Son günlerde ülkücü hareketin gündemini meşgul eden bir tartışma konusu var. Tartışma konusuna bir bakın eski ülkücü.

Bu tartışma kim tarafından nasıl ve ne amaçla ortaya atılmıştır asıl tartışılması gereken budur. AKP iktidarının uyku hapı şekline getirip Türk Milletine yutturmaya çalıştığı Anayasa değişikliği ile ilgili kendilerini "eski ülkücü" olarak sıfatlayan bir takım zevatın yaptığı açıklamalar bu tartışmayı tetiklemiştir. Anayasanın geçici 15. maddesinin de değişeceğini ve bu değişiklik sonucunda 12 Eylül ihtilalini yapanlarında yargılanacağını iddia ederek yaptıkları açıklamaya kutsal bir kılıf uydurmayı da ihmal etmeyen bu zevat değişikliği desteklediklerini ifade etmişler. Hem de hangi sıfatla 12 Eylül cuntasının zulmüne uğramış mağdur eski ülkücü sıfatıyla. Bu açıklamayı ilk okuduğumda alışıla gelmiş bir cemaat ve AKP projesiyle karşı karşıya kaldığımızı anlamak hiç zor olmadı. Nedense ya seçimlerde ya da ülkücü hareketin şiddetle karşı durduğu herhangi bir olayda bu figüranlar hemen devreye sokulup Ülkücü Hareketin direniş gücünü kırmaya yönelik çalışmalara hız veriliyor.



Bakın size birkaç örnek. Kürt açılımı ihanetini gerçekleştirmeye yönelik çalışmalarını başlatan AKP hükümeti MHP ve ülkücü direnişle karşılaşınca malum gazetelerde eski ülkücü ağabeyler boy göstermeye ve açılımı desteklemeye yönelik açıklamalar yapmaya başladı. Yerel yönetim seçimlerinde Ankara da seçimi kaybetme korkusu yaşayan İ.Melih Gökçek hemen devreye kendilerini eski ülkücü olarak sıfatlayan birilerine dernek kurdurup onların toplantılarına giderek malum medyayı da devreye sokarak ülkücü direnişi kırmaya çalıştı. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu gün yaşanan rezalette dünkünden farklı değil ne yazık ki. Yine figüranlar sahnede sadece adları değişti. Bu figüranlar üstlendikleri rolü kabullendirmek adına her zaman bir kutsal kılıf bulmakta da maharetliler. Şimdi ki kılıfları da 12 Eylül cuntasından hesap sormak. Ağlasak mı gülsek mi karar veremediğimiz bir durumla karşı karşıyayız.



Yusufiyeliler adına uydurma bir sanal dernek kuran bu zevat mağduriyet edebiyatı yaparak bu edebiyatı ranta çevirme gayretkeşliğine düşmüştür. Anladık rant elde edin ama bu rantı elde ederken inançlarınızı yok sayma noktasına kadar aşağılamayın kendinizi ve tarihinizi. Gerekçeye bir bakın. Efendim 12 Eylüle yargı yolu açılırsa mağdur olan ülkücüler İnsan Hakları Mahkemesine giderek tazminat alma hakkına kavuşacaklarmış. Kafalarının arka bahçesindeki asıl niyeti de ortaya koyma cehaletini gösterecek kadar pervasız bu zavallılar. Çekilen acıların, dökülen gözyaşların, asılan körpe fidanların, yaşanan işkencelerin hesabını hangi banka hesabı karşılar hiç düşündünüz mü? Birilerinin planının küçük bir parçası olmak size bu utanç tablosunu yaşatırken nasıl bakacaksınız arkadaşlarınızın yüzüne ve nasıl hafızanızda yaşayan tarih sizi affedecek.

Eğer iyi niyetliyseniz size sözüm unutmayın ki cehennemim yolları iyi niyet taşlarıyla döşelidir. İyi niyetli olduğunuzu düşünmek bile çok fazla iyi niyetli olmayı gerektirir. İnsan Hakları Mahkemesinden almayı hayal ettiğiniz paraları işkenceden ölen ülküdaşlarımızın mezarlarına gömersiniz artık. Veya 12 Eylül darağaçlarında şehit olan kardeşlerimizin ruhlarına mevlit okutursunuz. Sizin gibilere söylenecek tek söz özrü kabahatinden büyük olsa gerek.



12 Eylül cuntasından ve onun uygulayıcılarından hesap sormak elbette ki her ülkücünün rüyalarını süsleyen bir amaçtır. Fakat bunu ülkücü iradeyle yapmak zorunluluğu vardır. Bu gün desteklediğinizi iddia ettiğiniz Anayasa değişikliğini yapmaya çalışan AKP iktidarı ve onun mensupları 12 Eylülün üretimi değimlidir. Sizi kullananlar 12 Eylül ihtilalinden sonra palazlanmamışlar mıdır? Siz nasıl olurda yargılanmasını istediğiniz bir sistemin ürettiği zihniyetle o sistemi yargılayacağınıza inanırsınız ya da bizim zekâmızla dalga geçer gibi bizi de inandırmaya çalışırsınız. Davulu elinize alıp tokmağı AKP hükümetinin eline vererek arkadaşlarımızın acılarının üzerine ağıt yakmanız mümkün değildir. O tokmağı elinde tutanlar sizin acılarınıza sadece oyun havası çalıp halay çekerler.

Söylediklerinizle yapmak istedikleriniz arasındaki kurnazca fark Türk ülkücüleri tarafından çok iyi anlaşılmıştır. Siz beyinlerinizi başka mihraklara kiralamış olabilirsiniz bu sizin iradi tercihinizdir. Fakat kullanmaya ve alet etmeye çalıştığınız bir hareketin şerefli mücadelesini emellerinize alet etmenize asla müsaade edilmeyecektir. Acıyla gözyaşıyla işkenceyle ve binlerce gencecik fidanın toprağa yüklediği kanıyla yoğrulmuş olan ülkücü hamuru sizin kirli ellerinizle mayalatmayacak yeni sahiplerinize de bu hamurdan ekmek yaptırtmayacağız.



Hayatı anlamlandırmadaki referansının Türk Milliyetçiliği, ülkücülük olduğunu iddia eden herkese düşen görev; bu gayri milli AKP iktidarının taşeronluğunu yaptığı zihniyetin çıkartmaya çalıştığı Anayasa değişikliğine şiddetle karşı çıkmaktır. Gün beraberce direniş günüdür. Küskünlüğün dargınlığın bir tarafa bırakılıp tapu sicil tesciliyeti Türk Milletinin üzerine olan bu ülkeyi ABD ve AB hegomanyasından ve onun taşeronluğunu yapan AKP iktidarından kurtarma günüdür. Bu zihniyetlerin işgalinden kurtulmak için her türlü farklılıklarımızı ve bu farklılıkların getirdiği mücadeleyi erteleyip topyekûn direnişe geçme zamanıdır. Direnişin adresi Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocaklarıdır. Bu kurumların çatısı altında birleşip tek yürek tek bilek halinde yürüyüş günüdür. Türk Milletinin düşmanlarının kıyameti olmak adına herkese düşen görev budur. İSTİKLALİ OLMAYAN MEMLEKETTE İSTİKBAL KAYGISINA DÜŞÜLMEZ.



Şenol UĞURLU



***

Sizde bu bölümde yazmak isterseniz sitemizin ilkelerine ters düşmeyen yazılarınızı [email protected] mail adresine gönderin sizin adınızla yayınlayalım.

Not: Yazılarınızda isminizi ve kullanılacak mail adresinizi yazmayı unutmayınız.

- - - - - - -