Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizi hamlık dönemini geride bırakıp pişme dönemine geçirmek için verdiğimiz mücadelenin son aşamasındayız. Uğraştık, didindik, çabaladık, kuyruğuna geldik” dedi.
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen engelli memur ataması programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuda çalışan engelli vatandaşların sayısına ilişkin bilgiler verdi, ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. 2 bin 927 engelli memur ataması yapılacağını ve bu atamayla birlikte kamudaki engelli çalışan sayısının 66 bine ulaştığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümete geldiklerinden bu yana yaptıkları 63 bin atama ile engellilerin hayata katılmalarını sağladıklarını kaydetti. Kamudaki engelli işçi sayısının da bu süreçte 127 bine yaklaştığının altını çizen Erdoğan, son 19 yılda kamuda istihdam edilen toplam engelli sayısının 192 bin sınırına dayandığını söyledi. Son olarak kamu kuruluşlarında sözleşmeli statüsünde görev yapan personel için de yüzde 3 engelli çalışma mecburiyeti getirerek 12 bin engelliye daha istihdam alanı açtıklarını ifade eden Erdoğan, engelli kamu personeli seçme sınavına başvuru ücretini kaldırarak memur olmak isteyen engellileri bu dertten de kurtardıklarını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Engelli kardeşlerimizin özel sektörde ve kendi girişimlerinde de görünürlüklerin daha da arttığını görüyoruz. Artık her vatandaşımız gibi engelli vatandaşlarımız da kabiliyetlerini, birikimlerini, gayretlerini sergileyerek iş hayatında yerlerini alabilmekte, oldukça iyi konumlara gelebilmektedir. Bu kapsamda 3 bin 200 engelli vatandaşımıza kendi işini kurması için 65 bin liraya kadar hibe desteği veriyoruz. Bu tablonun gerisinde engellilerin her seviyede rahatça eğitim alabilmelerini temin edecek alt yapıyı kurmuş, kendilerine gereken tüm destekleri ve teşvikleri sağlamış olmamız vardır. Yeter ki kalpler engelli olmasın, onun dışındaki engelleri aşacak azme ve güce sahibiz” diye konuştu.
“EVDE BAKIM YARDIMI ALAN ENGELLİ SAYISI 535 BİN 700’E ULAŞTI”
Geçmişte yaşanan pek çok sıkıntı gibi engelli vatandaşların hangi şartlar, hangi vicdan yaralayıcı görüntüler içinde hayatını sürdürdüğünün çabuk unutulduğunu söyleyen Erdoğan, “Bu ülkede evinin en ücra köşesinde kilitli bir kapı ardında her türlü insani imkandan yoksun şekilde yaşamaya mahkum edilmiş engelliler vardı. Bu ülkede zincirle veya iple bir yere bağlanıp kendi evinin içinde dahi hayata karışmasına izin verilmeyen engelliler vardı. Bu ülkede sokağa çıktığında horlanan, kötü muamelelere maruz kalan engelliler vardı. Herhangi bir aileden engelli bireyin bulunmasının o ailenin hayatının kararması anlamına geldiği dönemler yaşadık. Normal şartlarda geçimini sağlamakta, ihtiyaçlarını karşılamakta zaten zorlanan ailelerin engelli bireylerin yükü altında ezildiği dönemler yaşadık. Hükümete geldiğimizde ülkemizin her kesimi gibi engellilerimizi de uzun yılların birikimi olan ihmallerin, beklentilerin içinde bulduk. Hemen işe koyulduk, çalışmaya başladık. Öncelikle engelli bireylerin aileleri üzerindeki kardeşlerimizin bakımevlerine veya benzeri yerlere kapatılmaya gerek kalmadan kendi ailelerinin yanında ihtiyaç duydukları hizmetleri alabilmelerini temin ettik. Evde bakım desteği, evde bakım yardımı, gündüz yaşam merkezleri, umut evleri gibi uygulamaları biz devreye aldık. Geçtiğimiz yılsonu itibariyle evde bakım yardımı alan engelli sayısı 535 bin 700’e ulaştı. Okullarda kaynaştırma eğitimi alan engelli öğrenci sayısı 58 binden 320 bine çıktı. Özel eğitim sınıflarında eğitim gören engelli sayısı 7 binden 50 bin sınırına dayandı. Üniversitelerimizin tamamında sayıları 50 bine yaklaşan yükseköğrenim talebelerine hizmet veren engelli öğrenci koordinasyon merkezleri kurulmuştur. Sadece eğitimle kalmadık, hayatın her alanında engellilerimizin hizmetlere erişimini sağlayacak mekanizmalar oluşmasını sağladık. Ulaşım araçlarından binalara kadar pek çok yerinde erişilebilirliği kolaylaştıracak düzenlemeler yaptık. Verdiğimiz desteklerle, hayata geçirdiğimiz