Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Başbakanlık, Sayıştay, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Kamu Denetçiliği Kurumu, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, Afet Acil Durum Yönetim Başkanlığı ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun 2018 yılı bütçelerinin görüşmeleri sırasında hükümet adına söz aldı.
Bekir Bozdağ, konuşmasında, Anayasa'ya göre devletin başı olan cumhurbaşkanının görev ve yetkileri bakımından önemine değindi.
Bu kadar önemli görevleri olan devletin başı cumhurbaşkanına belli bir saygı dili içinde konuşulması gerektiğini vurgulayan Bozdağ, cumhurbaşkanına saygının aynı zamanda devlet, cumhuriyet, Anayasa ve millete saygı anlamı taşıdığını söyledi.
Cumhurbaşkanının siyasi bir kişilik olmasının Anayasa'ya aykırılık taşımadığını belirten Bozdağ, ülkeyle ilgili her konuda konuşma, görüşlerini Meclise iletme hakkının da bulunduğu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı yemininde bahsedilen tarafsızlığa ilişkin de değerlendirmede bulunan Bozdağ, yeminde "cumhurbaşkanının üzerine aldığı görevi yerine getirirken tarafsız olması"ndan söz edildiğini kaydetti.
Bozdağ, "Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, görevlerini ve yetkilerini Anayasa'ya göre tarafsız bir şekilde kullanmakta ve yerine getirmektedir. Bunda hiç kimsenin tereddüdü olmaması gerekir. Ama mesele Türkiye olunca, Türkiye'nin, milletin çıkarları olunca Cumhurbaşkanı bu konuların tamamında taraftır, bundan sonra da taraf olmaya devam edecektir." diye konuştu.
"Hakaret eden elbette bunun karşılığını görecektir"
Cumhurbaşkanına hakaretin 1926 yılından beri suç olduğunu, bunun AK Parti döneminde kanunlaşmadığına dikkati çeken Bozdağ, bu suçun diğer pek çok ülkede de bulunduğunu bildirdi.
Sinkaflı sözlerin görüş açıklamak olarak ortaya konulamayacağını vurgulayan Bozdağ, "Cumhurbaşkanına karşı hakaret yapan elbette bunun karşılığını görecektir. Hakaretle düşünceyi de birbirinden hepimizin ayırması son derece önemlidir. Bundan önceki cumhurbaşkanları, Sayın Gül, Sayın Demirel, Sayın Sezer ve öncekilerin tamamında da bu maddeyle ilgili yargılamalar var. Hepsi döneminde de uygulanmış. O zaman sorun değil, şimdi sorun. Neden? Siyaseten Cumhurbaşkanımızı yıpratmak için kullanılıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Hükümetin Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini, bu yolda gerekirse tüm dünyaya karşı gelmekten çekinmeyeceğini dile getiren Bozdağ, "Mesele Türkiye olduğunda, gözümüz kimseyi görmez." ifadesini kullandı.
"Yunanistan da siz de aynısını söylüyorsunuz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Yunanistan ziyaretinde Lozan Anlaşması'na yönelik sözleriyle ilgili eleştirilere de yanıt veren Bozdağ, şöyle konuştu:
"Deniyor ki 'Cumhurbaşkanı Lozan ile ilgili niye konuştu?' Niye konuşmayacak. Cumhurbaşkanımız Yunanistan'ı ziyarete gitti, Yunanistan Cumhurbaşkanı kendisi açtı, 'Lozan yenilenemez, güncellenemez. Ben hukukçuyum.' diye yüksek perdeden ahkam kesti. Ne bekliyoruz? Cumhurbaşkanımız Türk milletinin, Türkiye devletinin hukukunu korumayacak mı? O ne dedi? 'Lozan güncellenebilir.' dedi. Milletin hukukunu korudu. Şimdi 'Biz Lozan'ı tartıştırmayız.' Yunanistan da aynısını söylüyor, siz de aynısını söylüyorsunuz. Böyle bir şey olur mu? Türkiye Cumhuriyeti devleti bizim dönemimizde Ege'de bizden önceki statülerin hiçbirisinde bir milim geri gitmemiştir. Milletimizin de devletimizin de hukukunu sonuna kadar koruduk, bundan sonra da koruyacağız. Trump'la ilgili, 'Efendim, niye böyle söyledi?' Biz ne diyeceğiz? Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, ABD yönetimi PKK'nın uzantısı PYD/YPG'ye tır tır silah gönderirken 'Sayın Trump bu silahları niye gönderiyorsun?' diye sormayacak mı?"
