ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Rusya-Ukrayna krizinin çözümüne ilişkin, "Liderlerin devreye girerek bu süreci müzakere ve diplomasi yoluyla çözme yönünde bir çaba sarf etmesi kritik önemde. Bu süreçte Cumhurbaşkanımızın bu rolü çok etkin bir şekilde oynayacağını düşünüyorum." dedi.

Kalın, A Haber'de yayınlanan "Sebep Sonuç" programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Kovid-19 testi pozitif çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın sağlık durumuna ilişkin soruya Kalın, "Sağlık durumu gayet iyi. Doktorlarımızın öngörüsü Kovid-19 testinin birkaç gün içerisinde negatife döneceği yönünde. Cumhurbaşkanımıza ve hanımefendiye dua ediyoruz. Evden telefonlarla görevine devam ediyor." diye konuştu.

Erdoğan'ın geçmiş olsun dileklerini ileten dünya liderleriyle telefon görüşmeleri gerçekleştirdiğini söyleyen Kalın, bugün NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile sadece bir "geçmiş olsun" görüşmesi yapmadığını, Ukrayna meselesinin de ele alındığını ifade etti.

Türkiye'de de birkaç sakil ve çirkin istisna hariç siyasi nezaket gereği geçmiş olsun dileklerinin iletildiğini ve bunlara mukabelede bulunulduğunu dile getiren Kalın, bunun çok güzel olduğunu vurguladı.

- Ukrayna-Rusya krizi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ukrayna'ya gerçekleştirdiği ziyaret ve Ukrayna-Rusya krizindeki arabuluculuk teklifinin yansımaları sorulan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çok kritik bir dönemde yapılmış kritik bir ziyaretti. Ukraynalılar son derece memnunlar. NATO üyeleri ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg son derece memnun. Cumhurbaşkanımız, orada çok dengeli, bir anlamda ortalığı toparlayıcı, herkesi belli bir vasatta, makul olanda bir araya getiren bir bakış açısı sondu. Bu yönde mesajları verdi. Bu krizin çözülmesiyle ilgili Türkiye, NATO üyesi bir ülke olarak aynı anda hem Rusya hem de Ukrayna ile doğrudan görüşebilir ve iyi ilişkileri olan tek ülke dersem abartmış olmam. Cumhurbaşkanımızın kişisel liderler diplomasisi açısından baktığınızda kesinlikle nevi şahsına münhasır bir durumla karşı karşıyayız. Avrupalı liderlerin, ABD Başkanının Rusya Devlet Başkanı ile kurduğu ilişkinin mahiyeti başka, Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü diplomasinin ve liderler diplomasisinin etkisi daha bir başka. Ziyarette Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine yapılan vurgu ama aynı zamanda Rusya ile bundan sonra yürütülecek müzakerelerin çerçevesini belirleme anlamında da çok dengeli bir pozisyon ortaya konuldu."

- "Putin'in ana hedefi Ukrayna değil"

Kalın, Ukraynalıların "Savaş geldi, geliyor, Rusya işgal etti, ediyor" söylemlerinden rahatsız olduklarını artık açıktan ifade etmeye başladığını dile getirdi.

Böyle bir riskin her zaman olduğunun altını çizen Kalın, şunları söyledi:

"Bu durumun ne kadar gerçekçi olduğu çok iyi değerlendirilmeli. Bu durumun siyasi ve ekonomik sonuçları var. Bunları da dikkate almak gerekiyor. Teskin edici, gerilimi düşürücü bir yaklaşımın ortaya konması gerekiyor. Temel soru şu: Soğuk Savaşın sona ermesinden 30 yıl sonra bu jeopolitik denge düzeni yeniden nasıl kurulacak? Burada Türkiye'nin ve Cumhurbaşkanımızın özelde oynayacağı rol çok kritik. Çünkü bu süreç içerisinde Rusya Batı ittifakı karşısında bir noktaya geldi. Batı ittifakı Amerika, NATO başka güvenlik endişeleri ile hareket eder hale geldi. Aradaki mesafe çok açıldı. Şimdi bunu tekrar bir derleyip toparlayacak bir perspektife, zemine, liderliğe ihtiyaç var. Burada bence Putin'in ana hedefi Ukrayna değil, Batı ile oturup yeniden pazarlık yapmak. Özellikle de ABD ve NATO ile."