ücretsiz ulaşım uygulamaları vasıtasıyla engellilerin hayata katılımını kolaylaştırdık. Engellilerimizin önlerinin açıldığında nasıl büyük başarılar ortaya koyabileceklerinin en güzel örneklerine spor alanında şahit oluyoruz. Uluslararası müsabakalarda madalya üstüne madalya kazanan engelli sporcularımız bayrağımızı gururla dalgalandırırken bizleri de sevince boğuyor. Ziyaret ettiğimiz şehirlerde azimle, coşkuyla, aşkla hayata sarılan engellileri gördükçe yaptığımız işin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Şimdi de 2030 engelsiz vizyon belgesi ile tüm bu çalışmaları daha ileriye taşımayı, engellilerimizin potansiyelini en üst düzeyde kullanabilmelerini temin etmeyi hedefliyoruz. Çünkü biz her vatandaşımız gibi engelli kardeşlerimizi de Allah için seviyor, onlara Allah rızası için hizmet veriyoruz. Niyet halis olunca akıbette ona göre tecelli ediyor” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE EKONOMİDE TARİHİNİN EN GÜÇLÜ DÖNEMİNE GİRMEKTEDİR”
Yunus Emre’nin “Hamdık, piştik, yandık” sözlerini hatırlatan Erdoğan, “Biz de ülkemizi hamlık dönemini geride bırakıp pişme dönemine geçirmek için verdiğimiz mücadelenin son aşamasındayız. Osmanlı için bu kritik sıçrama dönemi İstanbul’un fethiydi. Bizim için de bu dönem ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokma, yani 2023 hedeflerimize ulaşma, 2053 vizyonumuza kilitlenme sürecidir. Milletçe bu safhaya gelene kadar çok mücadele ettik, çok çalıştık, çok emek harcadık, çok bedel ödedik, çok fedakarlık yaptık. Hani derler ya ‘yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik.’ İşte biz de uğraştık, didindik, çabaladık, kuyruğuna geldik. Dünyanın dengeleri, küresel sağlık krizi ve onun açığa çıkardığı ekonomik sarsıntılarla bozulurken Türkiye, yaptığı hazırlıkların karşılığını yatırımla, istihdamla, üretimle, ihracatla, cari fazlayla büyüme yoluyla alıyoruz. Elbette bizim de yaşadığımız sıkıntılar var. Vesayetten darbelere, terörden ekonomik tuzaklara kadar nice saldırıları göğüslemiş bir ülke olarak bu sıkıntıların da üstesinden geleceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Hayat pahalılığı başta olmak üzere kimi konjonktürel meselelerin bizi asıl hedefimizden kopartmasına izin veremeyiz. Vesayetin gücünü nasıl kırdıysak, darbecilerin önünü nasıl kestiysek, terör örgütlerinin başını nasıl ezdiysek, ekonomik tetikçilere meydanı nasıl bırakmadıysak, vatandaşlarımızı bugünkü sıkıntıların pençesinden de Allah’ın izni ile kurtaracağız. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası hedefiyle hazırladığımız programımızı adım adım uyguluyoruz. Ülkemizin ayağına vurulan her pranga gibi faiz prangasını da, döviz kuru prangasını da, enflasyon prangasını da parçalayıp atacağız. Dikkat ederseniz artık faiz tartışması önemli ölçüde gündemden düştü, aynı şekilde döviz kuru da istikrara kavuştu. Şimdi sırada enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara indirme var. Ekonomi programımızın birinci amacı insanlarımızı işsiz, aşsız, gelirsiz bırakmamaktır. Yani istihdamı güçlendirmektir. Gelişmiş ülkelerin dahi ciddi savrulmalar yaşadığı istihdamda, biz salgın döneminde 3 milyon artı sağlamayı başardık. Böylece toplam istihdamı tarihimizde ilk defa 30 milyonun üzerine çıkarttık. Bu ne demek biliyor musunuz? Ülkemizde çalışabilecek çağ nüfusunun neredeyse yarısı istihdam ediliyor demektir. Sanayi, üretim ve lojistik tarafında işler zaten iyi gidiyor. İnşallah bahar ile birlikte turizm ve inşaat sezonunun açılmasıyla istihdam oranı hızla artmaya devam edecektir. Siz, sürekli felaket senaryoları yazarak milletimizin moralini bozmaya, karamsarlık aşılamaya çalışanlara sakın ha bakmayın. Türkiye ekonomide tarihinin en güçlü dönemine girmektedir. Yaz aylarıyla birlikte bu tablonun olumlu etkilerini görmeye başlayacak, 2023’e de cumhuriyetimizin 100. yılına yakışır bir siyasi ve ekonomik güçlü gireceğiz. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. Yeter ki biz birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkalım. Emin olun gerisi çok kolay” ifadelerini kullandı.
(Derya Yetim - Hülya Keklik /İHA)