Hikâye buya;Şeytan insanoğluna nifak sokmak, aklını çelmek, yolundan döndürmek için hikâyelerine bir yenisini daha katar.
Karşılaştığı insanlara Allah'ı şikâyet ederek derki, bak hele bu Allahın işine, ben kendisine cennette yüz yıllarca hizmet ettim, meleklerine hocalık yaptım, kâinatın en bilgilisiydim, yinede beni cennetten kovdu, şu kim olduğu belli olmayan âdem denen yeni yetme, hiçbir özelliği ve müktesebatı bulunmayan âdemin yüzünden cennetten kovuldum, bu Allahın büyüklüğüne, adaletine, hakkaniyetine sığar mı? Adalet bunun neresinde, bunca hizmetimin bunca bilgimin karşılığı hiç kovulmak olur mu?Her köşe başında, her köy kahvesinde gördüğü her insana yaklaşarak, kafasını karıştırıp taraftar toplarken halinden pek memnundu.
İnsan aklı, bilgi ve emeğin karşılığı olması gerektiğine hükmeder, hele mantığını da bunun yanına ekledi mi, şeytanı haklı bulanlarda çıkmıyor değildi.
Derken şeytan bana denk geldi, ya hu irfan bu Allahın işine bak dedi, şaşırdım, ne oldu ki ne yapmış Allah sana dedim, başladı yakınmaya.
Beni cennetten kovdu;
Biliyorum dedim, bunu herkes biliyor, kaldı ki bana ne dedim.
Olur mu ben ona cennette yüz binlerce yıl hizmet ettim, sende hiç vicdan yok mu, nasıl bana ne dersin, ben cennetin en kıdemlisiydim, meleklerin hocasıydım, beni nasıl kovar.
Ne yaptın ki, dedim.
Hiçbir şey, ademi getirdi önüme, dedi ki buna secde et,bu kim dedim, toprak parçası, cahil, hiçbir özelliği olmayan biri,ben ona asla secde etmem, hepsi bu.
Sende etseydin kovulmasaydın dedim.
Şeytan; yahu diyelim ki etmedim, bu kadar basit bir şeyden dolayı bunca hizmeti olan birisine bu revamı? Buradaki adaleti arıyorum, adaleti.
Şeytanın ses tonuna ve ısrarına kızdım ve dedim ki, bak şeytan, seni yardan âdemi yarattı, âdemi yaradan da seni, sen bütün kâinatı yaradana hizmet ettim deyip durma, kâinatın yaratıcısına zaten kainat hizmetkardır. Allah kimi dilemişte o Allaha hizmet etmemiş, şu ukala bilgiçliğine gelince, o övündüğün ilim ve bilgiyi sana Allah vermedi mi? Sende sana ait ne var? Bana onu söyle, sen Allaha şu kadar hizmet ettim, bu kadar hizmet ettim zırvasını bırak, sen Allaha ne kadar inandın bana onu söyle, sen Allaha inanıp Âdeme secde etseydin kovulmazdın, Allahın hizmetkâra değil, inanca rağbet ettiğini bildiğin halde sen ona inanmadın kovuldun, daha beter ol.
Şimdi bu hikayede nemi var; aziz ülküdaşlarım, hepimiz bir araya geldiğimizde, birbirimizle konuşurken bu davaya ne kadar hizmet ettiğimizi hep anlatırız, bunca ülkücü bu davaya anlattığı kadar ya da anlatıldığı kadar hizmet ettiyse, ha la bu memleketi A.K.P. denen parti ve onun devşirme kadrosu neden idare ediyor?
Aziz ülküdaşlarım; büyük davaların hizmetkârları da büyük olur, bu davaya çöp kadar hizmet edende, mermi yiyende, darağacında sallandırılanda büyüktür, çünkü dava büyüktür. Büyük davaların her zaman hizmetçisi olur, ben ya da bir başkası, sen ya da bir başkası, ama hep olur ve hepte olmuştur.
Aziz ülküdaşlarım; gelin bu davaya olan hizmetimizi yeniden sadakat ve inancımızla harman edelim, emeklerimiz ilahi bir mühürle şenlensin, kutsal davanın kutsal bireyleri olarak, milletimize olan borcumuzu yeniden hatırlayalım.
Bize bundan başka ne yakışır.
İrfan TOPÇU
***
Sizde bu bölümde yazmak isterseniz sitemizin ilkelerine ters düşmeyen yazılarınızı [email protected] mail adresine gönderin sizin adınızla yayınlayalım.
Not: Yazılarınızda isminizi ve kullanılacak mail adresinizi yazmayı unutmayınız.