"Yaşasın Devlet, Kahrolsun Düzen"

 Bu söz slogan olarak ülkücü hareketin hedeflerinden birisini ifade etmektedir.

Ülkücüler devletçidir, Türk milletinin özgürlük aşkı, esarete tahammülsüzlüğü ve kendisini idare etme arzusu “devlet ebed müddet” anlayışı ile vücut bulmuştur. Bundan dolayıdır ki, bu düşünce, bireyden bütüne, bütünden bireye, ülkücü hareketin dünya görüşüdür.

Ülkücüler, bu inanç ve erdem duygusuyla, devletine sahip çıkma arzusundan bir an olsun geri durmamıştır.

Şehadete yolculuk, işkence odaları, hücreler ve hapis, uğradığı haksızlıklar ülküdaşlarımızı inandıklarından geri çevirememiştir.

Bizler için devlet; namusumuzu bekleyen sınır, ezanımıza hürriyet, bayrağımıza özgürlüktür.

Bizler; kanla kurulan devletimizi, irfanla yüceltmeye azmetmiş, kıyamete kadar yaşatma gayretini kendimize ödev bilmiş insanlarız.

Bu yüzden, devleti yaşatabilmek için, “bozulmuş ve köhneleşmiş” düzenle sorunlarımız olmuştur.

Bizim yaşatmak için uğraştığımız devletin en büyük düşmanı, “bozuk ve köhne” düzendir.

Milletimizi var eden ve aynı zamanda bizi devletleştiren yüksek ahlak anlayışı, sistemli bir şekilde, farklı düzenlemelerle ahlaksızlığa mağlup edilmeye çalışılırken, ülkücü aklın ve ülkücü vicdanın sessiz kalması elbette mümkün olmayacaktır.

Batılıların yenidünya düzeni dedikleri “Haçlı” akıl, Türk milletine ve onun devletine karşı adı konulmamış bir savaş başlattığında, o savaşı ilk fark eden bizler, “kahrolsun düzen” diyerek başkaldırımızı gerçekleştirmiştik.

Bir kısım iktidarlar aracılığı ile sistemli bir şekilde, zaman içerisinde, “komünizmin, kapitalizmin ve emperyalizmin” ekonomik ve kültürel saldırıları, devletimiz içerisinde yeni ve köhne bir düzen inşa etmeye çalıştığında, itiraz eden tek ses bizim sesimizdi.

“Komünizme, Faşizme, Kapitalizme, Siyonizm’e ve her türlü Emperyalizme” başkaldırımız, devletimizin yıkımı için hayata geçirilen düzene karşı idi. Biz ise yeminliydik.

Yaşatmak için her şeyimizi feda ettiğimiz devlet, bugün AKP’nin kayıtsız şartsız teslim olduğu yenidünya düzeni ile tehlike altındadır.

Milli eğitimde müstemleke bir “düzen”.

Yargıda talimatçı bir “düzen”.

Ülke sınırlarından vazgeçmiş bir “düzen”.

Bayrağımızı koruyamayan bir “düzen”.

Ezanımızı susturan bir “düzen”

Ahlaki değerlerimizi kendi siyasi gelecekleri için peşkeş çekmiş bir “düzen”.

Kutsal kitabımız Kur-an’ı Kerimi oyuncak yapmış bir “düzen”.

Rüşvet ve yolsuzluğu kurumsallaştırmış bir “düzen”.

Yardımlaşma duygularımızı ticarete çeviren bir “düzen”.

Ve her geçen gün zayıflayan bir devlet.

Ülkücüler, dün olduğu gibi bu gün ve yarın, sonsuza kadar, “Yaşasın devlet, kahrolsun düzen” demeye devam edecektir. Ta ki, doğru bir düzen inşa edinceye kadar.

“Mücadelemiz,

Son nefer, son nefes ve son damla kana kadardır,

Mücadelemiz Milliyetçi Türkiye'ye,

Turan'a kadardır.”