi olan ülkeye bir şey söylemenin, ki bizi de çok iyi tanıyorlar, bir faydası olmayacağını gördüler. Orada da yaptığımız konuşmada ABD'nin bu tehditlerinden korkmadığımızı açıkça söyledik, vurguladık. Bize yönelik bir teması olmadı ama çok ülkeyi aradılar. Bazı ülkelerin büyükelçileri, New York'tan kaçtı. New York'tan tatile gittiler. Tarihin en önemli, BM tarihinin en önemli oylamalarından bir tanesiydi. Sadece Filistin bakımından söylemiyorum. Ama bazı ülkelerin büyükelçileri, 'Tatile gidiyoruz' diye ortadan kayboldular."

- "Bize yönelik tehdit olan bölge radarımızdadır"

Çavuşoğlu, Suriye'deki son duruma ve Fırat'ın doğusunda sahadaki gelişmelere ilişkin bir soruya, "Bu bölgeden bize yönelik tehdit devam ediyor. Sınırda yakalanan YPG/PKK'lılar, ki bunların bir kısmı Türkiye'den gitmiş... Ellerindeki silahlar, ABD'nin verdiği silahlar. Oradan gelip Türkiye'de güvenlik güçlerimize, sivillere yönelik terör saldırıları azalsa da devam ediyor. Dolayısıyla YPG ve PKK aynıdır, sınırımızın ötesinde mevcuttur ve bize yönelik bir tehdittir. Dolayısıyla, bize yönelik bir tehdit olan bölge bizim radarımızdadır." yanıtını verdi.

Bakan Çavuşoğlu, Afrin'e yönelik bir harekat yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine Fırat Kalkanı Harekatı'na ve İdlib'deki ateşkesi gözlem görevine dikkati çekerek, "Her şeyin bir zamanı vardır. Planlamalar yapılır, çalışmalar yapılır. Ne diyor Cumhurbaşkanımız: 'Ansızın.'" diye yanıtladı.

- İran'daki protestolar

ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Nikki Haley'in, İran'da devam eden protestolar ve şiddet olaylarıyla ilgili BM Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) acil toplanma çağrısı yapacakları yönündeki açıklaması hatırlatılan Çavuşoğlu, "Bir ülke içinde sorun olabilir. Neticede uluslararası boyutu da şu anda yok. ABD'nin bunu gündeme getirmesinin sebebi, ABD yönetiminin güçlü İran karşıtlığıdır." dedi.

BMGK'da 5 ülkenin veto hakkının olduğunu, böyle bir kararın çıkmasını beklemediğini vurgulayan Çavuşoğlu, "İran'daki durumu hafife almıyoruz tabii ki, yakından da takip ediyoruz. Ama BMGK, tüm dünyayı ilgilendiren, özellikle de ülkeler arasındaki sorunları ilgilendiren önemli konularla meşgul olmalı ve çözüm üretmeli. " diye konuştu.

- "Şu an bin 500 civarında terörist içeride"

Rakka operasyonlarına ve DEAŞ'ın ilden çıkarılması sonrasındaki sürece ilişkin soruya yanıt veren Çavuşoğlu, "Özellikle Rakka bölgesinde, diğer bölgelerde DEAŞ ile PKK/YPG'nin bir alt mutabakat yaptığını gördük. Ondan sonra araçlarla çektiler gittiler." dedi.

İstihbarat kaynaklarından gelen bilgilere göre, dağılmış bir şekilde çöl olan yerlerde Suriye ve Irak içinde bazı şehirlerde gizlenmiş örgüt unsurları olduğunu, ülkelerine dönmek isteyen DEAŞ mensubu teröristlerin bulunduğunu söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin aldığı tedbirlerle çok sayıda yabancı terörist savaşçı yakaladığını belirtti.

Yabancı terörist savaşçılara ilişkin, Türkiye'nin istihbarat paylaşımı konusunda en iyi iş birliğini İngiltere ve ABD ile yürüttüğünü söyleyen Çavuşoğlu, "Kıta Avrupası ülkeler, Paris ve Brüksel'deki saldırılara kadar, gönderdiklerimizi bile serbest bırakıyorlardı. Tekrar geliyorlardı sınırımıza, hiç ilgilenmiyorlardı. İşin ciddiyetini sonradan anladılar, ders alarak anladılar maalesef." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin yakalanan yabancı terörist savaşçılara ilişkin soruşturma yürüttüğünü belirten Çavuşoğlu, "Şu anda hapiste olan yabancı terörist savaşçılar da var. Türkiye'den de bazı DEAŞ mensubu kişiler bunlar yakalanan ve hapse atılan. Şu an bin 500 civarında terörist içeride. Tutuklu, gözaltında olup da soruşturması devam eden, yabancı terörist savaşçıların da bağlantılarını bulmamız lazım. Soruşturması bittikten sonra biz bunları zaten geldikleri ülkelere iade ediyoruz." dedi.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin, ülkeye giriş yasağı konulan yaklaşık 55 bin kişinin dışında 125 ülkeden yabancı terörist savaşçı yakaladığını kaydetti.

