Dünya buğday ihracatında önemli bir role sahip olan Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimin buğday arzını olumsuz etkileyebileceğine, fiyatlardaki yukarı yönlü baskının sürebileceğine, hatta bu ülkelerin buğday ihracatının durma noktasına gelebileceğine dair endişeler bu hafta piyasaların odak noktasında yer aldı.

Özellikle ABD ve Avrupa tarafından Rusya'ya karşı yaptırım açıklamaları ve jeopolitik risklerin etkisiyle emtia piyasalarındaki yukarı yönlü risk devam ediyor.

Bu hafta altının ons fiyatı, Ocak 2021'den bu yana gördüğü en yüksek seviye olan 1.950 dolara çıkmasının ardından kazançlarını geri vererek haftayı yüzde 0,47 azalışla 1.888 dolardan tamamladı.

Brent petrolün varil fiyatı ise tedarik sorunları endişesiyle 102,1 dolarla 1 Eylül 2014 haftasından bu yana en yüksek seviyeye çıkmasının ardından kazançlarının büyük kısmını geri verdi. Brent petrolün varil fiyatı, haftayı yüzde 1,8 artışla 93,8 dolardan tamamladı.

Haftalık bazda mısır yüzde 0,4, paladyum yüzde 1,6 ve nikel yüzde 2 değer kazandı. Nikel 11,94 dolarla Mayıs 2011'den bu yana en yüksek seviyeyi görürken, New York Ticaret Borsası'nda doğal gaz fiyatları yüzde 1,2 artış kaydetti.

"Rusya, özellikle Orta Doğu ve Avrupa için önemli bir tedarikçi rolü üstleniyor"

Vadeli işlem ve emtia piyasaları uzmanı Zafer Ergezen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rusya ve Ukrayna arasında gerilimle başlayan ve sonrasında savaşa giden süreçte tarım emtialarının en olumsuz etkilenenler arasında yer aldığını, tarım emtiaları içerisinde ise özellikle buğdayın daha çok öne çıktığını söyledi.

Bu süreçte buğday fiyatının yüzde 20'ye varan yükseliş kaydettiğini aktaran Ergezen, Rusya'nın dünyanın en önemli emtia üreticilerinden biri olduğunu, özellikle Orta Doğu ve Avrupa için önemli bir tedarikçi rolü üstlendiğini, bu kapsamda Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın, özellikle Avrupa ve Orta Doğu üzerinde olumsuz bir etki oluşturmasının kaçınılmaz göründüğünü ifade etti.

Rusya'nın başta petrol ve doğal gaz olmak üzere buğday, mısır, paladyum, platin, alüminyum, nikel, gübre ve gübre kimyasalları gibi ürünlerde önemli bir üretici ve tedarikçi konumunda bulunduğunu aktaran Ergezen, "Buğdayda küresel ihracatın yüzde 17'si Rusya tarafından sağlanıyor. Rusya ve Ukrayna, birlikte küresel ihracatın yüzde 29'unu gerçekleştiriyor. Toplam üretimin ise yüzde 14'ü bu ülkelerden sağlanıyor. Kısacası, bu iki ülkenin bir savaşa girmesi, küresel piyasalarda arz endişelerinin artmasına neden oluyor. Bu da fiyatlarda yükselişe yol açıyor." diye konuştu.

"Savaş, maalesef gübre fiyatlarının da artmasına yol açacak"

Zafer Ergezen, Rusya ve Ukrayna'nın aynı zamanda gübre ve gübre kimyasalları alanında da dünyanın en büyük oyuncularından olduğunu vurgulayarak, "Bu 2 ülke arasındaki savaş, maalesef gübre fiyatlarının da artmasına yol açacaktır. Yaptırımlar nedeniyle tedarik zinciri sıkıntısı olursa söz konusu emtialarda yukarı yönlü hareket görülmesi oldukça muhtemel. Bu durumda gübre fiyatlarında da artış kaçınılmaz olacaktır. Bunun sonucunda ise neredeyse tüm tarım emtialarına yayılan bir maliyet baskısı oluşmasını bekleyebiliriz." ifadelerini kullandı.

Rusya'nın bir enerji tedarikçisi olmasının savaşa kadar giden yolun önemli nedenlerinden biri olduğunu vurgulayan Ergezen, şunları kaydetti:

"İki ülkenin savaşa girmesi ve sonrasında yaptırımların konuşuluyor olması, enerji fiyatlarında da yükselişi beraberinde getiriyor. Rusya, dünyanın en büyük 3 petrol üreticisinden biri. Özellikle petrol fiyatlarındaki artış, birçok ürünün fiyatının artmasına yol açıyor, açacaktır. Aynı zamanda buğday üretiminde de enerji maliyetleri önemli maliyet unsurlarından biri. Enerji fiyatlarındaki artıştan dolayı buğday fiyatlarında yükseliş baskısı vardı. Şimdi 100 doların üzerine çıkan petrol fiyatları, buğday fiyatlarındaki artışı destekleyen unsurlardan biri oldu."

Ergezen, Rusya'ya Avrupa'nın enerji, Orta Doğu'nun tarım emtiaları, dünyanın ise paladyum, nikel, gübre ve gübre kimyasalları bağımlılığı olduğunu belirterek, yaptırımlar ve kapsamının söz konusu emtia fiyatlarının geleceğini belirleyeceği öngörüsünde bulundu.

"Merkez bankalarını yeni bir sınav bekliyor"

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın kısa sürmemesi halinde dünyayı bekleyen enflasyon tehlikesi olduğuna dikkati çeken Ergezen, şunları kaydetti:

"Zaten küresel olarak ciddi bir enflasyon tehdidi altındayız. Hem ABD Merkez Bankası hem de diğer merkez bankaları, enflasyon karşısında önlem almak için yarışıyorlar. Hatta politikalarını değiştiriyorlar. Fakat Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş daha şimdiden birçok emtianın fiyatının ciddi ölçüde artmasına yol açtı. Petrol ve buğday gibi ana emtia grubunun fiyatının artması, birçok ürünün fiyatının artması anlamına geliyor. Eğer fiyatlar bu seviyede kalmaya devam ederse yeni açıklanacak enflasyon rakamları, merkez bankalarının daha sert önlem almasına yol açabilir. Bu da daha hızlı veya daha fazla sayıda faiz artırımı anlamına geliyor. Faiz artırımı ise daha yavaş büyüme ve daha düşük talep demek olacak. Kısacası, merkez bankalarını yeni bir sınav bekliyor. Fakat asıl sınav politikacılar için olacak."

Editör: TE Bilisim