Ankara'da görülen bir boşanma davasında kadın, küfrettiği ve kendisini evden kovduğunu öne sürdüğü 47 yaş büyük eşinden yoksulluk nafakası ve tazminat istedi.

Yerel mahkeme, maddi çıkar amacıyla evlendiği, evlilik birliğini sürdürme amacı bulunmadığı, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmediği ve evden ayrıldıktan sonra eşi için çeşitli söylemlerde bulunduğu gerekçesiyle kadının, küfreden ve eşini evden kovan erkeğe göre daha ağır kusurlu olduğuna hükmetti.

Kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerini reddeden yerel mahkeme, tarafların boşanmalarına, erkek yararına ise 10 bin lira manevi tazminata karar verdi.

Bunun üzerine kadın, yerel mahkeme kararını istinaf mahkemesine taşıdı.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi ise kadına yüklenen "maddi çıkar amacıyla evlenme" ve "evlilik birliğini sürdürme gibi bir amacın bulunmaması" davranışlarının kanıtlanamadığı, bu durumda kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlar uyarınca tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları sonucuna ulaştı.

İstinaf mahkemesi, kadına yoksulluk nafakası ödenmesine, erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verdi.

"Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadın ağır kusurlu"

İstinaf mahkemesi kararının erkek tarafından temyiz edilmesi üzerine ise dosya Yargıtay'a geldi.

Dosyayı görüşen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, istinaf kararını bozdu.

Dairenin kararında, evlilik tarihinden 3 gün önce erkeğin tek tapulu mal varlığı olan evini satış yoluyla devralan kadının, mahkemede kendisine ait taşınmazdan elde ettiği parayla evi satın aldığını belirttiği aktarıldı.

Tapu müdürlüğünün yazısıyla bu beyanın doğru olmadığının ortaya çıktığı vurgulanan kararda, kadının tanıklara çocuklarının geleceği ve ev için evlendiğini söylediği, taraflar arasındaki yaş farkının da 47 olduğu göz önüne alındığında, kadına yüklenen "maddi çıkar amacıyla evlenme" ve "evlilik birliğini devam ettirme gibi bir amacın bulunmamasına" ilişkin kusurlu davranışların dosya kapsamından sabit olduğu belirtildi.

Kararda, "İlk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya sebep olan olaylarda maddi çıkar amacıyla evlenen, evlilik birliğini devam ettirme amacı bulunmayan, eşi ile birlikte olmaktan kaçınan, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmeyen kadının, eşine küfreden ve eşini evden kovan erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı kusur belirlemesi sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." tespitine yer verildi.

"Kişilik haklarına saldırı"

Kararda, boşanmaya sebep olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu, bu davranışlarının aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına da saldırı niteliğini taşıdığı ifade edildi.

Erkek lehine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken yanılgılı kusur belirlemesiyle erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu bildirilen kararda, bunun da bozmayı gerektirdiği anlatıldı.

Kararda, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi uyarınca ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği hatırlatılarak, yoksulluk nafakası talebinin reddi yerine kabulüne karar verilmesinin de bozma nedeni yapıldığı kaydedildi.

Editör: TE Bilisim