- "Bu gereksiz retoriği başlatan AB'dir"

AB ülkelerinin de Türkiye'siz bir Avrupa olmayacağını bildiğini söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin üyelik için başvurarak AB'ye üye olma isteğini beyan ettiğini, önüne konulan açılış kriterlerini karşılaması halinde fasılların açılmasını talep ettiğini vurguladı.

Türkiye'nin bir adım atana iki adım atma yaklaşımıyla, kendine güvenle süreci yürüttüğünü vurgulayan Çavuşoğlu, "AB ile bu sene içinde fasıl açılır mı açılmaz mı bilmem. Ama en azından bizim pozitif bir ortam yaratmamız lazım. Bu gereksiz retorikten uzaklaşmamız gerekiyor. Bu retoriği başlatan AB'dir. Biz onlara cevap veriyoruz. Vermediğimiz zaman milletimiz tepki gösteriyor haklı olarak." diye konuştu.

Bu yıl Gümrük Birliği müzakerelerinin tekrar başlatılıp Gümrük Birliği'nin güncellenmesinin mümkün olduğunu işaret eden Çavuşoğlu, bunun en az Türkiye kadar AB'nin de menfaatine olduğunu kaydetti.

Sürecin "kazan kazan* ilkesiyle yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, bazı AB ülkelerinin Gümrük Birliği'nin güncellenmesine Türkiye'den daha çok ihtiyacı olduğunu söyledi.

- "Bilgi paylaşımı taahhüt değildir"

ABD'nin gereksiz bir şekilde vize uygulamalarını kaldırdığını, Türkiye'nin de buna karşılık verdiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Soruşturmalardan, ortaya çıkan delillerden anladık ki Metin Topuz çok kritik bir kişi. Niye Metin Topuz, yerel bir personel bu kadar önemli? Niye bir Metin Topuz yüzünden vize uygulamasını bile dondurabiliyor bir ülke? Esasen Metin Topuz ya da ABD misyonlarında çalışan personellerle ilgili bir soruşturma yoktu. Diğer soruşturmalarda ortaya çıkan deliller ve ifadeler neticesinde ulaşıldı. O ikinci kişi vardı biliyorsunuz, henüz ortada yok. O kişinin ismini de Metin Topuz verdi, birlikte yaptık diye." ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu, bu ikinci kişinin konsoloslukta saklanıyor olduğuna ilişkin iddiaların hatırlatılması üzerine, "Şu anda bilmiyorum. Böyle söylentiler var ama bizim elimizde bir delil yok." dedi.

Türkiye'nin ABD'ye karşılık verdiğini, bir çalışma grubu kurulmasını önerdiğini ve bu doğrultuda Ankara'da bir ön görüşme toplantısı yapıldığını söyleyen Çavuşoğlu, "Bu ocak ayının 23'ünde ilk toplantı, çalışma grubunun toplantısı olacak." dedi.

Çavuşoğlu, bu yıl terörle mücadele, terörün finansmanıyla mücadele gibi konularda uzmanlar düzeyinde birçok toplantı yapılacağını ifade etti.

ABD'nin vize kısıtlaması gibi baskılarla Türkiye'den bir netice elde edemeyeceğini öğrendiğini söyleyen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"'Başka vatandaşlar hakkında, bizde çalışan kişiler hakkında soruşturma var mı yok mu? Bu konuda bize bilgi verebilir misiniz?' Bizim İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı da bakıyor. Bugün varsa var, yoksa yok. Ama ABD misyonlarında çalışan ya da Türkiye'de ABD vatandaşlarıyla ilgili hiçbir zaman soruşturma açılmayacak anlamında bir taahhüt değil bu. Bazen üst perdeden 'Taahhüt istiyoruz' diyorlar. Tillerson da söyledi. Ben de şunu sordum: 'Rex, sen ABD'da bir yargı süreciyle ilgili, bir kişi hakkında yargı sürecinin başlaması, başlamaması konusunda bana bir taahhüt verebilir misin? Veya benim misyonlarımda çalışan bir ABD vatandaşı, üçüncü ülke vatandaşı ya da benim vatandaşım bir suça bulaştığı zaman, terör örgütüdür veya adi bir suçtur, bununla ilgili bir yasal sürecin başlamayacağını garanti verebilir misin kardeşim?' 'Hayır veremem.' 'Ben sana nasıl garanti vereceğim peki? Sen hukukun üstünlüğünden, güçler ayrılığından bahsediyorsun. Ben sana nasıl vereceğim bu garantiyi onu söyle?' Olay bu. Böyle bir taahhüt falan yoktur. O gün geldiklerinde sordular. İçişleri, Adalet Bakanlıkları da açtı, 'Şu anda sizin misyonlarınızda çalışan bir kişi görünmüyor.' dedi. Vardır, yoktur. Bu tür bilgi paylaşımları olabilir. Bu bir taahhüt değildir."

