Yolsuzluk haritamız!

Ne çektin be Türkiye’m!

Düşünüyorum da,

Yıllar öncesi “Gümrük” yolsuzluğu operasyonunu duymuştum,

Sonra ardından “İSKİ” yolsuzluğu yerleşti hafızama…

Daha sonra “SSK”

Ondan sonra “BAĞ-KUR”

Ondan da sonra “Emekli Sandığı” yolsuzluğu!

*

Yıllar akıp giderken bir anda,

“Et Balık Kurumu yolsuzluğu” diye bir şey oturdu gündeme.

Sonra onu “Sümerbank” yolsuzluğu takip etti…

Ardından “Çocuk Esirgeme Kurumu” yolsuzluğu derken…

Peşi sıra patlayıverdi “Belediyeler” yolsuzluğu.

*

Günler günleri, yıllar yılları kovaladı.

Bir adam çıkageldi şiir okuduğu için tutuklu bulunduğu ceza evinden,

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milletinin Başbakanı olarak!

Söylediği her iki cümleden birisi “Temiz toplum, temiz Türkiye” cümlesiydi.

Ve kendisi “Üç Y” kavramına karşı bir savaş başlatmıştı.

Yani; “Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yandaşlık” olgusunu yok edeceğim diyordu.

Önce “kendi yandaşlarını” oluşturdu.

Sonra yardım paketleri ile “yoksulluğu kendine bağımlı” hale getirdi.

Daha sonra da hepimizin bildiği “yolsuzluk” iddialarının içinde kaldı.

*

Birileri can hıraç uğraşsa da bugün yaşananları unutmaz,

Unutturmayız,

Ama…

Hadi Banka müdürünün evindeki ayakkabı kutularından çıkan milyon dolarları görmezden gelelim…

Hadi Bakan oğullarının evlerinden çıkan para sayma makinalarını ve yedi para kasasını umursamayalım…

Hadi belediyelerin yaptığı imar ve tapu ithamlarına kulaklarımızı tıkayalım…

Hadi Demiryolları, hava limanları ve karayolları ihalelerinde başlatılan yolsuzluk soruşturmaların dikkate almayalım…

Ve hadi Evren darbesi, General darbesi, Ergenekon darbesi, Balyoz darbesi, 28 Şubat darbesi ve post modern darbe gibi tanımlamaları da sizin deyiminizle “Kumpas” olarak değerlendirelim…

*

İyi de benim gözüm;

Referandum oylamasında,

Bu HSYK sizi çarpar…

Bu Din kardeşliği bir gün Din düşmanlığına dönüşür…

Bu beraber yürünen yollarda çukurlara düşülür…

Bu beraber ıslanılan yağmurlar bir gün sel olun sizi de vurur…

Mezardan çıkararak verilen “Yetmez ama evet” oyları kafanızı taşlara vurdurur demedik mi?

*

Şimdi ne oldu da yol arkadaşın “Cemaat darbecisi” oldu?

Ne oldu da yol arkadaşın “hukuk darbecisi” oldu?

Ne oldu da yol arkadaşın “Çete ve Ajan” oldu?

Ve ne oldu da yol arkadaşın “dış düşmanın iş birlikçisi” oldu?

Kızmayın efendim,

Ağzınızdan düşürmediğiniz millet adına soruyoruz?