"İsrail'de yaşananlara bigane kalmamızı kimse beklememelidir"
Başbakan Yardımcısı Bozdağ ABD Başkanı Donald Trump'ın "Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma" kararına da değindi.
Kudüs'ün Müslümanlar için önemine işaret eden Bozdağ, şunları kaydetti:
"Kudüs bizim ilk kıblemiz. Miraç mucizesinin şahidi bir yer. Böylesi bir yerde, bütün Müslümanların kırmızı çizgisi olan bir yerde Ortadoğu'da zaten kırılgan olan barış sürecini ateşe atan böyle bir açıklama yapıldığı zaman, Türkiye demeyecek mi, 'Niye böyle bir açıklama yapıyorsunuz'. 'Bölgeyi felakete atıyorsunuz, barışı bombalıyorsunuz, huzuru yok ediyorsunuz' demeyecek mi? Kimden yana tavır koyacak? Elbette milletin ve devletin hukukundan yana tavır koyacak. İsrail'de yaşananlara Türkiye'nin bigane kalmasını kimse beklememelidir. Filistinlilere, Gazzelilere, Kudüs'teki kutsal emanetlere yaptıkları saygısızlığa karşı Türkiye'nin sesi her zaman gür olacaktır. Cumhurbaşkanımızı ve hükümetimizi İsrail konusunda zayıflatacağını düşünenler beyhude düşünüyorlar. Bizim en güçlü olduğumuz konulardan biri budur. İsrail'in Cumhurbaşkanına 'Siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz' diyen, one minute çeken bir cumhurbaşkanına, kimse 'Siz İsrail'le yan yana geliyorsunuz' diyemez. Dünyanın hangi lideri bunu söyleyebilme cesareti gösterdi?"
"Geçmiş anlaşmalarda da Kudüs yazıyor"
Mavi Marmara gemisi olayı sonrasında İsrail'e özür dileten liderin de Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu anımsatan Bozdağ, bu konudaki anlaşmaya ilişkin eleştirilere de yanıt verdi.
Geçmişte İsrail ile imzalanan pek çok anlaşmada "Kudüs" ifadesinin yer aldığını belirten Bozdağ, "İnönü'nün başbakan yardımcılığı, Ecevit'in başbakanlığı, Demirel'in başbakanlığı, cumhurbaşkanlığı dönemlerinde anlaşmaların hepsinde açık açık Kudüs yazıyor. O zamanı kimse demiyor." şeklinde konuştu.
Bozdağ, kürsüden geçmişte imzalanmış anlaşma metinlerini de gösterdi.
AK Parti hükümetlerinin buradan vurulamayacağını ifade eden Bozdağ, "Kudüs bizim ruhumuzda, kalbimizde. Kudüs'ten Filistinliler, Gazzeliler, bütün Araplar vazgeçse de Türkiye vazgeçmez, Türk milleti vazgeçmez." dedi.
"Devletine sadakatle hizmet edenin başımızın üzerinde yeri vardır"
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında terör örgütleriyle etkin mücadele amacıyla OHAL ilan edildiğini hatırlatan Bozdağ, "Bizim düşüncemiz, olağanüstü hali uzatmak değildi ama ortaya çıkan ihtiyaçlar olağanüstü hali uzatma zaruretini ortaya koymuştur. Bundan sonra da Türkiye'nin olağanüstü hali uzatma zarureti devam ettiği sürece olağanüstü hal devam edecektir. Bu zaruretin ne olduğunu elbette hükümetimiz, Milli Güvenlik Kurulu takdir edecek ve bunun gereğini yapacaktır." diye konuştu.
FETÖ'yü terör örgütü olarak ilan eden ilk hükümetin AK Parti hükümetleri olduğunu dile getiren Bozdağ, iktidarlarının tüm terör örgütleriyle mücadelesinin kararlılıkla sürdüğünü, bundan sonra da süreceğini vurguladı.
Kamudaki görevden almalara ilişkin eleştirilere de yanıt veren Bozdağ, bunun Anayasa'ya uygun Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) çerçevesinde yapıldığını, hiçbir devletin sadakatinden şüphe duyduğu insanlarla çalışmaya mecbur olmadığını söyledi.