ABD'nin Amerikan ve Türk kamuoyunu yanlış bilgilendirmesini doğru bulmadıklarını vurgulayan Çavuşoğlu, "Niye böyle popülizme giriyorsun ki? Ben sana neyin taahhüdünü vereceğim? Suç işleyecek birisi, ondan sonra o kişi hakkında yargı süreci başlamayacak. Böyle bir şey olabilir mi?" diye konuştu.

- "BAE'nin yaptıklarını not ettik"

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed'in, sosyal medyada bir kullanıcının Türkiye, Türkler ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhindeki mesajını paylaşmasıyla gündeme gelen Türkiye-BAE ilişkilerini de değerlendiren Çavuşoğlu, daha önce ikili ilişkilerin çok iyi olduğunu, Mısır'daki darbeden sonra Türkiye'nin açık bir tutum sergilemesinin ardından ilişkilerde bir soğuma yaşandığını kaydetti.

Kendisinin Nisan 2016'da BAE'yi ziyaret ettiğini, çeşitli vesilelerle zaman zaman muhataplarıyla bir araya geldiğini hatırlatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"En son dışişleri bakanının saçma sapan bir tweeti retweet etmesi. (BAE'nin Dışişlerinden sorumlu Devlet Bakanı Enver) Gargaş'ın 'Arapları yönetmeyecek ülke' sözü... Bizim öyle Arapları yönetmek gibi bir derdimiz yok ki. Biz 2018'de de İslam dünyasının birliğini sağlamak için, şu anda İİT'nin de zirve başkanlığını yürütüyor Cumhurbaşkanımız. Yoğun gayret sarf ediyoruz ve bunu başaracağız. Bunu kıskanmamak lazım. BAE bizim rakibimiz değil ki. Biz onlara saygı duyarız. Onların da bize saygı duyması gerekiyor."

BAE'nin içinde bulunduğu anlayıştan vazgeçmesi gerektiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Yaptıklarını da not ettik." dedi.

- İdlib'de ateşkes gözlem merkezi

Türk Silahlı Kuvvetlerinin İdlib gerginliği azaltma bölgesinde ateşkes gözlem merkezleri kurma faaliyetine ilişkin, şunları kaydetti:

"Yerleşme devam ediyor. Ama o kadar kolay değil. Arazi mayınlı bir arazi. Terör örgütlerinin olduğu yerler var olmadığı yerler var. Tedbirler alarak askerlerimiz buralara yerleşiyorlar. Biz bu saldırıları zaten bekliyorduk. Amerikalılara, Ruslara ve İranlılara şunu da söyledik: 'Bu bölgede terör örgütleri var. Fakat bu terör örgütlerini tespit edip bunlara yönelik operasyonlar yapmamız lazım. Biz ayrıca dedik ki, 'Bunları tespit edelim, etkisiz hale getirelim. Gelişigüzel buraları bombalamayın.' Niye bekliyorduk onu da söyleyeyim. Çünkü bugüne kadar, İdlib bölgesinde bir sınır belirlerken de doğuda kalanların geçmesi dahil, bütün bu kuşatılmış bölgeler, Halep dahil bir koridor açıldı İdlib'e doğru. Bu terör örgütlerinin de buraya gitmesine izin verdiler. Yarın buralara saldırmak için bunu bir bahane olarak kullanacaklarını biz biliyorduk zaten."

- "Hakan Atilla davası tam bir komedi sahnesine dönüştü"

Çavuşoğlu, ABD'deki Hakan Atilla davasına ilişkin bir soruya da "Davanın bugüne kadar seyrini gördünüz. Esasen boş olduğu da ortaya çıktı. Siyasi motiveli, FETÖ motiveli olduğu da ortaya çıktı. Jüri bile bugüne kadar ikna olmadı, ek deliller istedi. Tamamen boş bir dava. Buradan ne çıktığının da çok önemi yok doğrusu. Buradan Türkiye'ye başka iddianameler, davalar açılacak gibi şeylerin bizim için hiçbir önemi de yoktur. Çünkü bu dava tamamen siyasi motiveli bir davadır. Amerikalıların kendilerine de bunu söyledik." yanıtını verdi.