BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu sözcüleri, Gazze'deki sivillerin İsrail tarafından ablukaya alınması ve saldırıya uğramasının "savaş suçu olup olmadığı" sorularına yanıt vermekten kaçındı.

AB Komisyonu sözcülerinin basın toplantısında, gazeteciler, sözcüler Stefan de Keersmaecker ve Peter Stano'ya, İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesine düzenlediği saldırı ve Gazze'deki insani duruma ilişkin sorular sordu.

Sözcüler, AA muhabirinin yönelttiği de dahil olmak üzere hemen her soruya karşılık olarak AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in bu sabah Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulunda yaptığı konuşmadan satırlar okudu.

De Keersmaecker, hastane saldırısıyla ilgili soruya "AB Komisyonu Başkanı'nın bugün AP'de hastaneye yönelik saldırının kesinlikle korkunç olduğunu söylediği açıklamalarını duyup duymadığınızı bilmiyorum. Sizi bunları dinlemeye ve okumaya davet ediyorum. Bu tabii ki kabul edilebilecek bir şey değil. Bu işin arkasında kimlerin olduğunu ve sorumluların hesap vermesini görmek önemli." yanıtını verdi.

Hastane saldırısının "savaş suçu" olup olmadığı sorusu üzerine de Keersmaecker, "(Von der Leyen) Başkan Hanımefendi'nin açıklamalarından anlaşılacağı gibi; 'Bu korkunç ve ızdırap verici. Hastaneyi vurmanın açıklaması olamaz.' Bence çok açık. Olan bitenin korkunç olduğunu ve sivillerin başına gelmemesi gerektiğini anlatmak için bundan daha açık olunamaz." ifadesini kullandı.

- "Eğer masum insanlar ölürse üzüldüğümüzü her zaman söylüyoruz"

AA muhabirinin, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in hastane saldırısıyla ilgili "Şu anda Gazze'deki sivil kayıpları da kınamamız gerektiğini düşünüyorum." sözlerini anımsatarak AB'nin hastane saldırısını kınayıp kınamayacağı, en azından Gazze'deki duruma rağmen süren ablukayı "savaş suçu" olarak tanımlayıp tanımlamayacağı sorusu üzerine de Keersmaecker, şunları kaydetti:

"Sizi bir kez daha AB Komisyonu Başkanı'nın AP'de söylediklerini dinlemeye davet etmek isterim. Hamas'ın gerçekten terörist olduğunu ve Filistin halkının da bu terörden acı çektiğini söyledi. Filistin halkını desteklemek zorundayız. 'İsrail'le dayanışma içinde olmak ve Filistinlilerin insani ihtiyaçları doğrultusunda hareket etmek arasında hiçbir çelişki yok.' dedi. Bence bu çok önemli."

Sözcü Stano da "Eğer masum insanlar ölürse üzüldüğümüzü her zaman söylüyoruz ve bu yüzden çözüme katkıda bulunmaya bu kadar çabalıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

- İsrail-Filistin çatışması

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail'e "Aksa Tufanı" adıyla kapsamlı saldırı başlatmıştı.

Gazze'den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı gruplar Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı'na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti.

Silahlı gruplar daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi'ne saldırı başlatmıştı.

Gazze'den düzenlenen saldırılarda 304'ü asker 1405 İsraillinin öldüğü, 3 bin 968 İsraillinin yaralandığı aktarılmıştı.

Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail'in saldırılarında Gazze'de 3 bin kişinin öldüğünü, 12 bin 500 kişinin yaralandığını duyurmuştu.

İşgal altındaki Batı Şeria'da da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 62 Filistinlinin öldüğü, yaklaşık 1250 kişinin yaralandığı belirtilmişti.

İsrail'in saldırılarında ayrıca 13 gazeteci yaşamını yitirmişti.

Lübnan sınırında 8 Ekim'de İsrail ordusu ile Hizbullah arasında başlayan çatışmalarda 8 Hizbullah, 2 İslami Cihat üyesi, 1 gazeteci, 2 sivil hayatını kaybetti.

Lübnan tarafından düzenlenen saldırılarda da 2 İsrail askeri ve 1 İsrailli sivil yaşamını yitirdi.

Son olarak, İsrail'in Gazze'deki El-Ehli Baptist Hastanesi'ne düzenlediği saldırıda en az 500 kişi hayatını kaybetmişti.