Bozdağ, "Devletimizin içerisinde terör örgütleriyle iltisaklı, irtibatlı veya üyelik ilişkisi içinde olanları bundan sonra da barındırmayacağız, tespit ettiğimiz anda gereğini yapmaktan tereddüt etmeyeceğiz. Devletine sadakatle hizmet edenin başımızın üzerinde yeri vardır. Anayasamız, yasalarımız da hükümetimize bu noktada tasarruf yetkisi vermektedir. Bundan kimsenin endişesi olmamalıdır." ifadelerini kullandı.
"DEAŞ bir İslam düşmanıdır"
Konuşmasında DEAŞ'ın İslam düşmanı, uluslararası bir proje terör örgütü olduğunu belirten Bozdağ, bu terör örgütüyle samimi mücadele eden yegane ülkenin Türkiye olduğunun altını çizdi.
Bozdağ, "Hesapsız kitapsız bir mücadeleyi biz yaptık. Bakın, şu anda Türkiye'de 3 bin 627 kişi hakkında soruşturma var. Yine pek çok kişi hakkında dava var ve Türkiye'de bin 128 kişi de şu anda tutuklu. Bu DEAŞ terör örgütüne göz açtırmamak için." dedi.
Türk yargısının FETÖ'nün yargıyı işgal girişimine karşı kendini korumayı başarmış bir yargı olduğunu dile getiren Bozdağ, Hakimler Savcılar Kurulunun (HSK) doğru ve yerinde kararlarıyla bağımsızlığa zarar verenleri bu alandan temizlediğini söyledi.
Geçmişte darbe girişimlerinde darbecilere ilk biat edenler arasında yargı mensuplarının da yer aldığını kaydeden ve geçmişten örnekler veren Bozdağ, "İlk defa darbeye ve darbecilere biat etmeyen, onlara meydan okuyan bir yargı çıktı. Ben bu yargıyı ayakta alkışlıyorum, hepsine teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Muhalefetin konuşmalarında yüksek yargı organlarının başkanlarına haksızlık yaptığını belirten Bozdağ, onların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelmelerinin ve etkinliklere katılmalarının makama ve devletin başına olan saygıdan kaynaklandığını kaydetti.
"Yeni bir şey de hiç yok, iftiralar var, yalanlar var"
Konuşmasında ABD'de devam eden davaya ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bozdağ, şunları söyledi:
"Son ifadeler de çıktı ortaya. 17 Aralık soruşturmasını yürüten FETÖ'cü terörist orada 'Belgelerini ben getirdim, kağıt parçalarını' diyor, tanıklık yapıyor. Bir bankacı FETÖ'cü firari, oradaki rapor denen kağıt parçasında imzası var, o da tanık. FETÖ'nün finans desteği verdiği bir STK'da bilirkişi atandı, o da resmi bilirkişi. Yargılamayı yapan yargıç 2014 Mayıs'ında Türkiye'ye getirildi FETÖ'cüler tarafından, 17-25 Aralık sürecine destek vermek için burada açıklama yaptı, hakim de o. Zarrab ceza tehdidiyle veya çıkma ümidiyle baskılandı, iftiracı olmaya zorlandı. Ve şimdi, burada, böyle bir yargılama yapılıyor. Şimdi, buradan adalet çıkar mı? FETÖ'cülerin lojistiğini, tanıklığını yaptığı, desteklediklerinin, bilirkişi, hakim olduklarının verdiği bir karar Türkiye'yi mahkum edemez ve burada bitmemiş komployu Amerika'da tamamlamaları mümkün değildir. Bu bir kumpastır ve burada olup bitenlerin tamamı Türkiye'de savcılık tarafından soruşturuldu. Meclis tarafından soruşturuldu ve kararlar verildi. Yeni bir şey de hiç yok, iftiralar var, yalanlar var. Bu iftiralarla, bu yalanlarla Türkiye'yi yormaya kimsenin hakkı yoktur, olmayacaktır da. Bunlarla ilgili bizim duruşumuz çok nettir, bundan sonra da duruşumuzu milletten yana muhafaza etmeye devam edeceğiz."
Konuşmasında MİT mensuplarının kahramanca görev yaptıklarını dile getiren Bozdağ, "MİT eksiğiyle gediğiyle bu darbenin başarısızlığında en önemli rollerden birini oynadı. Bu hakkı da hepimizin teslim etmesi lazım." dedi.
Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığının da önemli görevleri yerine getirdiğini belirterek, bu alandaki çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "Bu ayın içesinde imam-hatip, Kur'an kursu öğreticisi, müezzin kayyım alımıyla ilgili ilanlara çıkacağız. Rakamları açıklamıyorum, onlar ilanda görülecektir." bilgisini paylaştı.
"Dünyada bir numaraya bizi getiren bir büyümedir"
Büyüme rakamlarına ilişkin eleştirileri yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, muhalefetin yüzde 11,1 büyüme oranından iftihar etmesi gerektiğini söyledi. Akdağ, "İşin başka tarafını eleştirirsiniz ama yüzde 11,1 büyüme bugün dünyada bir numaraya bizi getiren bir büyümedir. İhracatımız geçen yılın ekim ayına göre yüzde 15, geçen yılın kasım ayına göre ayları kıyasladığımızda yüzde 14 artmıştır. Ne güzel Allah'a şükürler olsun." dedi. Akdağ, AK Parti hükümetlerinin 184 lira olan asgari ücreti bin 404 liraya getiren hükümetler olduğunu anımsattı.
MİT'in Cumhurbaşkanlığına bağlanmasıyla ilgili düzenlemenin gerekçesine ilişkin soruyu yanıtlayan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmek için büyük bir anayasa değişikliği yaptığını, bu konudaki adımın uyum çerçevesinde atıldığını ve Anayasa'ya aykırı bir durumun söz konusu olmadığını ifade etti.
Öte yandan soru cevap işlemi öncesinde söz alan CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, yaşanan tartışmalara değinerek, genel başkanlarına herhangi bir söz söylenirse AK Parti milletvekilleri Cumhurbaşkanı için ne yapıyorsa kendilerinin beş katını genel başkanları için yapacaklarını söyledi.
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı ise bütçe görüşmelerinin ikinci gününde olduklarını ve hayli gerilimli görüşmeler yaşandığını belirterek, Özkoç'un önceki oturumlarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ilişkin konuşmalarını eleştirdi. Bostancı, geçmişten bir takım sözleri ve beyanları Mecliste sıralamanın ve bunlar üzerinde tartışma yürütmenin uygun olmadığını dile getirdi.
Yeniden söz alan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ise cumhurbaşkanının devletin başı olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti ile Türk Milleti'nin birliğini temsil ettiğini anımsattı.
Bozdağ, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı vasfı, genel başkan olarak konuşurken kalkıyor mu? Kalkmıyor. Cumhurbaşkanı olarak konuşurken de kalkıyor mu? Ona göre hepimizin bir saygı diline ihtiyacı var. Cumhurbaşkanımızın konuşmalarına baktığımızda, hep kendisine yapılan saldırılara cevap vermektir. Kendisinin doğrudan kişiliğe dönük bir saldırı açıklaması da yoktur.
Cumhurbaşkanına karşı saygı sınırlarını aşan bir dil bu kürsüde değil, nereden olursa olsun karşılığını anında her zaman bulur, bundan sonra da bulacaktır. Herkes ona göre diline ayar versin. Ayar vermediğinde ayar verenler çıkar."
Her kürsüye gelindiğinde geçmişte Mecliste yaptığı bir konuşmanın dile getirildiğini, bunu FETÖ'nün teröristlerinin de yaptığını belirten Bozdağ, "2011'de yapılmış bir konuşma. O zaman Fetullahçı Terör Örgütü ibaresi var mıydı? Söylendi de biz mi söylemedik. Terör örgütü vasfı ortaya çıktıktan sonra terör örgütü diyen hükümet bizim ve mücadele yapan biziz. Fetullahçı Terör Örgütü'nün başındaki baş terörist ve onun bütün tasmalılarıyla mücadele eden Türkiye'de 10 tane siyasetçi varsa birisi de bu kardeşinizdir. Bunun altını çizerim. Geçmişte söylenmiş bir sözü bugün bu mücadeleyi gölgelemek için söylemeniz bu mücadeleyi zaafa uğratmayacaktır. Sonuna kadar mücadele edeceğiz." diye konuştu.
Görüşmelerin ardından Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı, Başbakanlık, Sayıştay, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Kamu Denetçiliği Kurumu, MİT Müsteşarlığı, MGK Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, Afet Acil Durum Yönetim Başkanlığı ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun, 2018 yılı bütçeleri ve 2016 yılı kesin hesapları oylanarak kabul edildi.