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i bir araya getirme teklifinin çok kritik olduğunu dile getirdi.

Putin'in de Türkiye'ye ziyaret gerçekleştireceğini anımsatan Kalın, "Liderlerin devreye girerek bu süreci müzakere ve diplomasi yoluyla çözme yönünde bir çaba sarf etmesi kritik önemde. Bu süreçte Cumhurbaşkanımızın bu rolü çok etkin bir şekilde oynayacağını düşünüyorum. Türkiye'nin teklifiyle, muhtemel bir savaşın, işgalin veya benzeri bir kötü durumu ortadan kaldıracak zemini oluşturacağını düşünüyorum. Bütün ihtimalleri dikkate almalıyız. Müzakere sürecinin hızlandırılmasında fayda var. Cumhurbaşkanımızın yaptığı teklifin ve benzeri tekliflerin hayata geçirilmesi için herkesin buraya biraz odaklanması lazım." diye konuştu.

- Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmaları

Kalın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tekrar Cumhurbaşkanı seçilme hakkına ilişkin yaptığı açıklamanın sorulması üzerine, "İki seçilme hakkı var. Önümüzdeki yıl, 2023'te seçilme hakkı var. Bununla ilgili hukuki bir tartışma falan söz konusu değil. Şu anda odaklandığımız şey 2023 seçimlerinden başarılı bir şekilde çıkmak." ifadelerini kullandı.

- Enflasyonla mücadele

Elektrik faturalarıyla ilgili vatandaşların şikayetlerinin olduğu hatırlatılan Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın millete son hitabında bu konuya ilişkin düzenleme yapılacağını açıkladığını anımsattı.

Kullanılan kilovat saat kotasının 150'den 210'a çıkartılmak suretiyle nispi de olsa bir rahatlamanın olacağını aktaran Kalın, "Cumhurbaşkanımız talimatlarını verdi, süreci yakından takip ediyor. Burada temel ilke vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyecek adımları ivedi şekilde atmak. Neticelerini yakın zamanda göreceğiz. Vatandaşın yükünü hafifletecek yeni adımlar atılacak." dedi.

- İsrail ile ilişkiler

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Ne değişti de İsrail ile normalleşme adımlar atılıyor?" sorusu üzerine, değişen bir şeylerin olduğunu, öncelikle yaklaşık 15 yıllık eski İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu döneminin İsrail'de kapandığını kaydetti.

İsrail'de yeni kurulan hükümetin farklı unsurları bir araya getirdiğini, hükümette ilk defa Filistinli bir grubun da yer aldığını anımsatan Kalın, şunları kaydetti:

"Bir değişim oldu. Olumlu yaklaşım var. Buna mukabelede bulunmak gayet makul ve anlamlı. İsrail ile ilişkilerimizde iki temel boyut var. Bir ekonomi, ticaret, turizm enerji gibi boyutları, bir de Filistin meselesi var. Biz bunu da İsrail tarafına hep açık yüreklilikle ifade ettik. Filistin davası bir adalet davasıdır. Bu konuda hem Cumhurbaşkanımızın hem hükümetin hem milletimizin hassasiyeti ortadadır. İki devletli çözümün hayata geçirilmesi, Mescid-i Aksa'nın, Kudüs'ün statüsünün korunması konularındaki hassasiyetlerimize karşı İsrail tarafında yapıcı bir yaklaşım ortaya konulduğuna dair süreç görüyoruz. Mart ayı içerisinde İsrail'den bir ziyaretin olmasının hem ikili ilişkilerimiz hem de Filistinliler açısından olumlu olacağını düşünüyoruz."

Editör: TE Bilisim